Terörsüz Türkiye, Suriye, Gazze: Sahadan son durum raporu Yahya Bostan
Yenisafak sayfasından elde edilen bilgilere dayanarak, Ankara24.com duyuru yapıyor.
Türkiye’nin ulusal güvenliğini, yaşamsal çıkarlarını doğrudan ilgilendiren bu üç konunun hangi yöne evrileceğine ilişkin soru işaretleri var. Kandil’den gelen maksimalist açıklamalar… SDG’nin 10 Mart anlaşmasına uymaması… Gazze’de ikinci aşamaya geçilememesi… Bu üç dosyada eğilim neyi gösteriyor, araştırdım. Son durum raporunu özetleyeyim:
SÜRECE STRATEJİK ZARAR
Terörsüz Türkiye sürecinin en kritik aşamasındayız. TBMM Komisyonu, eve dönüş yasası ile ilgili raporunu hazırlıyor. Önümüzdeki günlerde sahada, sürecin ilerlediğini gösteren, silah bırakma sürecinin devamı olan yeni adımların atılması bekleniyor. Terör örgütü öyle ya da böyle silah bırakacak. Türkiye-Irak, Türkiye-Suriye, Türkiye-ABD hatlarında kurulan uluslararası denklem ve Türkiye’nin askeri-istihbari güç kapasitesi bunu zorunlu kılıyor.
Bu konjonktürde, örgütten gelen “Suç işlemedik ki affedilelim”, “Öcalan bırakılmazsa başka adım atmayız” gibi açıklamalar kaşların çatılmasına neden oluyor. Yazmıştık… Bunlar bir yönüyle provokasyon, bir yönüyle örgütün pazarlık çabasıdır. Ancak sürece zarar veren iki eğilimin de altını çizmek gerekiyor:
Bir. DEM ve Kandil’in İmralı’yı aktörleştirme çabası… Süreci Öcalan üzerinden inşa etme girişimi… İmralı Temmuz ayında “Özgürlüğümü bireysel bir sorun olarak görmüyorum” dese de konunun sürekli buraya getirilmesi… Deniyor ki: İmralı’nın açıklamaları sürecin ilerlemesine taktik fayda sağladı. Ancak aktörleştime çabası sürece stratejik zarar veriyor.
İki. DEM ve Kandil’den gelen maksimalist taleplerin ima ettiği, süreç sonrası için istedikleri model… İmralı demişti ki… “Örgüt miadını doldurdu, bu yüzden silah bırakmalı.” 1970’lerde kalmış, radikal sol örgüt jargonuyla bezenmiş, Türkiye, dünya gerçeklerini ıskalayan, sosyolojiye uymayan öneri, fikir ve maksimalist taleplerin de tıpkı silahlar gibi bir kenara bırakılması gerekiyor.
CENTCOM’DAN DİKKAT ÇEKEN AÇIKLAMA
Deniyor ki… Türkiye, ABD ve Suriye 10 Mart konusunda hem fikir. Demiştik ki… CENTCOM dahi, Kasım ayında Beyaz Saray’da yapılan görüşmelerin ardından bu noktaya geldi. CENTCOM Komutanı Cooper, önceki gün -ilk kez- “entegrasyon şart” dedi. SDG tarafı kazanımlarını kaybetmemek için el yükseltiyor. “Ya ademi merkeziyetçilik ya bölünme”, “Yoksa iç savaş” (SDG Washington Temsilcisi Sinem Muhammed) diyor. Sıkıştılar. Paralel ordu ve ademi merkeziyetçilik talepleri Şam tarafından reddedildi.
Şam’ın hazırladığı yıl sonu senaryolarını anlatmıştık. Ancak deniyor ki… SDG diyalog arayışında. “Türkiye bizi de dinlesin” diyor. Ankara ise 10 Mart anlaşmasına uyulmasını istiyor. Deniyor ki… Yıl sonunu belki geçebilir. Ancak önümüzdeki günlerde entegrasyon, gümrük kapıları, petrol sahaları, Suriye’ye dışarıdan gelen teröristler gibi başlıklarda daha somut adımlar görebiliriz. Şam’ın ve Ankara’nın bu adımları beklemeye sabrı var mı? Bu da başka bir sorudur.
GAZZE MESAİSİ YENİDEN BAŞLAYACAK
İsrail türlü bahanelerle saldırılarını sürdürüyor. Kırılgan da olsa ateşkes devam ediyor. Filistinlilerden oluşacak teknokrat kabinenin kurulması için sekiz kişilik liste verildi. ABD ve İsrail henüz bir dönüş yapmadı. Polis gücünün (2 bin kişi ile başlayıp 8 bin kişiye kadar çıkacak) kurulması çalışmalarının hızlandırılması gerekiyor. Hamas’ın silahsızlandırılması konusunda “Hamas silahları Filistin devletine teslim etsin, devlet kurulana kadar silahlarını gömsün” formülü vardı. İsrail kabul etmiyor. İnsani yardımlar konusu da istendiği gibi gitmiyor. İsrail, üzerinde Türk bayrağı olan hiçbir yardımı kabul etmiyor.
İsrail’in bu tutumu, Gazze’de (Ocak ayında) konuşlandırılması beklenen Uluslararası İstikrar Gücü’ne (UİG) de yansıyor. İsrail Türkiye’nin güce katılımını reddediyor. Ankara da ateşkesin zedelenmemesi için bu konuda ısrarcı değil. Ancak oraya asker gönderebilecek diğer tüm ülkeler Türkiye’nin sahada olmasını istiyor. Çünkü TSK’nın varlığı onlar için de bir emniyet sübabı.
UİG’de sorunlu alanlar var. Görev tanımı (Kimden talimat alacak, neyi, neye göre yapacak) net değil. ABD ve İsrail, bu gücün görev tanımını “Hamas’ı silahsızlandırmak” olarak kodluyor. Oysa diğer ülkelerin tutumu, bu gücün İsrail ile Filistin arasında bir duvar oluşturması, çatışmaları önlemesi yönünde. ABD ve İsrail, bu gücün Trump’ın başkanlığını yapacağı (Yılbaşına kadar üyelerin netleşmesi bekleniyor) Barış Kurulu’na karşı sorumlu olmasını istiyor. Ancak teknik olarak mümkün değil. Çünkü UİG BM kararıyla kurulmuş bir yapı.
Bir süredir Gazze diplomasisinde yavaşlama var. Sebebi Witkoff- Kushner ikilisinin Ukrayna barış planına odaklanması. Ancak Ukrayna konusunda ilerleme yok. Bu yüzden Amerikalıların yeniden Gazze’ye odaklanması bekleniyor. Önümüzdeki günlerde ateşkes planının ikinci aşaması için yeni ve hızlı bir trafik başlayabilir.
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:51
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 12 Aralık 2025 04:05 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















