Toplum distimi olmuş!
Ankara24.com, Halktv kaynağından alınan verilere dayanarak açıklama yapıyor.
Geçen gün Mahfi Eğilmez’in bloğundaki yazısını okudum. İşte bu dedim; içinde bulunduğumuz durumu özetleyen tek kelimelik tanım bu…
Distimi…
Kötü bir şey mi? Ölümcül mü?
Değil ama süründürüyor…
Distimi kronik depresyona deniliyor. İyileşmesi uzun süren depresyona diyelim.
Peki kişi yakalanır da toplumlar depresyona girer mi? Toplumlar distimi olur mu?
Olurmuş!...
Mahfi Eğilmez’in yazısından birkaç alıntı yapacağım. O da Spor yazarı Mehmet Demirkol’un bir yorumundan esinlenmiş… Eğilmez’in ‘Distimi’ başlıklı yazısının girişi şöyle:
"Geçenlerde youtube’da izledim: Mehmet Demirkol, futbol üzerine yorum yaparken Fenerbahçe’nin durumunu sürekli depresyon hali olarak tanımladı ve buna tıp biliminde “distimi” denildiğini söyledi. Bu tespit, yalnızca Fenerbahçe için değil Türk toplumu için de anlamlı göründüğü için çok ilgimi çekti.
Kişinin duygu, düşünce ve davranışlarını olumsuz etkileyen ciddi bir ruh sağlığı bozukluğu olarak tanımlanan depresyon (diğerlerinden ayırmak için majör depresyon deniyor), sürekli üzüntü, ilgi kaybı ve enerji düşüklüğü gibi belirtilerle kendini gösteriyor. Günlük yaşamı zorlaştırarak sosyal ilişkilerden iş hayatına kadar birçok alanda olumsuz etkilere yol açabiliyor. Kişide umutsuzluk hissi, hayattan zevk alamama, uyku ve iştah değişiklikleri, konsantrasyon bozukluğu gibi belirtiler ortaya çıkarıyor. "
Şu notu da düşeyim. ‘Distimi’ye teşhis konulması da zormuş, tedavisi de…
Eğilmez toplumun ‘distimi’ye yakalandığını şöyle açıklıyor:
“Türk toplumunun önemli bir bölümü uzun süreli enflasyon, gençlerin işsizliği, gelir dağılımının bozukluğu, ücretlerin düşüklüğü, yaşam koşullarının bozulması, hukukun adaletli biçimde işlememesi, demokrasinin gerilemesi gibi nedenler dolayısıyla kendilerini depresyonda hissediyor. Bu durum, yaşamlarını fazla etkilemiyor ama mutsuzluk ve umutsuzluk yaratıyor. Yapılan anketler halkın mutsuz olduğunu ortaya koyuyor. Mutsuzluklarının nedeni çoğunlukla kendi durumları değil, sistemin onlar için yarattığı durum”
Şimdi denilecek ki toplum enflasyonu da işsizliği de yokluğu da çok yaşadı. Kimine göre toplum ekonomik krizler karşısında şerbetli…
Ama galiba bu kez farklı… Farkı anlatmak için yine Eğilmez’in yazısına başvuracağım: “2001 yılında yaşanan ani çöküş majör depresyondu. Şimdi içinde bulunduğumuz durum ise süreye yayılmış bir kriz olduğu için ekonomik distimi olarak tanımlanabilir.”
Nasıl atlatabiliriz?
Enflasyon indirerek, gelir dağılımını düzelterek, işsizliği azaltarak, adaleti sağlayarak, demokrasiyi geliştirerek, her alanda devrim niteliğinde reformlar yaparak…
Bu iktidar yapabilir mi?
Hayır…
Neden mi bu kadar net söyledim…
Geçen gün Erdoğan’ın AKP şapkasıyla yaptığı konuşmayı dinledim… Sanki enflasyonun sebebi kendileri değilmiş gibi konuştu. Sanki hayat pahalılığını kendileri yaratmamış gibi anlattı, sanki kiraları kendilerinin patlatmamış gibi davrandı…
Sanki başka birileri ülkeyi yoksulluğa mahkum etmiş de kendisi kurtaracakmış gibi konuştu…
Çok geriye gitmeye gerek yok; şikayetler vardı ama Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi denilen tek adam yönetimine geçmeden önce ülkede…
Fahiş kira sorunu var mıydı?
Hayat pahalılığı derdimiz var mıydı?
Enflasyon kafa kaldırmıştı ama can yakmıyordu, canavarlaşmamıştı…
O zaman gelin distimi adı verilen ekonomik, toplumsal kronik depresyonla mücadeleye sistemi sorgulayarak başlayalım…
Ne dersiniz?
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:93
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 16 Ekim 2025 05:06 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















