İnsanı insan yapan vicdanıdır Yeni Şafak Pazar Eki Haberleri
Ankara24.com, Yenisafak kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi paylaşıyor.
Antalya’da 2008 yılında geçirdiği trafik kazası sonrası felç kalan, yakınlarına ulaşılamayan ve DNA testlerine rağmen kimliği belirlenemeyen bir çocuğu sahiplenerek ona yıllarca annelik yapan Gülsüm Kabadayı’nın ve “Umut” adını verdiği oğlunun hikâyesini anlatan “Bi Umut” filmi geçtiğimiz günlerde vizyona girdi. Gerçek bir hayat hikâyesine dayanan filmde, tedavi gören bir yakınına refakat eden Gülsüm Anne, trafik kazası sonucu aynı hastanenin yoğun bakım servisinde kalan ve adı bile bilinmeyen gençle ilgilenmeye başladı. Kimsesiz gencin “koruyucu ailesi” olan 3 çocuk annesi Gülsüm Kabadayı ‘Bir ay yaşamaz’ denilen genci, anneliği ve sevgisi sayesinde 10 yıl yaşattı. Umut özel rehabilitasyon merkezindeki tedavilerinin ardından oturmayı ve başını dik tutmayı başardı. Elini kaldırabilen, sorulara da göz kapaklarını kapatarak yanıt veren Umut, “anne” diyerek Gülsüm annenin sevgisini karşılıksız bırakmadı. Umut’un Antalya’daki sıcak havalardan rahatsız olması nedeniyle Korkuteli ilçesine yerleşen Kabadayı burada yardıma muhtaç çok sayıda engelli olduğunu fark ederek Korkuteli Engelli Aileleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’ni kurdu. Kabadayı, birçok engellinin tekerlekli sandalye, hasta yatağı gibi ihtiyaçlarını karşıladı. Sevgi ve fedakarlık timsali Gülsüm Kabadayı “yılın annesi” seçildi. İyilik, merhamet ve insanlık temalarını merkezine alan, Gülsüm anne ile Umut’un hikâyesini anlatan “Bi Umut” filminin yönetmen koltuğunda Gökhan Arı otururken, senaryosunu ise Mert Dikmen ile Mustafa Uslu kaleme aldı. Filmde Gülsüm Kabadayı’yı Hülya Duyar, Umut karakterini ise genç Rus oyuncu Leon Kemstach canlandırıyor. Ayrıca Bahtiyar Engin, Arzum Onan, Fikret Kuşkan, Hayat Van Eck, Celal Öztürk, Gürberk Polat, Yüsra Geyik, Mehmet Esen, Necmi Yapıcı ve Levent Ülgen gibi başarılı oyuncular yer alıyor. Yeni Şafak Pazar olarak; Gülsüm Kabadayı, yönetmen Gökhan Arı, Gülsüm Kabadayı karakterini canlandıran Hülya Duyar ve Umut rolünü canlandıran Rus oyuncu Leon Kemstach ile konuştuk.

İnsanı insan yapan vicdanıdır
Gülsüm Kabadayı, “Umut’la tanışmamız tam anlamıyla bir kader tecellisiydi. Rabbim bir anneyi bir evlatla buluşturdu. O anda içimde tarif edemediğim bir his oluştu. O günden sonra artık aklım değil, vicdanım yön verdi bana. Çünkü insanı, insan yapan şey vicdandır. Bizim hikâyemiz de işte o gün başladı” diyor. Kolay bir hayatı olmadığını belirten Kabadayı, üç çocuğu olduğunu, eşinden ayrıldığını ve bir özel evladına baktığını hatırlatarak, “Sonra Umut da ailemize katıldı. Ama ben hep şuna inanırım. Annelik yorgunluk değil, güçtür. O güç, kalpten gelir” ifadelerini kullanıyor.
Kabadayı, kendi çocuklarına ve Umut’a aynı sevgiyle sarıldığını belirterek anneliğin biyolojik bir bağdan çok daha öte bir anlam taşıdığını söylüyor. “Umut, bana Allah’ın bir emaneti” diyen Kabadayı, “Annelik sadece doğurmak değil. Sevgiyi, şefkati ve merhameti yaşatabilmektir” şeklinde konuşuyor ve ekliyor: “Biz Umut’a çok emek. O da bize sevgiyi, sabrı ve merhameti öğretti” diyen Kabadayı, “Bana ‘anne’ dediği an, dünyalar benim oldu. Onunla birlikte biz de değiştik. O sevgiyle büyüdük, o umutla çevremizdeki herkesin kalbine dokunduk” sözleriyle duygularını paylaşıyor. Kabadayı, hikâyelerinin bir gün filme dönüşeceğini hiç aklından geçirmediğini söylüyor. Ancak “Umut” adının boşuna verilmediğini dile getirerek, “Demek ki bu hikâye, birilerine gerçekten umut olmalıymış,” diyor.
Film boyunca gözümün önünde o günler canlandı
Film çekimlerinin Antalya’da, kendi yaşadığı yerlerde yapıldığını anlatan Kabadayı, “Çekimler sırasında sanki yıllar önce yaşadığımız o günleri yeniden yaşadım. Evimin, dedemin mekanlarının atmosferi filme bambaşka bir ruh kattı” açıklamasını yapıyor. Filmi izlerken Umut’un hep yanında olduğunu belirten Kabadayı, “Onu hiç unutmadım. Film boyunca gözümün önünde o günler canlandı. Aynı duyguları yeniden yaşadım, hatta bazı anlar ilkinden bile daha derin hissettirdi” ifadelerini kullanıyor.
Bir ay bile yaşaması mümkün görülmeyen Umut’un, yıllar boyunca hayata tutunmasının en büyük nedeninin sevgi olduğunu belirten Kabadayı, “Bence sevgiyi bu kadar güçlü ve dönüştürücü kılan şey annelik ve analık duygusudur” diyor. İnançla çıktıkları bu yolda yalnız olmadıklarını vurgulayan Kabadayı, “Biz Allah’a inanarak yola çıktık. Rabbim de bu sevgiyi büyüttü. Ben, Umut ve üç oğlumla beraber beş kişinin sevgisi bir araya geldi. Umut yeniden hayata döndü” sözleriyle dile getiriyor.
Gülsüm anneyle iki elmanın yarısı gibiyiz
Filmde Gülsüm Kabadayı karakterini canlandıran Hülya Duyar, Gülsüm Kabadayı’nın koşulsuz sevgisini ve vicdanını anlatmanın kendisi için büyük bir sorumluluk olduğunu söylüyor. Duyar, “Çünkü koşulsuz sevmek çok zor; vicdanı el verdiğinde her şeyi yapabilecek kadar güçlü bir anneyi canlandırmak çok kıymetli. Onun nefesi olmak, gözyaşını, kahkahasını, derdini, hayallerini anlatmak benim için büyük bir nimet” diyor. Böyle bir karakteri oynamanın kendisine hediye gibi geldiğini belirten Duyar, “Günümüzde vicdanlı, anlayışlı, tahammüllü olmak çok zor ama Gülsüm Kabadayı bize ters örneğiyle umut veriyor. Oğluna ‘Umut’ dediği gibi, bize de umut veriyor” ifadelerini kullanıyor.
Duyar, kendi yaşam öyküsünün de Gülsüm Kabadayı’nın hikâyesine paralellik taşıdığını belirtiyor ve ekliyor: “Aslında Gülsüm anneyle aramızda büyük bir yakınlık var. Ben 13 yaşındayken anne olmamaya karar vermiştim, bu da çocukluğumda yaşadığım bazı durumlarla ilgiliydi. Ama buna rağmen içimde çok güçlü bir annelik duygusu taşıyorum. Biyolojik çocuklarım yok ama arkadaşlarımın çocukları, yeğenlerim, evlatlarım, yavrularım... Onlara karşı hep koruyucu, kollayıcı bir his içindeyim. Yüzlerine bakarım, yeterince beslenmişler mi, üzülmüşler mi, birisi canlarını mı sıkmış. Hemen hissederim.” Duyar, Gülsüm Kabadayı’yla kurduğu bu içsel bağın, rolünü derinlemesine anlamasına yardımcı olduğunu da dile getiriyor. Duyar, “Gülsüm Kabadayı’yla duygusal olarak çok yakınız, adeta iki elmanın yarısı gibiyiz. O benden çok daha güçlü bir kadın. Engelli bir çocuğu, tüm çaresizliğine rağmen yüreğiyle sahiplenmek bambaşka bir şey. Keşke benim de onun kadar büyük bir gücüm olsaydı. Gerçekten gıpta ettiğim bir kadın Gülsüm Kabadayı.”
Leon Kemstach
Umut’u oynamak benim için hem zordu hem de çok öğreticiydi
Filmde Umut karakterini canlandıran Rus oyuncu Leon Kemstach, rolün kendisi için büyük bir deneyim olduğunu söylüyor. Kemstach, “Umut çok özel bir karakter. Onun hikâyesi insanın kalbine dokunuyor. Bu rolü oynamak kolay değildi çünkü Umut hareket edemeyen bir çocuk. Bu yüzden duygularını yalnızca yüz ifadeleriyle, özellikle de gözlerle anlatmam gerekiyordu. Bir aktör için bu hem zorlu hem de öğretici bir deneyim. Her mimiğin, her bakışın anlam taşıdığı bir karakterdi. Filmi izlediğimde ortaya çıkan sonuçtan gerçekten gurur duydum. Böylesine güçlü bir hikâyenin parçası olmak benim için büyük bir onur” şeklinde konuşuyor. Kemstach, “Umarım izleyiciler de filmi seyrederken aynı duyguları hisseder. Çünkü bu film sadece bir hikâye anlatmıyor. Sevgiyi, inancı ve umudu hatırlatıyor” açıklamasını yapıyor.
Gökhan Arı
Annelik sadece doğurmakla değil
Filmin yönetmeni Gökhan Arı, “Üç ay yaşayamayacağı söylenen bir çocuğa 10 yıl boyunca kalpten emek vermek çok büyük bir fedakârlık. Gülsüm Hanım’ın bu yönüne büyük bir saygı duyuyoruz. Annelik sadece doğurmakla değil, bir kalbi sahiplenmekle ilgili. Bu hikâye de tam olarak bunu anlatıyor. İzleyen herkes biraz kendine dönecek, geçmişte ya da gelecekte neleri farklı yapabileceğini düşünecek. Bu hikâye zaten kendi içinde o kadar güçlü ve içten ki, duygusunu bastırmaya değil, hissettirmeye çalıştık. Bizim için önemli olan, o umudu ve sevgiyi seyirciye en sahici haliyle geçirebilmekti” diyor. Arı, filmin merkezindeki “annelik” temasının biyolojik bir bağdan çok, kalpten gelen bir sevgi bağına dayandığının altını çizerek, “Gülsüm Kabadayı gerçekten sevgi dolu, güçlü bir Türk annesi. Kendi çocuklarından ayırmadan, hatta onlara gösterdiği sevgiyi daha da derinleştirerek Umut’a sahip çıkıyor. Biz de filmde bu duyguyu birebir yaşatmaya çalıştık” ifadelerini kullanıyor ve ekliyor: “Gerçekçiliği kurmanın en önemli kısmı, atmosferi doğru inşa etmekti. Oyuncuların tamamen sahici bir aile gibi görünmeleri gerekiyordu. Bu yüzden Hülya Duyar ile çocuk karakterleri oynayan oyuncuları hazırlık döneminde sık sık bir araya getirdik, kaynaşmalarını sağladık. Oyuncular sete geldiklerinde artık birbirlerini tanıyor, aynı evin havasını solumuş oluyorlardı. Bu sayede kameranın karşısına geçtiklerinde gerçek bir aile sıcaklığı doğal biçimde yansıdı” açıklamasını yapıyor. Hikâyenin merkezinde “vicdan” ve “iyilik” kavramlarının yer aldığını vurgulayan Arı, sözlerine şu şekilde devam ediyor: “Aslında film, izleyiciye en çok vicdanı hatırlatmak istiyor. Çünkü bugün en çok unuttuğumuz şey belki de bu. Tıpkı filmde de söylendiği gibi, dünyayı iyilik kurtaracak. Hikâyenin özü tamamen iyilik üzerine kurulu. Kalplere dokunan, duygusu yüksek bir film oldu.”
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:74
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 09 Kasım 2025 08:53 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















