Ankara24.com
close
up
Menu

Estetik bağımlısı sosyal medya fenomeninin şüpheli ölümü tartışma yarattı

T.C. ESKİŞEHİR 1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ

Lokanta sahibi fenalaşan müşterisini kalp masajıyla hayata döndürdü

Paslanmaz çelikte ek vergi gelirse 300 bin kişi işini kaybedebilir

Bakan Bak: 1 milyon öğrencimizi yurtlarımızda ağırlıyoruz

Bakan Ersoy dan Kültür ve Turizm Bakanlığı bütçesinin kabul edilmesine ilişkin açıklama

Bilgili’den de 500 bin dolar rüşvet almış Yerel Gündem Haberleri

Gaziantep te 2 bin TL, Kilis te 900 TL

Kaçak tekne operasyonu: 15 yıldır ilk kez böyle bir olay yaşıyoruz Kocaeli Haberleri

35 kişiye mezar olan Ezgi Apartmanı davasında bilirkişi krizi

Otomobil tırın dorsesine saplandı:1 yaralı Önce sürücü sıkıştığı araçtan sonra da otomobil, sıkıştığı tırdan kurtarıldı Bartın Haberleri

Almanya, katil İsrail den Batı Şeria’da yeni yerleşim yerleri kurulması kararını derhal durdurmasını istedi

AK Partili Türkyılmaz dan İSPARK a fahiş zam eleştirisi!

GAZİANTEP BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞINDAN

Menteşe de motosiklet tıra çarptı: 1 ölü Muğla Haberleri

Geminid meteor yağmuru Türkiye den görülecek mi? Geminid meteor yağmuru ne zaman, saat kaçta? Yılın son meteor yağmuru Geminid!

Kentte bir ilki başaran kadın, nazara geldi

Bir Akdeniz de bir Karadeniz de: 10 dakika geçmeden iki deprem üst üste!

TIR servis minibüsüne çarptı! Feci kazada 9 kişi yaralandı

Dünya Kupası bilet fiyatları açıklandı! Taraftarlar hayal kırıklığına uğradı Fanatik Gazetesi Futbol Haberleri Spor

Babalar ve oğulları: Karşılıksız parayı kim bastı? Özgür Bayram Soylu

Babalar ve oğulları: Karşılıksız parayı kim bastı? Özgür Bayram Soylu

Ankara24.com, Yenisafak kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi paylaşıyor.

Bugünün dünyasında para, dışarıdan basılan bir araç değil, toplumun kendi üretim ilişkileri içinde dolaşan bir toplumsal sözleşmedir. Artık para, ekonominin dışından gelen bir değişken değil, kredi, borç, üretim ve güven döngüsünün içinden doğan bir sonuçtur. Her para birimi, bir borç kaydının; yani üretim sürecinin finansmanına dair bir talebin ifadesidir. Bu nedenle “karşılıksız para” kavramı, bugünün ekonomik gerçekliğinde anlamını yitirmiştir. Para arzı, merkez bankasının matbaasında değil,

Bugünün dünyasında para, dışarıdan basılan bir araç değil, toplumun kendi üretim ilişkileri içinde dolaşan

bir toplumsal sözleşmedir.

Artık para, ekonominin dışından gelen bir değişken değil, kredi, borç, üretim ve güven döngüsünün içinden doğan bir sonuçtur. Her para birimi, bir borç kaydının; yani üretim sürecinin finansmanına dair bir talebin ifadesidir. Bu nedenle “karşılıksız para” kavramı, bugünün ekonomik gerçekliğinde anlamını yitirmiştir.

Para arzı, merkez bankasının matbaasında değil, ekonominin damarlarında oluşuyor. Bankalar kredi verdikçe para yaratılıyor; merkez bankası yalnızca bu sürecin gerektirdiği rezervi sağlıyor. Yani para arzı, yukarıdan yönetilen bir miktar değil, ekonomik faaliyetin kendisi tarafından belirlenen bir süreç olarak karşımızda duruyor. Bu bakış açısı, ekonomiyi teknik bir mühendislik alanı olmaktan çıkararak; onu siyasal ve toplumsal bir organizma olarak yeniden tanımlamakta. Kabul etmeliyiz ki para, üretimin yan ürünü değil, üretimin ön koşulu. Dolayısıyla ekonomi politikası da yalnızca “doğru faiz” ya da “disiplinli bütçe” arayışıyla değil, gelir dağılımı, istihdam ve toplumsal güven dengesiyle ilgilenmek zorundadır.

“KARŞILIKSIZ PARA” RETORİĞİ: DİSİPLİN DEĞİL, İTAAT ÇAĞRISI

“Karşılıksız para basma” ifadesi, teknik bir tanım olmaktan çok, ideolojik bir disiplin çağrısıdır. Bu söylem, piyasanın akıllı, devletin ise irrasyonel bir aktör olduğu varsayımına dayanır. Devlet toplumsal ihtiyaçlar için harcadığında “karşılıksız” sayılır; ama finans piyasası aynı işlevi kredi üzerinden yaptığında buna “yatırım” denir. Oysa modern ekonomi tam tersine işliyor: her kredi, her mevduat, her borç ilişkisi zaten bir para yaratımıdır. Yani sistemin kendisi içsel olarak “karşılıklı”dır ve para her zaman üretim ve borç ilişkileri içinden doğar. Bu nedenle “karşılıksız para basmak” diye ayrı bir eylemden söz etmek, ekonominin borç ve üretim döngüsüyle işleyen doğasını görmezden gelmektir. Paranın değeri, arkasında altın ya da rezerv olmasından değil, üretim süreciyle ve gelir yaratma kapasitesiyle kurduğu bağdan doğar. Para, üretimin yansımasıdır; üretim yoksa, rezerv de anlamını yitirir. Gerçekte para arzı artışı, bir neden değil, ekonominin ödeme kapasitesine verdiği tepkidir. Fiyatlar, kur ve maliyetler arttığında firmalar daha fazla kredi talep eder; bankalar bu talebe karşılık yeni para yaratır. Bu, “karşılıksız basım” değil, ekonomik organizmanın kendi iç dengesine uyumudur. Bu yüzden mesele, kim para bastı sorusu değil; paranın kim için ve neyin karşılığında yaratıldığı sorusudur. Bu kadar hikaye yeter diye düşünüyorum.

REFORM DEĞİL, NOSTALJİ

Babacan çizgisi, ekonomiyi “rasyonel zemine döndürmekten” söz ederken aslında

siyaseti ekonomiden uzaklaştırmayı

, yani karar mekanizmalarını toplumsal taleplerden koparmayı hedefliyor. Oysa üretim yapısı zayıflamış, gelir dağılımı bozulmuş, emeğin payı erimiş Türkiye’nin yaşadığı kriz teknik değil toplumsaldır. Türkiye’nin bugünkü ekonomik krizi “para basıldığı için” değil;

• Üretimin ithalata bağımlı hale gelmesi,

• Gelir dağılımının bozulması,

• Sermaye birikiminin finansal sektörlere kayması

• Ve devletin yeniden dağıtım gücünü yitirmesi

nedeniyle derinleşmiştir.

Eski

Başbakan Yardımcısı, Dışişleri Bakanı, Ekonomi Bakanı Babacan’ın “rasyonel zemine dönelim” çağrısı, bu yapısal sorunların hiçbirine dokunmadan yalnızca

eski statükoyu restore etmeye

yöneliktir. Bugün teklif ettiği şey reform değil, nostaljidir:

• Eski “güvenli sermaye” dönemine özlem,

• Eski “disiplinli teknokrat” modeline dönüş.

Babacan’ın önerdiği politika, aynı reçeteyi yeniden sunmaktan ibarettir; o yüzden “deva” değil, eski hastalığın tekrarıdır. Gerçek çözüm, para miktarını ya da faiz oranını tartışmakta değil; ekonomik ilişkilerin doğasını yeniden kurmakta yatıyor. Türkiye’nin önündeki mesele, parayı değil, paranın dolaştığı ilişkileri düzeltmektir.

Bu da ancak:

• Üretimi yerelleştiren,

• Geliri adil dağıtan,

• Kamusal yatırımı stratejik hale getiren,

• Ekonomik güveni finansal piyasalardan değil, toplumdan devşiren

bir yönelimle mümkündür.

AYNI İSİMLERLE YENİ HİKÂYE YAZILAMAZ

Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu’nun AK Parti’ye geri dönmesi, ne ekonomiye yeni bir yön kazandırabilir ne de siyasete taze bir enerji katabilir. Çünkü Türkiye’nin bugün yaşadığı kriz, isimlerin eksikliğinden değil, yaklaşımların tükenmişliğinden kaynaklanıyor. Toplumun da teşkilatların da talep ettiği şey, eskilerin yeniden sahneye çıkması değil; söylemde, zihniyette ve yönetim tarzında bir yenilenme. Aynı kadrolara yeni unvanlar vermek, yalnızca bir devinim yanılsaması ortaya çıkarıyor. Oysa ülke artık kozmetik değişimlerle değil, fikrî cesaret ve siyasal vizyonla nefes alabilme noktasına gelmiş durumda.

Sorun, bu iki ismin kendilerine biçtikleri tarihsel rolün, toplumun ihtiyaç duyduğu değişimle örtüşmemesidir. Her ikisi de sahneden çekildikleri dönemin yüksek perdeden yazılmış birer siyasi otobiyografisi gibi davranıyor; sanki ülke onların dönüşünü bekliyormuş, siyaset onların eksikliğiyle dengesini yitirmiş gibi.

Oysa toplum artık “eski kurucu baba”ların değil, kendi kaderini yazacak yeni kuşakların sesine kulak vermek istiyor. Kısacası, Türkiye’nin ihtiyacı eski koltuklara yeni isimler değil, yeni bir siyasal akıl ve toplumsal samimiyettir. Türkiye’nin bugün ihtiyacı, eski ekiplerin yeniden dağıtıldığı bir kabine değil, geleceğe dair yeni bir hikâyedir.

Bizde bir hikâyeyi aynı kalemle yazarsan, sonuç yine aynı satır olur.

Önemli haberleri ve güncellemeleri kaçırmamak için Ankara24.com'ı takip edin.
seeGörüntülenme:102
embedKaynak:https://www.yenisafak.com
archiveBu haber kaynaktan arşivlenmiştir 29 Ekim 2025 04:23 kaynağından arşivlendi
0 Yorum
Giriş yapın, yorum yapmak için...
Yayına ilk cevap veren siz olun...
topEn çok okunanlar
Şu anda en çok tartışılan olaylar

Estetik bağımlısı sosyal medya fenomeninin şüpheli ölümü tartışma yarattı

13 Aralık 2025 00:08see153

T.C. ESKİŞEHİR 1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ

13 Aralık 2025 00:20see150

Lokanta sahibi fenalaşan müşterisini kalp masajıyla hayata döndürdü

13 Aralık 2025 00:52see146

Paslanmaz çelikte ek vergi gelirse 300 bin kişi işini kaybedebilir

12 Aralık 2025 17:52see137

Bakan Bak: 1 milyon öğrencimizi yurtlarımızda ağırlıyoruz

13 Aralık 2025 00:40see137

Bakan Ersoy dan Kültür ve Turizm Bakanlığı bütçesinin kabul edilmesine ilişkin açıklama

13 Aralık 2025 00:57see134

Bilgili’den de 500 bin dolar rüşvet almış Yerel Gündem Haberleri

13 Aralık 2025 04:02see134

Gaziantep te 2 bin TL, Kilis te 900 TL

12 Aralık 2025 21:11see130

Kaçak tekne operasyonu: 15 yıldır ilk kez böyle bir olay yaşıyoruz Kocaeli Haberleri

13 Aralık 2025 00:39see125

35 kişiye mezar olan Ezgi Apartmanı davasında bilirkişi krizi

13 Aralık 2025 00:28see125

Otomobil tırın dorsesine saplandı:1 yaralı Önce sürücü sıkıştığı araçtan sonra da otomobil, sıkıştığı tırdan kurtarıldı Bartın Haberleri

13 Aralık 2025 00:31see124

Almanya, katil İsrail den Batı Şeria’da yeni yerleşim yerleri kurulması kararını derhal durdurmasını istedi

13 Aralık 2025 00:47see121

AK Partili Türkyılmaz dan İSPARK a fahiş zam eleştirisi!

13 Aralık 2025 03:48see119

GAZİANTEP BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞINDAN

13 Aralık 2025 00:20see119

Menteşe de motosiklet tıra çarptı: 1 ölü Muğla Haberleri

13 Aralık 2025 01:45see119

Geminid meteor yağmuru Türkiye den görülecek mi? Geminid meteor yağmuru ne zaman, saat kaçta? Yılın son meteor yağmuru Geminid!

13 Aralık 2025 00:34see119

Kentte bir ilki başaran kadın, nazara geldi

12 Aralık 2025 20:19see117

Bir Akdeniz de bir Karadeniz de: 10 dakika geçmeden iki deprem üst üste!

12 Aralık 2025 20:54see117

TIR servis minibüsüne çarptı! Feci kazada 9 kişi yaralandı

13 Aralık 2025 00:02see117

Dünya Kupası bilet fiyatları açıklandı! Taraftarlar hayal kırıklığına uğradı Fanatik Gazetesi Futbol Haberleri Spor

12 Aralık 2025 21:23see116
newsSon haberler
Günün en taze ve güncel olayları