Ankara24.com
close
up
Yükseköğrenimde üç yıl tartışması: Amaç ne, yararı kime?

Yükseköğrenimde üç yıl tartışması: Amaç ne, yararı kime?

T24 sayfasından alınan verilere dayanarak, Ankara24.com duyuru yapıyor.

YÖK'ün üniversite eğitimini üç yıla indirmeye yönelik çalışması, genç işsizliğin yüksek seyrettiği ve 2025'in "Aile Yılı" ilan edildiği bir dönemde tartışma yarattı. Kadın örgütleri ve ekonomistler uyarıyor.

Yükseköğrenim süresinin dört yıldan üç yıla düşürülmesine yönelik olası düzenleme, genç işsizliğin yüksek seyrettiği ve 2025'in "Aile Yılı" ilan edildiği bir dönemde yeniden gündeme geldi. Tartışma yalnızca eğitim sistemine ilişkin teknik bir değişikliği değil; istihdam, nüfus politikaları ve toplumsal cinsiyet eşitliği açısından da önemli soru işaretlerini beraberinde getiriyor.

YÖK: Daha yoğun bir model üzerinde çalışıyoruz

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Erol Özvar, üniversite eğitim süresinin üç yıla düşürülmesine olanak tanıyacak bir model üzerinde çalıştıklarını açıkladı. Özvar'a göre hedef, lisans programlarında öğrenim çıktılarından ve toplam krediden vazgeçmeden, eğitim yılını daha yoğun hale getirerek öğrencilerin daha kısa sürede mezun olabilmesi.

YÖK Başkanı, bu çerçevede akademik takvimin yeniden düzenlenmesi ve eğitim yılının iki yerine üç yarıyıl şeklinde planlanması seçeneklerinin gündemde olduğunu belirtti. Düzenlemenin, öğrenim kredileri ve program içerikleri korunarak hayata geçirilmesinin amaçlandığını söyleyen Özvar, çalışmanın yeni akademik yılda uygulanabilecek bir modele dönüştürülmesinin hedeflendiğini ifade etti.

Genç işsizlik yüksek, üretim sistemi hazır mı?

DW Türkçe'ye konuşan İstanbul Kültür Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan Alçın tartışmanın yalnızca eğitim süresinin kısaltılması üzerinden yürütülmesinin, yükseköğretimdeki nitelik sorununu görünmez kıldığını ifade ediyor.

İstanbul Kültür Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan Alçın

Alçın'a göre Türkiye'de üniversite mezunları arasında işsizlik oranı yüksek seyrederken, eksik istihdam da hesaba katıldığında mezunların yalnızca yaklaşık dörtte biri eğitimine uygun bir işte çalışabiliyor.

Bu tabloda gençlerin temel sorununun üniversiteden daha erken mezun olmak değil, daha donanımlı ve nitelikli biçimde mezun olabilmek olduğunu vurgulayan Alçın, üretim sisteminin de bu ihtiyaca yanıt verecek bir yapıda olmadığını söylüyor. Son yıllarda özellikle sanayi sektöründe yaşanan istihdam kayıplarına dikkat çeken Alçın, sanayinin bugün en büyük sorununun nitelikli iş gücü açığı olmadığını belirtiyor.

"Sayısal kısaltma kalite sorununu derinleştirir"

Yükseköğrenimin üç yıla indirilmesine gerekçe olarak Avrupa örneklerinin gösterildiğini hatırlatan Alçın, Türkiye'deki kredi ve ders yükü hesaplamalarının bu ülkelerle aynı nitelik düzeyini yansıtmadığını ifade ediyor. Eğitimin içeriği ve kalitesi tartışılmadan yapılacak sayısal kısaltmaların, üniversitelerin zaten tartışmalı olan niteliğini daha da zayıflatma riski taşıdığını söylüyor.

Bazı alanlarda üç yıllık programların mümkün olabileceğini kabul eden Alçın, bunun tüm bölümlere genellenmesinin doğru olmayacağını vurguluyor. Alçın, her alanın kendine özgü koşulları bulunduğunu, nitelik tartışması yapılmadan atılacak adımların yükseköğretimde memnuniyetsizliği artıracağını dile getiriyor.

Yabancı öğrenciler için "hızlı mezuniyet" mesajı mı?

Tartışmanın bir diğer boyutunu yabancı öğrenci politikası oluşturuyor. Prof. Dr. Sinan Alçın'a göre Türkiye, özellikle geçmiş YÖK yönetimlerinden itibaren yükseköğretimde giderek daha fazla "yabancı öğrenci pazarı"na yönelmiş durumda. Bu süreçte "üç yılda lisans mezuniyeti" gibi mesajların, Türkiye'yi yabancı öğrenciler açısından daha cazip bir ülke olarak konumlandırma amacı taşıyabileceğini söylüyor.

Alçın, bu yaklaşımın aynı zamanda yurtdışına yönelen başarılı öğrencilerin Türkiye'de kalmasını teşvik etmeyi hedefliyor olabileceğini, ancak tüm bu hedeflerin nitelik tartışmasından bağımsız ele alınmasının yükseköğretimin sorunlarını derinleştireceğini belirtiyor.

"Kız çocukları için yükseköğrenim koruyucu bir alan"

DW Türkçe'ye konuşan Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü ise yükseköğrenimin özellikle kız çocukları ve genç kadınlar açısından yalnızca akademik bir kazanım olarak değerlendirilemeyeceğini vurguluyor.

Güllü'ye göre üniversite, erken yaşta, zorla ya da baskı altında evliliklere karşı koruyucu bir toplumsal mekanizma işlevi görüyor.

Sahada çalışan kadın örgütlerinin, yükseköğrenimi kazanarak evdeki baskıdan kaçmaya çalışan çok sayıda genç kadının mücadelesine tanıklık ettiğini belirten Güllü, "Bu sürenin kısaltılması, kadınların aile ve çevre baskısına daha fazla maruz kalmasına yol açabilecek" diyor ve bu durumun erken yaşta evliliklerle mücadelede önemli riskler doğuracağını vurguluyor. Güllü, "Toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin yapısal olarak devam ettiği ülkemizde, kadınların eğitim süresini kısaltan her politika, kadınların kamusal alandaki varlığını zayıflatmakta; ekonomik bağımsızlıklarını geciktirmekte ve evlilik odaklı yaşam kurgularını güçlendirmektedir" uyarısında bulunuyor.

Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü "Aile Yılı" ve nüfus politikası endişesi

Kadın Dernekleri Federasyonu, yükseköğrenimin üç yıla düşürülmesi tartışmasını, 2025'in "Aile Yılı" ilan edilmesinden bağımsız değerlendirmiyor. Güllü, kadın cinayetlerinin hâlâ yüzlü rakamlarla ifade edildiği bir ülkede "Aile Yılı" ilan edilmesini daha önce de eleştirdiklerini hatırlatıyor.

Aile kurulmasını hızlandırmaya dönük olduğu açık olan bu yaklaşımın, toplumsal etkileri araştırılmadan gündeme getirilmesinin doğru olmadığını vurgulayan Güllü'ye göre kadınların eğitimden erken koparılması aile kurumunu güçlendirmiyor. Aksine kadınların bakım emeği ve bağımlılık ilişkileri üzerinden tanımlandığı eşitsiz yapıları yeniden üretiyor. Güçlü bir ailenin, kadınların özgür bireyler olarak eğitim, istihdam ve karar alma süreçlerine eşit katılımıyla mümkün olduğunu söylüyor.

Kadınlar açısından eşitsizlik riski

Yükseköğrenime ilişkin değişikliklerin kadın istihdamını güçlendiren bütüncül politikalarla desteklenmemesi halinde eşitsiz sonuçlar üretmesinin kaçınılmaz olduğunu söyleyen Canan Güllü, nüfus politikalarının alarm vermesinin nedenlerinin de piyasa ekonomisi, yoksulluk ve yoksunluk bağlamında ele alınması gerektiğini vurguluyor.

"Geçmiş hataların bedelini kadınlar ödedi"

Kadın Dernekleri Federasyonu, daha önceki eğitim politikalarının yarattığı sonuçlara da dikkat çekiyor. Güllü, 4+4+4 sistemiyle birlikte özellikle ikinci dört yıldan sonra örgün eğitimden ayrılan kız çocuklarının erken yaşta evlendirildiğine toplum olarak tanıklık edildiğini hatırlatıyor.

Kadın politikalarının aile politikalarına indirgenmesinin, eşitliğin göz ardı edilmesine ve bunun da kadınların yaşam haklarına mal olmasına yol açtığını belirten Güllü, sahada bu yanlışların sonuçlarını onarmaya çalışan bir sivil toplum çalışanı olarak benzer bir hatanın yeniden yapılmaması gerektiğini vurguluyor.

"Eğitim politikaları yaşam hakkının parçası"

Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu, yükseköğrenim süresine ilişkin olası tüm düzenlemeler öncesinde toplumsal cinsiyet etki analizlerinin yapılması çağrısında bulunuyor. Eğitim süresinin kısaltılmasının kız çocukları ve genç kadınlar üzerindeki erken evlilik riskini artırıcı etkilerinin bilimsel ve saha verileriyle değerlendirilmesi gerektiğini belirtiyor.

Federasyona göre kadınların ekonomik bağımsızlığını güçlendirmeyen ve istihdam güvencesi sağlamayan eğitim reformlarından kaçınılması gerekiyor. Kadınların eğitime erişimini zayıflatacak her düzenlemenin, erken yaşta evliliklerle mücadelede geriye gidiş anlamına geleceği uyarısı yapılıyor. Eğitim politikalarının, kadınların yaşam hakkı, eşitlik ve özgürlük mücadelesinin ayrılmaz bir parçası olduğu vurgulanıyor.

Önemli haberleri ve güncellemeleri kaçırmamak için Ankara24.com'ı takip edin.
seeGörüntülenme:99
embedKaynak:https://t24.com.tr
archiveBu haber kaynaktan arşivlenmiştir 27 Aralık 2025 20:31 kaynağından arşivlendi
0 Yorum
Giriş yapın, yorum yapmak için...
Yayına ilk cevap veren siz olun...
topEn çok okunanlar
Şu anda en çok tartışılan olaylar

Hicaz seyahatnamesi okuyucuyla buluştu

26 Aralık 2025 00:39see176

Ankara 2026 Yılı Türk Dünyası Turizm Başkenti ünvanını resmen aldı

27 Aralık 2025 00:51see173

Bakanlığın sahipsiz hayvanlar genelgesine yargı dur dedi

26 Aralık 2025 00:41see164

Terörün finansmanı yla suçlanan 7 kişi ve 3 şirketin malvarlığı donduruldu Sözcü Gazetesi

26 Aralık 2025 00:37see161

ABD barış çağrısı yaptı; çatışmalar devam ediyor

26 Aralık 2025 00:40see161

ABD yi sarsan fırtınalar tatil dönüşlerini kabusa çevirdi: Binlerce uçuş iptal

27 Aralık 2025 00:59see158

Apart odasında çıkan yangın panikletti Aydın Haberleri

26 Aralık 2025 19:37see157

Yıl olmuş 2026, hâlâ dövize vergi yok Özgür Bayram Soylu

27 Aralık 2025 04:24see155

Şampiyon sporcu 18 yaşında hayatını kaybetti

27 Aralık 2025 00:36see154

Ömer Sarıgül den karşı hamle: Revna Sarıgül e 10 milyon TL lik dava

26 Aralık 2025 21:35see153

Özgür Özel davayı kazandı! Melih Gökçek tazminat ödeyecek

26 Aralık 2025 03:39see151

GSS borcunu ödeyen vatandaş pişman oldu Sözcü Gazetesi

26 Aralık 2025 04:50see150

Borsa düşüyor, altın şişmeye devam ediyor: İşte haftanın kazananları

26 Aralık 2025 19:54see147

Avrupa nın en sakin ülkesinde sıra dışı olay: Aynı aileden 4 kişi ölü bulundu

26 Aralık 2025 00:28see145

Kınalıada da CHP li Meclis Üyesi Bıçaklandı

26 Aralık 2025 00:00see121

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ HİZMETİ ALINACAKTIR

27 Aralık 2025 00:08see119

Hakkari de hafif ticari araç, Zap Suyu na uçtu! Kayıplar için arama çalışması başlatıldı

26 Aralık 2025 01:31see116

Atama bekleyen öğretmenler belirsizlik kıskacında!

26 Aralık 2025 05:04see116

CHP İstanbul İl Başkanlığı belediyeleri haraca bağlamış Gündem Haberleri

26 Aralık 2025 04:33see116

3 ilde dev fuhuş operasyonu: 10 şüpheli tutuklandı 14 kadın kurtarıldı

27 Aralık 2025 02:44see114
newsSon haberler
Günün en taze ve güncel olayları