Ahmet Kaya ya vefa için sahnede buluşacaklar Yeni Şafak Pazar Eki Haberleri
Ankara24.com, Yenisafak kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi paylaşıyor.
16 Kasım 2000 yılında hayatını kaybeden Ahmet Kaya’nın müziği yalnızca notalardan ve sözlerden ibaret değildi. Halkın sesi, dönemin ruhu ve duyarlı bir yüreğin direnişiydi. Bu yıl, Kaya’nın 40. sanat yılı ve aramızdan ayrılışının 25. yılı vesilesiyle, onun sanatına ve insana adanmış hayatına yakışır özel bir konser düzenleniyor. 16 Kasım Pazar akşamı, Atatürk Kültür Merkezi Tiyatro Salonu’nda gerçekleşecek “Ahmet Abi’min Şarkıları” gecesinde, Ahmet Kaya’nın unutulmaz eserleri ve hikâyeleri dostlarının sesiyle yeniden hayat bulacak. Usta bağlama virtüözü, besteci ve Devlet Sanatçısı Ümit Yılmaz hem bu özel gecenin mimarı hem de şef solist olarak sahnede olacak. Kaya’nın uzun yıllar orkestra şefliğini üstlenen ve en yakın dostlarından biri olan Yılmaz hem anılarını paylaşacak hem de sanatçının en sevilen eserlerini kendi yorumu ve ustalığıyla seslendirecek. Ahmet Kaya’nın yakın dostu, gazeteci ve yapımcı Ali Çınar ise gecenin moderatörü olarak sahnede yer alacak. “Kendine İyi Bak”, “Tedirgin”, “Hep Sonradan” ve “Yazamadım” gibi hafızalara kazınan eserlerin söz yazarı olan Çınar, Kaya’nın hayatına ve üretim sürecine dair özel anılarıyla dinleyicileri geçmişe götürecek. Ezgilerin ve sözlerin duyguyla yoğrulduğu bu özel gecede, Gece Yolcuları grubunun üyeleri Edis İlhan ve Uğur Arslantürkoğlu unutulmaz bir performansa imza atacak. Güçlü sesiyle dikkat çeken Elif Kaya da sahneye çıkarak, Ahmet Kaya şarkılarına kendi duygusal yorumunu katacak. Kaya’nın müzik yapımcılığına başladığı ilk dönemlerde yanında olan Kent Ozanları grubunun üyesi Serhat Turunç, 1980’lerin müzik atmosferini ve dostluk hikâyelerini anılarıyla yeniden canlandıracak. Gazeteci ve şair Arslan Güven ise yıllara yayılan dostluklarının perde arkasını ve Kaya’nın Trafalgar Meydanı’ndaki güvercinli albüm kapağı fotoğrafının hikâyesini dinleyicilerle paylaşacak. Yeni Şafak Pazar olarak; Kaya’nın dostlarıyla konuştuk.
Ümit Yılmaz
Sahneye çıktığında seyirciyle bir olurdu
Ahmet Kaya’nın uzun yıllar orkestra şefliğini üstlenen ve en yakın dostlarından biri olan Ümit Yılmaz, Kaya ile dostluğunu anlatırken onunla kurduğu bağın yalnızca müzikal bir iş birliği olmadığını, yıllar içinde gerçek bir abi-kardeş ilişkisine dönüştüğünü söylüyor. Yılmaz, “Ahmet Abi’yle zamanla birbirimize güvenen, birbirini kollayan iki dost olduk. Vefatına kadar birlikte çalıştık. Onun son konserinde de beraberdik” diyor. Kaya’nın sahnedeki enerjisinden ve seyirciyle kurduğu güçlü bağdan bahseden Yılmaz, o yılların konser atmosferini şu sözlerle anlatıyor: “Şimdiki gibi 500-1000 kişilik konserler değil, 30-40 bin kişinin doldurduğu stadyumlarda sahne alıyorduk. Ahmet Abi sahneye çıktığında seyirciyle bir olurdu. Herkes aynı duyguyu hissederdi. Bu gücüyle, sesiyle, tavrıyla kitleleri etkilemeyi başarırdı.”
Kaya’nın hem iş disiplini hem de genç müzisyenlere verdiği değeri özellikle vurgulayan Yılmaz, Kaya’nın destekleyici yönünü de şöyle anlatıyor: “Titiz bir müzisyendi. Her zaman ‘Bir sonrakini daha iyi yapmalıyız’ derdi. Gençlere, özellikle konservatuvar öğrencilerine çok değer verirdi. Bizim Kent Ozanları grubuna ilk albüm fırsatını da o vermişti. Kendi konserlerinde bize mutlaka yer açardı, ‘Gençler okusun, çalsın’ derdi. Bizi hep korudu, kolladı. Ahmet Abi sahnede ne kadar güçlüydüyse, özel hayatında da o kadar cömertti. Kazandığının yarısını orkestrasıyla paylaşır, herkese sahip çıkardı” ifadelerini kullanıyor.
Özgür ruhlu ama bir o kadar da disiplinli
Kaya’nın hem sahne enerjisini hem de üretim sürecini yakından tanıyan Yılmaz, Kaya’nın “özgür ruhlu ama bir o kadar da disiplinli” olduğunu söylüyor: Yılmaz, “Gece saat üçte aklına bir melodi gelse arardı, hemen stüdyoya giderdik. Zaman kavramı yoktu. Beste üretmek onun için bir yaşam biçimiydi” diyor. 16 Kasım Pazar günü saat 20.30’da AKM’de gerçekleşecek “Ahmet Abi’min Şarkıları” konserinde hem orkestra şefi hem de solist olarak sahneye çıkacak olan Yılmaz, “Bu konser, benim için bir sahne etkinliğinden çok daha fazlası. Bu, bir vefa borcunun, bir dostluğun, bir kardeşliğin ifadesi. Ahmet Abi görüntülerle, sesiyle bizimle olacak. O sahnede sanki yanımda gibi hissedeceğim. Ahmet Kaya herkesin Ahmet Kaya’sı, onun şarkıları da herkesin şarkısı. Duygusal olarak çok zor bir gece olacak” sözleriyle duygularını paylaşıyor.
Yokluğu ‘olmasaydı sonumuz’ gibi
Ahmet Kaya’nın yakın dostu, gazeteci ve yapımcı Ali Çınar ise Kaya’yı “Asiydi, deli fişekti, dilinin kemiği yoktu ama tanıdığım en ‘sahici’ insandı. Düşündüğü gibi yaşar, yaşadığı gibi konuşurdu” sözleriyle tanımlıyor. Kaya ile sahnedeki duygusal bağı anlatan Çınar, “Sahnede şarkılarını yeniden yaşatmak bizde derin bir üzüntü ile ‘olmasaydı sonumuz böyle’ hissiyatını yaratıyor. Genize oturan bir taş gibi yokluğu” diyor. “Kendine İyi Bak”, “Tedirgin” ya da “Yazamadım” gibi unutulmaz şarkıların sözlerini yazan Çınar, Kaya ile yürüttükleri üretim sürecini “Bestesini yapıp bana attığı, ismini koyup basına duyurduktan sonra stüdyoda tamamlanan, benim bir gecede 20 tane şiir yazıp kendisine verdiğim, sonra bazıları şarkıya dönenler… “Ne hissediyorsak, o an içimizden ne geliyorsa oydu” sözleriyle özetliyor. “Tedirgin” şarkısının doğuşunu ise şöyle aktarıyor: “Ahmet albümün adını açıklamıştı ama şarkı ortada yoktu. Bir gecede yazdım, sabah stüdyoya gittiğimde şarkı tamamlanmış, yayına hazırdı. Hâlâ en çok dinlenilenler arasında.”

ARSLAN GÜVEN
Her notada sevgi ve mücadele
Gazeteci ve şair Arslan Güven, Ahmet Kaya’nın ikonikleşen Trafalgar Meydanı’nda güvercinle çekilmiş albüm kapağı fotoğrafını çekmişti. Güven o fotoğrafın hikâyesini şu sözlerle paylaşıyor: “O fotoğraf, gelecekteki hasret dolu günleri anlatıyordu sanki. Özgürlüğe inanmış iki ayrı canlı buluşmuştu o meydanda. Sonra memleket hasreti başlamıştı Ahmet Kaya için. Bir konser için gitmiştik Londra’ya. Konser öncesi ve sonrası Ahmet Kaya’ya olan sevgiye, ilgiye tanıklık etmiştik. Memleket hasreti çeken, sevenleriyle şarkılarla buluşmuş, hasret gidermişlerdi. Sonrasında kendisi de o hasrete kapıldı maalesef. Yaşanan o çirkin olayların sonrasındaki dönemdi.” Güven, “Sevgiyi, dostluğu, mücadeleyi, hasreti ve sevdayı her notada hissediyorsunuz” diyerek Kaya’nın şarkılarının yaşamın tüm duygularına dokunan samimi bir anlatıma sahip olduğunu vurguluyor.

EDİS İLHAN&UĞUR ARSLANTÜRKOĞLU
Toplumu birleştiren sanatçıydı
Gece Yolcuları grubunun üyelerinden Uğur Arslantürk Ahmet Kaya’nın şarkılarının toplumu birleştiren, samimi ve herkesin kendinden bir parça bulabildiği eserler olduğunu dile getiriyor. Arslantürk, “Hayatın/dönemin tüm duygusunu, tüm fotoğraflarını çok gerçek çok ince bir sözsel sanat ve sıcacık ülke melodileri ile harmanlayıp, eğitim seviyesi, yaşı, dili, kültürü nasıl olursa olsun tüm toplumu eşitleyerek karşısına oturtup dinletiyor” sözleriyle ifade ediyor. Edis İlhan ise “Çünkü politik ağırlığı da olan şarkıları vardı ve bazen kültürel olarak kendisini o politik duruşla ve kültürel konumla eşleştirmeyen insanların da deli gibi dinlediği ezberlediği bir sanatçıydı” açıklamasını yapıyor. Uğur Arslantürkoğlu, “Başarısının merkezinde fikirlerini kırmadan paylaşan, kıvrak ve samimi bir yorum gücü vardı. Müzikal dili sizi hayatın dertleriyle boğmaz, duygu dünyanızı ve sıla özleminizi aynı şarkılarda buluştururdu” diye ekliyor.

ELİF KAYA
Kaya’nın hazinesinden bir parça taşıyorum sesimde
Sanatçı Elif Kaya, Ahmet Kaya’nın şarkılarındaki içtenliğe vurgu yaparak, “Ahmet Kaya şarkıları her yönüyle samimiyet, gerçeklik ve dürüstlük taşıyor. Ben her zaman kalbimin hissettiği şarkıları söylemeye özen gösterdim. Ahmet Kaya ise, sonsuza kadar söyleyebileceğim birbirinden güzel ve ruhu bütünüyle hissedilen şarkılarla dolu bir sanatçı” diyor. Kaya, Ahmet Kaya’nın şarkılarını bir kadın olarak seslendirmenin kendisi için taşıdığı anlamı şu sözlerle anlatıyor: “Bir kadın olarak Ahmet Kaya şarkısı söylemek benim için çok özel. Çünkü bu duygular insana dair duygular. Bu sözler, bu melodiler, fikirler bu toprakların, bu dünyanın yaşadığı ve hâlâ yaşamakta olduğu meseleler. O yüzden bir kadın olarak Ahmet Kaya şarkısı söylerken onun yazdığı sözlerin, fikirlerin, duygularının ve hassasiyetinin derinliğini hissediyorum. Ve o anda şarkı artık benim şarkım gibi çıkıyor yüreğimden. Yani Ahmet Kaya’nın hazinesinden bir parça taşıyorum sesimde.”
SERHAT TURUNÇ
Bize evinin kapısını açtı
Müzisyen Serhat Turunç, Ahmet Kaya ile yollarının 1997 yılında kesiştiğini anlatarak, o dönemde altı genç müzisyenden oluşan Kent Ozanları grubunun hikâyesini anlatıyor. İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı’nda kurulan grubun ilk demolarını dinleyecek yapımcı arayışındayken Ahmet Kaya’nın devreye girdiğini belirten Turunç, şunları söylüyor: “Ahmet ağabey ve eşi Gülten abla, GAK Müzik Yapım şirketini kurmuşlardı. Grubun üyesi Ümit Yılmaz, aynı zamanda Ahmet ağabeyin orkestrasında bağlama çalıyordu. Demo kaydımızı dinletince ilgisini çekmiş. Davet etti, tanıştık ve böylece ‘Güllerin İçinde’ albümünün ilk adımını attık.” Ahmet Kaya’nın hem sanatçı hem ağabey olarak büyük destek verdiğini vurgulayan Turunç, o günleri şöyle anlatıyor: “Ahmet ağabeyin stüdyosu evinin giriş katındaydı. Tüm imkânlarını bizim için seferber etti, bize evinin kapısını açtı, aile bireyi gibi davrandı. Sayısını hatırlamadığım kadar çok televizyon programına ve konsere birlikte çıktık. Yıllarca omuz omuza müzik yaptık.”
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:58
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 09 Kasım 2025 08:46 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















