İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Yargıtay ın bozma kararına böyle direndi: Ortak mülk habersiz satılamaz! Gündem Haberleri
Yenisafak sayfasından alınan bilgilere göre, Ankara24.com açıklama yapıyor.
GMO Grup Yapı’daki 20 yıllık hukuk mücadelesinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi (14. Hukuk Dairesi), Anayasa Mahkemesi’nin mülkiyet hakkı ihlali kararına dayanarak Kamil Darbaz lehine hüküm vermişti.
BAM, satışa konu taşınmazın davacı şirketin tek taşınmazı olduğunu ve şirketin faaliyetlerini sürdürmesi açısından hayati öneme sahip olduğunu belirterek, satış işlemini gerçekleştiren şirket müdürünün yetkisiz olduğunu kaydetmişti. Mahkeme, bu gerekçelerle Yargıtay’ın bozma kararını eksik ve hatalı bulduğunu ilan etmişti.
Ancak dava, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’ne temyiz edildikten sonra yeniden tartışmalı bir sürece girdi. Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına rağmen direnme gerekçeleri ve özellikle şirketin tek taşınmazının devri sırasında ortaklar kurulu kararının alınması zorunluluğu,
Yargıtay kararındaki hataları bir kez daha gözler önüne serdi.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi, 2023 tarihli kararında tüm bu gerekçelerle Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin bozma kararına uymadıklarını belirterek direnme kararı verdi. Direnme gerekçelerini somut deliller ve mevzuat çerçevesinde net biçimde ortaya koyan mahkeme, Yargıtay’ın bozma kararına karşı kendi yargısal değerlendirmesini savundu.
Tek gayrimenkul ve hayati önem vurgusu
Gerekçeli karar metninde, davaya konu taşınmazın şirketin
“tek gayrimenkulü”
ve şirket faaliyetleri açısından
“hayati öneme haiz”
olduğu vurgulandı. Bu nedenle, şirket müdürünün ortaklar kurulu kararı olmadan taşınmazı devretmesinin yetkisiz işlem sayılması gerektiği belirtildi. Mahkeme, “Şirketin tek taşınmazı, faaliyetlerini sürdürmesi açısından kritik öneme sahip olup, eTTK’nın 443/2 maddesi uyarınca devrin geçersiz sayılması gerekir” ifadesini kullandı.
Yargıtay’ın bozma kararında “şirket müdürünün ortaklar kurulu kararı olmadan böyle bir taşınmaz üzerinde tasarruf etme yetkisinin bulunmamasın” değinmemesine atıfta bulunuldu.
Kararda şu ifadelere yer verildi:
"Yüce 11. Hukuk Dairesi ile mahkememiz arasındaki görüş ayrılığı bu noktada ortaya çıkmaktadır. Çünkü Yüce Dairenin bozma gerekçesinde, temsilcinin yetkisi bakımından davaya konu taşınmazın davacı şirketin tek taşınmazı ve hayati önemi haiz taşınmazı olduğuna ve bu nedenle dahi şirket müdürünün ortaklar kurulu kararı olmadan böyle bir taşınmaz üzerinde tasarruf etme yetkisinin bulunmadığına dair gerekçelerimize değinilmemiştir.
Davada fer'î müdahil sıfatıyla temsil edilen eski yönetici ortak, devir sırasında davacı şirketin "tek gayrimenkulünü" ve " tek faaliyet alanı" olan, üzerine arsa karşılığı kat inşaa etme yükümlülüğü bulunan "hayati önemi haiz" arsasını, şirketin % 50 oranında ortağı olan davacıdan izinsiz ve habersiz olarak tapuda şatış yaparak davalı Ekrem Sayan'a devretmiştir. Söz konusu devri yapan şirket müdürünün mahkemece TTK'nın 443/2. maddesi hükmü kapsamında yetkisiz olduğunun kabulü gerekir.
Şirket sözleşmesinde, şirketin faaliyet konuları arasında taşınmaz ticaretinin yazılı olması sonuca etkili değildir. Çünkü somut olayda tasarrufa konu arsa hissesi, şirketin rutin ticaretinin konusu değildir. Bu arsa üzerine kat karşılığı inşaat yapmak üzere arsanın diğer hissedarlarıyla sözleşmeler yapıldığı, şirketin bu taşınmaz üzerine inşaat yaparak üreteceği bağımsız bölümleri satmayı hedeflediği anlaşılmaktadır."
Önceki emsal kararlara atıfta bulunuldu
Direnme gerekçesinde Yargıtay'ın daha önceki emsal davalarda verdiği kararlara atıfta bulunularak şu ifadelere yer verildi:
Yargıtay'ın istikrarlı uygulamalarında da limited şirketin varlığını sürdürebilmesi için hayati öneme haiz bir mal varlığının veya tek mal varlığının, ortaklar kurulu kararı olmaksızın yönetici ortak tarafından başkalarına devredilemeyeceği kabul edilmektedir. Bu bağlamda Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin yerleşik içtihadında, "şirketin faaliyetini sürdürdüğü tek işletmesinin devri" yönünden ortaklar kurulu kararının varlığı aranmaktadır (Yargıtay 11. HD'nin 21.03.2014 tarihli, 2012/15771 E2014/5558 K sayılı kararı). Yüce 11. Hukuk Dairesi'nin direnmeye konu bozma kararında, bu konulara ilişkin bir gerekçe ortaya konulmamıştır.
İyi niyet araştırmasının zorunluluğu
Bölge Adliye Mahkemesi ayrıca davalı Ekrem Sayan ve taşınmazı devralan dâhili davalıların “iyi niyetli olup olmadığının” mahkemece tespit edilmesi gerektiğini belirtti. Kararda, “Basiretli tacir ilkesi uyarınca, gayrimenkul alanların taşınmazı kimin sattığını ve yetkili olup olmadığını araştırması gerekir” denildi
. Böylece Yargıtay’ın, yetkisiz devir konusunda şirket müdürünün yetkisine ilişkin tespitini dikkate almadığı vurgulandı.
Fer’î müdahilin yetkisiz feragati geçersiz sayıldı
Eski yönetici ortak Özcan Şimşek’in şirket adına davadan feragat dilekçesi sunmasının hukuken geçersiz olduğu kaydedildi. Mahkeme, “Feragat dilekçesi veren kişinin temsil yetkisi sona ermişti ve şirketin tek gayrimenkulüyle ilgili feragat işlemi, hukuken korunamaz” ifadelerini kullandı.
HMK 125 ve AYM kararı kapsamında devam
Mahkeme, Anayasa Mahkemesi’nin ‘yargılamanın yeniden yapılması’ kararının mevcut davayı yeni dava olarak değerlendirmediğini, eski davanın devamı niteliğinde olduğunu belirtti. Dolayısıyla, bağımsız bölüm satın alanların Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 125 uyarınca davaya dahil edilmesinin hukuka uygun olduğu vurgulandı: Yeniden yapılan yargılamada, önceki yargılamanın ihlal edilen yönlerini gideren tamamlayıcı bir süreç söz konusudur.
AYM tespit etti tekrar tartışılamaz
Mahkeme kararında, davanın iki ayrı hukuki sebebe dayandığı hatırlatıldı: 1) Taşınmaz devrinin muvazaalı olduğu iddiası, 2) Şirket müdürünün yetkisiz devir iddiası. Anayasa Mahkemesi kararıyla muvazaa iddiasının yeterli gerekçeyle reddedildiği tespit edilmiş olduğundan, bu konunun tekrar tartışılamayacağı kaydedildi.
Tapu kayıtları ve üçüncü kişilerin iyi niyeti
Dava konusu taşınmazın devri sırasında tapuda “davalıdır” şerhinin bulunduğu ve bu nedenle taşınmazı alanların iyi niyet iddiasının geçersiz olduğu vurgulandı. Mahkeme, “Tapuda şerh bulunması, iyi niyet iddiasını ortadan kaldırır ve davalıların bu devirleri iyi niyetli olarak kabul etmesi mümkün değildir” dedi.
Hukuk çevreleri, BAM’ın Yargıtay'a karşı bu direniş kararının, Türkiye’de şirketlerin temel varlıklarını koruma ve ortaklık haklarını savunma açısından emsal niteliğinde olduğunu belirtiyor.
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:90
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 30 Ekim 2025 15:19 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















