Ortadoğu’da bir şeyler oluyor dedirten o istifanın perde arkası Yahya Bostan
Yenisafak sayfasından alınan verilere göre, Ankara24.com bilgi veriyor.
İsrail’in bölgesel ricatını işaretleyen pek çok gelişme yaşanıyor. Netanyahu, Suriye’deki maksimalist taleplerinden vaz geçti. Daha önce Suriye’nin güneyinin tamamının silahsızlandırılmasını istiyordu. Bu talebini “Suriye’nin Golan Tepeleri’ne bitişik bölgesine” kadar çekti. Güneyde geniş silahsızlanmış bölge, SDG’nin kontrolündeki bölgeye uzanacak, Davut Koridoru oluşturulacaktı. Hayali koridor Deyrizor’a bağlanacaktı. Güney silahsızlanmayacak, Deyrizor Şam kontrolüne girecek. Yani… Büyük İsrail hayali suya düşüyor.
Suriye Cumhurbaşkanı Şara’nın Beyaz Saray’da gördüğü kabul dönüm noktasıdır. Sıcağı sıcağına, “CENTCOM da (SDG) mutabakatına uyacak” diye yazmıştık (Bakınız; Beyaz Saray Notları, 14 Kasım.) Hürriyet Ankara Temsilcisi Hande Fırat da Dışişleri Bakanı Fidan’ın da katıldığı toplantılarda, haritaların üzerinde çalışıldığını, Trump’ın Fidan’a “Süveyda konusunu nasıl çözeceksiniz” diye sorduğunu, Fidan’ın ise “İsrail politikaları hem sizin hem bizim sorunlarımızı çözmemizi engelliyor” dediğini yazdı (15 Kasım.)
İSRAİL’DE ALARM ZİLLERİ ÇALIYOR
Benzer bir süreç Gazze’de de yaşanıyor. İsrail, Filistinlileri Gazze’den sürme, Gazze/Batı Şeria’yı işgal etme hedeflerine ulaşamadı. Hamas silahları gömecek ama devlet kurulana kadar bırakmayacak. İsrail, 7 Ekim’i fırsata çevirerek Filistin devleti hayalini tamamen ortadan kaldırmaya çalışıyordu. Geldiğimiz nokta, birçok ülkenin Filistin’i tanımasıyla sonuçlandı.
Trump’ın Gazze’de ateşkes planının Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne (BMGK) taşınması akıllıca ve stratejik bir hamledir. Tel Aviv, Washington’la başbaşa verip bölgede istediği dizaynı yapmak istiyordu. Gelinen noktada, BMGK üyelerinin alacağı kararı uzaktan izlemekle yetiniyor.
ABD ile birlikte aralarında Türkiye’nin de olduğu sekiz ülke ortak bir açıklama yayınladı. Açıklamadaki “Süreç, Filistinlilerin kendi kaderini tayini ve devlet kurma yolunda bir güzergâh sunmaktadır” ifadesi iki devletli çözüme dönük güçlü bir ifadedir. Bu ifade resmi metinlere ilk kez girmiştir. ABD’nin de bu noktaya gelmesi, bugün Beyaz Saray’ı ziyaret edecek olan Suudi Veliaht Prens Selman’ı tatmin etmek içindir. Selman, “İsrail’le normalleşmemi istiyorsanız Filistin Devleti için yol haritası oluşturun” diyordu. Ortak açıklamadaki bu ifade Tel Aviv’de deprem etkisi yarattı. İsrailli radikal bakanlar, Netanyahu’yu Filistin devleti fikrini kınamaya çağırdı. “Kabineden ayrılırız” dediler.
BÖLGESEL RİCATIN İKİNCİ AŞAMASI
Biraz iddialı bulunabilir ama bence gidişat şudur: Tel Aviv, 7 Ekim öncesi kazanımlarını da kaybedebilir. Ortak açıklamadaki Filistin Devleti vurgusu bunun bir ayağıdır. Diğeri Türkiye’nin Gazze’de rol alacak olması.
BMGK’daki görüşmeler tamamlandığında, Gazze’ye uluslararası güç konuşlanacak. Dışişleri Bakanı Fidan, ilk kez bu kadar açık bir ifadeyle, “Türkiye, Gazze’de elini taşın altına koymaya hazır” dedi. Netanyahu, Türkiye’nin rol oynamasına şiddetle karşı çıkıyor. Ancak bölgedeki tüm aktörler TSK’yı Gazze’de görmek istiyor. ABD de öyle. İsrail ABD’nin bu tutumundan çok rahatsız.
Son on gündür Tel Aviv’in Beyaz Saray’la kontağını sağlayan İsrail›in ABD Büyükelçisi Yechiel Leiter, Jerusalem Post’a ilginç bir röportaj verdi. “Türkiye’nin ABD için stratejik öneminin farkındayız. Biz buna meydan okumuyoruz” dedi. Şunu da ekledi: “Ancak Gazze’de veya Suriye’de Türk askeri bulunduramayız.” Yine Jerusalem Post’un bir başka haberi tersini söylüyor: “Uluslararası güçte Mısır, Katar ve Türkiye’den askerlerin yer alması bekleniyor.”
İsrail’in (Epistein dosyasına rağmen) “Washington’u yönetme becerisini kaybetmesi”, Tel Aviv’i yeni bir sürece itiyor. İsrail, ABD’den bağımsız hareket edebilmek için yeni bir arayışa giriyor. Bu politikanın ilk işaretleri ABD ile yapılacak yeni güvenlik anlaşmasıdır. İsrailliler doğrudan Amerikan yardımının, savunmada ABD’ye olan bağımlılığın azaltılmasını istiyor.
ABD-İSRAİL GERİLİMİNİN ARTACAĞINI GÖRDÜ, İSTİFA ETTİ
İsrail Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer’in istifası tüm yaşananların özeti gibidir. Dermer son süreçteki tüm kritik görüşmelerin tam ortasında yer alan, İsrail’in ABD ile ilişkilerini yöneten kişiydi. Amerikan vatandaşlığı, babasının etkili bir Amerikalı siyasi figür olması, Trump’la aynı okulda okumasıyla sahip olduğu sosyal ağ onu önemli kılıyordu. Bu yüzden ismi Netanyahu sonrası dönemde İsrail Başbakanlığı için geçiyordu. Yani Netanyahu’nun rakibiydi. Kabinedeki radikal isimler de Dermer’ı “ABD’nin politikalarını İsrail’e dayatmakla” suçluyordu.
Dermer istifasını, “Eşi ve çocuklarına verdiği söz”le açıklıyor. Ancak bu kadar kritik rol oynayan, hırslı bir ismin bu açıklaması beni tatmin etmedi. Perde arkasında ne döndüğünü araştırdım. Edindiğim izlenim şudur:
Netanyahu önemli bir rakibini ve kabinesinde ABD’ye en yakın ismi tasfiye ediyor. Ama bu tek taraflı alınmış bir karar değil. Dermer da “ABD-İsrail geriliminin artacağını gördüğü için” bu süreçte yer almak istemiyor. Dermer’ın kritik bir yerde çalışacağını, Trump’ın damadı Kushner’le dirsek teması içinde olacağını düşünüyorum. Bir yönüyle ABD, Dermer’ı korumaya alacaktır. Eski bakanın, Netanyahu görevden ayrılana kadar geride duracağını, belki Trump’ın “Gazze Kurulu’nda” görev alacağını, ancak daha sonra daha güçlü bir şekilde döneceğini öngörüyorum. Bu stratejik ricatın faturasını Netanyahu’nun ödemesi gerekiyor çünkü.
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:42
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 18 Kasım 2025 04:03 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















