11 Kasım 1938 de dünya basını ne yazdı: Bir lideri ölümsüz yapan nedir?
Halktv sayfasından alınan verilere dayanarak, Ankara24.com duyuruda bulunuyor.
10 Kasım 1938 sabahı Türkiye'nin üzerine çöken matem, sadece bu toprakların değil, bütün dünyanın ortak hüznüydü. Bazen bir lider ölür, haber bültenlerinin sonuna sıkışır. Bazen bir lider ölür, manşetlere çıkar. Ama çok azı vardır ki, ölümünde dünya basınının kalemleri aynı kararlılıkla titrer. Mustafa Kemal Atatürk, işte o ender insanlardan biriydi.
Atatürk’ün ölüm haberi duyulur duyulmaz, dünyanın dört bir yanındaki gazeteler aynı cümlede birleşti.
“Çağımızın en büyük devlet adamlarından biri”
Bu cümle, Londra’daki The Times gazetesinin manşetiydi. İngiliz geleneğinin ağır, temkinli dili bile bu kez ölçüsünü bir kenara bırakmıştı. Onlara göre Atatürk, sadece bir ulusun kaderini değiştirmemiş, “Doğu’nun yüzyıllar süren akışını” tersine çevirmişti.
Şöyle yazmışlardı.

"O, ulusunu Orta Çağ karanlığından çıkarıp modern dünyanın onurlu bir üyesi yaptı.”
Paris’te Le Figaro, “Batı’ya bakan ve Batı ile konuşmasını bilen büyük reformcu” diye yazdı.
New York Times, Atatürk’ü tarif ederken şöyle dedi.
“Dünyanın nadir gördüğü bir liderlik gücüne sahipti. Bir ulusu tek başına yeniden inşa etti.”
O günkü Sovyet gazeteleri ise onu “emperyalizme karşı direnişin büyük kumandanı” olarak anıyordu. Pravda şöyle yazdı.

"Emperyalizme karşı direnişin büyük lideri”
Hindistan’ın sömürge altında yaşayan aydınları, Atatürk'te kendi geleceklerinin gölgesini gördüler. “Doğu’nun yeniden doğuşu” ifadesi Times of India’nın sayfalarına böyle girdi.

Ve Yunanistan. Ethnika Nea'nın yorumu şuydu.
“Türk Lider’in ölümü nedeniyle her iki ulusun da üzüntü içinde olması son derece doğaldır.”
Bu manşetlere baktığımızda insan ister istemez soruyor; Bir lideri ölümsüz yapan nedir?
Zaferleri mi? Karizması mı? Kurduğu kurumlar mı?
Yoksa ardında bıraktığı düşünsel miras mı?
Atatürk’ün ölümünden sonra dünyanın gösterdiği bu saygı, aslında bir gerçeği hatırlatıyor.
Bazı liderler kendi uluslarının sınırlarını aşar ve insanlığın ortak hafızasına yazılır.
Çünkü Atatürk, yüzyıllardır “geri kalmış” damgasıyla aşağılanan bir coğrafyaya yeni bir cümle söyletti.
O cümle şuydu.
“Biz de yapabiliriz.”
Cehaleti yenebiliriz.
Bilimi kutsayabiliriz.
Kadını toplumun öznesi yapabiliriz.
Hukuku herkes için geçerli kılabiliriz.
Devleti, aklın ve liyakatin üzerine kurabiliriz.
Dünya basını, 1938’in o kasım sabahında aslında bir ölüm haberi yazmadı.
Bir çağın kapandığını kaydetti.
Ve başka bir çağın kapısını Atatürk’ün açtığını not düştü.
Bugün, o küpürlere baktığımızda şunu görüyoruz.
Biz bazen kendi değerimize körleşiyoruz.
Bazen iç kavgaların, günlük siyasetin tozu içinde gerçeği göremiyoruz.
Ama dışarıdan bakanlar, tarihin akışını daha berrak okuyor.
Ve o berraklıkta Atatürk’ün adı hâlâ ışıyor.
Dünya, 86 yıl önce bir lideri uğurladı.
Biz ise bugün hâlâ onun bıraktığı mirasın içinde yaşıyoruz.
Sorulması gereken şu:
"Bu mirasa layık olabiliyor muyuz?"
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:56
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 10 Kasım 2025 09:59 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















