Soyadımla gurur duyuyorum Yeni Şafak Pazar Eki Haberleri
Ankara24.com, Yenisafak kaynağından alınan verilere dayanarak duyuru yapıyor.
Rus İmparatorluğu’nun yüksek aristokrasisine katılan soylu bir aile olarak Tolstoy Ailesi’nin 15. yüzyıla dayanan kökleri, geçmişten bugüne dek uzanıyor. Rus siyasetinde, askeri tarihinde, edebiyatında ve güzel sanatlarında kalıcı bir miras bırakan ailenin en ünlü üyesi ise şüphesiz hepimizin bildiği “Anna Karenina”, “Savaş ve Barış” gibi önemli eserlerin yazarı Lev Tolstoy. Ailedeki edebiyat ve tarih damarı ise bugün Tolstoy’un kendisinden üç kuşak küçük yeğeni Kont Nikolai Dmitrievich Tolstoy-Miloslavsky ile devam ediyor. “Stalin’in Gizli Savaşı”, “Yalta Kurbanları” ve “Tolstoylar - 24 Nesil Rus Tarihi” gibi hem aile hem de Rus tarihine dair önemli kitaplara imza atan Kont Nikolai Tolstoy, geçtiğimiz günlerde aile izlerini sürmek için İstanbul’a geldi. Eşi Georgina Tolstoy ile birlikte ilk kez Türkiye’ye gelen 90 yaşındaki Tolstoy, İstanbul’da ilk olarak aile geçmişinde özel bir yere sahip olan Yedikule Zindanları’nı ziyaret etti. Büyük dedelerinden Pyotr Andreyevich Tolstoy’un Osmanlı Devleti zamanında İstanbul’da büyükelçi olarak görev yaptığını ve bir süre Yedikule zindanlarına hapsedildiğini anlatan Tolstoy, “Osmanlı’ya çok büyük saygı duyuyorum. Bu hapishanede olmak benim için oldukça duygusal çünkü dedemi hep hayal ederdim. Sanırım burada iki yıl yatmış. Bu süreçte Yedikule Zindanları’ndan Moskova’ya mektuplar yazmış. Bu mektuplar günümüze kadar ulaştı. Ama mektupları buradan nasıl çıkardı anlayamıyorum. Burası dünyanın en korunaklı hapishanelerinden biri olmalı” diyor. Aile tarihinde önemli bir yere sahip olan Yedikule Zindanları, Tolstoy Aile ambleminde İslam topraklarına ait cami minaresi figürleri ve padişah kavuğu ile birlikte yer alıyor.
Rus kimliğimi unutmadım
Kont Nikolai Tolstoy, Kont Dimitri Tolstoy ile İngiliz Mary Wicksteed’in oğlu olarak 1935 yılında İngiltere’de doğmuş. Anne ve babasının boşanmasının ardından velayeti babasına verilmiş. O zamanki katı yasalar sebebiyle 18 yaşına basana dek annesiyle görüşmemiş. “Bu yüzyılda binlerce Rus gibi ben de başka bir ülkede doğup büyüdüm ve atalarımın topraklarına ancak sonraki yıllarda bir ziyaretçi olarak girebildim” diyen Tolstoy, aile büyüklerinin kaçarak İngiltere’ye yerleştiklerini anlatıyor: “Rusya’ya geri dönmeyi asla hayal etmedim çünkü babamın oradan kaçtığını ve geri dönerse öldürüleceğini biliyorduk. Babam henüz küçük bir çocukken iki buçuk yıl boyunca Bolşeviklerden saklanmış. Sonunda İngiliz dadısı onu gayrimeşru oğluymuş gibi göstererek Finlandiya sınırından gizlice çıkarmış. Böylece kaçmayı başarmış ve İngiltere’ye gelmiş. Ben de o cesur İngiliz dadıyı küçükken çok iyi hatırlıyorum.” Rus kimliğini hiçbir zaman unutmadığının altını çizen Tolstoy, “Rus Ortodoks Kilisesi’nde vaftiz edildim ve orada ibadet ettim. Kırsalda küçük bir evimiz vardı; üvey annem Rus’tu, bahçıvanımız da Rus’tu. Hatta eşi İngilizce konuşamıyordu. Küçük Rus çocukların birkaç dili karıştırarak konuştukları partilere katıldım ve İngiliz arkadaşlarımdan farklı bir yaratılış ve mizaçta olduğumu hissettim” ifadelerini kullanıyor. Etrafında birçok Rus göçmeni olduğunu anlatan Tosltoy, 1881 ve 1882 doğumlu iki büyük halasının İmparatorluk Rusya’sına dair çok canlı anlatımlarına şahit olduğunu da aktarıyor: “Büyük ölçüde çekici ama eksantrik insanlardan oluşan yaşlılarımın yaşadığı o hüzünlü ve çağrışımlı Rus evlerinden etkilendim. Bu evler ikonlar, Paskalya yumurtaları, Çar ve Çariçe portreleri, aile fotoğrafları ve göçmen gazeteleriyle doluydu. Hepimizin ait olduğu gerçek bir Rus diyarı bir yerlerde vardı ama o, uzak denizlerin ve yılların ötesinde kapalıydı.”
Aile tarihimizi yazdım
“Soyadımla gurur duyuyorum, ailemin tarihini de bir kitap yazarak anlattım” diyen Kont Dimitri Tolstoy, ailesinin Rus soyluları arasında önemli bir yere sahip olduğunu hatırlatıyor. Bolşevikler zamanındaki tüm sürgünlere rağmen Tolstoy Ailesi’nin ünlü yazar Lev Tolstoy sayesinde farklı muamele gördüğünü anlatıyor. Geçmişte Rus hükümeti tarafından her iki yılda bir Tolstoy Ailesi buluşmaları düzenlendiğini ifade eden Tolstoy, son yıllarda ne yazık ki bu buluşmaların düzenlenmediğini söylüyor. Ailenin tanınmış isimlerinden Vladimir Tolstoy ise şu anda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in kültür danışmanlığını yapıyor. 1990’lı yıllarda bir İngiliz gazetesinde kendisi hakkında çıkan yazıda, “romantik bir Beyaz Rus” olduğunun esprili bir dille anlatıldığını aktaran Kont Tolstoy, “Röportajda şöyle demişim: ‘Rus pasaportu almak isterim ama ancak kapağında çift başlı kartal olursa.’ Bunu biraz alaya almışlardı. Fakat dört yıl sonra Rusya’nın ilk başbakanı ve devlet başkanı Boris Yeltsin’den gerçekten pasaport aldım. Ve evet, üzerinde çift başlı kartal vardı” şeklinde konuşuyor.
Üvey babam ile yakındık
Kont Nikolai Tolstoy’un annesi Mary Wicksteed’in babasıyla ayrıldıktan sonra ünlü yazar Patrick O’Brian ile evlenmiş. Başarılı bir yazar olan O’Brian ile 18 yaşından sonra yakın olduklarını ifade eden Tolstoy, “Patrick’e çok yakındım ama bu daha sonra oldu. Sanırım o zamanlar yasalar çok daha katıydı. Velayet babamdaydı. Ayrıca annem ve Patrick O’Brian Fransa’nın güneyine taşınmışlardı. Ancak 18 yaşımdan sonra çok iyi arkadaş olduk. Her fırsatta onları ziyaret etmeye başladım. Patrick harika bir yazardı, özellikle gençken bana çok iyi bir danışmandı. Yazarlıkta üzerimde büyük etkisi oldu. Onun tarihi romanlarını çok severim” diyor. Yaklaşık 15 gün boyunca Türkiye’de merak ettiği yerleri ziyaret edecek Tolstoy, Efes Antik Kenti, Göbeklitepe gibi pek çok tarihi mekânı keşfetmeyi planlıyor. Seyahat sonrasında eşi Georgina Tolstoy ile birlikte İngiltere’de ailesinden kalma 1700’lü yıllarda yapılan evinde dönecek ve Türkiye’den de aldığı ilhamla tarihi romanlar kaleme almaya devam edecek.
Lev Tolstoy Kur’an’a ve Hz. Muhammed’e saygılı bir Hristiyandı
Tolstoy Ailesi oldukça geniş bir nüfusa sahip. Ünlü yazar Lev Tolstoy da 13 çocuğu olduğu biliniyor. En küçük çocuğu Vanya kendisi 60 yaşındayken doğuyor. Onunla diğer çocuklarıyla olduğu gibi mesafeli durmak yerine oldukça yakın bir ilişki kuruyor. Ancak Vanya’nın yedi yaşına gelmeden ölmesi, Tolstoy’u derinden etkiler. Yazar dünya görüşünü değiştirir, maneviyata yönelir. Büyük amcasını Lev Tolstoy’un Ortodoks kilisesinden ayrıldığını doğrulayan Nikolai Tolstoy, “Lev Tolstoy, Ortodoks kilisesinden ayrıldı, sanırım Hristiyan olarak kaldı ama Kuran’a ve Hz. Muhammed’e de büyük saygı duyuyordu” diyor ve ekliyor: “Tanrı’nın her iki dinle de (İslam ve Hristiyanlık) bize seslendiğini hissediyorum. Ben çok inançlı bir insanım ve kilisenin geleneklerinin ve İncil’i veya Kur’an’ı korumak için gerekli olduğuna inanıyorum. Birbirimize saygı duymalıyız, ben kesinlikle öyle yapıyorum. Eminim ki çoğu Hristiyan da böyle yapıyordur.”

Kızıl Ordu müttefikimiz değildi
II. Dünya Savaşı sırasında Alman kontrolü altında olan ve savaşın sonunda Batılı müttefiklerin eline düşen Sovyet vatandaşlarının kaderini anlattığı “Yalta Kurbanları” kitabını kaleme alırken pek çok insanla röportaj yaptığından bahseden Tosltoy, “1977’de bu kitabı yazarken gençtim ve çok şaşırmıştım çünkü savaş sırasında Kızıl Ordu sözde bizim müttefikimizdi ama aslında öyle olmadığını anladım” diyor. Bugün de Gazze ile ilgili aynı şeylerin gerçekleştiğine dikkat çeken Tolstoy, “Gazze’de onbinlerce kişi öldüğü zaman hiçbir şey yazılmıyor ama İsrailli bir kişi öldüğü zaman tüm basın bunu konuşuyor. Ben Filistinliler’den yanayım” şeklinde konuşuyor.
“Kızıl Canavarı geri gönderin!”
Rusya’ya ilk kez 1968 yılında, 33 yaşında gittiğini ifade eden Tolstoy, bu ziyaret öncesinde 1956 yılında dönemin Sovyetler Birliği Hükümet Başkanları Nikita Sergeyeviç Kruşçev ve Nikolai Bulganin’ın İngiltere’ye yaptığı ilk devlet ziyareti sırasında onları tren garında sürprizli bir şekilde karşıladığını şöyle anlatıyor: “1956’da Bulganin ve Kruşçev Britanya’ya ilk devlet ziyaretini yaptıklarında çok öfkelenmiştim. Tren istasyonuna gidip onları gördüm; İngiltere Başbakanı Anthony Eden onları karşılıyordu. O kadar kızdım ki büyük bir pankart açtım: ‘Kızıl Canavarı Geri Gönderin!’ Polis beni tutukladı. BBC, haberde ‘Tolstoy olduğunu iddia eden bir kişi tutuklandı’ diye haberler yayınlamıştı.”
Anayasal monarşiyi destekliyorum
Tarih yazarı kimliğiyle zaman zaman oldukça cesur ve tartışmalı belgeleri yayınlayan Tolstoy, aynı zamanda 1943 yılında kurulan “Uluslararası Monarşi Birliği”nin bir üyesi. “Eğer bir gün anayasal monarşi biçiminde bir sultanlık görürsek bundan büyük mutluluk duyarım. Çünkü anayasal monarşi bana göre en medeni ve en modern yönetim biçimidir” şeklinde konuşan Tolstoy’a bu görüşünün kökleriyle mi ilgili yoksa ideolojik mi olduğunu soruyorum. Tolstoy, “Hayır, ailemde birçok kişi çara karşı isyankârdı. Benim monarşi hakkındaki fikirlerim daha çok tarih araştırmalarım ve gözlemlerimden geliyor. Avrupa’daki monarşilere bakınca -Fransa hariç- genelde daha istikrarlı olduklarını görüyorsunuz. Fransa’da monarşi yok ama ülke yine de kaos içinde” cevabını veriyor.
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:16
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 19 Ekim 2025 04:04 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















