Sinema iyi de çevresi mi kötü? Abdulhamit Güler
Yenisafak sayfasından alınan verilere göre, Ankara24.com bilgi veriyor.
Sinema sektörü eskiden beri ülkemizde ve “muhafazakar” toplumlarda “kötü yol”un başlangıcı ya da ta kendisi olarak görüldü. Dizi sektörünün güçlü olduğu Türkiye gibi yerlerde herkes bu dizileri ve oyuncularını takip edip takdir ederken, bu alanda çalışanlara hoş gözle bakmadı. Ülkemizde son dönem yapılan uyuşturucu ve benzer operasyonlarda da görüldüğü kadarıyla bu yargı çok da yersiz sayılmaz.
Fekat…
Sinema ve dizi sektörünün ne kadar önemli olduğu hepimizin malumu. Böylesi mühim bir alanın boş bırakılmaması da gerekiyor. Öyle olduğu takdirde ne olduğu ortada. Uzay boşluk kaldırmaz.
O halde olumsuz örneklere aldırmadan, olumlu örnek teşkil edecek gelecek için sinema ve dizi sektörüne dahil olmak gerekiyor.
AK Parti iktidarının iddialarından biri olan “temiz nesil yetiştirmek”, bu bağlamda bir ayağı topal halde ilerliyor. Eğitim önemli tabii. Bu alanda sürekli güncelleme yaparak gençlere “sahip çıkmak” gerekiyor. Ancak gençlere sahip çıkmanın yollarından biri de yetenekleri doğrultusunda yön vermek ve önemli alanlara katılımı desteklemek olmalı.
23 yıllık iktidarı döneminde AK Parti’nin bunu yapmadığın söyleyemeyiz. Lakin yeterli olmadığı aşikar. Hatta günü kurtaracak boyutta bile değil.
Neyin yapılmadığın söylemek kolaycılık olarak algılanabilir. Sadece bununla kalırsak doğrudur da…
O halde yapılması gerekenlerden bahsedelim…
Öncelikle ve elbette sektöre giriş aşaması olan eğitim kısmı desteklenmeli. Fekat destek dediğimiz, yapılması gerekenlerle sınırlı kalmamalı. Katbekat fazlası olmalı. Her alanda hızlı yol almamızı sağlayan da yapılması gerekenin çok daha fazlasıdır elbet.
Kısa film üretimi hayati derecede önemli. Sinemacının kendini bulması ve sektörde tecrübe kazanması için ilk aşama kabul edebileceğimiz kısa film yapımının her bakımdan desteklenmesi gerekiyor. Bakanlık ve TRT destekleri en faz 50 kısa filme ulaşıyor. Bunun 150, hatta 250 olması gerekiyor. Kısa filmlerin tek gösterim alanı olan festivaller konusunda ülkemiz şanslı sayılır. Yeteri sayıda festival var. Ancak bunların da tematik olması ve istikrarlı şekilde ideal hale gelmesi lazım.
Uzun metraj yapımlar ise meselenin can alıcı kısmı. Ülkemizde her yıl ortalama 130-140 film yapılıyor. Bunların yarısı desteklerle hayat buluyor. Bu verinin de en az iki misline çıkması lazım.
Dizi konusunda durumumuz hayli iyi. Ancak burada da sektörün dişlileri arasına sıkışıp kalınmayacak ortam oluşturulmalı. Gençlerin daha geniş katılımı sağlanmalı ve üretimde söz sahibi olmalarına imkan verilmeli. Bunun için dijital mecralar çok önemli. Zaten dizi ve dijital mecralar özel sektörün hakimiyetinde.
Tam da burada özel sektörün katılımına dair yapılması gerekenler hatırlanmalı.
Filmlerin fon bulması konusunda bütün dünyada devlet desteklerinden daha fazla olarak özel sektör devrededir. STK’lar eliyle sinemanın her aşamasının desteklenmesi sağlanmalı. Özellikle yeni orta sınıfın bu konuda zayıf kaldığını belirtmek gerek. “Olumlu şartlar” konusunda hassasiyeti olan sermayenin bu alana kanalizasyonu oluşturulmalı.
Bütün bunlar yapılırken ve yapıldıktan sonra izleyiciye görev düşüyor. Eleştirilen yapımların çok izlenmesi, benzerlerinin yapılması manasına geliyor. İzleyici de tavrını ortaya koymalı ve görmezden gelmeli. Olumlu örnekler ise rağbet görmeli ki benzerleri yapılabilsin.
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:104
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 27 Aralık 2025 07:08 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















