Öcalan ziyareti sonrası AKP den ilk açıklama
Ankara24.com, Halktv kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi paylaşıyor.
TBMM'de oluşturulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun aldığı karar doğrultusunda AKP'li Hüseyin Yayman, MHP'li Fetih Yıldız ve DEM Partili Gülistan Kılıç Koçyiğit, PKK terör örgütü lideri Abdullah Öcalan'ı ziyaret etti.
Ziyarete dair hiçbir görüntü paylaşılmazken, görüşme tutanaklarının da 10 yıl sonra erişime açılacağı belirtildi.
PKK'dan ikinci CHP açıklaması: İlkinde 'zarar görür' demişlerdi
AKP Genel Merkezi'nde gerçekleştiirlen MYK toplantısınında ardından AKP'den ziyaret sonrası ilk açıklama geldi.
Toplantı sonrası konuşan AKP Sözcüsü Ömer Çelik, "Terörsüz Türkiye konusunda Cumhur İttifakı olarak ne yaptığımızı biliyoruz" dedi.
"Dolayısıyla terörü ülke gündeminden çıkarmak için dünyanın her yerindeki gelişmiş demokrasiler nasıl sert güç unsurlarını kullanıyorsa yani terörle mücadeleyi güvenlik güçleriyle yürütüyorsa aynı zamanda hukuk devletinin imkânları çerçevesinde, anayasanın ve kanunların çizdiği sınırlar içinde yumuşak güç unsurlarını da kullanırlar" ifadelerini kullanan AKP Sözücüsü, sürecin bir devlet projesi olduğunu vurgulayarak şöyle konuştu:
"Bu sadece Cumhur İttifakı dönemine ait bir yaklaşım değildir; bizim siyasi tarihimizde daha öncesinde de, hatta iktidarımızdan önce de doğrudan Millî Güvenlik Kurullarında terör örgütünün tasfiyesi için, silah bırakmak isteyenlerin teşvik edilmesi amacıyla çeşitli yasalar çıkarılmış, çeşitli yasal düzenlemeler yapılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti egemen bir devlet olarak egemenlik araçlarını hem sert güç unsurlarıyla hem de yumuşak güç unsurlarıyla güçlü bir şekilde kullanmıştır.Yine hukuk devletinin imkân ve kabiliyetleri içerisinde bu yaklaşımlar ortaya koyulmaktadır. Dolayısıyla bunun zıttına birtakım işler yapıldığına dair değerlendirmelerin herhangi bir geçerliliği yoktur. Türkiye'nin terörle mücadelesi, sert güç unsurlarıyla terörle mücadelesi tarihi kadar; bu bahsettiğim şekilde demokrasinin imkânları içerisinde, meşru siyaset alanının imkânları içerisinde araçları kullanma şeklinde de bir tecrübesi vardır."Sürecin ana odağının terör örgütü PKK'nın fesh edilmesi olduğunu vurgulayan Çelik, odaktan sapılmaması gerektiğini belirterek şunları söyledi:
"Türkiye'nin odak noktası, PKK'nın bütün unsur ve uzantılarıyla feshi ve silah bırakmasıdır. Irak için geçerli, Suriye için geçerli, İran'daki kolları için geçerli, illegal yapılanmalar için geçerli, Avrupa'daki yapılanmalar için geçerli. Aynı şekilde bu "terörsüz bölge" konusuna da ilham kaynağı olacaktır, terörsüz bölge konusuna da bir iradenin ortaya çıkmasını sağlayacaktır.""Onun için odak noktası terörsüz Türkiye'dir. Terörsüz Türkiye bir devlet politikasıdır. Burada terörsüz Türkiye'ye ulaşmak için samimiyetle bir önerisi olan varsa, bir eleştirisi olan varsa tabii ki dinliyoruz. Ama onun dışındaki kavramların dışına çıkıp terörsüz Türkiye'ye ulaşmakla ilgili herhangi bir fikri, herhangi bir yöntem önerisi olmayıp da topyekûn reddedici bir tavırla suçlama, etiketleme, hakaret etme ve maalesef gayrimeşru birtakım siyasi etiketlemeler yoluyla, adlandırmalar yoluyla süreci zehirlemeye çalışanların, sürecin üzerine toksik enerji boşaltmaya çalışanların da yaptıklarına müsaade etmeyeceğiz tabii ki. Bununla da mücadele ederiz."
DEM Parti komisyonun Öcalan ile ne konuştuğunu açıkladı
PKK ile herhangi bir pazarlığın olmadığını bir kez daha belirten Ömer Çelik, sürece yönelik eleştirilere şöyle yanıt verdi:
"Keşke burada herkes, terörsüz Türkiye'ye ulaşma konusunda entegre bir strateji ile ilgili söyleyecek sözü varsa onu söyleseydi. Dolayısıyla takip ettiğimiz yol, uyguladığımız yöntem meşruiyet alanı içerisindedir; Türkiye Cumhuriyeti'nin egemenlik alanı içerisindedir. Türkiye Cumhuriyeti kendi egemenlik alanı içerisindeki mekanizmaları ve araçları kullanarak bir devlet politikası olarak bu süreci yürütmektedir.Büyük milletimiz, aziz milletimiz müsterih olsun; devletimizin nitelikleri ve milletimizin değerleri konusunda bir taviz ve pazarlık hiçbir şekilde söz konusu değildir. İyi niyetle, doğru siyasetlerle bu meseleye destek vermek isteyen, terörsüz Türkiye hedefine ulaşmak isteyen herkesin katkısı son derece kıymetlidir.Herkes, kendi bulunduğu yerden ister siyasi parti olsun, ister sivil toplum örgütü olsun, ister başka bir kurum olsun bu meseleye verdiği desteğin ülkemizin birliğine, bütünlüğüne ve dirliğine verilmiş bir destek olduğunu unutmamalıdır. Her zaman şunu söylüyoruz: Tek vatan, tek millet, tek devlet, tek bayrak anlayışı bunun üst ifadesidir; bunun başlığıdır.Bütün bu yürütülen süreçte, burada pozitif bir dil kullanan; marjinal bir siyaset yerine, gerçekten Türkiye'nin merkez değerlerine hitap eden, söylediği sözü vatandaşlarımız arasında siyasi fitne çıkarmak veya vatandaşlarımızı birbirine karşı kışkırtmak için değil, Türkiye'de daha çok birlik, daha çok dirlik, daha çok bütünlük sağlamak üzere yerli yerine koyan herkesin sözü değerlidir. Ama öbür türlü, hiçbir yöntem önerilmemiştir."
Öcalan Mazlum Abdi'yi de İmralı'ya çağırmış
PKK'nın Suriye uzantısı SDG'nin lideri Mazlum Abdi'nin Öcalan'ı ziyaret etmek istiyorum' sözleri hakkında da konuşan Çelik, "Kişilerin söylediği değil, önemli olan burada hadiselerin nereye gittiğidir; işin mekaniğinin nereye gittiğidir. Birisi 'Ben Türkiye Cumhuriyeti'nin hasmı değilim, Türkiye Cumhuriyeti için tehdit teşkil etmiyorum' diyorsa, bizim bunu fiilen görmemiz lazım. Eğer biz fiilen Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı tertip içerisinde, yarın bir gün Türkiye Cumhuriyeti'ne saldırmak için tahkimat içerisinde olanları tespit ediyorsak, 'Türkiye için tehdit teşkil etmiyoruz' retoriğinin bizim için bir anlamı yoktur" şeklinde konuştu.
NTV'den Özden Erkuş'un ilgili sorusuna Çelik şu yanıtı verdi:
"Bizim gördüğümüz şudur: SDG terör örgütü, PKK terör örgütünün Suriye koludur. Terörsüz Türkiye, terörsüz bölge yaklaşımı çerçevesinde Türkiye için bir tehdit olmaktan çıkmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti en temel kurallarından birine başvurdu ondan sonra. O en temel kurallardan biri şudur: Türkiye Cumhuriyeti'nin millî güvenliği pazarlık kabul etmez, erteleme kabul etmez, müzakere kabul etmez. Türkiye Cumhuriyeti'nin millî güvenlik hassasiyetleri en net şekilde yerine getirilir.Biz tabii ki burada… Yani niye yaptık Fırat Kalkanı Harekâtı'nı, niye yaptık Zeytin Dalı Harekâtı'nı? Hem oradaki DAEŞ terör örgütüyle hem oradaki SDG/PKK terör örgütüyle bu mücadeleyi vermek için yaptık. Şimdi görmek istediğimiz tablo şudur: Bir, odağı kaybetmeyelim. O odak nedir? Terör örgütünün feshi ve silahları bırakmasıdır. Bu konudaki iyi niyetli sözleri tabii ki not ediyoruz ama iyi niyetli sözlerin yerine gelmesini bekliyoruz; retorik düzeyinde kalmamasını bekliyoruz. Dolayısıyla birisi 'Ben Türkiye için tehdit teşkil etmiyorum' dediğinde, bu sözü fiilen ve fiziken görmemiz, tespit etmemiz, teşhis etmemiz ve teyit etmemiz lazım. Tespit, teşhis ve teyit… Bütün bunların gerçekleşmesi lazım. Bunu gördüğümüz anda bir mesele yok.Hâlbuki söylenen şey şu: Burada mesela deniyor ki bu tip durumlar için 'Kürtlerin kazanımı' deniyor. Halbuki terör örgütü, orada Kürtlerin bulunduğu bölgeye, Arapların bulunduğu bölgeye, başka grupların bulunduğu bölgelere tırnak içinde 'çökmüş' ve bunu yabancı güçlerin desteğiyle yapmış. Bunun yolu da belli; Türkiye Cumhuriyeti de bunu kabul ediyor. Suriye'deki merkezi hükümetle yaptıkları 10 Mart mutabakatı hayata geçtiğinde, bu unsurlar kendi kendilerini Türkiye için tehdit olmaktan çıkaracaklar. Giderler, ondan sonra teröre bulaşmamış olanlar Suriye içerisinde siyasi parti kurarlar; siyasi partiyle Suriye siyasetinde etkin rol almaya çalışırlar.Dolayısıyla terör örgütlerinin tipik bir numarası vardır: Kendilerini bir dinin, bir etnik grubun ya da bir mezhep grubunun temsilcisi olarak sunarlar. Burada Türklerin, Kürtlerin, Arapların, Sünnilerin, Alevilerin, Şiilerin, Dürzilerin, Nusayirlerin, Ezidilerin hepsinin ortak geleceği için hem ortak refahı paylaşmaları hem barışı paylaşmaları hem de bölgedeki emperyalist bir takım planlardan ve siyonizmin planlarından korunmaları için terörsüz Türkiye, terörsüz bölge iradesi net bir şekilde bunun yol haritasıdır, bunun pusulasıdır. Nitekim Cumhur İttifakı tam bir mutabakat içerisinde SDG'nin de silah bırakmasını ve 10 Mart mutabakatına uyması gerektiğini ifade etmiştir.".
.
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:31
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 25 Kasım 2025 17:32 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















