Küçük Yasakların Büyük Gölgesi
Sonhaberler sayfasından elde edilen bilgilere dayanarak, Ankara24.com duyuru yapıyor.
Marmaray'dayım, tren tenha, fazla yolcu yok. Güneş ışıklarının pencere camından süzülüp yerlere vurduğunu görebiliyorsun; dışarıda hızla geçen ağaçları, direkleri, yoldaki insanları izleyebiliyorsun. Curcuna yok. Koltukların çoğu boş. Sessizlik vagondaki yolculara da sirayet etmiş. Fakat yaşın verdiği canlılıkla iki küçük kardeş trendeki suskunluğu bozuyor. Ölü toprağını kaldırıp şen hâllerini vagondan vagona uçuruyorlar.
Kardeşler oyun oynarken erkek çocuk, şakasına küçücük ellerini yumruk yapıp kendisinden birkaç yaş büyük olan ablasının karnına vurmaya başladı. Kız çocuğunun da karşılık verdiğini gören baba "Vurmak yok!" diyerek kaşlarını çatınca çocuklar durdu.
Acaba yanlış bir öğüt mü? O çocuklar büyüyüp, yetişkin olduklarında, dövüşmesi gerektiğinde vurmayacak. Vuramayacak. Çünkü çocukken aldığı o talimat zihinde belirecek; beden istemsizce uyarılacak ve kaskatı kesilip saldırgana karşılık vermeyecek. Müdahale etmeyecek, kendini savunmayacak.
Doğru olan bu mu? Dövüşe, hırgüre karşıyım; fakat insanın kendisini, az çok, her zaman savunabilmesi gerektiğini düşünüyorum. İnsanlar kardeşçe yaşamıyor. Birbirlerini eziyorlar, birbirleri üzerinde hâkimiyet kuruyorlar. Böyle bir dünyada kimseye "Öteki yanağını çevir" diyemeyiz.
Mevzu sadece "vurma" demek değil. Çocukken aldığımız o engelleyici sözlerin bizde yarattığı etkiler; anne babamızın ve çevremizin bizi nasıl eğittiğiyle doğrudan ilgili. Asıl mesele, bu engelleyici sözlerin ileride bize ne yaptığıdır.
İyi niyetli ya da tevazu sahibi oluşumuzun nedenlerinden biri yaşadığımız travmalardır. Dini eğitiminin de önemi yadırganamaz. Ama bir düşünelim: Taşları çatlatacak sabrımızın, suskunluğumuzun, aptallığa varan hüsnüzannımızın, zayıflığımızın, kabullenişimizin, fedakârlığımızın, hatta anlayışımızın ne kadarını dinimizden alıyoruz?
Yoksa tüm bunlar, hatta daha fazlası, çocukken aldığımız yanlış eğitim olamaz mı? Düşünün. Çocuğa “sus, yapma, bırakma, gitme, geç kalma, koşma, oynama, ağlama, gülme, bağırma, elini kaldırma, karşılık verme, diklenme…” diye diye sürekli ket vuruyoruz. Devamında ise çocuğu diğerleriyle karşılaştırıp “aptal, yaramaz, kötü” diye damgalamıyor muyuz? Yıllar geçip yetişkin olduğunda çocuğun bilinçaltında kalıcı iz bırakan tüm bu emirler, benzetmeler hayatının sonuna kadar onu takip edecek. Ve vakti geldiğinde devreye girecek olan, çocukken zihne işlenmiş talimatlardır. Doğru da olabilir yanlış da... Ama, kesinlikle hür iradenle verilmiş bir karar olmayacaktır.
Haksızlık karşısında sesimizi çıkarmamak Hak'tan gelene sabrettiğimiz anlamına gelmez. Kavgaya atlamayıp görmezden gelmek bizi “iyi bir insan” yapmaz. Cahillerin konuştuğu yerde susmak erdemlilik değildir. Davranışlarımız bizi inançlı bir Müslüman olduğumuzu kanıtlamaya yetmez; çoğu zaman çocukken ilmik ilmik işlenen öğretilerin sonucudur. Müslümanlığı bir kisve olarak kullanıyoruz, farkında değiliz. Tüm bunların ne kadarı gerçekten dinin öğrettiği sabırdır, ne kadarı bize çocukken dayatılan edilgenliktir? Bunu bilmenin imkânı yok.
Toplum olarak bir yanlışın içindeyiz; kültürümüze yerleşti. Böyle gördük. Annelerimiz, babalarımız, dedelerimiz, atalarımız bu inançla yaşadı. Aynı şekilde büyütüldük, aynı şekilde büyütüyoruz. Dinin emrettiğini mi yapıyoruz, yoksa ananelerin devamını mı sürdürüyoruz?
Nesillerdir aktarılan bilgiyi değiştirmek zor. Ama bir yerden başlamalıyız. Çocuklarımızı belli kalıplarla şartlandırmak yerine, neyi neden yaptığını öğreterek büyütmeliyiz. Belki yanılıyor olabilirim; fakat çocukları engellemek yerine hayata hazırlamak gerekir. Nasıl olacağını bilmiyorum; ama sevgiyle başlayabiliriz.
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:69
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 19 Kasım 2025 11:03 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















