Ankara24.com
close
up
Menu

Orhan Ak tan Erol Bulut a cevap! ikas Eyüpspor Haberleri

Chamberlain ortaya çıktı: İngiliz deviyle antremanda Fanatik Gazetesi Beşiktaş (BJK) Haberleri Spor

Ankara merkezli 5 ilde FETÖ operasyonu: Şifreli örgütsel yazışmalar tespit edildi!

Sueda Kent Sitesi ne ilişkin bilirkişi raporu: Dört kamu görevlisine daha sorumluluk tespiti

Milli Takım da Can Uzun şoku! Maçları kaçıracak... Sözcü Gazetesi

Türkiye den çekilen otomotiv devi karar değiştirdi: 3 markayla birden gelecek Sözcü Gazetesi

Herkesin dünyanın en şanslı insanı dediği adam konuştu: Acı çekiyorum

Nevşehir Valisi Fidan, koruma polisini müdür vekili olarak atadı

AKP nin 2 dakikalık reklam filmi Ahmet Hakan ı havalara uçurdu

Kastamonu da uyuşturucuyla yakalanan 9 şüpheli gözaltına alındı

29 kentte operasyon!... Fal ve büyü dolandırıcılığı: 62 gözaltı SON DAKİKA HABER Son dakika haberleri

KKM’de adım adım sona geliniyor

10 kişi kalan lider hezimet yaşadı! Zirve el değiştirebilir

Memura şimdiden zam göründü! İşte öğretmen, doktor, hemşire ve polisin yeni maaşı

Balıkesir de depremler devam ediyor! AFAD duyurdu: Büyüklüğü 4.3

İktidara yakın Türk İş ten asgari ücrette komisyon kararı Sözcü Gazetesi

Bakan Fidan, Finlandiya İslam Cemaati temsilcilerini kabul etti

Marca Real Madrid Muhabiri, Arda Güler i HT Spor a değerlendirdi: Artık geleceği parlak değil bugünün kilit oyuncusu! Futbol Haberleri

Yasa dışı geliri yasal pos cihazı ile akladılar

ING küresel piyasalar raporunu açıkladı: Euro da yükseliş tahmini

Eğitim ve Bilim Emekçilerinin Gerçek Sorunları Nelerdir?

Eğitim ve Bilim Emekçilerinin Gerçek Sorunları Nelerdir?

Halktv sayfasından alınan verilere dayanarak, Ankara24.com duyuru yapıyor.

Laiklik, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasını, eğitim ve kamu hizmetlerinin dini esaslara göre değil, bilimsel ve evrensel normlara göre düzenlenmesini zorunlu kılar.”

Liyakat-Sen Genel Sekreteri Serdar Gündüz ile eğitim ve bilim emekçilerinin güncel sorunları üzerine uzun konuştuk.

Liyakat-Sen Genel Sekreteri Serdar Gündüz

Eğitim ve Bilim emekçilerinin güncel sorunları nelerdir?

Eğitim çalışanlarının güncel sorunları olarak öncelikle; kamuda hiyerarşik ücret dengesinin bozulduğunu belirtmek isterim. Son yıllarda kamuda aynı işi yapan ama farklı özlük haklarına sahip birden fazla istihdam tiplerinin ortaya çıkması kamu hizmeti sunumunda zafiyetlere sebebiyet vermekle birlikte özlük hakları noktasında da karmaşalara neden olmaktadır.

Ücret dengesizliğini zihnimizde somutlaştırmak için birkaç örnek vereyim;

-Mesleğe yeni başlayan bir sözleşmeli öğretmene 61 bin TL civarı aylık veriliyor. Yine mesleğine yeni başlamış kamu işçisi tediye ve ikramiyelerle birlikte 74 bin TL aylık veriliyor. Okulda eğitim öğretim hizmeti veren öğretmenimize 61 bin, aynı okulda temizlik hizmeti veren işçimize ise 74 bin TL ödenmesi bu adaletsizliği gözler önüne seriyor. İşçilerimizin fazla kazandığını iddia etmiyorum aksine öğretmenlerin maaşının yetersizliğine dikkat çekiyorum.

Yine başka bir ücret adaletsizliği örneği vereyim;

-Okul Müdürü iken görevde yükselme yoluyla Şube Müdürü atanlara başöğretmenlik tazminatı verilmediği için aylık geliri görevde yükselmeden önceki gelirinin altına düşüyor. Şube Müdürünün yöneticisi olduğu kitleden daha düşük aylık gelir elde etmesi kabul edilemez. Bu eşitsizliğe rağmen öğretmenliğe geri dönmek isteyen Şube Müdürlerine ÖMK yasasına eklenen geçici madde ile yasal engel koyuluyor. Yükseldikçe aylık gelirin düşmesi Hak, Hukuk ve Adalet ilkeleriyle bağdaşmıyor.

Bunun dışında 3600 Ek Gösterge sorunu, proje okullarına yapılan atamalarda objektiflik ve şeffaflık kriterlerinin sağlanamaması, ödüllendirme kriterlerinin keyfi olarak uygulanması ve sosyal yardımların çalışanlar açısından ekonomik krizin derinleştiği günümüzde yetersiz kalması gibi acı gerçekler ilk göze çarpan hususlardır.

Kamu çalışanlarına reva görülen sosyal destek ödemelerinin yetersizliğini göz önüne sermek için çarpıcı bir örnek vermek istiyorum.

Devlet Memurlarına Ödenen Aile ve çocuk yardımı oranları ise;

* Eşi çalışmayan Devlet memurlarına ödenen aile yardımı miktarı: 2.300 TL.

* 0-5 yaş altı çocuk için ödenen yardım miktarı: 585 TL

* 0-5 yaş üstü çocuk için ödenen yardım miktarı: 292 TL

* 40'lı Bebek Bezi Fiyatı: 210 TL dir.

Diğer taraftan; 2026 yılı için devletin yeni model kapsamında Hayvancılık destekleme oranları aşağıdaki şekildedir.

* Buzağı başına ödenecek yardım miktarı 4.800 TL

* Manda başına ödenecek yardım miktarı 4.500 TL

* Büyükbaş hayvan atıkları için ödenecek yardım miktarı 5.000 TL.

* Küçükbaş hayvan atıkları için 1.000 TL dir.

Mülakatın olduğu yerde adaletten bahsedilemez.

Toplum vicdanını ve adaletini yaralayan mülakat uygulamasının yine toplum nezdinde genel olarak torpil şeklinde algılanması dile getirilmesi gereken bir diğer başlıca aktüel sorunlardan biridir. Milli Eğitim Bakanlığının sözleşmeli öğretmen istihdamı sürecinde ısrarla dayattığı mülakat (sözlü sınav) uygulamalarında öğretmen adaylarının hakları zayi olmuştur. Bu yüzden 2023 Genel Seçimlerinden önce seçim vaadi olarak verilen sözler tutulmalı, tüm atama çeşitlerinde mülakat kaldırılmalıdır.

Öğretmenlik Meslek Kanunu eğitim camiasının dertlerine derman oldu mu?

18 Ekim 2024 tarihinde Yürürlüğe giren Öğretmenlik Meslek Kanunu’da (ÖMK) eğitim camiasının dertlerine derman olmadığı gibi ayrıştırıcı bir sonuç doğuran başlıca sorunlardan biridir. Öğretmen camiası; ücretli, sözleşmeli, akademi öğretmeni, öğretmen, uzman öğretmen ve başöğretmen başlıklarında 6 parçaya ayrılmıştır. Aday öğretmenlerin akademiye değil, danışman nezaretinde pratiğe ihtiyacı var. Öğretmenlerin lisans eğitimleri yok sayılmaktadır. Milli Eğitim Akademisine alınacak öğretmen adaylarına “öğretmen maaşı” ödenmelidir. ÖMK’nin yarattığı mağduriyet öğretmenleri emekli olduklarında peşlerini bırakmamakta, tazminatları kesilmektedir. Emekliliğini hak etmiş binlerce öğretmen aylıklarındaki anormal kesinti yüzünden emeklilik planlarını ertelemektedir. Çözüm ise basittir. Uzman öğretmen ve Başöğretmen tazminatları emekliliğe yansımalıdır.

Ülkemizde yükseköğretimde yaşanan sorunlara değinir misiniz?

Üniversiteler yeniden özerk ve özgür bir yapıya kavuşturulmalıdır. Kayyum rektör uygulamaları, kişiye özel akademik kadro ilanları gibi liyakati yok eden uygulamalar nedeniyle Yükseköğretim sistemimiz çökme noktasına gelmiş, son yirmi yılda verilen akademik kadroların sorgulanır hale gelmesine neden olmuştur. 2025 yılı YKS sonuçlarına göre 179 adayın eksi net ile üniversiteli olduğu iddiaları son derece üzücüdür. YKS sınav barajı uygulamasının kaldırılmasının sonuçları ağır olmuştur. Köklü üniversitelerimizin başında gelen Boğaziçi Üniversitesinin son hali üzücüdür. Yükseköğretim sistemimizi üniversite personeli açısından değerlendirirsek; Üniversitelerde görev yapan akademik ve idari personele; özür grubu, eş durumu ve isteğe bağlı tayin olma hakkı verilmeli, YÖK tarafından elektronik ortamda, hizmet süresi üstünlüğü esas alınarak, merkezi atamaların yapılması sağlanmalıdır.

2024 yılında uygulamaya koyulan Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ne ilişkin bakışınız nedir?

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli adı verilen 2024 yılında yürürlüğe koyulan öğretim programını değerlendirecek olursak; bilimi öncelemeyen hiçbir eğitim programı başarıya ulaşamaz. TYT-AYT sınavlarında sıfır çeken, matematik ve fen bilimleri branşlarında eksi nete düşen on binlerce öğrencimizin durumu eğitim sistemimizde matematik ve fen bilimlerine ağırlık verilmesi gerekliliğini ortaya koymaktayken, yeni müfredatta soyut içerikli derslere matematik ve fen bilimleri derslerinden daha fazla yer verildiği görülmektedir. Modern ve gelişen dünyaya ayak uyduran, endüstri 4.0 standartlarını yakalamak amacıyla yapay zeka temelli projeler geliştirilerek öğretmen ve öğrencilerimizin yararına kullanılması gerektiğini düşünüyoruz. Atatürk İlke ve İnkılaplarına uygun, laik ve bilimsel temele dayanan eğitim-öğretim talebimizi yineliyoruz.

Yardımcı hizmetler sınıfı kaldırılmalıdır.

Devlet Memurları Kanunun Yardımcı Hizmetler Sınıfı hariç diğer bütün sınıfları Memurluğu temsil ederken, Yardımcı Hizmetler Sınıfı maalesef Memurluğu Temsil etmemekte olup, bir nevi İşçiliği temsil etmektedir. Çünkü düz işçi ile Yardımcı Hizmetler Sınıfı aynı işi yapmaktadır. Bu durum 657’de bir tezatlık oluşturmaktadır. Bu Tezatlığı ortadan kaldırmak gerekmektedir.

Kamu Şeflerinin Hakları Görmezden Gelinemez!

Kamu şefleri, kurumların işleyişinde kritik görevler üstlenen, yönetim ile çalışanlar arasında köprü görevi gören, sorumluluğu yüksek ancak karşılığı ne yazık ki yetersiz olan bir kadro grubudur. Görev tanımları itibarıyla yönetsel sorumluluk taşıyan şefler, birçok durumda amir pozisyonunda çalışmakta; ancak özlük hakları bakımından memur statüsünde değerlendirilmektedir.

Şef kadrosunda görev yapan çalışanlar, benzer sorumluluklara sahip diğer unvanlarla kıyaslandığında ciddi bir gelir adaletsizliğiyle karşı karşıyadır. Ek ödeme oranları, görev tazminatları, yönetim sorumluluğu karşılığı ödenen ücretler ve kariyer ilerleme olanakları bakımından şefler, sistemin en mağdur kesimlerinden biri haline gelmiştir.

Başta Şefler olmak üzere 1. dereceye yükselmiş tüm memurların 3600 ek gösterge hakkından yararlanması gerekmektedir.

Eğitimde Plansızlık Gençliğe Zarar Veriyor: 4+4+4 Sistemi ve Lise Süresinin Düşürülmesi Üzerine

Liyakatli Eğitim ve Bilim Çalışanları Sendikası olarak, yıllardır eğitim politikalarında gözlemlediğimiz plansızlık ve öngörüsüzlüklerin Türk gençliği üzerinde yarattığı derin tahribatı kamuoyunun dikkatine sunmak istiyoruz.

2012 yılında yürürlüğe giren 4+4+4 eğitim sistemi, hiçbir bilimsel altyapıya dayanmadan, pedagojik değerlendirmelerden uzak biçimde uygulanmıştır. Bu sistem, öğrencilerin gelişim dönemlerini göz ardı ederek eğitim sürecini parçalara ayırmış, lise eğitiminin bir anda 4 yıla çıkarılması özellikle ergenlik çağındaki bireylerin akademik ve sosyal gelişimini olumsuz etkilemiştir. Henüz soyut düşünme becerisini geliştiremeyen 6 yaşındaki çocukları 1. sınıfa başlamaya zorlanmıştır.

2012 yılında getirilen 4+4+4 sistemi sonucu; 5. sınıfın ortaokul kapsamına alınmasıyla on binlerce sınıf öğretmeni kadro fazlası durumuna düşürmüştür.

Bu fazlayı eritmek amacıyla eğitimin son yirmi yılında niteliği, kaliteyi düşürecek akıllara ziyan bir yöntemle yurt genelinde sınıf oğretmenlerine branş değiştirme hakkı verilmiştir.

Bu sebeple İngilizce konuşamayan ingilizce öğretmenleri, basketbolun kurallarını bilmeyen beden eğitimi öğretmenleri, LGS matematik sorusu çözemeyen matematik öğretmenleri branş derslerine girer olmuştur.

Bugün geldiğimiz noktada, açık liselere yönelimdeki artış, okul terk oranlarındaki yükselme ve eğitimde fırsat eşitsizliğinin derinleşmesi bu sistemin doğrudan sonuçlarıdır.

Son günlerde gündeme gelen lise eğitiminin tekrar 3 yıla düşürülmesi planı ise, geçmişe dönüş niteliği taşımaktadır. Bu değişiklik, eğitimde istikrarı daha da zedeleyecek, öğrencilerin üniversiteye hazırlık sürecini sıkıştıracak ve öğretmen kadrolarında ciddi bir fazlalık yaratacaktır.

Özellikle atama bekleyen öğretmen adaylarının hayallerinin suya düşmesi anlamına gelecektir.

Lise eğitiminin ani, plansız bir kararla kısaltılması pek çok şubenin kapanmasına, okulların ders yükünün azalmasına ve küçük ilçelerdeki Çok Programlı Liselerin kapısına kilit vurulmasına neden olacaktır.

Bu durum; Norm kadro fazlası durumuna düşecek öğretmenler açısından mesleki motivasyonu ve iş güvencesini tehdit eden bir gelişmedir.

4+4+4 hatalı sisteminden geri dönüş; "ani ve plansız" olursa başka sorunlar ve mağduriyetler ortaya çıkarır.

Sendika olarak çağrımız şudur:

- Eğitim politikaları bilimsel veriler ışığında, paydaşların katılımıyla şekillendirilmelidir.

- Öğrencilerin gelişimsel ihtiyaçları gözetilmeli, eğitim süreci pedagojik bütünlük içinde ele alınmalıdır.

- Öğretmenlerin hakları ve istihdam güvenceleri korunmalı, ani sistem değişiklikleriyle mağduriyet yaratılmamalıdır.

Eğitim bir ülkenin geleceğidir. Bu geleceği plansızlıkla değil, liyakatle ve akılla inşa etmeliyiz.

Öğretmene Şiddet Devam Ettikçe, Gelecek Kararır!

Öğretmenler artık can güvenliği endişesiyle ders anlatıyor. Her gün bir eğitimci darp ediliyor, tehdit ediliyor ya da toplum önünde itibarsızlaştırılıyor. Bu sadece öğretmenin değil, tüm eğitim sisteminin yaralanmasıdır. Bu, çocuklarımızın gözleri önünde saygının, hoşgörünün ve insanlığın erozyona uğramasıdır.

- Öğretmene şiddet; doğrudan tutuklama sebebi sayılmalıdır.

- Şiddet uygulayan veli ya da öğrencilere ertelemesiz ve caydırıcı cezalar verilmelidir.

- Bu olayları görmezden gelen ya da örtbas eden idareciler hakkında idari işlem yapılmalıdır.

- Tüm eğitim kurumlarında öğretmenlerin can güvenliği hukuki ve fiziki önlemlerle sağlanmalıdır.

Laiklik ve Tevhidi Tedrisat İlkeleri Işığında Heybeliada Ruhban Okulu´nun Yeniden Açılması Tartışmaları Üzerine

Liyakatli Eğitim ve Bilim Çalışanları Sendikası olarak, son dönemde kamuoyunda yeniden gündeme gelen Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması yönündeki talepleri dikkatle izlemekteyiz. Bu konuda kamuoyunu bilgilendirme sorumluluğumuz gereği, anayasal ve yasal çerçevede görüşlerimizi paylaşmak isteriz.

Anayasal Çerçeve: Laiklik İlkesi

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 2. maddesi, devletimizin temel niteliklerinden biri olarak laikliği açıkça tanımlar. Laiklik, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasını, eğitim ve kamu hizmetlerinin dini esaslara göre değil, bilimsel ve evrensel normlara göre düzenlenmesini zorunlu kılar. Ruhban Okulu’nun yeniden açılması, dini bir kurumun eğitim alanında faaliyet göstermesi anlamına gelecek ve bu durum laiklik ilkesini zedeleyecektir.

Tevhidi Tedrisat Kanunu’na Aykırılık

3 Mart 1924 tarihli ve 430 sayılı Tevhidi Tedrisat Kanunu, eğitim ve öğretimin birliğini sağlayarak tüm okulların Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlanmasını hükme bağlamıştır. Bu yasa, dinî kurumların bağımsız olarak eğitim vermesini yasaklamış ve eğitim sisteminin laik, bilimsel ve merkezi bir yapıya kavuşmasını sağlamıştır. Ruhban Okulu’nun yeniden açılması, bu yasanın ruhuna ve lafzına açıkça aykırıdır.

Anayasa Mahkemesi Kararıyla Kapatılmış Bir Kurumun Yeniden Açılması Hukuken Mümkün Değildir

Heybeliada Ruhban Okulu, geçmişte Anayasa Mahkemesi kararıyla kapatılmış bir kurumdur. Bu karar, yalnızca idari değil, aynı zamanda anayasal bir değerlendirme sonucunda verilmiştir. Bu bağlamda, söz konusu okulun yeniden açılması hukuki bir boşluk yaratacak ve anayasal düzeni zedeleyecektir.

Sonuç ve Çağrımız

Liyakatli Eğitim ve Bilim Çalışanları Sendikası olarak, eğitimde laiklik ilkesinin ve Tevhidi Tedrisat Kanunu’nun titizlikle korunması gerektiğine inanıyoruz. Ruhban Okulu’nun yeniden açılması yönündeki girişimler, yalnızca hukuki değil, aynı zamanda toplumsal barış ve eğitimde eşitlik ilkeleri açısından da ciddi riskler taşımaktadır.

Yetkilileri, anayasal düzeni ve eğitim sistemimizin temel ilkelerini gözeterek bu tür girişimlerden uzak durmaya; kamuoyunu ise bu konuda duyarlı olmaya davet ediyoruz.

Aile Birliğini Bozan Resen Atamalara Karşı Sessiz Kalmıyoruz!

Eğitim emekçileri, yalnızca birer istatistikten ibaret değildir. Her biri birer insan; birer anne, baba, eş ve evlat. Son dönemde norm fazlası oldukları gerekçesiyle ilçeler arası resen atama yoluyla görev yerleri değiştirilen öğretmenlerimiz, sadece mesleki değil, aynı zamanda insani bir mağduriyet yaşamaktadır. Bu uygulama, aile bütünlüğünü hiçe saymakta; öğretmenlerimizi sosyal, psikolojik ve ekonomik açıdan zor durumda bırakmaktadır.

* Eğitimde verimlilik, öğretmenin huzuruyla başlar.

* Aile birliği, Anayasa tarafından güvence altına alınmış temel bir haktır.

Resen atamalar, öğretmenlerin yaşam hakkını ve aile düzenini tehdit etmektedir.

8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Son 7 yıldaki toplu sözleşme görüşme­lerinde, sendikanın bir kez bile toplu sözleşme masasında istediği zammı alamadığı görülüyor. Özellikle son iki yılda talep edilen zam­mın üçte birinin bile zor alınması, 2026-27 için yine hayalleri suya düşürüyor. Tabloyu görenler, “Gö­rünen köy kılavuz istemez” diyor. Sözde yetkili sendika 2025 yılı için yüzde 30 zam talep etmişti anacak yüzde 11 zam oranını hakem kurulu toplantısına katılarak memurlara reva gördü. Kamu emekçilerini üyesi oldukları sendikaları sorgulamaya davet ediyorum. Bu arada yöneticilerin baskısı nedeniyle sendikalarından çekilmek isteyen kamu çalışanlarına özgür bir alan açmak için sendika üyelik ve istifa işlemlerinin e-devlet üzerinden yapılması gerektiğini belirtmek isterim. Yetkililer dernek üyeliklerinde, işçi sendika üyelik ve ayrılmalarında bu hakkı verirken yandaş sendikalardan toplu istifaların geleceğini bildiklerinden memurların talebine kulak tıkamaktadır.

Liselere Giriş Sınavı (LGS) ÖSYM Tarafından Yapılmalı

2025 merkezî sınavda 66 farklı ilden toplam 719 öğrenci tam puan aldığı MEB istatistiklerinden görülmektedir. Aynı zamanda LGS 2025 sınavıyla ilgili şaibe iddialarıyla ilgili MEB tarafından soruşturma başlatıldığı kamuoyuna duyurulmuştur. Bu sürece paralel olarak geçtiğimi günlerde MEB Ölçme Değerlendirme ve Sınav Hizmetleri Genel Müdürü görevinden alınmıştır. Yüzlerce birincinin çıkması, soruşturmaların açılması MEB’in merkezi sınavlardaki güvenirliği sorgulanır hale getirmiştir.

Eğitimde fırsat eşitliğini sağlamak ve sınav sürecindeki teknik aksaklıkları, güvenlik açıklarını ve adil olmayan uygulamaları minimize etmek, kurumsal deneyimi ve teknik altyapısı kanıtlanmış bir kurumun sorumluluğuna bırakılarak mümkün olacaktır. ÖSYM, yıllardır milyonlarca öğrencinin yükseköğretim sürecinde objektif değerlendirmelerle geleceğini belirleyen bir kurumdur. LGS gibi hayati bir sınavın da bu birikimden faydalanarak yürütülmesi, hem öğrencilerimizin hem de ailelerimizin sınav güvenliğine dair endişelerini azaltacaktır.

Mevcut sistemde karşılaşılan ölçme-değerlendirme sorunları, sınav içeriklerinde yaşanan belirsizlikler ve uygulama süreçlerinde gözlemlenen bölgesel adaletsizlikler, merkezi bir uzman kurum eliyle giderilebilir. LGS’nin ÖSYM çatısı altına alınması, sadece bir idari değişiklik değil; aynı zamanda liyakate dayalı ve şeffaf bir gelecek inşa etmenin ilk adımı olacaktır.

Seçmeli Ders Dayatması Son Bulmalıdır!

Eğitim, bireylerin özgürce gelişmesini, yeteneklerini keşfetmesini ve ilgi alanlarına uygun bir eğitim almasını sağlamak için var olmalıdır. Ancak, son yıllarda eğitim sistemimizde seçmeli derslerin zorunlu bir biçimde dayatılması , öğrencilerin özgürce tercih yapma hakkını elinden almakta ve eğitimde çeşitliliği sınırlamaktadır.

Bizler, eğitim çalışanlarının haklarını ve öğrencilerin gelişimini savunan bir sendika olarak, seçmeli derslerin gerçek anlamda seçmeli olması gerektiğine inanıyoruz. Öğrenciler, ilgi ve yeteneklerine uygun dersleri özgürce seçebilmeli; öğretmenlerimiz de eğitim süreçlerinde daha esnek ve verimli çalışabilmelidir.

Zorunlu hale getirilen dersler, eğitim sistemimizin temel değerlerinden olan öğrenci odaklı eğitim anlayışına zarar vermekte ve gençlerimizin akademik gelişimlerini sınırlamaktadır. Eğitimde başarı, bireysel tercihlere ve ilgi alanlarına saygı duyularak sağlanır. Bu nedenle, seçmeli ders dayatmasına son verilerek, öğrencilerin ve eğitim çalışanlarının tercih hakkı korunmalıdır!

Kamu Çalışanlarının Gelir Vergisi Oranının %15´e Sabitlenmesini ve Vergi Yükünün Hafifletilmesini Talep Ediyoruz

Gelir vergisi oranlarının adaletsiz dağılımı ve kamu çalışanlarının üzerindeki vergi yükü, uzun yıllardır çözüm bekleyen bir sorun olarak karşımızda durmaktadır. Özellikle son yıllarda artan enflasyon ve geçim sıkıntıları, kamu çalışanlarının maaşlarının satın alma gücünü ciddi ölçüde düşürmüştür. Bu durum, yüksek vergi oranlarıyla birleştiğinde, kamu çalışanlarını ekonomik açıdan daha da zor bir duruma sokmaktadır.

Bu nedenle, aşağıdaki taleplerimizi iletmek istiyoruz:

1. Gelir Vergisi Oranının %15'e Sabitlenmesi: Kamu çalışanlarının gelir vergisi oranı, mevcut artan oranlı sistem yerine %15 gibi sabit bir orana indirilmelidir. Bu düzenleme, kamu çalışanlarının net gelirlerinde önemli bir artış sağlayacak ve geçim sıkıntılarını hafifletecektir.

2. Vergi Dilimlerinin Gözden Geçirilmesi: Gelir vergisi dilimleri, enflasyon ve ekonomik koşullar dikkate alınarak yeniden düzenlenmeli ve kamu çalışanlarının maaşlarının daha adil bir şekilde vergilendirilmesi sağlanmalıdır.

Proje Okullarına Atamalarda Objektiflik ve Şeffaflık Sağlanmalıdır!

Proje okullarına öğretmen atanmasında atamaların objektif kriterler esas alınarak yapılmasını ve sürecin şeffaflık ilkesi çerçevesinde yürütülmesini talep ediyoruz. Eğitimde liyakat esas alınmalı, öğretmen ve yöneticilerin yetkinlikleri tarafsız değerlendirme yöntemleriyle belirlenmelidir. Atamalarda, kişisel tercihler veya keyfi uygulamalar değil, objektif ölçütler temel alınmalıdır.

Şeffaf olmayan ve liyakate dayanmayan atamalar, eğitimde kaliteyi düşürmekle kalmayıp öğretmenlerimizin ve yöneticilerimizin çalışma motivasyonunu olumsuz etkilemektedir. Eğitimde fırsat eşitliğini ve adalet ilkesini korumak için proje okullarına yapılacak atamaların net, hesap verebilir ve kamuoyuna açık süreçler ile yürütülmesi zorunluluktur.

Milli Eğitim Bakanlığı Ödül Yönergesi Üzerine

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 14 Mart 2025 tarihinde yayınlanan "Millî Eğitim Bakanlığı Personeline Başarı, Üstün Başarı Belgesi Ve Ödül Verilmesine Dair Yönerge" ile yapılan değişiklikler, eğitim camiasında ciddi bir endişe yaratmıştır. Objektif kriterlerin çıkarılarak yerine subjektif değerlendirme kriterlerinin getirilmesi, başta öğretmenlerimiz olmak üzere tüm Milli Eğitim Bakanlığı personelinin motivasyonunu olumsuz yönde etkileyecektir.

Yapılan değişiklikle somut ödül ve taltif kriterli kaldırılıp tamamen amirin takdirine bağlanmıştır. Öğretmen, tabiri caizse ağzıyla kuş tutsa amiri istemedikçe başarı belgesi alamayacaktır. Bu durum hukuk devleti normlarıyla örtüşmemektedir.

MİLLİ EĞİTİMİN KANAYAN YARASI: ÜCRETLİ ÖĞRETMENLİK

1- Ücretli Öğretmenler yıllardır verdikleri emeklerinin karşılığını kadro olarak talep etmektedir.

2- Öğretmen atamalarında KPSS puanı da bulunan ücretli öğretmenlere tecrübe ve emeklerinden liyakatlerinden dolayı öncelik verilmelidir. Çünkü hiç sınıf yüzü görmemiş sadece KPSS puanıyla atama talep eden bir öğretmen adayıyla ücretli öğretmen bir tutulamaz.

3- Kadro verilmeyecek ise yıllarca devlet okullarında devletine hizmet etmiş Eğitim Fakültesi mezunu, yahut fakülte mezunu formasyonlu tecrübesi olan öğretmenlerin öğretmenlikte geçen süre içerisinde hangi maddi haklardan yoksun bırakılmışsa;

*Eksik yatan SGK primleri

*Asgari ücretin altında aldıkları ücretler *Alamadıkları nöbet ücretleri

*Banka promosyonları

*Resmi tatillerde ve idari izinli sayılabilecekleri günlerde kesilen ücretleri

Günümüz ekonomisi üzerinden ivedilikle iade edilmeli hiç olmazsa bu insanların kazanılmış hakları verilmeli ve eksik yatan SGK primleri tamamlanarak emeklilik haklarıyla geleceklerini garanti altına almaları sağlanmalıdır.

Kalıcı yaz saati uygulaması son bulsun. Kış saati Talep Ediyoruz

Kalıcı yaz saati uygulaması nedeniyle sabahçı olarak adlandırılan gruptaki öğrencilerin okula sabah karanlıkta gittiği, öğlenci olarak adlandırılan gruptaki öğrencilerin ise okuldan karanlıkta çıktığı bilinmektedir.

Günlerin kısalmaya başlamasıyla birlikte sorunun yeniden ağırlaşacağını tahmin etmekteyiz. İkili eğitim kapsamındaki öğrenciler ile ikili eğitim yapan eğitim kurumlarındaki eğitim emekçileri “kalıcı yaz saati uygulamasından” olumsuz etkilenmektedir.

Okula ve karanlıkta gidilmesi ve gelinmesi sırasında oluşabilecek trafik kazalarında can ve mal kaybının maddi ve manevi sonuçları olacağı aşikârdır. İlkbahar başlangıcında bir saat ileri, sonbaharda ise bir saat geri alınması uygulamasına geri dönülmesini talep ediyoruz.

Sevgili hocam değerli bilgileriniz için size teşekkür ediyorum. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin...

Durumu takip etmeye devam edin, Ankara24.com her zaman en yeni haberleri sunuyor.
seeGörüntülenme:39
embedKaynak:https://halktv.com.tr
archiveBu haber kaynaktan arşivlenmiştir 05 Kasım 2025 05:01 kaynağından arşivlendi
0 Yorum
Giriş yapın, yorum yapmak için...
Yayına ilk cevap veren siz olun...
topEn çok okunanlar
Şu anda en çok tartışılan olaylar

Orhan Ak tan Erol Bulut a cevap! ikas Eyüpspor Haberleri

04 Kasım 2025 06:50see106

Chamberlain ortaya çıktı: İngiliz deviyle antremanda Fanatik Gazetesi Beşiktaş (BJK) Haberleri Spor

04 Kasım 2025 06:14see106

Ankara merkezli 5 ilde FETÖ operasyonu: Şifreli örgütsel yazışmalar tespit edildi!

04 Kasım 2025 08:38see105

Sueda Kent Sitesi ne ilişkin bilirkişi raporu: Dört kamu görevlisine daha sorumluluk tespiti

04 Kasım 2025 10:20see105

Milli Takım da Can Uzun şoku! Maçları kaçıracak... Sözcü Gazetesi

04 Kasım 2025 06:28see105

Türkiye den çekilen otomotiv devi karar değiştirdi: 3 markayla birden gelecek Sözcü Gazetesi

04 Kasım 2025 07:46see105

Herkesin dünyanın en şanslı insanı dediği adam konuştu: Acı çekiyorum

04 Kasım 2025 10:43see105

Nevşehir Valisi Fidan, koruma polisini müdür vekili olarak atadı

04 Kasım 2025 06:36see105

AKP nin 2 dakikalık reklam filmi Ahmet Hakan ı havalara uçurdu

04 Kasım 2025 08:42see104

Kastamonu da uyuşturucuyla yakalanan 9 şüpheli gözaltına alındı

04 Kasım 2025 06:03see104

29 kentte operasyon!... Fal ve büyü dolandırıcılığı: 62 gözaltı SON DAKİKA HABER Son dakika haberleri

04 Kasım 2025 10:10see104

KKM’de adım adım sona geliniyor

04 Kasım 2025 07:12see104

10 kişi kalan lider hezimet yaşadı! Zirve el değiştirebilir

04 Kasım 2025 06:42see104

Memura şimdiden zam göründü! İşte öğretmen, doktor, hemşire ve polisin yeni maaşı

04 Kasım 2025 06:52see104

Balıkesir de depremler devam ediyor! AFAD duyurdu: Büyüklüğü 4.3

04 Kasım 2025 06:03see104

İktidara yakın Türk İş ten asgari ücrette komisyon kararı Sözcü Gazetesi

04 Kasım 2025 12:53see104

Bakan Fidan, Finlandiya İslam Cemaati temsilcilerini kabul etti

04 Kasım 2025 22:11see104

Marca Real Madrid Muhabiri, Arda Güler i HT Spor a değerlendirdi: Artık geleceği parlak değil bugünün kilit oyuncusu! Futbol Haberleri

04 Kasım 2025 10:02see104

Yasa dışı geliri yasal pos cihazı ile akladılar

04 Kasım 2025 06:16see103

ING küresel piyasalar raporunu açıkladı: Euro da yükseliş tahmini

04 Kasım 2025 12:51see103
newsSon haberler
Günün en taze ve güncel olayları