Kamu bankalarına açık çağrı! Levent Yılmaz
Yenisafak sayfasından alınan bilgilere göre, Ankara24.com açıklama yapıyor.
Eylül ayında beklentilerin çok üzerinde gelen enflasyon verisi piyasaları endişelendirmiş ve yıl sonu için faiz indirimi tahminlerinin değişmesine neden olmuştu. Eylül enflasyon verisi açıklanana kadar piyasalardaki genel eğilim Merkez Bankası’nın kalan Para Politikası Kurulu (PPK) toplantılarının her birinde 250 baz puanlık indirim yaparak yoluna devam edeceği yönündeydi. Ancak eylül enflasyon verisinden sonraki ilk toplantıda sadece 100 baz puanlık indirim yapıldı.
Ekim ayında beklentilerin altında bir enflasyon verisi görünce de piyasalar bir miktar sakinleşmiş ve gözler kasım ayı verisine çevrilmişti. Bugün geldiğimiz noktada kasım ayı enflasyonu aylık bazda %0,87 olarak gerçekleşti. Açıkçası oldukça iyi diyebileceğimiz bir veri. Bu verinin ardından 11 Aralık’taki PPK toplantısında 100 baz puandan daha fazla faiz indirimi için ciddi bir alan olduğunu ifade edebilirim. Açıkçası bu alan uzun süredir vardı ancak Merkez Bankası’nın çeşitli saiklerle daha ihtiyatlı davrandığı bir süreç gördük. Fakat artık içeride beklenen enflasyona göre verilen reel faiz hesabı ve dışarıda ise Fed’in faiz indirim ihtimallerini göz önüne alınca bu kez daha rahat hareket edilmesine imkân olduğunu düşünüyorum.
Tabii ki faiz indirimi reel sektörün bütün dertlerine derman değil. TL cinsinden ticari kredilerdeki aylık büyüme kısıtları halen uygulanmaya devam ediyor. Bu da kredi faizlerindeki düşüşün politika faizindeki düşüşten çok daha az olmasına neden oluyor. Yani tabeladaki indirim gerçekte çok gecikmeli olarak piyasaya yansıyor.
Bu gecikmeye bir başka uygulama daha eşlik ediyor. O da bankaların TLREF’e endeksli krediler yerine sabit faizli krediler kullandırması. Yani bugünkü faiz seviyesinden kullandırılan 12 ay vadeli bir kredi ile faizler düşmeye devam etse bile reel sektör 12 ay boyunca yüksek faizi taşımaya devam ediyor. Oysa bankalar ağırlıklı olarak 30-90 gün arası vade ile mevduat toplarken verdikleri kredilerin ortalama vadesi 1 yıl. Yani devam eden faiz indirimleri ile bankalar maliyetlerini çok hızlı şekilde aşağı çekebilirken verdikleri yüksek faizli kredilerin kârlılık oranları her geçen ay artıyor. Özetle faiz indirimleri reel sektörün değil bankaların lehine sonuçlar üretiyor. Bunun sonuçlarını da bankaların açıklanan astronomik kâr oranlarından görebiliyoruz. Maalesef buna kamu bankaları da dahil!
Reel sektörün yüksek enflasyonla mücadele konusunda bugüne dek ne kadar büyük bedeller ödediği aşikâr. Gelinen noktada reel sektörün bu yükü taşıma kapasitesinin de gün geçtikçe azaldığı herkesin bildiği bir gerçek. Bu bakımdan madem politika faizi düşüyor ve projeksiyonlara göre düşmeye de devam edecek o halde reel sektörün taşıdığı yükü sabit faizli kredilerle bir yıl daha uzatmanın bir anlamı yok. Açıkçası sabit faizli kredilerinin enflasyonla mücadeleye bir katkısı olmadığı gibi aksine finansman maliyeti yönünden dezenflasyon programına zarar da veriyor. Çünkü bu finansman maliyetine maruz kalan işletmeler bu maliyetleri satış fiyatlarına doğrudan yansıtıyor.
Bu bakımdan son açıklanan bilanço verilerine göre zaten çok yüksek kârlar elde ettiği görülen kamu bankaları artık sabit faizli krediler yerine TLREF’e endeksli kredilere yönelmeli ve sektöre öncülük etmeli. Ben bunun hem teknik bir ihtiyaç hem de kamusal bir sorumluluk olduğunu değerlendiriyorum. Zira Türkiye’de kullandırılan TL cinsinden ticari kredilerin %57’sini kamu bankaları tahsis ediyor. Bu konuyu yakından izlemeye ve her fırsatta hatırlatmaya devam edeceğim.
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:47
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 04 Aralık 2025 04:03 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















