Sayın Bakanımızın “Tüm Okullarımızda Şartlar Eşit” Savı ve İlkokul Önlerindeki Öğrenci Servisi Enflasyonu
Halktv sayfasından alınan verilere göre, Ankara24.com bilgi veriyor.
Gerçek okullar arası eşitlik, çocukların her sabah mahallesindeki okula uykularını almış, karınları tok bir şekilde gitmesiyle sağlanır.Çocuklar trafikte değil, sınıfta vakit geçirmelidir…
Milli Eğitim Bakanı her fırsatta “Tüm okullarımız eşit seviyede, hiçbir ayrım yok” diyor.
Ama sabah saatlerinde herhangi bir şehrin, özellikle büyük şehirlerin caddelerinde, sokaklarında dolaşan biri bu sözlere kolay kolay inanmaz. Çünkü Bakanımızın iddiasını, bazı mahallelerdeki ilkokul kapılarında sıra sıra dizilen öğrenci servisleri çürütüyor.
Bazı okulların önünde servis araçları neredeyse birer konvoy oluşturuyor. Çocuklar kilometrelerce uzaktan, “gözde” devlet okullarına taşınıyor. Aileler, kendi mahallelerindeki okula güvenemedikleri için çocuğunu başka semte göndermek zorunda kalıyor. Bu manzara bile başlı başına bir çelişki değil mi? Madem tüm okullar aynı seviyede, o zaman neden on binlerce çocuk sabahın erken saatlerinde servislerle şehrin bir ucundan öbürüne taşınıyor?
Oysa devletin en temel görevi, her çocuğa benzer imkanlarla eğitim ortamı sunmaktır. Bakanımız da her fırsatta bu imkanları eşit bir şekilde her okula sunduklarını açıklıyor. Ancak sahada, bir mahallenin okulu ile diğerinin arasında dağlar kadar fark varken bu durum, Bakanımızın basındaki söylemleriyle örtüşmüyor.
Okul Servisleri, bu eşitsizliğin en önemli tanıklarıdır.
Her sabah yolları dolduran bu minibüsler, aslında okullar arasındaki uçurumu gözler önüne sermek için yollardaki deliller gibiler. Mahallesindeki okulun yetersiz olduğunu bilen veliler, çocuklarını daha “başarılı” okullara göndermek için servislere yöneliyorlar. Böylece binlerce servise ihtiyaç duyuluyor. Hal böyle olunca okullar arasındaki uçurum, sadece eğitimde değil, şehir yaşamında da ciddi sorunlara yol açıyor. Özellikle büyük şehirlerde sabah saatlerinde yüzlerce öğrenci servisinin aynı anda yollara çıkması, trafiği içinden çıkılmaz hale getiriyor. Zaten yoğun olan şehir içi ulaşım, bu servis kalabalığıyla daha da kilitleniyor. Bir anlamda, okullar arasındaki uçurum sadece çocukların uykusunu değil, şehirlerin huzurunu da çalıyor. Okullar arası eşitsizlik, büyükşehirlerin trafik sorununu da her geçen gün perçinliyor.
Bu durumun bir başka boyutu da servis ücretlerinin velilere getirdiği ekonomik yük.
Her ay düzenli olarak ödenen yüksek servis ücretleri, birçok aile için ciddi bir maddi külfet oluşturuyor. Aslında bu masraf, okullar arası eşitsizliğin bedelidir. Çünkü kendi mahallesindeki okul yeterli olsaydı, hiçbir veli sabahın köründe çocuğunu kilometrelerce uzağa göndermek zorunda kalmaz, aile bütçesinden her ay artan servis ücretlerine pay ayırmak zorunda olmazdı.
Veliler, çocuklarının daha iyi bir eğitim alması için çabalarken, bu çabanın ekonomik yansıması çoğu zaman bir fedakârlığa dönüşüyor. Eşitlik iddiası bir yana, okullar arasında olan bu uçurum velileri ekonomik açıdan da derinden etkiliyor.
Okullar arası eşitsizlik, en çok küçük yaşta ilkokul öğrencilerini etkiliyor. Henüz gelişim çağında olan bu çocuklar, sabahın karanlığında uykulu gözlerle servis bekliyor. Yataklarından erkenden kalkıyor, yoğun şehir trafiğinde uzun süre yolda kalıyorlar. Uykusuzluk ve yorgunluk, onların okul başarısını da psikolojik durumlarını da olumsuz etkiliyor. Daha ilkokul çağında trafikte vakit kaybeden, günün büyük kısmını yolda geçiren çocuklar, okullar arası eşitsizliğin bedelini en masum şekilde ödeyen taraf oluyor. Küçücük yaşta derslerinden önce sabırla trafiği öğreniyorlar; erkenden büyüyorlar.
Bakanımızın söylediği gibi tüm okullar eşit şartlardaysa veliler çocuklarına çile çektirmek için mi servis kullanıyor?
Eğer gerçekten tüm okullar eşit seviyedeyse, çocuklar neden evlerinin yakınındaki okullara gitmiyor? Neden bir mahallenin okulu başka bir mahalleninkinden “daha iyi” sayılıyor?
Çünkü her okul aynı eğitim ortamını çocuklara sunmuyor.
Eşitlik, sözde var; ama sahada sadece hayalî bir kavram.
MEB Üzere Düşeni Yapmalıdır
Gerçek bir okullar arası eşitlik için önce okullar arasındaki nitelik farkı ortadan kaldırılmalı. Okulların donatılması velilere bırakılarak zengin mahalleye güzel okul, yoksul mahalleye yoksun okul düşmemeli. Her mahallenin okulu, diğerinden geri kalmayacak şekilde donatılmalı; veliler çocuklarını başka semtlere göndermek zorunda kalmamalıdır.
Yerel yönetimler ve Milli Eğitim Bakanlığı birlikte çalışarak okul altyapılarını, sosyal alanları, teknolojik imkânları eşitlemeli. Servis taşımacılığı bir zorunluluk olmaktan çıkıp sadece bir tercih haline gelmeli.
Çocukların sabahın karanlığında yollara düşmek zorunda kalmadığı bir eğitim sistemi kurulmalıdır. Ancak o zaman okullar arası eşitlik ilkesine gerçekten uyulmuş olur.
Gerçek okullar arası eşitlik, çocukların her sabah mahallesindeki okula uykularını almış, karınları tok bir şekilde gitmesiyle sağlanır.
Çocuklar trafikte değil, sınıfta vakit geçirmelidir. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin…
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:33
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 16 Kasım 2025 05:01 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















