Demokratik sosyalist Sözcü Gazetesi
Sozcu sayfasından elde edilen bilgilere dayanarak, Ankara24.com duyuru yapıyor.
New York şehrinin belediye başkanı seçilen 34 yaşındaki Demokrat(ik) Partili Zohran Mamdani, kendini ‘demokratik sosyalist’ olarak tanıtıyor. Ayrıca Hintli, modern (rapçı) Müslüman, Afrikalı (Uganda doğumlu) ve göçmen (27 yaşında ABD vatandaşı olmuş) olarak da bilinmek istiyor. Böylece New York’ta çoğunluğu oluşturan Demokrat(ik) Partililerin, dar gelirli beyazların, sosyalistlerin, gençlerin, göçmenlerin, siyahilerin ve Müslümanların “bu adam bizden biri” diyebileceği bir siyasetçi profili çiziyor. Mamdani bu özellikleriyle, sayıları çoğalmakta olan “demokratik sosyalist” tanımlı belediye başkanlarından en sıra dışı olanı ve en ünlüsüdür. Ama onun kadar ünlenmeyen başkaları da var. Bu yeni oluşum, Amerika’da farklı bir siyasi rüzgârın esmeye başladığını gösteriyor. Şimdilik belediye yönetimi aşamasında olan bu yeni siyasi akımın devlet yönetimine doğru evrilmesi ihtimal dışı değil. Demokratik sosyalist deyiminin, Avrupa’daki karşılığı “sosyal demokrat”tır. 1951’de Frankfurt’ta kurulan Sosyalist Enternasyonal’e CHP 1976’da girmiştir. Sosyalist Enternasyonal, kendini “demokratik sosyalist” veya “sosyal demokrat” olarak tanımlayan siyasi partileri üye olarak kabul eder. Mamdani’nin mensubu olduğu Amerikan “Democratic Party”, Sosyalist Enternasyonal üyesi değil, liberaldir. Amerikan İngilizcesinde “liberal” özgürlükçü demektir. Ortanın solunda konumlanır.
KARL MARX VE SIGMUND FREUD
Amerikalıların düşünce yapısını Dr. Sigmund Freud (1856-1939), Avrupalılarınkini Karl Marx (1818-1883) şekillendirmiştir. Hemen her Amerikan filmimde Freud’dan ödünç alınmış “çocukluğuna inme” yöntemli bir psikoanaliz vardır. Oğlanların babalarından, kızların analarından nefret etmesi en basmakalıp sonuçtur. Amerikan aydınları veya romancıları yazı veya romanlarının bir yerine Freudsel bir çözümleme sokuşturmazlarsa kendilerini iyi hissetmezler. Avrupalı romancı ve yazarlar da her olayı mutlaka “sınıfsal çatışma” bazına oturturlar. Türkiyeli aydınlar da (Kürtçüler kendilerini hariç tutmasın diye kasten Türk değil Türkiyeli dedim) entelektüel görünmek için ya da gerçekten öyle inandıklarından Marx’ın kullandığı paradigmalardan yani pencerelerden dünyaya bakmadan olayları düşüncelerini bir sonuca bağlayamazlar. Ülkemizin etkili Marxist düşünür ve eylemcilerden biri de Abdullah Öcalan’dır. Belki de bu sayede “Terörsüz Türkiye” ülküsü gerçekleşecektir.
SOSYAL DEMOKRASİ BİR AVRUPA SENTEZİDİR
“Etli patates” ile “patatesli et” yemeği arasında ne fark vardır? İkisinde de hem et hem patates vardır. Ama birincinde patates çok, et azdır; ikincisinde et çok patates azdır. ODTÜ’de iktisat okurken (1957-1961) tartıştığımız konulardan biri de “karma ekonomi” kalıcı değil, geçicidir teziydi. (Not basic, but phasic) Sonunda sistem ya tam sosyalizme ya da tam kapitalizme dönüşür. Ya da dönüşmelidir. Çünkü teorik modelleri farklıdır derdik. Uçan fil Dumbo yoktur. “Ya fildir uçamaz; ya kuştur fil gibi ağır olamaz” en vurucu benzetmeydi. Hocamız Sadun Aren “Belki de kapitalizm ve sosyalizm geçicidir. Sonunda hepsi ‘karma ekonomiye’ evrilecektir. Bir de böyle düşünün” dedi. Sosyal piyasa ekonomisi, sosyal demokrasi veya demokratik sosyalizm aslında “karma ekonomi” modelleridir. Orta ve Kuzey Avrupa ülkeleri bu sentezi gerçekleştirmiştir. İkaz etmek isterim. Sosyal demokrat ekonomi, bizim bildiğimiz “devletçilikten” çok farklıdır. Hemen “ben demiştim zaten” demeyin.
SON SÖZ: Üretimde kapitalist, üleşimde sosyalist ol.
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:40
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 27 Kasım 2025 05:01 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















