‘Yetersiz D vitamini alımı, kalın bağırsak kanserini tetikleyebilir’
Dha sayfasından alınan bilgilere göre, Ankara24.com açıklama yapıyor.
Kalın bağırsak kanserinin dünyada 3’üncü sırada görülen bir kanser türü olduğunu ve kansere bağlı ölümler içerisinde 2’nci sırada geldiğini belirten VM Medical Park Pendik Hastanesi’nden Gastroenteroloji Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Orhan Uzun, “Kalın bağırsak kanserinde erken evre kanserlerde 5 yıllık yaşam süresi yüzde 90’ların üzerinde iken, evre IV metastatik hastalıklarda yüzde 20’ler seviyelerine kadar düşmektedir” diyerek erken teşhisin önemine dikkat çekti.
Kalın bağırsak kanserinin oluşumu hakkında açıklamada bulunan Doç. Dr. Orhan Uzun, şu bilgileri paylaştı:
“Kalın bağırsak, ‘ileoçekal valv’ denilen ince bağırsak bitiminden sonra başlayan ve anüse kadar devam eden, yaklaşık 150 cm uzunluğunda içi boş tubuler (boru veya kanal biçiminde) yapıda bir organdır. Kalın bağırsak kanseri genellikle bu tubuler yapının iç yüzünü kaplayan epitel dediğimiz dokunun normal olmayan bir şekilde çoğalması ve büyümesi sonucu ortaya çıkan hastalıklı yapılardır. Genellikle epiteldeki bu büyüme polip denilen çıkıntılar tarzında olup, bu polipler zaman ile kanserli dokulara dönüşmektedirler.”
‘HASTALARIN YÜZDE 90’ININDA SEBEP GENETİK DEĞİL’
Kalın bağırsak kanserinin genellikle 50 yaş üzerinde erkeklerde görülmekle birlikte son zamanlarda genç yaş grubunda ve de kadınlarda görülme sıklığının gittikçe artmaya başladığına dikkat çeken Doç. Dr. Orhan Uzun, “Hastaların yüzde 10 kadarında ailesel geçiş özelliği görülürken, yüzde 90 hastada herhangi bir genetik geçiş görülmeden sporadik olarak ortaya çıkmaktadır” diye konuştu.
‘RİSK FAKTÖRLERİNE DİKKAT EDİLMELİ’
Doç. Dr. Orhan Uzun, risk faktörlerini ise şöyle sıraladı:
“Yüksek miktarda kırmızı et ve işlenmiş et ürünleri tüketimi, şekerli içecekler, obezite, alkol tüketimi, sigara içimi, yetersiz D vitamin alımı inflamatuar bağırsak hastalıkları, tip 2 diyabet hastalığı diğer risk faktörleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Kronik kabızlık, bağırsak tembelliği, hemoroidal hastalıklar, fissür gibi semptom ve hastalıklar kalın bağırsak kanser gelişimi üzerine birer risk faktörü oluşturmazlar.”
Doç. Dr. Orhan Uzun, “Son zamanlarda ortaya çıkan gayta alışkanlığında ve şeklinde değişiklikler, tam dışkılama boşaltım eksikliği hissetme, dışkılama ile birlikte veya dışkılamadan bağımsız rektal kanama, açıklanamayan kansızlık ve de bağırsağın tam tıkanması durumunda ortaya çıkan gaz ve gayta yapamama, bulantı, kusma gibi şikayetlerde bu hastalıktan şüphelenmek gerekir” dedi.
'POLİP DENİLEN ERKEN DÖNEMDE TANIYLA HASTALIK ÖNLENEBİLİR’
Kalın bağırsak kanserinin diğer organ kanserlerinde olduğu gibi çok fazla belirti vermeden, ileri evlerde karşımıza çıkan bir hastalık olduğunu söyleyen Doç. Dr. Orhan Uzun, “50 yaş üzeri şikayeti olmayan veya yukarıda açıklanan belirtileri olan kişilerde hastalığın polip döneminde yada erken evresinde teşhis konulması sağlanır. Böylece hastalığın önlenmesi veya erken evrede tedavi edilmesi sağlanmış olunur. Herhangi bir şikayeti olmayan hastada tarama programı 50 yaş sonrası yıllık immun kimyasal fekal gizli kan testi, 5 yılda bir fleksibl rektosigmoidoskopi ve 10 yılda bir tam kolonoskopi yapılması önerilmektedir. Ailesel kolon kanseri öyküsü olan bireylerde ise ilk kanser tanısı yaşından 10 yıl önce tam kolonoskopi yapılması ve daha sonraki planlamaları yapmak gerekmektedir” ifadelerini kullandı.
Doç. Dr. Orhan Uzun, inflamatuar bağırsak hastalığı olan bireylerde ise hastalık tanısından 8-10 yıl sonra tam kolonoskopi yapılması gerektiği ve hastalık durumuna göre sonraki kolonoskopi planlaması yapılması gerektiğini belirtti.
‘ÖNLENEBİLİR BİR HASTALIK’
Kalın bağırsak kanseri, önlenebilir bir hastalık olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Orhan Uzun, tedavide yapılması gerekenler hakkında şunları söyledi:
“Kanserin öncüsü olan poliplerin çıkarılması durumunda kanser gelişiminin önüne geçilmiş olunur. Erken evre denilen ve sadece tümörün bağırsak mukozasında sınırlı olduğu durumlarda hastalığı endoskopik yöntemlerle tedavi etmek mümkündür. Lokal ileri denilen kanserin bağırsak duvarında ve çevre lenf nodlarına yayılmış olduğu durumlarda ise hastalığın yerleşim yerine göre önce cerrahi tedavi sonrasında kemo-radyoterapi veya öncesinde kemo-radyoterapi sonrasında ise cerrahi tedavi şeklinde tedavi önerileri bulunmaktadır. Çevre organlara kadar girmiş veya uzak metastaz yapmış hastalıkta kemoterapi sonrasında yapılan değerlendirmeler sonucunda cerrahi tedavi de uygulanabilmektedir. Sonuç olarak hastalığın hangi klinik evrede olduğuna bağlı olarak endoskopik yöntemlerden, cerrahi, kemoterapi veya radyoterapi kadar iç içe geçmiş tedavi seçenekleri ile hastalığın tedavisini yönetmek mümkün olabilmektedir.”
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:42
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 27 Ekim 2025 10:02 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















