CHP’nin Yolu, Kemal Bey’in Yol Ayrımı
Halktv sayfasından alınan verilere göre, Ankara24.com bilgi veriyor.
Yürümek;
yürümeyenleri
arkanda boş sokaklar gibi bırakarak,
havaları boydan boya yarıp ikiye,
bir mavzer gözü gibi
karanlığın gözüne bakarak
yürümek!..
— Nazım Hikmet
5 Kasım 2023 Kurultayı, Cumhuriyet Halk Partisi’nde bir genel başkan değişimiyle sonuçlanmıştı. Kemal Kılıçdaroğlu, kaybettiği kurultayın ardından açtığı ofise çekilmiş, halen kendisini destekleyenlerle temaslarını sürdürmüş, tabanını diri ve “hazır kıta” tutmaya çalışmıştı. Tüm beklenti, CHP’nin 31 Mart yerel seçimlerinde başarısız olması ve Kılıçdaroğlu’nun sahneye yeniden çıkmasıydı.
Fakat hayat bu… CHP 47 yıl sonra tarihî bir başarı elde edince, bu “dönüş planı” bir anda rafa kalktı. Kılıçdaroğlu yeniden sessizliğe büründü. Ta ki Ekrem İmamoğlu’na yönelik yargısal ablukalar belirginleşene kadar.
Bu süreçte şu soru, Kılıçdaroğlu cephesinde giderek bir stratejiye dönüştü:
“Kemal Bey yeniden genel başkan olursa, bu yargı baskısı kırılır mı?”
Ekrem İmamoğlu ile temaslar, ittifak arayışları, “beraber yürüyelim” denemeleri… Hepsi sonuçsuz kalınca rota, bu kez parti içinde açılan mutlak butlan davaları üzerinden “CHP’yi mahkeme kararıyla geri alma” girişimine çevrildi. İstanbul’da kayyum tartışmasıyla bir “başarı yanılsaması” yaratılmaya çalışılsa da Ankara 45. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kararı tüm planı akamete uğrattı. Dosya şimdi istinafta.
Kılıçdaroğlu ise bu süreçte medyadan peş peşe mesajlar verdi:
Özgür Özel’in mitinglerine iktidarın duyduğu rahatsızlığa paralel “Ankara merkezli siyaset” vurgusu,
CHP’nin anayasa değişikliğine karşı duruşuna rağmen “anayasa masasına oturulabilir” sinyali,
“Terörsüz Türkiye” çıkışıyla iktidarın söylemiyle tam uyumlu bir pozisyon,
Ve İmamoğlu başta olmak üzere yargılanan belediye başkanlarının davalarında “yargı sürecini bekleyelim” minvalinde açıklamalar…
Bütün bunlar, iktidara mutlak butlan davasında “biz uyumlu oluruz” mesajıydı. Ama iktidar bu jestleri yeterli bulmadı; karar Kılıçdaroğlu cephesi aleyhine çıktı.
Ardından uzun bir sessizlik…
Ve geçtiğimiz gün yayınlanan o video.
CHP yönetiminin “İmralı’ya gidilmemesi” yönündeki kararının tam tersine bir açıklama yaparak ve kendisi genel başkanken yaptığı açıklamayla taban tabana zıt düşecek biçimde İmralı ziyaretini savunan Kılıçdaroğlu, böylece sadece parti yönetimine değil, CHP’nin 100 yıllık siyasal reflekslerine de meydan okudu. Dahası, belediye başkanlarına yönelik yargı operasyonlarını iktidar söylemine paralel şekilde meşrulaştıran ifadeler, bu çizginin artık bilinçli bir tercihe dönüştüğünü gösterdi.
Oysa CHP’nin tarihinde çok kritik ve bugünle karşılaştırıldığında oldukça öğretici bir an vardır:
İsmet İnönü’nün, kaybettiği 1972 kurultayında düğmelerini ilikleyip Bülent Ecevit’e partiyi teslim etmesi…
Devlet geleneğinin, siyasal zarafetin ve kurumsal olgunluğun simgesi olan bu davranış, CHP tarihine bir demokrasi dersi olarak kazınmıştır.
Bugün aynı tavrı Kemal Bey’den beklemek, ne yazık ki “imkânsıza yakın” bir beklentiye dönüşmüştür. Çünkü artık o zarafetin, o kurumsal vakarının gerektirdiği siyasi mesafe çoktan aşılmış görünmektedir.
İşte tam da bu nedenle CHP’nin ve Sayın Genel Başkan Özgür Özel’in önünde tek bir görev duruyor:
Bu haftaki kurultayda, partinin iktidar yürüyüşünü sırtlayacak kadroları belirlemek.
Bugün CHP’de bir genel başkanlık tartışması yok; buna ihtiyaç da yok.
Çünkü Özgür Özel göreve geldiğinden beri:
Partinin tüzüğünü yeniledi,
Parti programını güncelledi,
Yapısal dönüşümü başlattı.
Şimdi geriye kalan, bu dönüşümü taşıyacak kadro yenilenmesidir.
Ve parti, önümüzdeki seçimlerde iktidara geldiğinde devleti yönetecek kadroları hazırlamak zorundadır.
CHP savaş meydanlarında kurulmuş bir partidir.
Mahkeme kapılarından alınacak icazetle yönetilmez, iktidarla kurulan ittifaklarla biçimlenmez.
Koltuklara kimin oturacağına yargıçlar değil, örgüt karar verir.
Bu saatten sonra Kemal Bey’in önünde iki yol görünmektedir:
Ya dış müdahale arayışını sürdürerek iktidara dolaylı bir “siyasi destek aparatı” olmayı seçecek,
Ya da yeni bir parti kurup CHP’yi seçimlerde zayıflatmayı hedefleyen bir çizgiye savrulacaktır.
Her iki yolun da CHP tarihinde örnekleri var.
Ve hepsinin son durağı aynı:
Siyasi partiler mezarlığı.
Görünen o ki, bu yolun sonunda Kemal Bey’i de benzer bir kader bekliyor.
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:77
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 25 Kasım 2025 09:55 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















