Bir çocuk daha öldü: MESEM bu ülkenin vicdanını ne zaman rahat bırakacak?
Ankara24.com, Halktv kaynağından alınan verilere dayanarak duyuru yapıyor.
Bir çocuk öldü.
Bu ülkede her ölüm acıdır ama çocuk ölümleri, insanın yüreğinde başka türlü yankılanır. Çünkü çocuk ölümü, bir toplumun kalbinde açılan en derin yaradır.
Mersin’in Anamur ilçesinde 16 yaşındaki Alperen Uygun’un bir inşaatın üçüncü katındaki asansör boşluğuna düşerek hayatını kaybetmesi yalnızca bir haber değildir.
Bu, bir ülkenin eğitim politikalarının çöktüğünün, denetim mekanizmalarının körleştiğinin ve ekonomik çaresizliğin bir çocuğun hayatından bile daha ağır bastığının belgesidir.
Alperen, Rüştü Kazım Yücelen Mesleki Eğitim Merkezi öğrencisiydi. MESEM kapsamında bir asansör firmasında “stajyer” olarak bulunuyordu.
Ama artık hepimiz biliyoruz ki bu ülkede “stajyer” kelimesi masum değildir.
Eğitim maskesi altına saklanmış bir sömürü düzenidir.
Yıllardır söylüyorum, yine söyleyeceğim: MESEM artık bir eğitim modeli değil, sistematik çocuk işçiliği düzenidir.
Bu düzenin çıplak gerçekliği şudur: 16 yaşındaki çocukları stajyer diye şantiyelere, atölyelere süren bu yapı patrona ucuz iş gücü veriyor, çocuklarımızı ise daha hayatlarının başında toprağa gönderiyor. Alperen’in ölümü bunun kanıtıdır, üstelik ilk de değildir.
BİR GÜN OKUL, DÖRT GÜN İŞ: EĞİTİM DEĞİL, ÇOCUK EMEĞİ TRANSFERİ
MESEM sisteminde çocuklar haftada bir gün okula gidiyor, dört gün işyerlerine dağıtılıyor. Kimse bize bunun eğitim olduğunu anlatmasın.
Bir çocuğu haftanın dört günü ağır iş koşullarına gönderen bir düzene “eğitim” denemez. Bu, çocuk emeğinin ucuz iş gücüne dönüştürülmesidir.
Şantiye, asansör boşluğu, yüksek katlar, ağır makineler…
Bir çocuğun bulunmaması gereken yerlerin tamamı, bu düzen tarafından meşrulaştırılmış durumda. Bu kadar ağır ve tehlikeli çalışma alanlarında, bırakın 16 yaşındaki bir çocuğu, yeterli eğitim almamış yetişkin işçilerin bile çalışması risklidir.
HUKUKEN ÇOCUK, SAHADA İŞÇİ: STAJ VE ÇIRAKLIK SİGORTASI MAĞDURİYETİ
Bir sosyal güvenlik uzmanı olarak söylüyorum:
Stajyerlik ve çıraklık düzeni, yıllardır çocuk işçiliğini perdelemek için kullanılan bir araç hâline geldi.
Staj ve çıraklık sigortası mağduriyeti, yalnızca prim günlerinin emeklilikte sayılmaması değil; çocukların iş kazası karşısında savunmasız bırakılmasıdır.
Çocuklar uzun vadeli sigorta haklarından yoksun, işveren sorumluluğuna muhtaç, eğitim adı altında fiilen işçi konumunda çalıştırılıyor.
Bugün Türkiye’de staj adı altında iş kazası geçiren, sakatlanan ama dosyası sümen altı edilen yüzlerce çocuk var. Bu veriler ortada: 2025 yılında hayatını kaybeden çocuk işçi sayısı en az 78. Bu sayı sadece bir rakam değil; her biri bir hayat, bir umut, bir aile demektir.
DENETİMSİZLİK: HER ÖLÜMDEN SONRA ‘SORUŞTURMA’ BAŞLATILIYOR; PEKİ SONUÇ?
MESEM kapsamında yaşanan her ölümden sonra aynı cümleyi duyuyoruz:
“İnceleme başlatıldı.”
Kaç çocuğun ölümünde başlatıldı o incelemeler?
Kaçı sonuçlandı?
Kaçı cezaya dönüştü?
Kaçı yeni bir çocuğun yaşamını kurtardı?
Bu soruların hiçbirinin doyurucu cevabı yok.
Çünkü sorun bireysel değil; sistematiktir.
Sistem denetimsiz, takip edilmez, çocuk hayatını hiçe sayan bir işleyişe dönüşmüştür.
YOKSULLUK, ÇARESİZLİK VE AİLELERİN OMZUNA YÜKLENEN AĞIR YÜK
Bir de işin ekonomik yüzü var.
Bu ülkede milyonlarca aile çocuğunu MESEM’e gönüllü olarak değil, ekonomik zorunluluk sebebiyle gönderiyor.
Evine katkı yapacak diye çocuklarını tehlikeli işlere göndermek zorunda bırakılan aileler, sistemin değil, yoksulluğun kurbanıdır.
Alperen’in ailesi de onu şantiyeye göndermek istemiyordu.
Ama düzen, onları bu karara mecbur bıraktı.
Çocuklarının okuldan çok işte vakit geçirdiği bir düzene…
Ve o düzen, onların evladını geri vermedi.
BU ÜLKENİN ÇOCUKLARI BÜYÜMÜYOR… BU DÜZEN ONLARI TÜKETİYOR
Gerçek şu ki: Çocuklarımız büyümüyor, bu düzen tarafından adeta tüketiliyor.
Ülkenin geleceği diye övündüğümüz çocuklarımız, eğitim politikalarının arasında kayboluyor, iş piyasasının en tehlikeli köşelerine sürülüyor.
Büyük hedefler verilen gençler, henüz çocukken hayat mücadelesine sürükleniyor.
Bu düzenin sürdürülebilir bir tarafı yoktur. Bu düzen, çocuklarımızın hayatını çalıyor.
BU DÜZEN DEĞİŞENE KADAR SUSMAYACAĞIM
Sosyal güvenlik uzmanı kimliğimle, bir vatandaş olarak vicdanımla bu konuyu her zaman gündemde tutacağım.
Çocuk emeğinin sömürülmesine yönelik her yapıya karşı çıktım; çıkmaya devam edeceğim.
Çünkü bu mesele insanlık meselesidir.
Bu mesele bir ülkenin evlatlarına sahip çıkma meselesidir.
Alperen’e Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır diliyorum.
Ve bir kez daha tekrarlıyorum:
Bu utancın peşindeyiz.
Bir çocuğun daha adının bir ölüm haberinde geçmesine izin vermemek için mücadele edeceğiz.
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:54
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 14 Kasım 2025 05:35 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















