Kırım Savaşı dönüşümü hızlandırdı Hayat Haberleri
Ankara24.com, Yenisafak kaynağından alınan verilere dayanarak bilgi yayımlıyor.
Osmanlı’nın son yüzyılı askeriye, siyaset, kültür ve eğitim gibi pek çok alanda köklü değişimlerin yaşandığı bir dönem olarak öne çıkıyor. Bugünden geriye bakıldığında bu değişimlerin başlangıç noktası genellikle Gülhane Hatt-ı Hümayunu’nun, yani Tanzimat Fermanı’nın ilanı ve hemen sonrasında yapılan düzenlemeler olarak görülür. Tanzimat’ın zihniyet başta olmak üzere birçok hususta bir kırılma olduğu aşikâr. Fakat 1853’te Rusya’ya karşı başlayan ve üç yıl süren Kırım Savaşı, Osmanlı Devleti için bu dönüşüm sürecinin gerçek anlamda hız kazandığı bir dönüm noktasıdır. Bu yazıda, Kırım Savaşı’nın Osmanlı açısından neden önemli bir kırılma olduğunu, ardından nelerin değiştiğini ve bu savaşın uzun vadeli etkilerini birlikte inceleyeceğiz.
Savaşın sebepleri
Kırım Savaşı, Osmanlı İmparatorluğu’nun Rusya’nın artan yayılmacı emellerine karşı verdiği mücadelenin uluslararası bir boyut kazandığı, modernleşme ve merkezileşme çabalarını derinleştiren kritik bir dönüm noktasıydı. Her ne kadar savaşın görünürdeki sebebi Ortodoks ve Katolik kiliseleri arasında Kudüs ve çevresindeki kutsal mekanların kontrolü üzerine çıkan çekişmeler gibi görünse de perde arkasında çok daha büyük bir hesap vardı. Çarlık Rusyası, Osmanlı üzerindeki nüfuzunu artırmak ve “Avrupa’nın hasta adamı” olarak gördüğü devleti paylaşma planlarını hayata geçirmek istiyordu. Nitekim Rus elçisi Prens Menşikov’un 28 Şubat 1853’te İstanbul’a geldiğinde Sadrazam Mehmed Ali Paşa’yı tören üniforması yerine sade bir kıyafetle ziyaret etmesi, diplomatik teamüllere aykırı bu tavrıyla gerilimin fitilini ateşlemişti.
Savaş ilan ediliyor
Menşikov Osmanlı topraklarındaki Ortodoks tebaanın hakları üzerinde Rusya’ya mutlak himaye hakkı tanınmasını talep eden bir ültimatom sundu. Ancak Sadrazam Mustafa Reşit Paşa başkanlığındaki Meclis tarafından bu taleplerin Osmanlı Devleti’nin egemenlik haklarını zedeleyeceği gerekçesiyle reddedilmesi krizi derinleştirdi. Bunun üzerine Rusya 3 Temmuz 1853’te Prut Nehri’ni geçerek Eflak ve Boğdan’ı işgal etti. Her ne kadar Rusya bu hamleyi savaş amacı taşımayan geçici bir önlem olarak göstermeye çalışsa da Osmanlı Devleti bu açıklamaları inandırıcı bulmadı. Toplanan Meclis’in kararıyla 4 Ekim 1853’te Rusya’ya resmen savaş ilan edildi. Kısa süre sonra, 30 Kasım 1853’te Sinop Limanı’nda demirleyen Osmanlı filosunun Rus donanması tarafından ani bir baskınla imha edilmesi Avrupa kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Bu dönemde günlük gazeteler aracılığıyla kamuoyunu yeni yeni oluşuyordu. Bu saldırı İngiltere ve Fransa’nın da Osmanlı’nın yanında savaşa katılmasına yol açarak Kırım Savaşı’nı uluslararası bir çatışmaya dönüştürdü. Savaşın seyrinde en kritik dönüm noktalarından biri Osmanlı, İngiliz ve Fransız müttefik kuvvetlerinin Kırım’a çıkarma yapmasıyla yaşandı. Bu harekât, savaşın merkezini Karadeniz’den Kırım Yarımadası’na taşıdı. Ağır kayıplar veren Rus ordusu, uzun süren direnişin ardından 11 ay süren kuşatmadan sonra Sivastopol’ün 9 Eylül 1855’te düşmesiyle büyük bir yenilgiye uğradı.
Savaşta yaralanan askerleri tedavi eden hemşireliğin kurucusu Florence Nightingale.
Paris Barış Antlaşması imzalanıyor
Üç yılı aşkın süren bu yıpratıcı savaş 30 Mart 1856’da imzalanan Paris Barış Antlaşması ile resmen sona erdi. Bu antlaşma ile Osmanlı İmparatorluğu ilk kez Avrupa devletler sistemi içinde kabul edildi. Antlaşma Osmanlı’nın toprak bütünlüğünü Avrupa güçlerinin garantisi altına alıyor böylece imparatorluğun uluslararası statüsünü güçlendiriyordu. Ancak bu görünürdeki diplomatik zaferin önemli bedelleri de vardı. Karadeniz hem Rusya hem de Osmanlı donanmalarına savaş gemisi bulundurmanın yasaklandığı tarafsız bir deniz haline getirildi. Islahat Fermanı’nın antlaşma metnine eklenmesi, Avrupa devletlerine Osmanlı’nın iç işlerine “reform” gerekçesiyle müdahale edebilme zeminini hazırladı. Böylece Osmanlı, bir yandan Avrupa ailesine dahil olurken, diğer yandan egemenliğini sınırlayan yeni bir döneme adım attı.
Kırım Savaşı neleri değiştirdi?
Osmanlı için Kırım Savaşı olumlu ve olumsuz birçok açıdan büyük bir dönüm noktasıydı. Savaşın devasa maliyeti devletin geleneksel mali yapısını adeta çökertti. Bu mali kriz, Osmanlı İmparatorluğu’nu tarihinde ilk kez dış finansmana yönelmeye mecbur bıraktı ve devleti uluslararası finans sistemine entegre eden süreci başlattı. 1854 ve 1855 yıllarında alınan dış borçlar savaş harcamalarının yaklaşık yarısını finanse etti. Kırım Savaşı’yla başlayan bu dış borçlanma süreci zamanla Osmanlı’nın mali bağımsızlığını yitirmesine ve nihayetinde Düyûn-ı Umûmiye İdaresi’nin kurulmasına uzanan uzun bir zincirin ilk halkası oldu. Savaşın en önemli siyasi sonucu ise 1856’da ilan edilen ve Batılı müttefiklerin baskısıyla hazırlanan Islahat Fermanı oldu. Babıali, bu fermanla gayrimüslim tebaanın haklarını genişleterek Avrupa devletlerinin “Osmanlı’nın iç işlerine müdahale” bahanesini ortadan kaldırmayı amaçladı. Ferman, tüm Osmanlı vatandaşlarına hukuk önünde ve devlet hizmetlerinde eşitlik vaat ediyor, bu kapsamda cizyenin kaldırılarak yerine “bedel-i askeriye”nin getirilmesini ve gayrimüslimlerin orduya alınabilmesini öngörüyordu. Bu klasik Osmanlı sisteminin sonu anlamına gelen büyük bir gelişmeydi.
Dönemin Sadrazamı Mustafa Reşit Paşa
Savaşın toplumsal etkileri
Savaşın en belirgin sonuçlarından biri İstanbul’a gelen çok sayıdaki Avrupalı asker, subay, diplomat, tüccar, hemşire ve aileleriyle birlikte yaşanan yoğun temas artışı oldu. Bu dönemde şehir, adeta uluslararası bir üs haline geldi. Ancak bu yoğun Avrupalı varlığı, halk üzerinde karışık tepkiler oluşturmuştu. Kamu binalarının kışla ve hastane olarak kullanılması hatta bazı özel evlere dahi el konulması halk arasında ciddi huzursuzluk doğurdu. Özetle, İstanbul bu dönemde hem Batı’yla fiziksel olarak hiç olmadığı kadar yakınlaştı hem de bu yakınlığın yarattığı kültürel ve toplumsal gerilimleri derinden hissetti. Bu dönemde Osmanlı seçkinleri arasında “efkâr-ı umumiye” yani kamuoyu kavramı giderek yayılmaya başladı. Toplumun fikirlerini dikkate almak artık yöneticiler için de kaçınılmaz bir olgu haline geliyordu. Kırım Savaşı siyasal alanda ise Osmanlı Müslüman vatanseverliğinin ve hatta erken dönem Türk milliyetçiliğinin doğuşuna zemin hazırladı. Özellikle dönemin edebî eserlerinde ve tiyatro oyunlarında “vatan” kavramı etrafında şekillenen bu yeni duygusal ve fikri yönelim, imparatorluk kimliğinin yerini yavaş yavaş millî bir bilinç fikrine bırakmaya başladı. Kırım Savaşı yıllarında İstanbul’un gündelik yaşamı, müttefik asker ve sivillerin fiziki varlığıyla birlikte köklü bir dönüşüm geçirdi. Şehir altyapısı hızla yenilendi. Otel, eczane ve lokanta sayısı artarken kafeler, parklar ve tiyatrolar gibi Batılı sosyal mekânlar ortaya çıktı. Özellikle Beyoğlu ve Galata çevresinde modern belediyecilik anlayışına dayalı düzenlemeler, sokak aydınlatması ve umumi bahçeler gibi uygulamalar hayata geçirildi. Yönetici sınıftan başlayarak Avrupa tarzı tüketim ve yaşam biçimi “alla franca” kısa sürede yaygınlaştı. Bu değişim, kolalı gömlek, pantolon ve ceket gibi kıyafetlerde, kanepe, sandalye ve alafranga sofra takımları gibi eşyalarla ev düzeninde hatta balolar ve salon yaşamı gibi toplumsal alışkanlıklarda kendini gösterdi. Hatta saray kadınlarının arabalarla gezmeye başlaması, dönemin yeni sosyal hareketlerinin ve moda akımlarının sembollerinden biri haline geldi. Tüm bu gelişmeler ilerleyen yıllarda Osmanlı düşünce hayatında büyük rol oynayacak olan “Genç Osmanlılar” hareketinin doğuşuna zemin hazırladı.
Eğitimde sıçrama döneminin başlangıcı
Kırım Savaşı eğitim alanındaki etkileriyle de önemli bir dönüm noktası oldu. Savaşın ardından ilan edilen Islahat Fermanı, imparatorluktaki tüm tebaanın sivil ve askerî okullara kabulünde eşit fırsatlar sunulacağını taahhüt ederek, eğitimde hukuki eşitlik ilkesini resmen kabul etti. Daha önce mahalle mektepleri tüm tebaanın çocuklarına dini temelli bir eğitim verirken, bu dönemde Osmanlılık fikrinin doğuşu ve eşit vatandaşlık anlayışının güçlenmesiyle birlikte yeni bir mektepleşme süreci başladı. Rüştiyeler açılarak farklı dini gruplara mensup öğrencilerin aynı çatı altında eğitim alması teşvik edildi. Böylece, daha önce yalnızca mesleki uzmanlık alanlarıyla sınırlı olan modern eğitim, bu dönemden itibaren yaygın bir toplumsal dönüşüm aracına dönüştü.
Bir savaşın ötesinde
Kırım Savaşı, Osmanlı’nın modernleşme sürecinde siyasi, toplumsal ve kültürel bir kabuk değişiminin başlangıcı olmuştur. Bu savaş bir yandan imparatorluğu dış müdahalelere ve iç dönüşümlere açık hale getirirken diğer yandan Avrupa devletler sistemine dahil edilmesiyle Osmanlı’ya uzun süredir aradığı diplomatik meşruiyeti de kazandırmıştır. Lakin bu meşruiyetin bedeli ağır olmuştur. Mali bağımlılık, gayrimüslim tebaa için reform baskıları ve toplumsal dönüşüm gibi yeni meydan okumalar devletin geleneksel yapısını sarsmaya başlamıştı. Eğitimden gündelik yaşama, şehir kültüründen modern siyasi kimlik inşasına kadar hemen her alanda hissedilen bu değişimler Osmanlı’nın son yüzyılında yaşanan çözülmenin de temellerini atmıştır.
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:50
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 09 Kasım 2025 05:19 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar


















