Medyada fırtına: Sözcü ye ne oldu?
Ankara24.com, Halktv kaynağından alınan verilere dayanarak bilgi yayımlıyor.
“Beyaz Saray, "yanıltıcı ve taraflı" olduğunu iddia ettiği medya kuruluşları ile gazetecilerin isimlerini yayımladığı yeni bir internet sayfasını erişime açtı. Sitede çok sayıda basın kuruluşu ve gazeteci, "taraflı haber" ve "yalan haber" gibi kategoriler içerisinde listelendi. The Washington Post, CNN, CBS News, Axios ve New York Times gibi çok sayıda medya kuruluşu, "Tekrar Tekrar Suç İşleyen" kategorisinde yer aldı.”
Haber bizler için şaşırtıcı değil elbette. Şaşırabileceğimiz tek yanı, listenin herkesin erişimine açık bir internet sitesinde yer alması.
Trump efendi kendisinden yana olmayan medya gruplarını apaçık yayınlamaktan çekinmiyor.
Bizde, Erdoğan çekindiği için değil, belli bir alışkanlıktan olsa gerek, saldırılar gizli kapaklı.. Günahlar ya yargıya yükleniyor ya da medya kuruluşunun “kendi işi” oluveriyor.
Trump’ın listesindeki Washington Post, 1971 yılında “halka Vietnam Savaşı hakkında yalan söylendiğini” ortaya çıkartan Pentagon belgelerini yayınlayınca ağır bir saldırıya maruz kalmıştı. Başkan Nixon konuyu Yüksek Mahkeme’ye kadar götürmüştü. Durum o kadar ciddiydi ki, gazete yönetimi “ülke aleyhine casusluk” gerekçesiyle müebbet hapis tehlikesinin eşiğindeydi.
Ancak Yüksek Mahkeme, “halkın gerçekleri bilme hakkı” olduğunu belirterek davayı reddetti.
Bu yüzden, alemin kralı Trump, haberleri yasaklayamıyor / yasaklatamıyor.. Afişe etmekten öteye gidemiyor.
* *. *
Buralara gelince..
Arşivimizde sayısız örnek var.
O örneklerden bazıları, haberlerinin bedelini Uğur Mumcu, Abdi İpekçi, Metin Göktepe ve daha niceleri gibi canıyla ödedi.
AKP döneminde ise başka bir model uygulandı. Tek tek gazetecilerle uğraşmak yerine, gazeteleri, televizyonlarıyla medya grupları ele geçirildi. Onlar da gereğini yerine getirdi.
Sonunda öyle bir noktaya gelindi ki, bağımsız medya kuruluşlarından söz edilirken sayı 3’e indi: Halk TV, Sözcü, Tele1.
Tele1’in başına gelenler malum. Merdan Yanardağ “yargının kararıyla” casusluk soruşturması çerçevesinde cezaevine gönderildi. Daha neredeyse Merdan’ın kimlik bilgileri kontrol edilirken yine “yargı kararıyla” Tele1’e kayyum atandı.
Sözcü’ye gelince; haftaya dikkat çekici bir operasyonla başladı. Genel Yayın yönetmeni gönderildi. Yerine Yılmaz Özdil getirildi.
Aralarında küçük çocuklu bir karı kocanın da olduğu çok sayıda 14 haberci, kış ortasında kapıya kondu.
Medyada olur böyle şeyler. Ama.. İktidarın CHP’yi hedefe koyduğu yüksek gerilimli bir dönemde bu gibi gelişmeler özel anlamlar taşır.
Saray’ın yeni medya tasarımında bağımsız üç grubun sayısı 1’e iniyorsa eğer, durup düşünmek gerekir.
Sözcü’yü neden üç grup içinde ayrı bir yere koyduğumu, Yılmaz Özdil’in son zamanlarda iyice açığa çıkan CHP aleyhtarlığı izah edecektir sanıyorum.
Hemen her yayınında Özgür Özel’i çok ağır ifadelerle -eleştirmenin ötesinde- suçlayan Yılmaz Özdil artık Sözcü’nün kaptan köşkünde.
Yumruklu saldırıya uğradığında Özgür Özel’e “Armut gibi dolaşıyor.. Ben gazeteciyim ama silahla geziyorum” diyen.. Polemikte “Çıkarttığın o gözlüğü gözüne sokacağım” sözleriyle el yükselten.. Kısacası CHP liderine öfkesini saklamayan bir isim Yılmaz Özdil.
CHP İstanbul Kayyumu Gürsel Tekin’in gelişmelere dair yorumu da portreyi güçlendiriyor:
“Yönetim değişikliğini Sözcü TV açısından olumlu bir adım olarak değerlendiriyorum. Uzun süredir tek taraflı bir yayıncılık anlayışının gölgesinde kalan Sözcü TV’nin, halkın gerçek sözcüsü olma niteliğini yeniden kazanmasını umuyorum..
Yeni yönetimin; kişisel haklara saygılı, herkesin söz hakkını gözeten, tek taraflı yayıncılıktan uzak ve demokratik iletişim kanallarını açık tutan bir anlayışla hareket edeceğine inanıyorum.”
*. *. *
“BİR YANDA SARAY MODELİ”: Tele1’i bir anda buharlaştıran.. Doğan Yayın grubunu, hala akıbetini bilmediğimiz Ziraat Bankası kredisiyle Demirören’lere armağan eden.. Kamu bankalarının reklamlarıyla Saray medyasını ihya eden.. Fatih Altaylı’yı “Erdoğan’a fiili saldırı girişimi” gibi akla ziyan bir suçla Silivri’ye gömen.. Yanı sıra RTÜK VE cumhurbaşkanlığı iletişim başkanlığı eliyle aba altından sopa gösteren Saray modeli
“BİR YANDA BAĞIMSIZLIK ÇABASI”: Terazinin öteki kefesinde ise, kamu ilanlarının semtine uğramadığı kanallar.. Ağır RTÜK CEZALARI.. Polisin arada bir uğrayıp, yöneticilerini gözaltına aldığı haber merkezleri..
Böyle bir eşitsizlikte, Gürsel Tekin Sözcü’ye, “Tek taraflı yayıncılıktan uzak” bir yayın politikası diliyor ya!
Ona ve asıl önemlisi Yılmaz Özdil ve ekibine hatırlatmak isterim. Gazetenin sahibi Burak Akbay’ın uzun yıllardır yurt dışında olduğunu.. Hakkında FETÖ iddialarıyla yakalama kararı çıkartıldığını unutmasınlar. Sözcü’yü yok etmek için “Silahlı terör örgütü FETÖ’ye üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek” iddiası icat edildiğini.. Böyle bir iddiayla asla bir arada anılamayacak Emin Çölaşan’ın da hedef alındığını herhalde unutmamışlardır.
Bu kumpasın arkasında CHP’nin.. Hele hele Özgür Özel’in asla olmadığını da biliyorlardır.
Eğer bu son deprem Burak Akbay ile Erdoğan arasındaki buzların erimesi, patronun Türkiye’ye dönebilmesi için yaşandıysa mübarek olsun!
İktidar oyununun son perdesinde, sahneye tam da ışıklar sönerken böyle çıkmak, bir tercih elbette.
Ama o tercihin sonuçlarına katlanmak.. Ve medya tarihinde “iktidarın memleketi tutsak ettiği günlerde muhalefete cephe alanlar” olarak hatırlanmak var ya!!
Evlerden ırak!!!!
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:39
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 03 Aralık 2025 09:19 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















