Öcalan ın Önerisi Demokratik İslam
Halktv sayfasından alınan bilgilere göre, Ankara24.com açıklama yapıyor.
Sunucuların yatak odası kadar ilginç değil ama yine de yazmak, konuşmak lazım!!
Hele iktidarın Terörsüz Türkiye sürecinde strateji değiştireceği haberi gelmişse.
Ve tam o sıralarda Diyarbakır’dan gelen başka bir haberdeki cümlede Öcalan ve İslam geçiyorsa..
Konuşmak şart. Değil mi!
Önce iktidar cephesine bir bakalım. Türkiye Gazetesi’nden Yücel Kayaoğlu’nun haberine göre
“AKP, "Terörsüz Türkiye" olarak adlandırdığı İmralı süreci kapsamında atılacak adımlara ilişkin, toplumda oluşan kafa karışıklığını ve "gizli pazarlık" iddialarını gidermek için yeni bir yol haritası çizdi. İktidar kanadı, süreçte başta atılacak hukuki adımlar olmak üzere, vatandaşın kafasını karıştıracak ve milletin hassasiyetlerinin manipüle edilmesine yol açacak spekülasyonlara karşı savunma stratejisi geliştirdi.”
Bu stratejide yeri var mı ya da faydası olur mu bilemem.. Ancak Öcalan kritik bir adım attı.
Mezopotamya İslami Araştırmalar Federasyonu’nun Diyarbakır’daki kongresine gönderdiği mesajla Erdoğan’ın elini kolaylaştıracak bir kapı açtı: Demokratik İslam:
“ İslam, özünde özgürlüğün, adaletin ve eşitliğin dinidir. Kapitalist modernitenin iktidar ve talan aracı haline getirdiği resmi devlet İslam’ı ya da cemaatçi yapılar, bu özü yitirmiştir. Demokratik İslam ise, Medine Vesikası’nın ruhuna dönmektir. O sözleşme farklı inançların, halkların ve kültürlerin öz iradesiyle, baskısız bir arada yaşama sözleşmesidir. Bilinmelidir ki gerçek cihad, nefsimize ve zulme karşı sürekli özeleştiriyle sürdürülen mücadeledir. İslamdaki şûra anlayışı ise kolektif akıl ve demokratik karar alma anlamına gelmektedir. İslam’ı ne devletin, ne de herhangi bir grubun siyasi aracı yapmadan, toplumun tabandan örgütlenen özgür yaşamına hizmet ettirelim. Demokratik İslam, kadın özgürlüğünü, ekolojik dengeyi ve halkların kardeşliğini merkeze alan bir uygarlık alternatifidir. Orta Doğu’nun kanayan yaralarına ancak bu demokratik yorum şifa olabilir.”
Bu uzun paragrafın her bir cümlesini ayrı ayrı ele alacağım. Zira her biri hem Türkiye’de hem de mesela Rojava’da “yön tayin eden” parça tesirli ideolojik bomba!
Önce “gerçek cihad” diyerek MÜCAHİD ÖCALAN ünvanını bir kenara koyalım. Ve devam edelim.
* Demokrasi ile İslam, ya da herhangi bir dini birlikte anmak, oksimoron tanımının ta kendisidir. Bir araya gelemezler. Birbirleriyle çelişir, zıtlaşırlar. Zira (Öcalan’ın mesajından yola çıktığımız için İslam’dan söz edeceğim) İslam tam bir BİAT REJİMİDİR. Size üstlerinize itaati, ülkeyi yöneten lidere de tam biatı öğütler. Zaten demokrasi ile İslam’ın, dinlerin yolu burada ayrılır.
* Öcalan’ın ‘kapitalist modernitenin talan aracı resmi devlet İslamı’ tanımı da, doğrusu İslamcı çevrelerde bile bin çeşit yorumlanan bir durum. Dünya üzerinde, ülkelerin yönetimlerinden bağımsız bir İslam nerede, nasıl yaşanıyor? Bilen var mı? Hangisi gerçek İslam’ı temsil ediyor? Suudi Arabistan mı, Afganistan mı yoksa mesela Endonezya mı?
* Ya kadın özgürlüğü konusunda söyledikleri? Yüzlerce yıldır İslam adına konuşup fetva verelerin kadını nereye koyduğunu bilmiyor olabilir mi? Daha dün Cübbeli diye bilinen şahıs, kadını yine cehennemlik ilan etti. Tarikatların baş hedefi de zaten kadınlar: Konuşmasınlar, gülmesinler, evden çıkmasınlar, zaten katiyen çalışmasınlar.. Öcalan İmralı’da dünyaya o kadar kapalı yaşadı ki, gerçekleri artık seçemez olmuş!
Gelelim Medine Sözleşmesi diye de anılan Medine Vesikası meselesine.
Öcalan "O sözleşme farklı inançların, halkların ve kültürlerin öz iradesiyle, baskısız bir arada yaşama sözleşmesidir.” diyor. Ama gerisini söylemiyor.
* Hicret sonrası Medine’de birkaç safhada oluşturulan (ya da oluşturulduğu söylenen) sözleşme, Arap, yani aynı din, dil ve kültüre sahip kabileler arasında bile işe yaramadı. Müslümanlar ile Yahudiler ise açıktan savaşmaya, olmadı çatışmaya koyuldu. Hz. Muhammed’in vefatı sonrasındaysa bırakın farklı din ve etnik kökenli grupları, Müslümanlar arasında iktidar kavgasıyla buharlaşıverdi.
* Öcalan’ın mesajında hatırlatma nedenlerinden biri midir bilemem, 2. Abdülhamit İttihad-ı İslam projesiyle ümmetçiliği canlandırmak.. Muhtemelen, dağılmaya başlayan Osmanlı imparatorluğunu yeniden birleştirebilmek istedi. Olmadı!
Bugün de Öcalan, Tom Barrack gibi doğrudan ulus devlet modelini hedef almadan “ÜMMETÇİLİK PROJESİ” sunuyor.
“Farklı inançların, kültürlerin bir arada yaşama sözleşmesine imza atalım” diyor.
Hem Kürt nüfusa hem de “çok hukuklu” sistem imasıyla tarikatlara göz kırpıyor.
Erdoğan “mücahid Öcalan’ın” bu önerisine atlar mı? Atlasa kamuoyu bunu satın alır mı? Zor!
Saray’da akıllar karışık gibi.
Ama belki de işi yokuşa sürüp zaman kazanmaya çalışıyorlardır.
Anıtkabir’deki müthiş bir kalabalıkla sergilenen o güç gösterisi.. Öte yandan AKP’li seçmenin tepkisi.. YOKUŞ artık aşağı doğru.
Nitekim, Öcalan’ın mesaj gönderdiği kongrede konuşan DEM Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları da “müminlere” seslendi. Ancak Saray’ın hiç hoşuna gitmeyecek bir açıdan:
"Peygamber Efendimizin en bilinen sözlerinden biri şudur: 'Komşusu açken tok yatan bizden değildir'. Sadece kendi kapı komşunu kastetmez, aynı zamanda bir sistemi kasteder. Bu sistem kesinlikle değişmeli ve müminler zulme karşı mutlaka direnmeli. Oysa mevcut iktidar yine siyasal İslam'ı kullanarak, 'Mümin sabreder' diyor. Bizler çektiğimiz acılara elbette sabrederiz. Ancak çektiğimiz açlığı kaderimiz olarak görmek ve buna karşı sabretmek istemeyiz. Mücadele etmek, örgütlenmek ve bu sistemi kesinlikle değiştirmek isteriz."
Ne diyorsunuz? Bu noktaları birleştirince karşınıza nasıl bir resim çıkıyor? Yani süreç nereye gidiyor?
Akıbeti ilk süreç gibi olursa şaşırmayız ama herhalde!! Değil mi!!
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:69
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 29 Aralık 2025 09:08 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















