“Doğrudan doğruya Kur’an’dan alıp…” Hayreddin Karaman
Yenisafak sayfasından alınan verilere dayanarak, Ankara24.com haber yayımlıyor.
Yerli yersiz kullanılan, maksadından saptırılan ve merhum Âkif’in bir şiirinden alınan “Doğrudan doğruya Kur’an’dan alıp ilhamı-Asrın idrakine söyletmeliyiz İslam’ı” cümlesinin doğru anlaşılmasına yardımcı olmak istiyorum.
Birçok insan farklı sebeplerle bir kanaat ve inanca sahip oluyor, önce (peşin) sahip oluyor, sonra bu inancı veya kanâati ispat için delil arıyor; doğru olanı inanç ve kanâate delil ile ulaşmaktır. Birinci yöntem taklitçilerin, ikincisi düşünür, araştırmacı ve müctehidlerin yolu, yöntemidir.
Bir önemli kusur daha var:
Bir haber duyuyorlar, dedikodu pazarı sosyal medyadan dinliyor veya okuyorlar; tahkik etmeden, ilgili bilginin kaynağını, varsa onun cevabını okumadan inanç ve kanaat sahibi oluyor, onu yayıyorlar; halbuki Allah Teâlâ bir haber aldığımızda onun doğruluğunu araştırmamızı emrediyor.
Şimdi merhum olan bir hocamızı bayram ziyaretine gitmiştik, yeri ve zamanı olmadığı halde hakkında farklı kanaat taşıdığımız bir şahıstan bahsetti ve o “Müslüman alimin”, adını verdiği bir kâfirden daha kötü olduğunu söyledi.
Ben de sussam belki olurdu; çünkü meclis özeldi, fakat susamayıp sordum:
Hocam, bu kişinin hangi sözü ve yazsını okudunuz da bu sonuca vardınız?
Cevap verdi:
Hiçbirini okumadım ve okumam, ben yeterince bilenlerden dinledim!
Şimdi Âkif merhumun o meşhur beytine gelelim:
Onu kıskananlar veya başka bağlantısı olanlar bu mısraı ele alıp Âkif’in sünneti inkâr ettiğini, her önüne gelenin ictihad edebileceğini söylemiş olduğunu iddia ediyorlar.
Halbuki onu doğru anlamak için Safahat’ta yer alan, konuyla ilgili diğer şiirlerine bakmak gerekmez mi?
Şimdi ben aşağıya o şiirlerden aktaracağım, göreceksiniz ki, Âkif, yalnızca taklide karşı çıkıyor, usulü ve sünneti inkâr etmiyor, ehlinin yapacağı ictihadı savunuyor.
Onun bu beyitte dediği şey “İslam’ı asrın idrakine yani Batı modernitesine uydurmak değildir; tam aksine sahih İslam ne ise onu, bozmadan, değiştirmeden, modernite müminleri ile rüzgâra kapılmışların anlayacağı bir dilden söylemek ve anlatmaktır. Doğrudan doğruya Kur’an’dan alıp” derken Sünneti ve usulü dışladığını sananlar yanılıyorlar:
Bakın ne günlere kaldık: Ya beş ya altı kopuk
Yamaklarıyla beraber ki hepsi kılkuyruk,
Utanmadan çıkıyor, ictihada kalkışıyor!
Bu hâle karşı tahammül hakikaten zor…
Kilitlidir kapı “ümmî duhât” için amma
Kıyâm-ı haşre kadar ictihad eder “ulemâ”
Düşünmüyor bu kopuklar ki: Müctehid geçinen
Zamanın olacak muktedası irfanen.
Kitab’ı, Sünnet’i, icmâ’ı sağlam anlayacak
Hilafı yoklayacak, ihtiyacı kollayacak
Durum böyle iken, sormak gerekmez mi?
Ya ictihada nasıl kalkıyor bu sersemler?
O ictihada ki: Dünya kadar ulûm ister!...
Sabahleyin mütefelsif, ikindi üstü fakih;
Sular karardı mı pek yosma bir edib-i nezih;
Yarın müverrih, öbür gün siyasetin kurdu;
Bakarsın ertesi gün ictihada pey vurdu ...
Hülâsa, bukalemun fitratınde züppelerin
Elinde maskara olduk...Deyin de hükmü verin!
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:16
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 02 Kasım 2025 04:04 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















