Halikarnas Balıkçısı bir ekoloji filozofuydu Yeni Şafak Pazar Eki Haberleri
Ankara24.com, Yenisafak kaynağından alınan verilere dayanarak açıklama yapıyor.
Ege’nin rüzgârını, denizin tuzunu ve maviliğini satırlarına taşıyan bir yazardı Halikarnas Balıkçısı… Gerçek adıyla Cevat Şakir Kabaağaçlı, Bodrum’a sadece edebî bir kimlik kazandırmakla kalmadı; aynı zamanda doğaya, denize ve insana bakışımızı kökten değiştiren bir yaşam felsefesi de miras bıraktı. Onun diktiği ağaçlar, getirdiği bitki tohumları, balıkçılara ve çiftçilere öğrettiği üretim biçimleri bugün hâlâ Ege’nin kıyılarında yaşamaya devam ediyor. İşte bu ekolojik mirası günümüz izleyicisine yeniden hatırlatmayı amaçlayan “FİLOS” adlı belgesel film, dün 62. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali kapsamında seyirciyle buluştu. Orhan Tekeoğlu ve Nurdan Tekeoğlu’nun yönetmenliğinde hazırlanan belgesel, Cevat Şakir’in doğayla kurduğu o derin bağı, Bodrum’un ekolojik dönüşümüne yaptığı katkıları ve mavi yolculuğun doğuşunu sinema diliyle aktarıyor.
Meltem Ulu’nun “Halikarnas Balıkçısı’nın Yolculuğu” adlı eserinden esinlenilerek hazırlanan “FİLOS”, sürgün yıllarında Bodrum’u bir “yeniden doğuş” mekânına dönüştüren Halikarnas Balıkçısı’nın doğaya ektiği tohumların, diktiği ağaçların ve çağırdığı yazar ve şairlerin kentin ruhunu nasıl değiştirdiğini anlatıyor. Film, bir şairin kendini, doğayı ve bir şehri dönüştürme hikâyesini; arşivler, tanıklıklar ve Bodrum’un bugüne uzanan mirasıyla perdeye taşıyor. Belgesel filmde, Halikarnas Balıkçısı karakterini Selahattin Paşalı canlandırırken, yapımda Ayşe Kulin, Prof. Dr. Cevat Çapan, Zeynep Oral, Rahmi Eyüboğlu ve Derya Kabaağaçlı gibi isimlerin de aralarında bulunduğu 23 kişiyle yapılan röportajlar yer alıyor. Yeni Şafak Pazar olarak; belgeselin yönetmenleri İstanbul Ticaret Üniversitesi öğretim üyesi Nurdan Tekeoğlu ve Orhan Tekeoğlu ile konuştuk.
Bir çevre ve deniz insanıydı
Halikarnas Balıkçısı yalnızca bir yazar değil, aynı zamanda bir “ekoloji filozofu.” Onun doğayla kurduğu bu özel ilişkiyi belgeselde hangi yönleriyle ön plana çıkardınız?
NURDAN TEKEOĞLU: Cevat Şakir’in özel hayatı çoğu zaman öne çıksa da o, her şeyden önce bir çevre insanı ve deniz insanıydı; Bodrum’a yaptığı kalıcı katkılar öylesine kıymetli ki, bugün Bodrum’u bir marka haline getiren isimlerden biri olduğunu söyleyebiliriz. Bizim çıkış noktamız da tam olarak buydu. Bodrum’lu olan ve bir göçmen torunu olan Selahattin Paşalı’nın belgeselimize katkı vermesi çok önemliydi.
ORHAN TEKEOĞLU: Halikarnas Balıkçısı aslında ekolojik bir düşünceyi geliştirdiğini görüyoruz. Bir anlamda ekoloji filozofuydu. Tohumun ve mavi yolculuğun felsefesini ondan öğreniyoruz. Balıkçıları ve çiftçileri eğitti. O sadece bir yazar değildi, aynı zamanda bir uygulayıcıydı.
Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın Bodrum’a kazandırdığı ekolojik miras, bugünün çevre sorunları ışığında nasıl bir anlam taşıyor? Bu belgeseli çekme motivasyonunuz tam olarak neydi?
ORHAN TEKEOĞLU: Bugün, Bodrum’da yeşil anlamında en belirgin yerlerin Cevat Şakir’in eseri olduğunu görebiliyoruz. Bodrum’a yukarıdan baktığımızda ilk göze çarpan yeşilliğin palmiyeler, Bella Sombralar, okaliptüsler, portakal, mandalina, limon ve greyfurt ağaçlarıdır. Bütün bu ağaçların Bodrum’a ekimi, bizzat Cevat Şakir’in öncülüğünde olmuştur. Günümüzde, bu ağaçları koruyabildik mi? Cevat Şakir’in başlattığı mavi yolculuğun felsefesinden ayrıldık mı? Çevreye duyarlılığımız ne düzeyde? Bunları sorguladık. Cevat Şakir’in ekolojik felsefesini yeni nesile anlatabildik mi?


Dünyada herkesin dostu ve arkadaşı oldu
Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın Bodrum’da başlattığı çevresel ve kültürel dönüşüm, bugün artık “sürdürülebilir yaşam” olarak tanımlanıyor. Sizce Balıkçı’nın düşüncelerinin hangi yönü hâlâ çağının ötesinde?
ORHAN TEKEOĞLU: Bodrum’un iklimi, rüzgârı, suyu, toprağına göre yaşam ve üretim önerdi. Bir anlamda “yerin ruhu”nu merkeze aldı. Bölgeye uyumlu tür ve çeşitleri çoğaltma fikrini geliştirdi. Mavi Yolculuk’u “tüketen” değil “öğreten” bir deneyime çevirdi. Denemeler, romanlar, mektuplarla kamusal bilinç yarattı. Tarih bilincine dikkat çekti. Çiftçilere, balıkçılara uygulamalı eğitimi başlattı. 1920’li 1930’lu yıllarda bunları düşünmek, onun ne kadar ileri görüşlü olduğunu gösteriyor.
Belgeselin adını “FİLOS” koydunuz. Bu isim hem denizle hem de düşünceyle ilişkilendirilebilir. Bu kelimeyi seçmenizin ardında nasıl bir hikâye var?
ORHAN TEKEOĞLU: Belgeselin adının FİLOS olması fikri, yönetmen Nurdan Tekeoğlu’na ait. Cevat Şakir, Girit doğumlu. Denizle ve doğayla ilk orada tanıştı. O sadece Bodrum’da değil, bütün dünyada herkesin dostu ve arkadaşı oldu. Filos, Yunanca’da Arkadaş, dost anlamına geliyor.
Cevat Şakir’in “Bir insan değişirse, bir coğrafyanın kaderi de değişir” anlayışı, bugün için sizce ne kadar geçerli? Günümüz toplumuna bu belgesel aracılığıyla ne tür bir mesaj vermek istediniz?
ORHAN TEKEOĞLU: Bir insanın değişmesi, sadece bireysel dönüşüm değil; merak, emek ve örnek olma yoluyla ortak hayal gücünü ve yerel kurumları dönüştürme kapasitesidir aynı zamanda. İklim krizi, çevre kirliliği, hızlı kentleşme ve toplumsal kutuplaşmanın yaşandığı günümüzde, küçük ama sürekliliği olan yerel girişimler domino etkisi yaratıyor. Cevat Şakir’in Bodrum’da yaptığı tam da buydu.
NURDAN TEKEOĞLU: Çevresel felaketler artık hayatımızın olağan parçası: yaz gelince yangınlar, ardından seller, toprak kaymaları; bir yandan depremler… Hava ve su kirliliği, kirlenen gıdalar da çabası. Tam da böyle bir tabloda, 1920’lerin sonuna dönüp bakınca Bodrum’a gelen bir insanın—Cevat Şakir’in—buranın geleceğini hava, gıda, bitki örtüsü gibi her açıdan düşünmesi gerçekten hayranlık uyandırıcı. Bu belgeselde gelecek kuşaklara vermek istediğimiz mesaj çok somut: Bir zeytin ağacı dikin; ormanları kullanırken piknikten sonra çöpünüzü toplayın, mümkünse kendi sebzenizi, meyvenizi yetiştirin; “köylü efendidir” diyerek üreticimizin kıymetini bilin.

Doğa sevgisi ile ilham olmasını hayal ediyoruz
Geçtiğimiz gün, Filos, 62. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali kapsamında seyirciyle buluştu. Neler söylemek istersiniz?
NURDAN TEKEOĞLU: Öncelikle, 62. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’ne seçildiğimiz için çok mutlu ve gururluyuz. Salonlarda her zaman yoğun bir izleyici oluyor; köklü bir festival. Dolayısıyla Dünya ve Türkiye prömiyerimizi orada yapacak olmak bize büyük heyecan veriyor. Aile üyeleri de aramızda olacak; çok güzel bir gösterim olmasını umuyoruz. Belgeselimiz, yeni nesli bilinçlendirmeyi amaçlayan bir çalışma. İstanbul’daki gösterimimiz 23 Aralık’ta saat 19:00’da Pera Müzesi’nde gerçekleşecektir. Daha sonra festival yolculuğu devam edecek. Ama en çok varoluş, bir kişinin hayatta yaratacağı fark, doğa sevgisi ile izleyenlere ilham olmasını hayal ediyoruz.
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:79
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 26 Ekim 2025 04:03 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















