Maksudi Türk ve Müslüman haklarının savunucusuydu Yeni Şafak Pazar Eki Haberleri
Yenisafak sayfasından elde edilen bilgilere dayanarak, Ankara24.com duyuru yapıyor.
Türk Kültürüne Hizmet Vakfı, Cumhuriyet’in 100. Yılına Armağan Yayın Projeleri kapsamında Türk milletinin yetiştirdiği değerli isimlerin kapsamlı biyografilerilerini okuyucuya sunmaya devam ediyor. Prof. Dr. İsmail Türkoğlu’nun kaleme aldığı “Sadri Maksudi Arsal-Üç Parlamentoda Bir Mebus” kitabı da Rusya’da ve Türkiye’de Türk ve Müslümanların haklarını savunmak için tüm hayatını gayretle geçirmiş Sadri Maksudi Arsal’ın yaşamına ışık tutuyor. Kazan’da doğan Sadri Maksudi, Paris’te hukuk, felsefe ve sosyoloji eğitiminin ardından Rusya’ya dönerek Türk halkları için çalışmaya başlıyor. Rusya Parlementosu ve Ekim 1917 İhtilali sonrası kurulan Türk-Tatar Millet Meclisi’nde vekillik yapıyor. 1924’te Türk Ocakları davetiyle Türkiye’ye gelen Maksudi, Atatürk’ün çağrısıyla buraya yerleşiyor ve üç dönem TBMM’de görev alıyor. MSGSÜ Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. İsmail Türkoğlu ile iki farklı ülkede üç farklı parlementoda göre alan Sadri Maksudi Arsal’ı konuştuk.
Yaklaşık 30 yıl boyunca Sadri Maksudi’nin özellikle Rusya’da yazdığı makaleleri ve hakkındaki yayınları topladınız. Bu yayınları kapsamlı yaşam hikâyesiyle birlikte ilgililere sundunuz. Sadri Maksudi üzerine çalışmaya fikri nasıl oluştu?
Sadri Maksudi Arsal Rusya’da yaşadığı yıllarda (1878-1918) iki dönem Duma’da vekillik yaptığı gibi Rusya Türklerinin siyasi ve sosyal hayatında önemli rol oynamış bir kişiydi. Lakin 1991’e kadar onun Rusya’da onun lehinde hiçbir şey yazmak mümkün değildi. Aleyhinde ise her türlü yayın serbestti. Bu nedenle unutulmuş ve kenarda kalmıştı. Türkiye’de ise en önemli çalışma, kızı Adile Ayda tarafından yazılmış olmakla birlik Maksudi’nin Rusya yılları hakkında özellikle siyasi hayatı (1906-1918) bir eksikti. Bu nedenle tam bir biyografisinin yazılmasına ihtiyaç vardı ve ben bu ihtiyacı karşıladığımı düşünüyorum. Çünkü hem Türkiye ve hem de Rusya’da onun hakkında yazılan her şeyi toplamıştım.
Duma’da divan üyeliği yapmış yegâne Türk
Çalışmanızın önemli bir kısmı Maksudi’nin Rusya’daki faaliyetleri üzerine. Kendisinin Duma’lardaki faaliyetleri bilhassa Müslümanları Ruslaştırma politikalarının aleyhinde. Bu faaliyetlerden bahsedebilir misiniz?
Maksudi Duma’da divan üyeliği yapmış yegâne Türk’tür. Ondan sonra bu mevkiye kimse gelememiştir. İçinde yaşadığı toplumun dini, siyasi ve sosyal problemlerini Duma kürsüsünden korkmadan dile getirmiş, bunun için Rus milliyetçilerine karşı büyük bir mücadele vermiştir. Mesela Rusya’daki imamların da Hristiyan din adamları gibi askere alınmaması kanunu Maksudi’nin yasama faaliyetleri sırasında yaptığı önemli çalışmalardan biridir. Ayrıca hafta tatilinin Müslümanlar için cuma günü olması için de büyük bir mücadele vermiş lakin başarılı olamamıştır. Ayrıca Türkistan Müslümanlarının seçme ve seçilme haklarının ellerinden alınmasına Duma kürsüsünden sert tenkitler yöneltmiş, bu da onun Duma’ya yeniden seçilmesini engellemiştir. Rusya’da 1910-1911 yıllarında Müslümanlara yönelik Pantürkist-Panislamist iddialarıyla başlatılan yıldırmalara karşı Duma kürsüsünden sert tenkitler yönelterek devlet görevlilerinin Müslümanlara yönelik baskılarını engellemeye çalışmıştır.
Maksudi, iki ayrı ülkede üç parlamentoda vekillik yapmış bir isim. Bu anlamda siyasi kimliğini nasıl değerlendirmek lazım?
Duma’daki yegâne görevi Rusya’ya tabii olarak yaşayan Türk ve Müslümanların haklarını müdafaadır. Onun tek isteği Türk ve Müslümanların da Ruslar gibi eşit hak ve hukuka sahip olmalarıdır. 1917 İhtilalinden sonra bütün arzu ve emeli ise ihtilalin meydana getirdiği şartlardan istifade ederek İdil-Ural bölgesinde yaşayan Türklere siyasi ve medeni haklar elde etmek. Türkiye’de ise siyasi hadiselere pek karışmamış daha ziyade kültür alanında faaliyet yürütmüş, Türk Tarih ve Dil Kurumlarının kuruluşunda aktif rol oynamıştır. 1930-1938 yılları arsındaki meclis konuşmalarının neredeyse tamamı Türk dilinin sadeleşmesi ve imla kaidelerinin düzenlenmesine yöneliktir.
Sadri Maksudi Finlandiya müslümanları arasında.
Türkçülük düşüncesi Paris’te başladı
Maksudi’nin Türk milliyetçiliği düşüncesine katkıları nelerdir? Görüşleri dönemin diğer Türkçü düşünürlerinden nasıl ayrılır?
Maksudi’nin Paris’te gördüğü dersler, okuduğu kitaplar onda milliyet fikrinin gelişimine katkı sağladı. Eski Türk dili dersleri aldığı hocası Halévy’nin ona ve Yusuf Akçura’ya hitaben “Biliyor musunuz, Türkler, sizin eslâfınız, bu Orhun kitabelerini yazdığı vakit, bugünkü Avrupa kavimlerinden hiçbirinin teşekkül etmiş lisanı yoktu. Bundan bin iki yüz sene mukaddem münkeşif bir lisan sahibi olan bir ırk; büyük, mütemeddin bir ırktır. Kendinizi âleme tanıtmağa sa‘y etmelisiniz” hitabı onun kalbinde ilk defa Türklük muhabbeti uyandırdı. Milliyet ve dil üzerine daha fazla okumaya başladı. Paris’ten Rusya’ya döndüğü ilk gün Nijni Novgorod şehrindeki II. Müslüman Kongresi’ndeki atmosfer, konuşmalar, tanıştığı siyasi önderler Türkçülük hissini iyice benimsemesine vesile oldu. Bundan sonraki hayatında yegâne uğraşı Türklük, Türk dili, tarihi ve medeniyeti üzerine oldu.
Soldan sağa, Meşhur Tatar yazarı Ayaz İshaki, Sadri Maksudi Arsal ve Fuat Tuktarof, Paris 1922.
Milliyet karşıtı düşüncelerle mücadele
Milliyet karşıtı fikrler ile nasıl mücadele etti?
Rusya’daki milliyet karşıtı fikir ve propagandalar kendi soydaşları arasında da yayılıyordu. Maksudi bu fikirlere karşı 1913’ten itibaren milliyet fikri hakkındaki düşüncelerini dile getirmeye başladı. Maksudi’ye göre 19. yüzyıl tarihinde en mühim rol oynayan fikir, hiç şüphesiz milliyet fikriydi.Rus komünistlerinin millî devletlerin yıkılmasına zemin hazırlama propagandası Türkiye’de de 1940’lı yıllardan itibaren yayılmaya başlamıştı. Maksudi bu gibi fikirlerle tesirli bir surette mücadele edebilmek için her şeyden evvel milliyet esasının milletler hayatındaki hakiki rolünü, sosyolojik kıymetini ilmi bakımdan tespit etmenin gerektiğini düşünüyordu. Maksudi, milliyet esasını müdaafa mükellefiyetini yerine getirmek için uzun yıllardır topladığı bilgileri Milliyet Duygusunun Sosyolojik Esasları isimli eserini 1955’te yazarak yerine getirdi. Maksudi bu eserini yazarken Türkiye’deki milliyetçilik cereyanını takviye gayesi gütmemişti. Lakin bir müddet sonra ülkede Türklüğe karşı cereyanların çoğalmasıyla yazdığı eserin bu millî gayeye de hizmet etmesini mümkün kılan hâl ve şartların olgunlaştığını gördü. Böylece eserinin Rus komünistleri tarafından Türkiye’de milliyet esası aleyhinde yapılan propaganda ile mücadelede yararlı olabileceğini düşündü. Maksudi’ye göre gençlerin komünist propagandasına kapılmamalarını sağlamak sadece hislerine hitap etmekle mümkün olamazdı. Gençlere milliyet duygusunun derin ilmi esaslara dayandığını anlatmak lazımdı. Gençlerin komünist propagandasına mukavemet edebilmelerini temin için onları milliyet lehinde ilmi delillerle teçhiz etmek gerekiyordu.
Son TBMM vekilliği vefa duygusuyla gerçekleşti
Sadri Maksudi’ye Cumhuriyet Halk Partisi’nin ardından kurulan ilk muhalefet partisi Serbest Cumhuriyet Fırkası’nda milletvekilliği teklif edilmesine rağmen bu teklifi kabul etmemiştir. Ancak birkaç yıl sonra aynı teklif Demokrat Parti’den geldiğinde bu teklife olumlu bakmasının nedeni sizce ne olabilir?
Sadri Maksudi yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nde Atatürk’ün kurduğu partiye muhalefet etmenin pek de mümkün olmadığını sezinleyecek kadar bir siyasi tecrübeye sahipti. O nedenle Serbest Cumhuriyet Fırkası’na katılmayarak siyasi geleceğini en azından 1937’e kadar korumuş oldu. 1937 sonunda mecliste meydana gelen Denizbank hadisesi ise Cumhuriyet Halk Partisi ile olan bütün ilişkisini kopardı. Atatürk’ün vefatından sonra vekil olmak için yakın çalışma arkadaşı İsmet İnönü’ye ricada bulunduysa da vekil yapılmadı. Demokrat parti kurucularının çoğu Adnan Menderes dahil onun öğrencileriydi. Son defa vekil olarak TBMM’de bulunması biraz da vefa duygusuyla açıklanabilir. Çünkü Maksudi servet yerine bilgi biriktirmeyi seçmiş, vefatından sonra geriye hanlar hamamlar değil Feriköy’de mütevazi bir ev ve eserlerini bırakmıştır.
Müslüman Kongreleri Türklerin kendine güvenini sağladı
Rusya Türkleri’nin 1905-1917 yılları arasında dinî, siyasî ve içtimaî haklar elde etmek amacıyla düzenledikleri “Müslüman Kongreleri”ne Maksudi de katılıyor. Bu kongrelerin önemi ve etkileri hakkında neler söylemek istersiniz?
Bu kongreler Kazan Hanlığı’nın 1552’de yıkılışından sonra özellikle İdil-Ural Türklerinin ilk siyasi toplantıları olması açısından ehemmiyet taşımaktadır. Eğer bu kongreler sonunda oluşan siyasi bilinç gelişmeseydi çarlığa tabii olarak yaşayan Türk ve Müslümanlar bugün de Rusya’nın Ruslarla eşit haklara sahip olmayan tebaası olarak yaşamaya devam edeceklerdi. İsmail Gaspıralı’nın başlattığı cedidizm ve ardından Abdürreşid İbrahim’in öncülüğünde yapılan bu kongreler Rusya Türklerinin kendilerine olan güvenini sağlamış ve şartların olgunlaşmasıyla 1917’den sonra muhtar ve müstakil Türk cumhuriyetleri ortaya çıkmıştır.
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:87
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 26 Ekim 2025 04:03 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















