Tedavi İmralı ziyaretinde değil demokraside
Halktv kaynağından alınan verilere dayanarak, Ankara24.com açıklama yapıyor.
Sadece toplumdan yükselen ses değil, iktidar medyasının terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’la görüşmeye heyet gönderilmesi kararını görmezden gelmesi bile, CHP’nin doğru karar aldığını gösteriyor.
CHP’nin bu kararından sonra konuşulanlara kulak kabartıldığında, AKP ve MHP’nin, 19 Mart darbesinden sonra erimeye başlayan tabanlarında daha da zor durumda kaldıkları işitiliyor.
Dikkat ederseniz projenin üçüncü ortağı DEM de, CHP’ye yönelik eleştirilerini yapıyor ama Türkiye’nin birinci partisini İmralı heyetinin içine çekmek için çağrı yapmaktan geri kalmadı.
Çünkü DEM de biliyor ki, CHP’nin içinde yer almadığı bir oluşumun toplumun tamamı tarafından kabullenilecek bir sonuç elde edebilmesi oldukça zor.
“Ben yaptım oldu” yaklaşımı da kimseye fayda getirmez.
Geçen yıl TBMM’nin açılışında Bahçeli’nin DEM’e el uzatmasıyla başlatılan kurgunun asıl amacının “Terörsüz Türkiye Projesi”nden öte, Erdoğan’a yeniden Cumhurbaşkanlığı yolunu açmak olduğu son derece aşikar.
Zaten Bahçeli de, 5 Kasım 2024’de partisinin meclis grup toplantısında Öcalan’a çağırılarını yinelerken, ağzındaki baklayı şu sözlerle çıkarmıştı:
“Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın bir kez daha seçilmesi doğal ve doğru bir tercih değil midir? Bu kapsamda lazım gelen anayasal düzenlemeyi yapmak önümüzdeki görevler arasında olmayacak mıdır? Devlette devamlılık, siyasette istikrar, Türkiye Yüzyılının inşası için Sayın Recep Tayyip Erdoğan güvencedir, milletin sevdalısıdır, tecrübesiyle ve birikimiyle bize göre tek seçenektir."
Bahçeli’nin ki kadar net olmasa da Anayasa değişikliğine “Yeşil ışık” olarak yorumlanan bir başka açıklama hafta sonunda DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan’dan geldi.
CHP şöyle yapmalıydı, böyle yapmalıydı, risk almalıydı gibi serzenişlerden sonra gündemlerinde güya anayasa değişikliği olmadığını savunan Bakırhan’ın konuşmasının bir bölümü ise şöyle:
“Bu mesele (Kürt meselesi) çözüldükten sonra tabii ki Türkiye demokratik bir anayasaya kavuşmalıdır. Anayasa gündeme geldiği zaman biz demokratik, kapsayıcı, eşitlikçi, Türkiye'nin bütün renklerini barındıran bir anayasa tartışmasına tabii ki önerilerimizle katılırız."
Bakırhan’ın “Anayasa değişikliği mesajı” haricinde, “kapsayıcılık ve demokratik” vurguları için de birkaç şey söylenebilir:
Kürt meselesi Türkiye’nin içinde bulunduğu antidemokratik atmosferde mi kalıcı çözüme kavuşturulur, yoksa “önce demokrasinin hakim olduğu” bir atmosferde mi?
Şunu unutmayın, aralarında partinizden belediye başkanlarının da olduğu 30 kadar belediye başkanı tutuklu. Sadece CHP’li adaylara oy vermiş 7 milyondan fazla seçmenin iradesi tutsak. Bu seçmenler arasında sizin tabanınız hiç de azımsanmayacak oranda.
Kapsayıcılıktan bahsediyorsunuz, çok güzel de…Erdoğan’ı ve AKP’yi yendikleri için haklarında tuhaf gerekçelerle soruşturma açılıp tutuklanan bu insanları kapsama alanının dışında mı tutacağız?
Türk-Kürt ayrımı yapmadan 40 binden fazla insanın ölümünden sorumlu, mahkum olmuş bir insanı çözüm sürecinde görmek istemeyen milyonları görmezden gelmenin neresi tutarsızlık?
Neden insanların Öcalan’a olan tepkisini anlamak istemiyorsunuz? Özgür Özel veya diğer siyasiler Selahattin Demirtaş’ı ziyaret ettiğinde toplumdan böyle bir tepki geldiğine şahit oldunuz mu?
Hiç endişeniz olmasın, toplum bu ülkede Kürt meselesi de dahil tüm kanayan yaraların tedavisinin İmralı’da değil, Silivri’de ve Edirne’de de söylendiği gibi “önce demokrasi”de olduğunu çok iyi görüyor.
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:38
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 25 Kasım 2025 05:16 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















