Zeugma’da bir Roma konutu: Muzalar Evi Yeni Şafak Pazar Eki Haberleri
Ankara24.com, Yenisafak kaynağından alınan verilere dayanarak duyuru yapıyor.
Fırat Nehri’nin kıyısında, binlerce yıl öncesinin farklı kültürlerinin izlerini taşıyan bir toprak: Zeugma Antik Kenti. Gaziantep ilinin Nizip ilçesine bağlı Belkıs köyü sınırları içinde yer alan bu büyüleyici şehir, Doğu ile Batı kültürlerini birleştiren stratejik konumu, Roma döneminde göz kamaştıran villaları ve mozaikleriyle öne çıkmış. Fırat’ın yamaçları, yüksek yerlerde oturmayı asillere özgü bir ayrıcalık olarak kabul eden Romalıların görkemli villalarıyla donatılmış, bu villaların yer ve duvarları rengarenk mozaiklerle süslenmiş. Bu mozaikli yaşamın en zarif örneklerinden biri ise Muzalar Evi. Zeugma Antik Kenti’ndeki en iyi korunmuş Roma konutlarından biri olan bu yapı, Fırat’a bakan teraslarında bir zamanlar müziğin, şiirin ve düşüncenin yankılandığı bir yaşam alanıymış. Duvarlara işlenen mitolojideki dokuz ilham perisi, yani müzler sayesinde “Muzalar Evi” adını almış. Muzalar Mozaiği, örgü motifleriyle çevrelenmiş madalyonlar içinde dokuz Muza’yı betimliyor. Ortadaki büyük madalyonda baş Muza ve destan şiirinin ustası Kalliope yer alıyor, onu Yunan harfleriyle isimleri yazılı sekiz kardeşi çevreliyor: Kleio tarih yazımının, Euterpe müziğin, Erato coşkulu şiirin, Melpomene tragedyanın, Polyhymnia ilahilerin, Terpsikhore dansın, Thalia komedyanın ve Urania astronominin esin perisi olarak biliniyor. Evin koridorlarında iki mitolojik kadın kahraman, odalardan birinde ideal kadın figürleri, diğerinde ise ilham perilerini temsil eden Muzalar Mozaiği yer alıyor.
Yeni Şafak Pazar olarak; geçtiğimiz günlerde Muzalar Evi’ni yerinde ziyaret ettik; mozaiklerin ve antik yapının büyüsünü yakından görme fırsatı bulduk.
938 eser gün yüzüne çıkarıldı
“Muzalar Evi”nin yeniden ortaya çıkarılması, yıllara yayılan titiz bir arkeolojik emeğin ürünü aslında. Zeugma Antik Kenti’ne ilk olarak 2 bin yılındaki kazılar sırasında katkıda bulunan Türkiye İş Bankası, daha sonra klasik Yunan eğitiminin vazgeçilmez parçası olan lirik şiir, tarih, müzik, astronomi ve felsefe gibi konuların esin perileri sayılan dokuz Muzanın betimlendiği mozaikten dolayı “Muzalar Evi” olarak adlandırılan arkeolojik değerin korunmasına yönelik de desteğini devam ettirmiş. 2007 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Klasik Arkeoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kutalmış Görkay başkanlığında başlayan kazılar, 2012’den itibaren İş Bankası’nın katkılarıyla hız kazanmış ve 2019 yılında tamamlanmış. Bu süreçte 938 eser gün yüzüne çıkarılarak Gaziantep Arkeoloji Müzesi’ne kazandırılmış. Evin yeniden canlanmasını sağlayan bir diğer önemli adım ise koruma yapısı olmuş. Gaziantep Valiliği tarafından Türkiye İş Bankası’nın katkılarıyla inşa edilen korugan yapı, Muzalar Evi’ndeki mozaiklerin dış etkenlerden korunmasını sağlarken, ziyaretçilerin de rahatlıkla gezebilmesine imkân tanıyor. Bölgenin iklimine uygun olarak tasarlanan yapı, yakında ziyarete açılacak ve antik dönemin zarif yaşamını bugüne taşıyacak.
Mozaikler birer zanaat
Çok iyi korunmuş bir Roma evi olan Muzalar Evi, Milattan Sonra 1. yüzyılın sonunda tasarlanmış. Kazı Başkanı Prof. Dr. Kutalmış Görkay, evin zaman içinde çeşitli eklemelerle bugünkü hâline ulaştığını söylüyor. Görkay, “Freskler, sütunlar ve mozaikler, tek bir inşaat ve dekorasyon projesi kapsamında hazırlanmış. Son araştırmalarımıza göre bu dekorasyonlar Hadrian dönemi sonlarına, yaklaşık M.S. 138’lerden sonraya tarihleniyor” diyor. Görkay, “Muzalar Evi’nde yer alan figürler, ideal kadın figürleridir. Yani evine bağlı kadını temsil ediyor” ifadelerini kullanıyor ve ekliyor: “Evin iç mekânları, antik dönemin kültürel ve entelektüel yaşamını gözler önüne seriyor.”
Muzalar Mozaiği, örgü motifleriyle çevrelenmiş madalyonlar içinde dokuz Muza’yı betimliyor.
Antik dönemde de su belediyecilik sistemiyle dağıtılıyor
Evin en dikkat çeken unsuru ise mozaikler. Görkay, “Eve girildiğinde eşik taşını görüyorsunuz. İlk oda, erkeklere ayrılmış: Andron. Burası erkeklerin toplandığı meclis odası olarak kullanılmış. Mozaikler ve dekorasyonlar, evin sadece bir konut olmadığını, aynı zamanda antik dönemin sosyal ve kültürel yaşamına dair önemli ipuçları verdiğini gösteriyor” diyor. Evin arkasındaki kaya odalarına geçişteki orta alan yani avlu, evin en önemli noktalarından biri olarak dikkat çekiyor. Görkay, “Bu avlu, yağmur sularını toplayıp sarnıca yönlendiriyor. Evin ihtiyacı olan su, bu sistem sayesinde birikiyor. Bugün Fırat ve Dicle gibi nehirler Orta Doğu için vazgeçilmezdir. Antik dönemde de su, belediyecilik sistemi ile dağıtılıyordu. Bu evde, Belkıstepe’den getirilen su, kapalı boru sistemiyle sarnıçlara doluyor ve avluya yönlendiriliyordu. Su dağıtımı, vanalar aracılığıyla kontrol ediliyordu. Aidat ödenerek su alınıyordu. Bu evde de antik dönemin su yönetimi sistemlerini görmek mümkün” diyor. Aynı zamanda avlu üstü açık olduğundan evin havalanmasını sağlıyor ve akşam davetlerinde, yemek organizasyonlarında sığ havuz olarak kullanılıyor. Böylece evin soğutulması sağlanıyormuş.
Avlunun iki yanında, kadınlara ayrılmış alanlar bulunuyor. Bu alanlarda ideal kadın figürleri resmedilmiş. Duvar freskleri ve dekorasyonlar da evin işlevine uygun hazırlanmış. Görkay, “Açık renkli freskler ışığı yansıtarak aydınlık sağlıyor. Mahrem alanlarda ise daha koyu tonlar kullanılmış. Dekorasyon, renkli geometrik desenler taşıyor. Roma İmparatorluğu’nun zengin mermerleri olmasa da buradaki boyama teknikleriyle mermer taklidi yapılmış” şeklinde anlatıyor. Ayrıca avlunun etrafındaki kaya odalarından bir kısmı, geç antik dönemde hayvan ahırı veya depo olarak kullanılmış. Bu alandan çıkan buluntular arasında pişmiş topraktan bir deve ritonu da bulunuyor ve günümüzde Cumhurbaşkanlığı’ndaki sergide sergileniyor.
Kazı Başkanı Prof. Dr. Kutalmış Görkay ve ekibi.
Miras payları arttıkça evler bölünmüş
Muzalar Evi’ndeki mozaiklerin yapım süreci ise oldukça kapsamlıymış. Farklı ustaların çalıştığı büyük atölyelerde, Fırat’tan getirilen taşlar renklerine göre ayrılıyormuş, zanaatkârlar tarafından kanvas üzerine yapıştırılarak ters çevriliyormuş. Görkay, “Bugün düşündüğünüzde fabrikasyon bir üretim gibi ama tamamen elle yapılan, sessiz ve titiz bir çalışma. Her mozaik, her taş binlerce yıl öncesinin izlerini bugünle buluşturuyor” şeklinde konuşuyor. Görkay, evin mimarisine dair ise şunları aktarıyor: “Büyük bloklarla inşa edilmiş duvarlar arkaya doğru uzanıyor. Bu duvarların devamı var ancak ev daha sonra ikiye bölünmüş. Yapının bahçesi, etrafı sütunlarla çevrili açık alanlarla birleşiyor. Antik dönemde de miras konuları önemliymiş, bugün olduğu gibi. Aile büyüdükçe yan binalar eklenmiş, miras payları arttıkça evler bölünmüş veya diğer varislere verilmiş.”
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:90
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 26 Ekim 2025 04:02 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















