ABD’nin maskesini düşüren Çirkin Amerikalı Yeni Şafak Kitap Eki Haberleri
Yenisafak sayfasından alınan bilgilere göre, Ankara24.com açıklama yapıyor.
TUĞBA YİĞEN
1958 yılında yayımlandığında Amerika Birleşik Devletleri’nin hem okurları hem de siyaset çevrelerini sarsan bir kitap oldu Çirkin Amerikalı. William J. Lederer ve Eugene Burdick’in kaleme aldığı bu roman, yalnızca bir edebî eser değil, adeta bir diplomatik ayna gibiydi. Güneydoğu Asya’da geçen hikâyesiyle, Amerika’nın dış yardımlar ve müdahaleler üzerinden şekillenen küresel hırslarını, beceriksizliğini ve ikiyüzlülüğünü çarpıcı biçimde gözler önüne seriyordu.
Roman yayımlandığı ilk aylarda 20 baskı yaptı, dört milyondan fazla satarak Soğuk Savaş döneminin en çok konuşulan kitaplarından biri haline geldi. Fakat asıl yankısını Beyaz Saray duvarları içinde buldu. Kitapta anlatılan diplomatik felaketler ve sahte iyilik politikaları, Washington’da öylesine bir huzursuzluk yarattı ki, Senato’da dış yardımların sorgulanmasına kadar varan bir süreci tetikledi. Başkan Eisenhower döneminde açılan bu tartışmalar, John F. Kennedy’nin kitaptan etkilenip her senatöre birer nüsha göndermesiyle daha da büyüdü. Hatta Kennedy’nin ilerleyen yıllarda kurduğu Barış Gönüllüleri programı, doğrudan bu romanın yarattığı farkındalığın bir sonucu olarak anılır.
İYİ NİYET MASKESİNİ DÜŞÜRDÜ
Çirkin Amerikalı, Amerikan dış politikasının “iyi niyet maskesi”ni düşüren bir eserdi. Romanın merkezinde yer alan “çirkin” Amerikalı, dış dünyaya kendi üstünlüğüne inanan, yerel halkı küçümseyen, çıkar uğruna “demokrasi” götürmeye çalışan tipik bir Amerikalıyı temsil eder. Ancak yazarların ironisi burada başlar: Asıl “çirkin” olan, halkla gerçekten bağ kurmaya çalışan, yardım ettiği insanları dinleyen, samimi kahramandır. Çirkinlik, fizikte değil, ahlâkta aranmalıdır.
Yarım yüzyıldan fazla bir zaman geçmesine rağmen, Çirkin Amerikalı hâlâ güncel, hâlâ rahatsız edici. New York Times, kitabı “Devlet meselesi hâline gelen bir roman” olarak tanımlamıştı. Gerçekten de Çirkin Amerikalı bir edebiyat eserinden fazlasıdır; bir uyarıdır, bir itiraftır, bir yüzleşme çağrısıdır. Marlon Brando’nun 1963’te beyaz perdeye taşıdığı uyarlamada bu çağrı daha da görünür olur: “Fillerin tepişmesinde ezilmek istemiyoruz” diyen yerel liderin sesi, bugün de yankılanır. Lederer ve Burdick’in romanı, okuru yalnızca bir dönemin politik gerçeklerine değil, kendi çağının aynasına da bakmaya zorlar. Kibir, çıkar ve sahte idealizmin ardında gizlenen sömürgeci ruhu açığa çıkarırken, samimiyetle çalışan, halkın dilini öğrenen “çirkin Amerikalı”yı sessiz bir kahraman olarak öne çıkarır. Bugün dünya hâlâ güç oyunlarının, yumuşak diplomasilerin ve “insanlık” adına yürütülen savaşların gölgesinde yaşarken, Çirkin Amerikalı yeniden okunmayı hak ediyor. Çünkü her çağın kendi çirkin Amerikalıları vardır ve belki de en büyük tehlike, onların artık fark edilmemesidir.
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:19
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 15 Kasım 2025 07:08 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















