Salatalık tezgahında cacığa dönen ahlakımız! Serdar Tuncer
Yenisafak sayfasından alınan bilgilere göre, Ankara24.com açıklama yapıyor.
Doktor pazara gidiyor, eve gelip poşeti açıyor bir de baksa ki aldığı domates seçtiği domates değil, kaşla göz arası değiştirilmiş.
Pazarcı oto sanayiye gidiyor arabasını tamir ettirmeye, ‘on bin liraya hallolur abi’ diyorlar hepi topu bin lira tutmayacak arızaya.
Oto tamircisinin evinde buzdolabı arızalanıyor, oracıkta beş dakikada halledebileceği iş için ‘makinenin servise gitmesi lazım abi’ diyor servisten gelen usta.
Usta para biriktiriyor temelden eve girecek, peşinatları toplayan müteahhit pılıyı pırtıyı toplayıp ortalıktan kayboluyor.
Müteahhit doktora gidiyor ameliyat lazım diyor doktor, ama şu hastanede olmazsa olmaz, olursa da şu kadar bin lira olur.
Doktor Milletvekiline gidiyor, milletvekili hakime gidiyor, hakim bürokrata gidiyor, bürokrat siyasetçiye gidiyor, siyasetçi müteahhite gidiyor, müteahhit pazara gidiyor, pazarcı okula gidiyor, öğretmen ustaya gidiyor…
Bitmez tükenmez bir kısır döngü. Elele vermiş birbirimizi dolandırıyoruz. Kimin gücü neye yeterse. Ara ki dürüstlük bulasın. Ne oluyoruz yahu!
Günahkarımız nefsine uyup aldatıyor, dindarımız kitabına uydurup aldatıyor, sekülerimiz keyfine bakıp aldatıyor. Millî mutabakat noktamız üçkağıtçılık! Anayasayı yazmaya buradan başlasak sorun çıkmayacak, hani o kadar!
Her köşeye bir kamera, her suça daha büyük bir ceza, her kişiye bir polis, her polise bir müfettiş, her müfettişe bir imam… Böyle yapsak çözülür mü? Çözülmez! Devlet icbarı, yasa korkusu, polis tehdidiyle çözülmez bu mesele. Bataklık kıyısında sinek ilacıyla dolaşmak beyhude. Bataklığı kurutacak bir şey lazım bize. İnsanların, yakalanma korkusuyla aldatmaktan vazgeçmesi değil mevzu, asla yakalanmayacağını bilse bile o yanlışa tevessül etmeyecek ahlaka sahip olması!
Milletçe istiklal ve istikbal parantezine dahil etmemiz gereken birinci ve en büyük meselemiz ahlaktır! Savunma sanayini güçlendirerek filan derdi, ekonomiyi toparlayarak falan sıkıntıyı bertaraf edebiliriz ama bu işi halletmezsek diğerleri de gün gelip yitirecek anlamını!
Tam bir seferberlik hali ile, bütün tuşlara aynı anda basarak çıkmalıyız yola! Her ahlaksız bir anneden doğuyor. Anneyi bilinçlendirmeli o zaman. ‘Çocuğun eğitimi daha doğmadan başlar’ Bu şuuru vermeli analara. Bir evde büyüyor her ahlaksız. Evi yeniden tarif etmeli o zaman. Anne ve babaya işin a-b-c’sinden başlayarak ‘kendine gel’ demeli. Her ahlaksız bir okula gidiyor. Kevgire dönen eğitim meselesini kökten halletmeli o zaman. Eğitimcinin eğitimi mi gerekiyor bunun için; ara ver eğitime 3 sene, öğretmenlere öğret! Nesilleri kaybedip durmanın yanında 3 senenin lafı mı olur! Televizyon seyrediyor her ahlaksız. O programları kaldırmalı o zaman, o dizilerin senaryolarına müdahale edecek bir mekanizma oluşturmalı, o formatları değiştirmeli! Her ahlaksızın cebinde bir telefon var. İnterneti, uygulamayı, ulaşılabilirliği, yasayı, çerçeveyi düzenlemeli bir an evvel.
Her ahlaksız bir mahallede büyüyor, bir çevrede yetişiyor. Mahalleyi sil baştan dizayn etmeli o zaman, kafeyi yeniden tanımlamalı, AVM’yi temelinden yıkmalı, sokağı sıfırdan tarif etmeli, şehirlerimizi kendi tasavvurumuza göre inşa etmeli! Camiye göndermeli çocukları ama imam efendiler hallerindeki edep ve vakar, yüzlerindeki nur ve gözlerindeki ışıltı ile nasihat etmeliler, dillerinden önce. O imamları bulmalı! Din anlatan adamları toplamalı; dinin sadece anlatılacak bir şey olmadığını anlatmalı onlara! Yaşayana anlatmanın gereksizliğinden bahsetmeli, yaşamayana anlatmayı yasaklamalı! Suç ve ceza meselesini yeniden tanımlamalı! İdamı getirmeli, cezaları katmerlemeli, alternatif şer’î mahkemeleri ihdas etmeli! Ne yapılması gerekiyorsa yapmalı!
Nereden başlanır, nasıl yapılır, ne kadar yapılır, ben bilmem. Ama bildiğim o ki, Türkiye Yüzyılı hayalini kuracaksak, işe bir pazarcı tezgahında cacığa dönen ahlakımızdan başlamalı!
İletişim ve zamanlama
PKK’nın silah bırakma hadisesi ve Eurofighter uçaklarının alım süreçlerinde müthiş bir tezvirat yürütüldü. Bilinçli ya da bilinçsiz yapılan paylaşımlar ve tartışmalarla zihinler bulandırıldı. Sonrasında yetkili makamlar tarafından aslında neyin ne olduğunu izah sadedinde açıklamalar yapıldı. Ama ne işe yarar? Ba’de harab’ül Basra!
Devlet meselelerinde her şeyin, her zaman, herkese söylenemeyeceği el-hak doğrudur. Ama söylenmesi gereken şeyleri zamanında söylemediğiniz zaman da ortalık yangın yerine dönüyor. Yalan, bir kez koşmaya başlamışsa, doğru arkasından uçsa da yetişemiyor. Halbuki doğru vakitlice yürümeye başlasa, yalanın ikinci adımda nefesi kesilecek!
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:94
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 08 Kasım 2025 04:08 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar


















