Mış gibi yapmaktansa bilge olup bilgi aktaralım: En büyük değerler eğitimcisi Barış Manço gibi
Halktv sayfasından alınan verilere göre, Ankara24.com bilgi veriyor.
“Öğrenme kuramlarını kavramlara uygulayabilen bilge bir matematik öğretmeni, öğretim yöntemlerini öğrenmese bile doğru yapılandırma yolunu bulur.”
Prof. Dr. Tangül Kabael ile matematik eğitimini konuştuk.
Prof. Dr. Tangül KabaelMatematik eğitimi söyleşimize matematiğin ne olduğunu konuşarak başlamayalım dediniz.
Evet “HER ŞEY” olan ve her yerde olan matematiği sınırlı sürede birkaç cümleye sığdırabilmek, hele matematik tutkusu hiç azalmayan benim gibi matematikçiler için o kadar zor ki…
Matematiği öğretmeyi konuşalım öyleyse. Nasıl öğretelim matematiği?
Önce matematik özeline inmeden önce tümden gelelim. Zihinsel bir süreç olan öğrenme sürecine rehberlik etmek, süreçten sorumlu olmak. Artık çağımızda “öğretmek” kelimesinden kaçınıyoruz ve “rehberlik etmek” ifadesini kullanıyoruz. Çok açık, basit gibi görünüyor rehber olma kavramı. Oysa ki ardında ne çok felsefe ve kuram barındırır. Aslında siz de iyi bilirsiniz ki “öğretmek” sözcüğünün; pozitivizme dayanan, ürün odaklı, bilginin nesiller boyu hiç değiştirilmeden aktarılabileceği fikrini benimseyen davranışçı yaklaşımdan, “öğrenenin zihnindeki öğrenme sürecine rehberlik etmek” cümlesine evirilmesi nasıl ki çok kolay olmamış, ulaşılan bu yapılandırmacı yaklaşımı benimsemek de o kadar kolay olmuyor. Çünkü burada aslında bahsettiğimiz şey bir felsefeyi benimsemek. Öğrenenin zihninde öyle çıkarsamalar zinciri oluşturmalısınız ki öğrenenin beynindeki eylemler bu zihinsel süreci baştan sona oluştursun ve hedeflenen yapılanmaya ulaşılabilsin. İşte bahsi geçen rehberlik böyle bir zihinsel süreci başlatmak ve sürdürebilmek. Bu rehberliği etkileyen pek çok unsur var ama öncelikle bu unsurlardan en önemlileri öğretmenin hem alanında hem de bu sürecin oluşmasına ilişkin temel kuramlarda bilge olmasıdır. Aksi halde bu temel kuramlara dayanan yapılandırmacılığın özümsenmesi mümkün olmuyor ve benim deyimimle “-mış gibi yapmak” şeklinde sonuçlar doğuyor ki bana göre bu da bilgi aktarımından yani davranışçılıktan da zayıf edinimlerle sonuçlanıyor.
İlkel diyebileceğimiz bilgi aktarımından daha zayıf edinimle sonuçlanan -mış gibi yapmayı örneklendirebilir misiniz?
Tabii. Bu söyleşimizde tümden gelimi benimsedik ve önce matematik dışı konuşuyoruz. Şeytan basitte gizli. Önce basit konuşalım) Günümüzde bahsetmeye çok ihtiyaç duyar olduk; değerler eğitimi ile örneklendirelim. Yapılandırmacı yaklaşımı “Merkezde öğrenci var, öğrenci aktif, öğretmen rehber.” cümlesine sığdırmış bir öğretmen ve ilköğretimin erken yıllarında “drama” ile eşleştirdiği aslında bir müsamere özelliği taşıyan bir öğrenme ortamı düşünün. Sınıfta roller paylaşılıyor ve rol kapsamında söylenecekler ve yapılacaklar öğrencilere bildiriliyor. Şimdi burada öğrenciler aktif evet, hem fiziksel hem zihinsel aktif. Ancak yapılandırmacı yaklaşım için zihnin aktif olma biçimi önemli. Eğer öğrencilerin sahip olduğu roldeki söylem ve eylemleri öğretmen belirledi ise, öğrenciye üstlendiği rolü hayal edip düşünmesine, düşüncelerini rolü ile yansıtmasına fırsat verilmediyse bu öğrenme ortamında -mış gibi yapıldı. Bunun yerine bilgi aktarıcı olarak “bilgelik” sorumluluğumuzu alıp, en etkili biçimde aktarmamız bana göre yeğdir. Yapılandırmacı yaklaşıma modern dünyada -mış gibi gömleği giydirildiğinde öğretme sorumluluğu her türlü yerine getirilmiş görülüyor ve öğretmenin “bilgelik” sorumluluğu kayboluyor. Oysa bilge iseniz ve benimsediğiniz yaklaşımı özgürlük ile yoğurdu iseniz, bilgi aktarsanız bile öyle yöntemle yaparsınız ki… Son zamanlarda sık sık çocukluğumun paha biçilmezlerini hatırlıyorum. Bize sanatla çok şey öğreten Barış Manço’yu dinliyorum oğlumla birlikte. Artık matematik konuşmadan önce Barış Manço’dan bir kuple dinlememizde sakınca olur mu?
Bakın nasıl değer eğitimi yapmış:
Alnı açık, gözü toklar buyursunlar baş köşeye
Kula kulluk edenlerse ömür boyu taş döşeye
Nefsine hâkim olursan kurulursun tahtına
Çalakaşık saldırırsan ne çıkarsa bahtına
Halat gibi bileğiyle, yayla gibi yüreğiyle
Çoluk çocuk geçindirip haram nedir bilmeyenler
Buyurun siz de buyurun, buyurun dostlar buyurun
Barış der, her bir yanı altın, gümüş, taş olsa
Dalkavuklar etrafında el pençe divan dursa
Sapa, kulpa, kapağa itibar etme dostum
İçi boş tencerenin bu sofrada yeri yok
Para, pula, ihtişama aldanıp kanma dostum
İçi boş insanların bu dünyada yeri yok
Şimdi sıra matematiğe geldi sanırım. Matematik öğretimi ile nasıl ilişkilendireceğiz -mış gibi yapmayı?
Şimdi artık matematik öğretimi konuşalım. Matematiğin davranışçı ya da yapılandırmacı yaklaşımla öğretimini konuşmadan önce matematiğin yapısını kısaca konuşalım. Matematik mantıksal ve aksiyomatik yapısıyla, tek evrensel dil olma özelliği ile mükemmel bir disiplindir ve bu disiplin kurallarına göre hareket etmeyeni barındırmaz. Bu mükemmel disiplinin kurallarını, bu disiplinde var olmayı özümsemiş, yani düşünme yolu matematikleşmiş bir birey adildir, kurallara göre hareket eder, kolay ikna olmaz ve doğruya dayandırarak ikna etme ihtiyacı hisseder. Yani en belirgin özellik olarak; düşünen, sorgulayan, gerekçelendirilmeden ikna olmayan bireylerdir matematiksel düşünenler. Gerekçelendirmeden itaat etmeleri beklenmez.
Matematik öğretiminde öncelikle sorumluluğunuzun böyle bir düşünme sistemi kazandırmak olduğunu unutmamalıyız!
Yaklaşımınız davranışçı da olsa yapılandırmacı da olsa çok özel düşünür yetiştirmeniz gerektiğini unutmamalıyız. Barış Manço’nun dizelerini burada hatırlamaktaki amacım buydu. Bilgi aktarmaktan başka olanağınız bile olmayabilir ama öyle bir aktarım yaparsınız ki, o zihinsel dengesizliği, uyanışı uzaktan bile gerçekleştirirsiniz. Bir başka eğitimcinin saatlerce, günlerce, pek çok materyal ve etkinlik ile kazandıramadıklarını kazandırırsınız. Yani önemli olan gerekli donanıma sahip ve bu felsefeyi benimsemiş olmak. Aksi durumda donanım ve felsefik inanış eksik ise lütfen -mış gibi yapmayalım. Dümdüz bilgi aktaralım daha iyi.
Tabii farklı yaklaşımlarla olan öğretimler arasında özellikle matematik için çok önemli farklılıklar var:
Davranışçı yaklaşım ile bilge bir matematik öğretmeni iseniz matematiği kendi dünyası içinde aktarabilirsiniz. Bu aktarım sırasında matematiksel kavramlar arası ilişkileri, gerekçelendirmeleri ile, yani mantıksal yapısı ile aktarabilirseniz öğrencilerin matematiksel düşünme becerilerine sahip bilge bir matematik öğretmeni olarak sizin matematiksel düşünme sürecinize ortak olmalarını sağlayabilirsiniz. Bu öğretim yaklaşımında öğrencilerinizin de zaman içerisinde sizin onlara aktardığınız matematiksel gerçekleri kullanarak matematiksel düşünebilmeye başladıklarını gözlemlersiniz. Öğretmenlerinin kendilerine aktardıkları matematiksel bilgiler bağlamında da olsa matematik disiplini içerisinde düşünmeye başladıklarından, matematiğin kazandırdığı mantıksal yapıya sahip olmaya ve matematiksel düşünmeye de başlayabilirler. Ki nitekim bizler bilge öğretmenlerimizin bu yolla kazandırdığı düşünme becerileri ile varlık sağlayabildik. Bu yaklaşımda en önemli unsur, öğretmenin ne derece matematiksel düşünen bir bilge olduğudur.
Yapılandırmacı yaklaşımda ise (-mış gibi yapmıyorsanız) matematiksel kavramları öğrencilerin zihinlerinde yapılandırmaları için uygun ortam oluşturmalı ve bu ortamı yönetmelisiniz. Matematiksel kavramları yapılandırma denildiğinde de aslında bazı kuramcıların vurguladığı gibi bu kavramların matematik tarihindeki oluşturulma süreçlerini öğrencilerin zihinlerinde bir anlamda hızlandırılmış biçimde yaşamalarını sağlamalısınız. İşte bu sürecin öğrenci zihninde oluşmasını başlatmak ve bu süreci yönetmek ise gerçekten çok iyi eğitilmiş öğretmen ve tüm diğer eğitim unsurlarını gerektirir. Bu yaklaşıma ustalıkla sahip olmanın tabii yine gerekli koşullarından birisi alanında bilgeliktir ama kesinlikle yeterli koşul değildir. Bilge öğretmen için ikinci önemli gereklilik öğrenmenin nasıl oluştuğu bilgisine sahip olmasıdır. Ben bu konuda öğrencilerimde şöyle bir benzetme ile motivasyon sağlamaya çalışıyorum:
İnsan vücudunu öğrenmeden hastalıkları ve tedavi yollarını öğrenen bir doktor hayal ediniz. Bu doktora ne kadar güvenirseniz öğrenme kuramlarını bilmeyen ve matematiksel kavramların öğrenme süreçlerine uygulayamayan matematik öğretmenine de o kadar güvenin.
Öğrenme kuramlarını kavramlara uygulayabilen bilge bir matematik öğretmeni, öğretim yöntemlerini öğrenmese bile doğru yapılandırma yolunu bulur. Ama alan ve öğrenme bilgisinin yanı sıra öğretim yöntemlerini de öğretmen eğitiminde deneyimleyerek öğrenmişse o zaman yapılandırmacı olmaması için hiçbir neden yoktur. Böyle bir öğretmenin yetiştirdiği öğrenciler artık matematik yapmanın ötesine geçebilen matematik okuryazarı bireyler olarak yetişebilirler.
Sevgili hocam değerli bilgileriniz için size teşekkür ediyorum. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin...
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:42
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 23 Kasım 2025 05:01 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















