Şimşekler ekonomiye, gök gürültüsü vatandaşa… Özgür Bayram Soylu
Ankara24.com, Yenisafak kaynağından alınan verilere dayanarak bilgi yayımlıyor.
Faiz kararları, kur hamleleri ve politika belirsizlikleri ekonominin sinir sistemini sarsmaya devam ediyor. Gök gürültüsü etkileyici ve ses getirici olsa da, çözüm getirmiyor. Vatandaş her açıklamada “Enflasyon düşecek, ekonomi toparlanıyor” sözlerini duysa da, bu ifadeler yalnızca gürültüde yankılanıyor; beklenen somut çözüm, yani yağmur, hâlâ vatandaşın üzerine yağmıyor. Bol sesli ama az çözümlü ekonomi yönetimi, artık çok konuşan ama az işiten bir pratiğe dönüşmüş durumda.
Merkez Bankası’nın tüm uyarı ve çağrılara rağmen işlemeyen programına sıkı sıkıya sarılması, buna karşın sembolik bir faiz indirimine gitmesi, kurul kararlarındaki tutarsızlığı daha da görünür kıldı.
Gerçi kararın Merkez Bankası’nda mı, yoksa küresel yatırım bankalarının masasında mı alındığı belirsizliğini koruyor. Ne var ki, sermaye girişlerini “reform başarısı” olarak alkışlayanlar ve KKM’nin tasfiyesini ekonomik kurtuluş gibi sunanlar; aynı coşkuyla, para politikasının artık dış sermayenin yönlendirmesine açık hâle geldiğini ve Merkez Bankası’nın kontrol gücünün giderek sembolik bir niteliğe büründüğünü dile getirmiyorlar.
2025 yılının ikinci yarısına gelindiğinde Merkez Bankası’nın yüksek faiz politikasına duyulan toplumsal güven, tıpkı yaz ortasında buzdolabında unutulan karpuz gibi hızla bozulmuş durumda. Yapılan araştırmalara göre temmuz ayında “faiz ancak bu şekilde enflasyonu düşürür” diyenlerin oranı %23,7 iken, ekimde bu oran %14,7’ye kadar gerilemiş. Aynı dönemde “yüksek faiz yatırım ve üretimi baltalıyor” diyenlerin oranı ise %37,8’den %50,8’e yükselmiş. Yani toplumun yarısı artık bu politikayı, “ekonomiyi soğutacağız” denilirken mutfaktaki tencereyi donduran bir strateji olarak görüyor. Bu eğilim, kamuoyunun politika tercihini giderek üretim karşıtı, yatırım isteğini bastıran ve ekonomik sürdürülebilirliği zayıflatan bir strateji olarak algıladığını gösteriyor. Başka bir ifadeyle, yüksek faiz politikası artık fiyat istikrarını destekleyen bir araç değil, reel sektörün genişleme kapasitesini sınırlayan bir kısıt olarak görülmekte.
İzlenen strateji, para politikasının toplumsal meşruiyetini zayıflatmakla kalmıyor; aynı zamanda ekonomi politikası hedefleri ile üretim odaklı büyüme arasındaki yapısal uyumsuzluğu da gözler önüne seriyor. Ortaya çıkan bu tablo, kamuoyunun faiz politikasını enflasyonla mücadele aracı olarak değil, kur istikrarını koruma çabası olarak algıladığını açıkça ortaya koyuyor. Hatta ve hatta enflasyonla mücadele aracı olarak tercih edilen yüksek politika faiz enstrümanı enflasyonun nedenleri arasındaki yerini de almış durumda. Gelinen noktada, maliyet ve beklenti kanallarında stratejik bir pozisyon alınmaması, izlenen politika yanlış olsa da para politikasının etkisini sınırlamayı sürdürüyor. Yıl sonu itibarıyla politika faizinin %37,5’in altına inmeyeceği öngörüsü, artık bir beklenti değil, ekonomik gerçekliğin kalıcı bir göstergesi olarak karşımızda duruyor.
BOŞ KOVANLA ENFLASYON AVI
Enflasyonun nedeni olarak her gün farklı bir karar biriminin gösterildiği bu günlerde Merkez’in çıkıp vatandaşa, esnafa, sanayiciye, asgari ücretliye, emekliye; “Senin yüzünden enflasyonu dizginleyemedim, vurdukça vurdum vurdukça vurdum…güllerin gülü özür dile benden” derse kimse şaşırmaz gibi de duruyor. (İki yaşlı çift arasında yaşanan “güllerin gülü” videosunu izleyin kim Merkez kim vatandaş göreceksiniz)
Faiz artışları; ne gıda enflasyonuna, ne konut enflasyonuna, ne eğitim ne de ulaştırma fiyatlarındaki artışlara çare olabiliyor. Çünkü bu kalemlerin her biri, para politikasının değil, yapısal ekonomi yönetiminin alanına giriyor. Kira krizine karşı maliye politikası yok; gıda arz zincirine karşı etkin üretici desteği yok; ulaşım maliyetlerini dengeleyecek enerji reformu yok. Böyle bir tabloda faiz, enflasyonla mücadelede silah değil, boş bir tabanca sesi işlevi görüyor. Ekonomi üzerindeki kara bulutlar dağılmak bir yana, her yeni açıklama gökyüzünü biraz daha karartıyor. Her ay “pembe hikâyelerle” süslenen politika metinleri artık halkın alım gücünü değil, kabul edelim ki yalnızca sabrını tüketiyor.
Üstelik tabloyu daha da karmaşık hâle getiren, faiz oranlarının sadece piyasa için değil, devlet-vatandaş ilişkisi için de çelişkili biçimde uygulanması. TCMB politika faizini %39,5’e indirirken, vatandaşın devlete olan borcuna uygulanan gecikme faizi %54 seviyesinde kalıyor. Diğer taraftan, vatandaşın devletten alacağına uygulanan kanuni faiz oranı ise yalnızca %24. Yani aynı ekonomi yönetimi içinde üç farklı faiz rejimi eş zamanlı işliyor: biri Merkez Bankası’nın “sıkı duruşu”, biri Hazine’nin “gelir politikası”, diğeri ise vatandaşın “sabır sınırı”. Görünüşe göre Türkiye ekonomisinde faiz düşmüyor, sadece kimin faizi olduğu değişiyor.
LONDRA’NIN FONLARI GÜLÜYOR
İzlenen faiz politikası, sanayicinin ve hane halkının ihtiyaçlarını önceleyen bir yaklaşım olmaktan öte; finansal sermayenin konfor alanını koruyan bir yapıya dönüştüğü artık kesinleşmiş durumda. Üretim ve istihdamın omurgasını oluşturan reel sektör yüksek faiz altında daralırken, finans piyasaları bu durumdan görece kazançlı çıkmayı sürdürüyor. Nitekim Citibank’ın, Türk lirasında elde ettiği kârları realize ederek pozisyonlarını kapatması, para politikasının artık küresel fonlara “kısa vadeli getiri alanı” sunan bir zemin hâline geldiğini gösteriyor. Londra’daki yatırım fonlarının ve küresel portföy sahiplerinin memnuniyeti, artık Kocaeli’ndeki üretim hattının sürdürülebilirliğinden, Gaziantep’teki tezgâhın çalışmaya devam etmesinden, Erzurum’daki çiftçinin toprağına güvenle yatırım yapmasından daha öncelikli görülüyor.
Bizde suskunluk, bazen açlıktan değil, umutsuzluktandır.
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:60
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 25 Ekim 2025 04:05 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















