Yapay zekâ ünlü hattatları taklit ediyor Kültür Sanat Haberleri
Ankara24.com, Yenisafak kaynağından alınan verilere dayanarak duyuru yapıyor.
Hat sanatına öyle aşık oldu ki, Erzurum’da tıp okurken sırf bu sanatı öğrenmek uğruna her şeyi geride bırakarak İstanbul’a geldi. Hiç yazı bilmeden yazıya aşık olan, öğreten birisi olmadığı için marangoz kalemiyle kendi kendine öğrenmeye çalışan hat ve ebru sanatının yaşayan en büyük üstatlarından Fuat Başar’dan bahsediyorum. Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülü sahibi de olan Başar Hoca’yla hem atölyesinin olduğu hem de çoğu vaktini geçirdiği Küçükayasofya’da buluşarak 50 yıllık sanat hayatını konuştuk. Yeni nesil hat sanatçılarından, yapay zekanın yazıyı taklit etmesine kadar her detayı konuştuğumuz Hoca, geçmişin hat ve ebru sanatçılarından örnekler verdi.
Hat ve ebruya başlama hikayenizi anlatır mısınız? Önce hangisine başladınız?
1976 yılında bir kitap vesilesiyle önce yazıya başladım. Yani ‘Elif’i bilmeyen ben, yazıları gördüğümde, çizgiler beni ayrı bir aleme götürdü. Etrafta öğretecek kişi arıyorum, yok. Kanunen de yasak. Kendi kendime marangoz kalemiyle başladım yazmaya. Geniş ağızlı bir kalemdir o. Ucunu kesik bir şekle getirdim. “Her cahil cesur olur” diye bir söz vardır, yazdıklarım bir hoşuma gidiyor... Üzerinden iki gün geçtiğinde, “Bu ucubeyi ben mi yazdım?” diyorum. 50 yıl geçmiş aradan, aynı haldeyim. Bir gün önce yazdığımı beğenemiyorum. Bu ömür boyu da böyle sürermiş meğer.
HARFLERİ YENİ YENİ TANIMAYA BAŞLADIM
Tamamlanma hali hiç olmuyor mu?
Hiç yok, bunun bir üst sınırı yok. Üst sınırı olan şeyden ne sanat olur ne bilim olur ne de din olur. Biraz iddialı ama ispatı gayet de kolay. Rahmetli Hamit Aytaç hasta yatağında hokkası ve kalemi yanında çalışırken, “Ben harfleri yeni yeni tanımaya başlamıştım, ama yazmaya herhalde ömür vefa etmeyecek” demişti. Bunu dünyanın gelmiş geçmiş en sayılı ustalarından birisi söylüyor ve sözü tevazu değil, hakikat. Şimdi şimdi çok iyi anlıyoruz onu.
ON YIL ARAYLA HAT VE EBRU İCAZETİ ALDIM
Erzurum’da tıp okurken her şeyi bırakıp sanatın peşine düştünüz. Nasıl verdiniz o kararı?
İstanbul’da bir Hamit Aytaç Hoca olduğunu duydum. Gidip gelme imkanım yoktu. Bir kişinin aracılığıyla mektup yazarak yazı örneklerimi gönderiyordum. Hoca’dan bir cevap geldiğinde göklere uçuyorum. Baktım ki bu iş uzaktan mektupla filan olmayacak. Toplanıp İstanbul’a gittim. Ebruda da Mustafa Düzgünman vardı. Ya bunlar göçüp gitseler, 13-14 asırlık bir sanat tarihe gömülecek. Dedim ben tıbbiyeyi bir kenara bırakayım, o da mukaddes bir şey tabii. Fakat bunlar göçer giderse sanat unutulacak. Ben bunlara yetişeyim, alabileceğim ne varsa alayım. 1980’de geldim İstanbul’a. Hamid Bey’den hat, Düzgünman’dan ebru dersi aldım. Vefatlarına kadar çalıştık. On yıl arayla icazet almak da nasip oldu.
TEKNOLOJİYE HER ŞEY YAPTIRILMAMALI
Son yıllarda hat sanatının gelişimi ve değişimiyle ilgili neler söylemek ister misiniz?
Gelişimi yok. Uydurmacılık ve yorum diye başımıza açılan belalar var. Bilgisayarda yazıyı düzenleyip altına kendi imzasını koymak, sanata karşı çok büyük bir terbiyesizlik. Sanatı bitirir bu. Yarın öbür gün yapay zekâ işi ele aldı mı insan unsuru ortadan kalkar.
Hat sanatı için de yapay zekâ tehlikesi var mı?
Var var. Mesela Sami Efendi’nin yazı örnekleri internette var. Onları alarak ayetteki harfleri ve birleşmeleri o stilde ekliyor. Bir çıkış alarak altına imzasını atıyor. Sonra da “Adama bak maşallah Sami Efendi gibi yazmış” dersin.
Sami Efendi’nin yazısı malum. Bu tür çalıntı ürünler tespit edilemiyor mu?
Ediliyor tabii ki. İslam Kültür Merkezi’nde jürilik yaparken tespit ettik. Şevki Efendi’nin yazısı gibi incecik bir yazı. Dikkatle bakınca anlıyorsun, hemen yarışma dışı bırakıyoruz. Teknoloji bu kadar putlaştırılmamalı. Ona her şey yaptırılmamalı. Yani yarın öbür gün zamane Müslümanları vekalet verip, insan şeklindeki robotlara namaz kıldıracaklar yahu. Dini, sanatı bilimi kaldırır bunlar. Sanat bir ruh işidir. İşçilik meselesi değil yani.
İŞİN ASLINI ÖĞRENMEDEN YORUM YAPAMAZSIN
Peki hocam, hani gelişmiyor dediğiniz hat sanatında bir de ikiye bölünmüşlük durumu var. Gelenekselcilerle modernciler neden birbirini sevmiyor?
Sevmemek değil, yapılan işin yanlış olduğunu ortaya koymaktır. Bu gidiş yanlış. Sanat insanın kendi ruhunda ve bedeninde neşet eder. Öyle zuhura gelir. İnsan işin aslını öğrenmeden iştihat yapamaz. Yorum bir iştihat meselesi. Ve yorumda isabet şarttır. Bugün hiçbir isabet yok. Son zamanlarda işin aslını öğrenen Hamit Bey’di, o bile yorum yapmadı. İşin zirvesi veya ustalık tarafı olmaz. İslam sanatçısı olan kişi, “Gerçek usta Allah’tır” der, boynunu eğer.
Yorum yapamaz mı yani?
Mutlak surette harf ölçülerine, istif ve okunma kaidelerine riayet edilerek sınırsız kompozisyon çıkar. Bunun önü kesilmemiş. O bir çeşitliliktir. Sanatçının da boynunun borcudur. Ama eskiler vav harfinin içine dört nokta yapmış da ben yedi buçuk nokta yapayım diyemezsin. Geçmişteki işin ustalarına saygı da gitti. “Onlar bilmiyor, ben biliyorum” havasında olmaktır bu. Öyle yutturmacaların içindeyiz. İnsanoğlu da farkında olmadan yutuyor maalesef. Her zaman üstüne basa basa “Sanatınızı mutlaka ilerletin, ama uydurmayın” derim. Sanat uygunluklar toplamıdır, uyduruklar toplamı değildir.
Şefik Bey'in yazısına Fuat Başar'ın ebrusu eşlik ediyor.
EBRUNUN İCAZETİ TAKLİTLE OLURDU
Hat veya ebru sanatında icazet müessesesi günümüzde de devam ediyor mu?
70’li 80’li yıllarda kaybolma tehlikesi çok yüksekti ama şimdi devam ediyor. Ebruda da icazet veriliyor. Çok kişi icazet falan yok diyor ama ben şahsen çok enteresan hadiseler yaşadım. Düzgünman’ın yazılı bir icazeti yok, fakat ilginç bir olayla icazetini gördüm. Koleksiyoner bir tanıdığım Büyükada’dan rahmetli Mehmet Ali Kâğıtçı’nın terekesini almış. Yazılar, ebrular filan var içinde. Bunların kime ait olduğunu tespit etmek için beni çağırdı. Bu Düzgünman’ın bu Necmeddin hocanın ayırıyoruz. Birisine geldim, her ikisinin eserine de benziyor. Düzgünman Hoca sağ, dedim soralım. Hocaya götürüp sorduk, baktı baktı, “Hey gidi günler, 1950’li yıllar. Necmettin Hoca dedi ki ‘Oğlum Mustafa, ebruda icazet, ebru taklidiyle olur. Al şu benim ebrumu, taklidini yap, icazetin bu olsun.’ Bu ebru o ebru” dedi. Yani icazet müessesesi yok diyenlere de bunu ithaf etmiş olalım. Tabii bizim kendisinden aldığımız icazet hocanın metnini hazırlamış olduğu ve altına imzasını atmış olduğu icazet. Biz de o geleneği devam ettiriyoruz halen.
BATI EBRUYU BOYALI KAĞIT OLARAK GÖRÜYOR
Hat veya ebru sanatı yurt dışında nasıl algılanıyor? Hak ettiği değeri buluyor mu?
Vallahi kendilerince işçilik taraflarını yapıyorlar. Yazı gayrimüslimlere pek nasip olan bir şey değil. Fakat ilgilerini çekiyor. Çünkü yazının ruhsal geometrisi, farkına varmasalar bile onları cezbediyor. Ebruda da kim ne derse desin yine Türk ebrusu tercih ediliyor. Bizden yürüterek geliştirseler de ne renk armonisi var ne bir ruh var. Batı ebruyu boyalı kâğıt olarak görüyor, ama bizde ebrunun felsefesi çok derin.
Fuat Başar'ın "Edep Ya Hu" yazısı.
HERKESİN GÖZÜ ÖNÜNDE SANAT İCRA EDİLMEZ
Siz her iki sanatı da yapıyorsunuz. Yazı yazarken veya ebru yaparken nasıl bir ruh halinde oluyorsunuz?
“Yazı yazarken kıldan ince bir sırat üstünde yürüdüğünü unutma” diye bir tavsiye vardır. Hakikaten kıl kadar hata kaldırmıyor yazı. O yorar. Ebruda da azami dikkat, ama bitince rahatlıyorsunuz. Ve herkesin gözü önünde sanat icra edilmez. Bir kadın için evladı iftihar vesilesidir. Evladını herkes görsün, sevsin ister. Ama o kadın herkesin içinde doğum yapmaz. Sanatı icra etmek, doğum yapmak gibidir. Herkes inzivasına çekilecek.
SEKİZ KUŞAK BİR ARADA SERGİ AÇIYORUZ
Sanat hayatınızda 50 yılı geride bıraktınız. Ne söylemek istersiniz?
Çok sıkıntılar çektiğimiz dönemler oldu. Demek ki samimiyet ve ihlasla işe sarılmışız, gelenler de öyle davranmışlar ki, 2026 yılının ikinci haftası hat ve ebrudan sekiz kuşak öğrenci bir arada Başakşehir Belediyesi’nin öncülüğünde bir sergi açıyoruz. Bu, dünya tarihinde görülmüş bir şey değil. Demek ki insanımızın genlerinde sanat var. Öğrenen, öğrendiği kadarıyla öğretiyor. Çığ gibi büyüdü. Yani milletimize, vatanımıza hizmet olsun diye bin bir türlü zorluklar içinde bugünlere getirdik.
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:38
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 23 Aralık 2025 04:03 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















