Alevilere yönelik şiddetin tarihsel zemini
Halktv sayfasından alınan verilere dayanarak, Ankara24.com duyuru yapıyor.
Cem’de yanan çerağ bizim sırrımız
Üçler Beşler Yediler İkrarımız
Kırklar Meydanı hakikat kapımız
Gecikmiş adaletledir davamız
Türkiye Cumhuriyeti'nin çok kültürlü ve çok inançlı yapısı içinde önemli bir toplumsal kitle olan Aleviler, kuruluşundan bugüne kadar süregelen pek çok sosyal, siyasal ve toplumsal sorunlarla karşı karşıya kalmıştır.
Bu sorunların temelinde, Aleviliğin Selefi, Emevi İslam ulemalarınca İslam dışı (Rafizi) sapkın bir inançla ilişkilendirilmesi yanlış algılara, önyargılara ve sistematik şiddet eylemlerine zemin hazırlaması yatmaktadır.
Cumhuriyet döneminde Alevileri hedef alan şiddet eylemlerinin kronolojik ve analitik bir incelemesi yapılarak, Alevi toplumunun yaşadığı yıkıcı ve kalıcı mağduriyet duygusu ve devlet tarafından tanınmama sorunu doğru ve geçekçi bir çerçevede ele alınmalıdır.
***
Alevi toplumunun yaşadığı en ciddi sorunlardan biri, tarihsel süreçte yoğun Alevi nüfusunun olduğu farklı kentlerde sürekli olarak şiddet eylemlerine maruz kalmasıdır. Bu eylemler, devletin militarist güçleri ile sivil radikal İslamcı unsurların işbirliğiyle gerçekleştirilen ve sürekliliği olan somut olaylardır:
Alevi toplumunun Osmanlı'dan Cumhuriyet'e uzanan süreçte yaşadığı baskı ve şiddet sarmalının temel mekanizmaları tarihsel gerçekliklere dayanmaktadır. Yavuz Selim, Şah İsmail Hatayi ile Çaldıran’da giriştiği savaş sonrası Anadolu’daki Alevi topluluklar hedef tahtasına konuldu. Bu toplulukların toptan katli için fermanlar yazıldı ve büyük katliamlar yapıldı.
Osmanlı’nın Alevilere yönelik politikası özellikle Alevileri hep Sünnileştirmeyi amaçlayan bir hat üzerinde ilerledi. Osmanlı’nın son yıllarında, "Akl-ı selim hocalar" olarak nitelendirilen selefi Sünni din adamları (vaizler, hoca efendiler) Alevi köylerine gönderilerek yoğun bir asimilasyona girişildi. Bu süreçte Osmanlı’nın bu politikasına direnen Alevi topluluklarının manevi liderleri (Anadolu Ocak Dedeleri), devlet otoritesine tehdit olarak görüldü. Bazı Dedeler yargılandı veya sürgün edildi. Cumhuriyet’in ikinci yarısından sonra da sağ iktidarlar Osmanlı’dan miras almışçasına aynı yol ve yöntemlerle Alevileri Sünnileştirmeyi amaçladı.
Cumhuriyet dönemindeki büyük toplumsal çatışmaların (Sivas, Maraş, Çorum olayları gibi) temelindeki ideolojik ve kültürel ayrımcılık zemini, Osmanlı'nın Sünni-merkezci devlet anlayışına dayanır. Tüm bu olaylar Osmanlı’dan Cumhuriyet’e intikal eden bir zemin üzerinden gerçekleşti.
Erken Cumhuriyet Dönemi:
1921 Koçgiri ve 1937-38 Dersim gibi olaylar, Alevilerin devletin merkezi otoritesiyle olan ilişkisinde yaşanan en büyük kırılmaları ve kitlesel kayıpları temsil eder.
1960'lar, 1970’ler ve 1980:
1966 Muğla Ortaca, 1967 Elbistan-Maraş, 1968 Malatya, 1971 Hatay ve özellikle 1978 Malatya-Sivas-Maraş, 1980 Çorum olayları soğuk savaş döneminin siyasi kutuplaşma sürecinde Alevilerin doğrudan hedef alındığının aleni kanıtlarıdır.
Yakın Dönem Katliamları:
1993 Sivas Madımak ve 1995 Gazi-Ümraniye İstanbul olayları, mezhepsel ve siyasi şiddetin ne denli derinlere kök saldığını ve yakın tarihe kadar devam ettiğini ortaya koymaktadır.
Bu kronolojik olaylar dizisi, Alevileri hedef alan şiddetin, münferit olaylar yerine, belirli dönemlerde artan ve azalan, ancak hiçbir zaman tamamen sona ermeyen siyasi iktidarlar ile devlet destekli sistemli bir toplumsal şiddet sarmalı olduğunu göstermektedir.
***
2 Temmuz 1993 Sivas Madımak Katliamı Aleviler için özel bir travma noktası olması, adaletsizlik ve cezasızlık algısını derinleştiren unsurlarla doğrudan ilişkilidir. Aleviler için Madımak, sadece bir katliam değil, Koçgiri ve Dersim'den bu yana tam olarak aydınlatılmamış ve failleri tam olarak cezalandırılmamış diğer eylemlerin de bir simgesi haline gelmiştir.
Mağduriyet duygusunu pekiştiren en kritik iki nokta şunlardır:
Toplumsal gelişmelerin akışı içinde radikal İslamcı guruplar kışkırtılarak yapılan katliamlar sonrası militarist kadroların gerekli cezaları almaması, davanın zaman aşımına uğratılması ve dahası Madımak katillerinin avukatlığını yapan bazı şahsiyetlerin daha sonra gerici, sağcı partilerde ve hükümetlerde bakanlık, milletvekili gibi üst düzey görevler üstlenmesi Alevilerin güven duygusunu yerle bir etmiştir. Bu durum Alevilerin devlet nezdinde adaletli davranılmadığı inancını güçlendirmiş ve siyasi erkin gücünün hukukun önüne geçtiği algısını yaratmıştır.
Dönemin siyasetçileri ve yetkilileri tarafından olaylara yönelik yapılan "tahriklerin olduğu" iddiaları, Alevi toplumunca gerçeği yansıtmamakta ve suçun mağdura yüklenmesi olarak görülmektedir. Ayrıca, zamanın hükümet temsilcilerinin katliamı gerçekleştiren selefi cihatçı irticacıları gözeten açıklamaları, Aleviler’de devlet yetkililerinin adil davranmadığına ve eşit yurttaşlık sorumluluğunu taşımadığına dair kalıcı bir inançsızlığa neden olmuştur.
Nitekim dönemin siyasilerinin Madımak Katliamı sonrası yaptıkları açıklamalar, Alevi toplumunda derin yaralar açarak, güven duygusunu kökten yaraladı.
Dönemin Başbakanı Tansu Çiller: “Çok şükür, otel dışındaki halkımız bir zarar görmemiştir.”
Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel: “Olay münferittir. Ağır tahrik var. Bu tahrik sonucu halk galeyana gelmiş... Güvenlik kuvvetleri ellerinden geleni yapmışlardır... Karşılıklı gruplar arasında çatışma yoktur. Bir otelin yakılmasından dolayı can kaybı vardır."
Dönemin İçişleri Bakanı Mehmet Gazioğlu: "Aziz Nesin'in halkın inançlarına karşı bilinen tahrikleriyle halk galeyana gelerek tepki göstermiştir"
ANAP lideri Mesut Yılmaz: “Bu, bir futbol maçında bile çıkabilecek bir olaydır.”
Devleti yöneten siyasilerin bu talihsiz ve vicdansız açıklamaları Alevilerin devletle aralarına kalın bir çizgi çekmesine neden olmuştur.
***
Alevilerin yaşadığı sorunların yapısal bir boyutu da Aleviliğin resmi bir dini toplum olarak tanınmamış olmasıdır. Avrupa İlerleme Raporları’nda 1998'den itibaren ‘azınlık grup’ olarak belirtilmelerine rağmen, bu hukuki tanımamazlık hala devam etmektedir. Bu durum, Alevi inancının kurumsal ihtiyaçlarının (Cemevlerinin statüsü, din eğitimi vb.) resmi olarak karşılanmasını engellemekte ve Alevi yurttaşların kamusal alanda kendilerini tam anlamıyla eşit hissetmelerinin önünde büyük bir engel teşkil etmektedir.
Alevilerin Cumhuriyet döneminde maruz kaldığı şiddet eylemleri, Türkiye'nin toplumsal barış ve insan hakları sicilindeki en karanlık ve çözülememiş sayfalarından birini oluşturmaktadır. Yaşanan eylemlerin kronolojik sürekliliği, bu sorunların sadece münferit değil, yapısal ve sistematik olduğunu göstermektedir.
***
Aleviler, yanlış algılar ve önyargılar nedeniyle sürekli bir ayrımcılık ve şiddet tehdidi altında yaşamaktadır. Günümüzde Suriye’de Alevilere yönelik cihatçı selefi teröristlerin gerçekleştirdiği soykırım bu şiddet tehdidini daha görünür kılmıştır.Özellikle Madımak gibi vahim olaylardaki cezasızlık ve zaman aşımı politikalarının yanı sıra dönemin siyasi söylemleri, Alevi toplumunda adalete ve devlete olan güveni derinden zedeleyen travmalara neden olmuştur.Aleviliğin resmi bir dini toplum olarak tanınmaması, eşit yurttaşlık ilkesinin uygulanmasında ciddi bir hukuki ve sosyolojik eksiklik yaratmaktadır.Alevi toplumu Suriye’de cihatçı selefi iktidarın milis güçlerinin gerçekleştirdiği Alevi soykırımının her an Türkiye’ye sıçrayacağı endişesi ile yaşamaktadır.Bu sorunların çözümü için, devletin geçmişle yüzleşmesi büyük önem taşımaktadır. Bu tür eylemlerin hala tartışılıyor olması, sorunun derinliğini anlamaya yönelik bir boşluk yaratmaktadır.
Türkiye'nin sosyolojik gerçekliğinde kalıcı bir toplumsal barışın sağlanması için:
Aleviliğin resmi olarak tanınması,Cemevlerinin hukuki-yasal statüsünün belirlenmesi,T.C. Anayasası’nın 10. maddesinde tanımlanan eşit yurttaşlığın uygulanması ve gereğinin yapılması,Cumhuriyet tarihindeki şiddet eylemlerinin adli ve siyasi sorumlulukları şeffaf bir şekilde aydınlatılması.Toplumsal vicdanın onarılması için devletin atacağı her adım Alevi toplumunun yüreğine su serpecektir.
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:47
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 30 Kasım 2025 05:11 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















