Ankara24.com
close
up
Menu

Turna kuşuna benziyor, gücüyle kartalı bile şaşırtıyor! Bu kuş, avını tek tekmeyle öldürüyor Sözcü Gazetesi

Kepçe kulak sorunu çocuklarda özgüveni zedeliyor Prof. Dr. Hayati Akbaş: Tedavi okul öncesi dönemde mutlaka yapılmalı Samsun Haberleri

Uzmanı uyardı: Bitki çaylarını dozunda kullanın Konya Haberleri

İstanbul da dehşete düşüren olay: 13 yaşında katil oldu! Sözcü Gazetesi

Kanserle mücadele eden Irmak Ünal, saçlarını kazıttı Magazin haberleri

Halı silkeleyenler dikkat! Yargıtay dan karar: Huzur bozan komşuya hapis cezası

Masterchef Çağlar Öz kimdir, kaç yaşında, nereli? İşte MasterChef Türkiye 2025 yarışmacısı Çağlar Öz ün hayatı ve biyografisi!

Denizli de yanmaya başlayan halk otobüsünde facia ucuz atlatıldı Halk otobüsündeki tüp boş çıkınca, yangın esnaftan temin edilen tüple söndürüldü Denizli Haberleri

Kırşehir de feci kaza kamerada: 14 yaşındaki motosiklet sürücüsü hayatını kaybetti!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan konuşuyor

Günlük 600 lira, sigorta yok, yemek yok: Dilovası nda köle pazarı

TFF 2. Lig: Aliağa FK: 7 Adanaspor: 1 İzmir Haberleri

Sivas ta antika kafede nostalji dolu anlar

Trump ın ne kastettiği net değil Dış Haberler

Nobel Ödüllü Watson 97 Yaşında Hayatını Kaybetti

BUYSAD dan Mudanya Üniversitesi ile iş birliği Bursa Haberleri

Başkan dün istifa etmişti! 1. Lig ekibi, 4 maç sonra 3 golle kazandı

Vali Aksoy, vatandaşların talebini dinledi Eskişehir Haberleri

Ortaca daki sağlık tesisleri yerinde incelendi Muğla Haberleri

Kaymakam Kılıç köy halkıyla bir araya geldi Bilecik Haberleri

Vahdet i vücûd meselesi (1) Ömer Türker

Vahdet i vücûd meselesi (1) Ömer Türker

Ankara24.com, Yenisafak kaynağından alınan verilere dayanarak duyuru yapıyor.

Son zamanlarda biraz da nazarî tasavvuf çalışmalarının kısmen artmasıyla İbnü’l-Arabî ve vahdet-i vücûd konuşmaları sıklıkla gündeme gelmeye başladı. Doğrusu, gittiğim her yerde mutlaka vahdet-i vücûdla ilgili sorularla karşılaşıyorum. Soruların bir kısmı, meraktan kaynaklanıyor, bir kısmı ise eskilerin tabiriyle istifhâm-ı inkarî kabilinden yani reddetmek amacıyla soruluyor, bir kısmı da kuşku izhar edilerek soruluyor. Hatta kuşkulu bakışlarla gelen soruların daha çok olduğu söylenebilir. Meseleyi

Son zamanlarda biraz da nazarî tasavvuf çalışmalarının kısmen artmasıyla İbnü’l-Arabî ve vahdet-i vücûd konuşmaları sıklıkla gündeme gelmeye başladı. Doğrusu, gittiğim her yerde mutlaka vahdet-i vücûdla ilgili sorularla karşılaşıyorum. Soruların bir kısmı, meraktan kaynaklanıyor, bir kısmı ise eskilerin tabiriyle istifhâm-ı inkarî kabilinden yani reddetmek amacıyla soruluyor, bir kısmı da kuşku izhar edilerek soruluyor. Hatta kuşkulu bakışlarla gelen soruların daha çok olduğu söylenebilir. Meseleyi ele almak için önce İbnü’l-Arabî’nin dar-ı bekâya irtihal ettiği 1240 tarihinden modernleşme sürecine gelinceye dek vahdet-i vücudun gittikçe güçlenen hatta hala etkin bir gelenek olmasını mümkün kılan birkaç hususa dikkat çekeyim. Tarihsel süreçle ilgili değerlendirmeler yapacağımdan düşünürlerin ölüm tarihlerini de vereceğim.

Vahdet-i vücûd İbnü’l-Arabî tarafından dile getirildiği on üçüncü yüzyıldan buna yana tartışılagelmiştir. İlk sistemli eleştiriler on dördüncü yüzyılda görülür. Yaygın olarak bilinmez ama önce meşhur kelamcı Adudüddin el-Îcî (ö. 1355) isim vermeden el-Mevâkıf’ta eleştirmiştir. Ardından Îcî’nin doğrudan talebesi Sadeddin et-Teftâzânî (ö. 1390) tarafından hem Şerhu’l-Makâsıd’da hem de müstakil bir risalede eleştirilmiştir. Osmanlı döneminde de özellikle on beşinci ve on altıncı yüzyılda vahdet-i vücûd metinlerinde dile getirilen görüşler ateşli tartışmalara konu olmuştur. Fakat eleştirilere rağmen vahdet-i vücûd hem Anadolu ve Balkanlar’da hem de Mısır, Mağrib, İran, Mâverâünnehir ve Hind coğrafyasında çok etkili olmuş ve geniş bir hüsn-i kabule mazhar olmuştur. Hatta on altıncı yüzyılın ikinci yarısından on sekizinci yüzyılın sonuna dek İslam coğrafyasında vahdet-i vücudun en güçlü metafizik olduğu söylenebilir. Pek çok âlim, kelamî veya felsefî metafiziği istidlâl gücünün ulaşabileceği son sınır kabul edip vahdet-i vücudu istidlâl gücünün ötesine geçen, ancak ruhun müşahedesiyle ulaşılabilen ve insana bahşedilen en yüksek metafizik idrak olarak değerlendirmiştir. Kuşkusuz bunda bir kısmı bizzat düşüncenin karakterine ve bir kısmı yazarların etkisine dayandırılabilecek birkaç gelişme etkili olmuştur.

Birincisi, vahdet-i vücudun kurucu düşünürü olan İbnü’l-Arabî’nin Füsûsu’l-hikem ve el-Fütûhâtü’l-Mekkiyye gibi eserlerinin o zamana dek görülmemiş şekilde bütün boyutlarıyla insanî tecrübenin çok ayrıntılı bir tahlilini sunmasıdır. Bu tahlilin dinî düşünce açısından ifadesi şudur: İslam’da dinî hatta kimi bakımlardan felsefî düşünce geleneklerini karakterize eden ana sorun olan tenzih-teşbih ilişkisi hakkında dinî nasları, dönemin bilimsel bilgi hacmini ve insanî tecrübenin tamamını dikkate alıp yorumlayan yeni bir tenzih-teşbih dengesine ulaşılmıştır. Kuşkusuz tenzih-teşbih ilkesi bütün geleneklerin ortak kabulüdür. İbnü’l-Arabî’nin öncekilerden farkı, mertebelendirilmiş bir tenzih ve teşbih anlayışı geliştirmesidir. Yine sadece İslam döneminde değil, bilinen insanlık tarihinde de ruhanî tecrübenin Fütûhât’ta görüldüğü şekilde ayrıntılı bir yorumu muhtemelen yoktur.

İkincisi, İbnü’l-Arabî’nin ardından vahdet-i vücudun ikinci muhakkiki kabul edilen Sadreddin Konevî’nin (ö. 1274) metinlerinin nazarî gücüdür. İbnü’l-Arabî metinlerinin ayrıntısında kaybolmak, düşünceyi edebileştirerek nazariyeyi gözden kaçırmak mümkündür. Hatta derin ve sistemli bir okuma yapılmadığında İbnü’l-Arabî metinlerinin tabiri caizse kenar sorunlarıyla ömür geçirmek ve bundan da entelektüel tatmine ulaşmak mümkündür. Oysa Konevî’nin temel metinleri son derece muhkem ve sistemli şekilde nazariyat sunumu yapar. Gerçi bu metinler gerek üslup gerek muhteva bakımından son derece çetindir. Fakat Konevî’nin doğrudan talebeleri ve sonraki nesillerde yetişen takipçileri tarafından onun metinlerini okuma geleneği oluşturulmuş, fikir ve yorumları da yaygınlaştırılmıştır. Konevî münhasıran düşünürlere hitap eden metinler yazsa da takipçileri onun görüşlerini “İbnü’l-Arabî metinleriyle yorumlayarak” muhtelif seviyelerde ifade etmiştir. Konevî’nin önemi, hassaten İbnü’l-Arabî’nin muazzam nas yorumunu, tecrit edilmiş teoriler halinde ama özgün bir karakter ve tavır içinde takdim etmesinde görülür. İki düşünürün farklılaştığı noktalar, süreklilik karşısında ayrıntı durmaktadır. Bu nedenle de İbnü’l-Arabî sonrasında muhtelif vahdet-i vücûd okumaları arasında kanonikleşen ve temsil gücü kazanan Konevî yorumudur.

Üçüncüsü, Seyyid Şerif el-Cürcânî’nin (ö. 1413) vahdet-i vücudun tevhidin meşru yorumu olduğunu söylemesi hatta vahdet-i vücûdun dile getirdiği varlık anlayışının aklın tavrının ötesinde bulunduğunu kabul etmesidir. Bilindiği üzere Cürcânî, modern döneme gelinceye dek Sadeddin et-Teftâzânî’le birlikte Fahreddin er-Râzî (ö. 1210) sonrasının iki büyük kelamcısından biri kabul edilmiştir. Biz her ne kadar Cürcânî’nin etkisini daha ziyade Osmanlı ulemasının eserlerinde takip etmeye meyilli olsak da o, İslam coğrafyasının neredeyse tamamında muazzam bir etkiye sahip olmuştur. Son altı asırda kelamın muhtemelen en büyük otoritesi Cürcânî’dir. Onun tevhide uygunluğunu tasdik ettiği bir düşünceye karşı duruşun hâkim tavır haline gelmesi beklenmez. Nitekim İslam coğrafyasında İbnü’l-Arabî ve vahdet-i vücûd eleştirisi değil, tasdiki hâkim tavır haline gelmiştir. Öyle ki vahdet-i vücudu kabul etmek ile tevhidin uygun bir yorumu olduğunu söylemek dahi ayrıştırılmış ve birçok âlim fiilen vahdet-i vücudu benimsemese bile olumlayıcı bir tavır içinde olmuştur. İlerleyen yüzyıllarda Taşköprîzâde (ö. 1561) ve Gelenbevî (ö. 1791) gibi âlimler, Cürcânî’de gördüğümüz tavrı aynıyla devam ettirmişlerdir.

Dördüncüsü, Osmanlı ilmiye geleneğinin kurucu düşünürü Molla Fenârî’nin (ö. 1431) vahdet-i vücûdcu olmasıdır. Seyyid Şerif Cürcânî ve Şeyh Bedreddin’in (ö. 1420) ders arkadaşı olan Molla Fenârî, Cürcânî’den farklı olarak Konevî’nin meşhur eseri Miftâhu’l-gayb’a şerh yazmıştır. Cürcânî vahdet-i vücûd meselesini daha ziyade birkaç sayfalık risaleler hacminde ele almış veya hâşiyelerde yeni geldikçe değinmiştir. Oysa Fenârî istidlâlin verileri ile müşâhedenin verilerini yakınlaştırma iddiasıyla hacimli bir şerh kaleme almıştır. Mantık, fıkıh usulü, belagat, fıkıh ve ferâiz gibi medrese müfredatındaki temel alanlarla ilgili etkili eserler kaleme aldığından gerek ilmî kudretinden gerekse savunduğu görüşlerinin meşruluğundan kolay kolay kuşku duyulamayacak bir düşünürün bir nazarî tasavvuf metni kaleme alıp vahdet-i vücudu savunması sonraki düşünürlerde olumlu etki yapmıştır. Osmanlı coğrafyasında Fenârî’nin yanına öncesi söz konusu olduğunda Davud Kayserî’yi (ö. 1350), çağdaşları söz konusu olduğunda Şeyh Bedreddin’i ve sonrası söz konusu olduğunda her asırda önde gelen bir âlimi yazmak mümkündür. Osmanlı ilmiye geleneğinin İslam tarihinin kesintisiz devam eden en uzun ilmî teşkilatı olduğunu dikkate aldığımızda bu maddenin önemi daha derinden kavranabilir.

En son güncellemeleri ve haberleri takip etmek için Ankara24.com'ı izlemeye devam edin, biz durumu takip ediyor ve en güncel bilgileri sunuyoruz.
seeGörüntülenme:23
embedKaynak:https://www.yenisafak.com
archiveBu haber kaynaktan arşivlenmiştir 10 Kasım 2025 05:30 kaynağından arşivlendi
0 Yorum
Giriş yapın, yorum yapmak için...
Yayına ilk cevap veren siz olun...
topEn çok okunanlar
Şu anda en çok tartışılan olaylar

Turna kuşuna benziyor, gücüyle kartalı bile şaşırtıyor! Bu kuş, avını tek tekmeyle öldürüyor Sözcü Gazetesi

08 Kasım 2025 12:03see107

Kepçe kulak sorunu çocuklarda özgüveni zedeliyor Prof. Dr. Hayati Akbaş: Tedavi okul öncesi dönemde mutlaka yapılmalı Samsun Haberleri

08 Kasım 2025 10:00see106

Uzmanı uyardı: Bitki çaylarını dozunda kullanın Konya Haberleri

09 Kasım 2025 09:53see106

İstanbul da dehşete düşüren olay: 13 yaşında katil oldu! Sözcü Gazetesi

08 Kasım 2025 11:44see106

Kanserle mücadele eden Irmak Ünal, saçlarını kazıttı Magazin haberleri

08 Kasım 2025 15:54see106

Halı silkeleyenler dikkat! Yargıtay dan karar: Huzur bozan komşuya hapis cezası

08 Kasım 2025 12:47see105

Masterchef Çağlar Öz kimdir, kaç yaşında, nereli? İşte MasterChef Türkiye 2025 yarışmacısı Çağlar Öz ün hayatı ve biyografisi!

09 Kasım 2025 01:55see105

Denizli de yanmaya başlayan halk otobüsünde facia ucuz atlatıldı Halk otobüsündeki tüp boş çıkınca, yangın esnaftan temin edilen tüple söndürüldü Denizli Haberleri

08 Kasım 2025 10:08see105

Kırşehir de feci kaza kamerada: 14 yaşındaki motosiklet sürücüsü hayatını kaybetti!

08 Kasım 2025 16:25see105

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan konuşuyor

08 Kasım 2025 12:44see105

Günlük 600 lira, sigorta yok, yemek yok: Dilovası nda köle pazarı

08 Kasım 2025 19:46see105

TFF 2. Lig: Aliağa FK: 7 Adanaspor: 1 İzmir Haberleri

08 Kasım 2025 17:07see105

Sivas ta antika kafede nostalji dolu anlar

08 Kasım 2025 17:22see105

Trump ın ne kastettiği net değil Dış Haberler

08 Kasım 2025 23:35see105

Nobel Ödüllü Watson 97 Yaşında Hayatını Kaybetti

08 Kasım 2025 17:02see104

BUYSAD dan Mudanya Üniversitesi ile iş birliği Bursa Haberleri

08 Kasım 2025 13:33see104

Başkan dün istifa etmişti! 1. Lig ekibi, 4 maç sonra 3 golle kazandı

08 Kasım 2025 17:10see104

Vali Aksoy, vatandaşların talebini dinledi Eskişehir Haberleri

08 Kasım 2025 10:17see104

Ortaca daki sağlık tesisleri yerinde incelendi Muğla Haberleri

08 Kasım 2025 14:16see104

Kaymakam Kılıç köy halkıyla bir araya geldi Bilecik Haberleri

08 Kasım 2025 10:54see104
newsSon haberler
Günün en taze ve güncel olayları