İstanbul, Ankara ve İzmir de yaşayanlar dikkat: Risk yüzde 40 arttı! Hangi belirtiler tehlikenin habercisi?
Hurriyet sayfasından alınan verilere göre, Ankara24.com bilgi veriyor.
Prof. Dr. Hakan Harputluoğlu, akciğer kanserinin modern tıbbın en yoğun araştırma alanlarından biri olmakla birlikte, erken evrede belirti vermemesi ve hızlı ilerlemesi nedeniyle hem tanı hem de tedavi açısından zorluklar doğurduğuna dikkat çekti.
Akciğer kanserinin hem küresel hem de ulusal ölçekte yüksek insidans ve ölüm oranlarıyla önemli bir halk sağlığı sorunu olmaya devam ettiğinin altını çizen Prof. Dr. Harputluoğlu, “Dünya genelinde her yıl yaklaşık iki milyon yeni vaka görülürken, Türkiye’de yıllık yeni vaka sayısı 40 binin üzerinde” ifadelerini kullandı.
‘TÜM KANSER ÖLÜMLERİNİN YAKLAŞIK YÜZDE 25’İNİ AKCİĞER KANSERİ OLUŞTURUYOR’
Doç. Dr. Murat Akkuş ise 2022 yılında yapılan bir çalışmayı örnek göstererek, “O yıl açıklanan verilerde dünya genelinde akciğer kanserinden yaklaşık 1,82 milyon kişi hayatını kaybetti. Bu, akciğer kanserinin küresel kanser ölümlerinde çok önemli bir payı olduğu anlamına geliyor. Örneğin, tüm kanser ölümlerinin yaklaşık yüzde 25’ini akciğer kanseri oluşturuyor” dedi.
Türkiye’de en son açıklanan verilerde akciğer kanserinden 38 bin 505 ölüm tespit edildiğini ve bu sayının aşağı yukarı dünya ortalaması ile aynı oranda olduğunu söyleyen Doç. Dr. Murat Akkuş, “Ayrıca, akciğer kanseri tüm kanser ölümlerinin Türkiye’de de en önemli bölümünü oluşturuyor. Ekonomik yükle ilgili bir çalışmada, Türkiye’de akciğer kanserinin kanser kaynaklı ölümler arasında “lider” konumda olduğu ve toplam kanser ölüm yükünün yaklaşık yüzde 23,9’unun akciğer kanserinden kaynaklandığı bildirildi” ifadelerini kullandı.
NEDEN SÜREKLİ ARTIYOR?
Bunun temel nedenleri arasında sigara kullanımının birinci faktör olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Hakan Harputluoğlu, “Çevresel kirlilik, mesleki maruziyetler ve kentleşmenin getirdiği yaşam tarzı değişiklikleri de etken. Türkiye’de özellikle son yıllarda artan endüstriyel faaliyetler ve hava kirliliği, akciğer kanserinin toplum sağlığı üzerindeki yükünü daha da artırıyor” dedi.
Doç. Dr. Murat Akkuş da sigaranın en önemli unsurlardan biri olduğunu ama bu durumu sadece sigaraya bağlamanın da eksik olacağına dikkat çekerek, “Çoğu akciğer kanseri vakası sigara ile ilişkilendirilebilir (Türkiye’de yüzde 80-90 civarı). Bu yüzden tütün kontrolü hâlâ birinci öncelik. Eksik olan ise sigara dışı faktörler (pasif içicilik, hava kirliliği, radon, asbest, mesleki toksinler, genetik ve bazı biyolojik etmenler) toplam yükte anlamlı bir pay taşıyor” dedi ve ekledi:
“Özellikle kent merkezlerinde ve belirli mesleklerde. Bu nedenle yalnızca sigara odaklı politikalar yetersiz kalır; hava kalitesi, mesleki koruma, radon ölçümü/izolasyonu ve kapalı alanlarda tütün dumanı yasağı gibi ek önlemler şart.”
Kasım ayının Akciğer Kanseri Farkındalık Ayı olarak anılması, toplumda erken tanı ve korunma bilincinin artırılması açısından da büyük önem taşıyor. Bu özel dönem boyunca gerçekleştirilen etkinlikler ve bilgilendirme çalışmaları, hastalığın belirtilerine dikkat çekilmesi ve risk farkındalığının güçlendirilmesi hedefleniyor.
İSTANBUL, ANKARA, İZMİR GİBİ ŞEHİRLERDE RİSKİ YÜZDE 20 İLA 40 DAHA FAZLA!
“Büyükşehirlerde yaşayanlarda akciğer kanseri riskinin yüzde 20-40 daha yüksek olduğuna dair bulgular, birkaç temel nedene dayanır, bunlardan en önemli etken hava kirliliği” diyen Doç. Dr. Murat Akkuş, şöyle devam etti:
-- İstanbul, Ankara ve İzmir’de ölçülen PM 2.5 ve NO2 düzeyleri Dünya Sağlık Örgütü sınırlarının kat kat üzerinde. Bu ince partiküller akciğer dokusuna derinlemesine nüfuz ederek DNA hasarına yol açıyor ve kanser riskini belirgin artırıyor. Diğer bir neden ise trafik kaynaklı dizel egzozu. Büyük şehirlerdeki yoğun trafik, Dünya Sağlık Örgütü’nün “kesin kanserojen” sınıfında yer alan egzoz partiküllerine maruziyeti artırıyor.
-- Pasif sigara dumanı, bazı bölgelerdeki radon gazı, yoğun stres ve yaşam tarzı riski destekliyor. Bu çevresel ve yaşamla ilişkili etkenler birleşince, büyük şehirlerde yaşayanların akciğer kanseri riski kırsal bölgelere göre belirgin biçimde yükseliyor.
BU BELİRTİLERE DİKKAT!
Akciğer kanserinin erken dönemde sessiz seyretmesi nedeniyle hastaların büyük kısmı geç evrede tanı alıyor. Peki, bu hastalığın tam olarak belirtileri nelerdir? Özellikle ilk hangi uyarı işaretini dikkate almak gerekiyor?
“Akciğer kanserinin klinik belirtileri genellikle sinsi ve yavaş ilerleyen bir karakter taşır” diyen Prof. Dr. Hakan Harputluoğlu, “Hastaların çoğu, hastalık ileri evreye ulaştığında belirti göstermeye başlar. En sık görülen bulgular arasında uzun süre geçmeyen kronik öksürük, göğüs ağrısı, nefes darlığı, balgamda kan görülmesi, iştahsızlık, kilo kaybı ve sürekli yorgunluk yer alır” dedi.
Doç. Dr. Murat Akkuş da öksürüğün önemli olduğunu vurguladı:
“Öksürük, özellikle sigara içen veya eski içici bireylerde en sık şikayettir. Bu spesifik bir şikyet olmasa da öksürüğün karakter değiştirmesi, daha sık ve inatçı hâle gelmesi, balgamın artması, renk değiştirmesi (kanlı balgam) erken dönemin en kritik ipuçlarından biridir. Diğer uyarı işaretleri ise açıklanamayan nefes darlığı, çabasız kilo kaybı, tekrarlayan zatürre (özellikle aynı akciğer bölgesinde), ses kısıklığı ve parmaklarda çomaklaşma acilen doktora başvurmayı gerektirir.”
ERKEN TANI ALAMAYAN HASTALARDA TEDAVİ SEÇENEKLERİ NASIL DEĞİŞİYOR?
Bu soruma Prof. Dr. Hakan Harputluoğlu, “Erken evrede cerrahi tedavi en etkili yöntem olarak kabul edilir” dedi ve şöyle devam etti:
“İleri evrelerde ise kemoterapi, radyoterapi, immünoterapi ve hedefe yönelik tedaviler öne çıkıyor. Son yıllarda immünoterapi ilaçları, özellikle PD-1, PD-L1 ve CTLA-4 inhibitörleri, tedavi başarı oranlarını anlamlı şekilde artırdı. Bu ilaçlar, bağışıklık sisteminin kanser hücrelerini tanıma ve yok etme kapasitesini güçlendirerek önemli bir çığır açtı. Türkiye’de de bu modern tedavi seçenekleri yaygın şekilde uygulanıyor ve başarı oranları dünya standartlarıyla uyumlu.”
AKCİĞER KANSERİNE YÖNELİK AŞI ÇALIŞMALARI VAR MI?
Umut vadeden birkaç yeni yaklaşım ve aşı ya da aşı-benzeri çalışmanın klinik aşamada olduğunu söyleyen Doç. Dr. Murat Akkuş, “Ancak henüz onaylanmış bir akciğer kanseri aşısı yok. Araştırma alanı hızla ilerliyor ve hem tedavi edici hem de koruyucu aşılar üzerinde çalışmalar sürüyor” dedi.
Prof. Dr. Hakan Harputluoğlu da “Bazı aşı adayları klinik faz çalışmalarında ilerlemekte olup, özellikle küçük hücreli dışı akciğer kanseri türlerinde umut vadeden sonuçlar alınıyor. Hücre temelli tedaviler, CAR-T hücre tedavisi ve gen düzenleme yöntemleri de gelecekte önemli roller oynayabilecek yenilikler arasında yer alıyor” dedi.
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:97
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 28 Kasım 2025 09:04 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















