Medenileşme raporunun ekopolitiği Yusuf Dinç
Ankara24.com, Yenisafak kaynağından alınan bilgilere dayanarak haber veriyor.
Süleyman Seyfi Öğün’ün geçen perşembe günkü yazısını okudum. AB sürecini özetliyor ve son dönemde AB’den Türkiye’ye doğru gelişen yakınlaşmaya dair “hayırdır” sorusunu soruyordu.
Menfaatlerin değil ama askeri ihtiyaçların paylaşımı söz konusu olduğunda yakınlaşmaktan beis görmediklerinin altını çizerek…
Meselenin hakikati bu yazıda ifade edildiği gibidir. Ancak bir hayırdır da bize lazım.
Biz nasıl başardık da son birkaç ayda olası bir alışverişin tarafı olmak pozisyonundan savunma teknolojilerine muhtaçmış imajı çizdik?
Nasıl oluyor da Avrupa bize savaş jeti lütfederek bir yakınlaşma gösterir edası takınabiliyor ve okumadığımız raporların bulgularını hatırlatıyor? Sonra biz bunu Batıyla yakınlaşma olarak okuyup neden tatmin oluyoruz?
Bu sorular samimi bir ekopolitik okuma gerektirir. Çünkü muhtaç imajımızın ne motorla ne başka şeyle ilgisi var. Savunma sanayinde de başka sektörde de muhtaç imajımızın müsebbibi çarpık ve aşırı tutkun ekopolitik yönelimimizdir. Neyi kastettiğimi biraz genişçe izah edeyim.
Bizim için AB macerasının asıl anlamını Öğün Hoca yazısında veriyor; iç dengelerin kıvam alabilmesi için bir enstrüman. En azından Ankara kriterleri tanımlanana kadar öyleydi.
Diğer taraftan AB, Türkiye için hep bir refah projeksiyonu olarak sunuldu. İşte sırlı cümle de bu. Bu cümledeki “refah” alegorik bir ifadedir. Refah kelimesiyle ambalajlanan asıl projeksiyon, Türkiye’nin —daha doğrusu Türklerin— medenileşme projeksiyonudur.
Batıyla medenileşme işinin kökeniyse eskidir.
Osmanlı çöküşünü kendine itiraf edebilecek kadar meşruiyetini sorgulamaya başlayınca Batı medeniyetini referans aldı. Yatayda ve dikeyde siyasi, içtimai ve kurumsal yapısındaki farkları gidermeye çalıştı. Yaptıysa da yaranamadı. Yaptığı çöküşünü garanti altına almaktı. Çünkü Osmanlı medenileşme tercihinin aynı zamanda bir ekopolitik tercih olduğunu ıskalamıştı. Devletiyle, aydınıyla, halkıyla gittiği yolun medenileşmeden çok kapitalistleşme olduğunun pek ayırdında değildi. Konuyu hep başka bağlamlarda ele aldı. Tıpkı bugünkü biz gibi... Yanılgı sürekli oldu maalesef.
Nihayet bu medenileşme projeksiyonu Osmanlı’nın medenileşmesiyle değil parçalanmasıyla sonuçlandı. Kendisi değil ama medenileştiricileri amacına ulaştı.
Evet, bu zehirli medenileşme projeksiyonundan bugün dahi bir türlü kurtulamadık. Olmuş muyuz diye yıllardır yüzümüzü yere eğip “ilerleme” raporlarına tahammül ediyoruz.
İlerleme de refah gibi bir ambalajdır. Refahı da içine alan daha büyük bir medenileşme ambalajı…
Hazırlayanlar 200 yıllık refleksleri biliyor.
Medeniyet bir arada uyum içinde yaşamak demektir. Refah ve ilerlemenin medeniyetin ambalajı olarak kullanılmasıysa yanlış değildir. Medeniyetten murattır bunlar. Bir arada yaşamak ve birbirimizin hünerlerinden yararlanmak bizi daha iyi yaptığından ve bize daha yüksek refah sunduğundan arzu edilir. Birbirimize bağımlı olacak kadar hünerlerimizde farklılaşmak bize yüksek refahı sağlayan esas fenomendir ve var olduğumuzun kanıtıdır.
Varız çünkü Nizamülmülk var, Sinan var, Necati var; çiftçimizin, işçimizin, muzaffer komutanlarımızın hüneri var.
Fakat dünyada kendi medeniyetimizle beraber başka medeniyetler de olduğu halde tek bir medeniyet varmış gibi yapıyoruz.
Biri geri düşer, öbürü çıkar. Doğal fenomendir. Yatırım meselesidir. Medeniyet yatırımı insanı sıfırdan değil, birden veya daha yukarıdan hayata başlatma ve tutundurma yatırımıdır.
Buna karşın refah ve ilerlemeyi tek bir medeniyetin çizgisinden mümkünmüş gibi anlamak hatadır.
En iyi medeniyet en yüksekten başlatan medeniyettir denebilir. Çünkü belirgin şekilde hayata aşağıdan başlatanlar, medeniyet niteliğini kaybeder.
Ancak bir medeniyetin diğerlerinden aşırı ayrışması sömürü olmadan söz konusu olamaz. Aşırı farklar oluşması medeniyetin değil, kapitalizmin gelişmişliğini gösterir.
Refah ve ilerleme için kendi medeniyetinizi değil kapitalist medeniyeti referans alırsanız da sömürülürsünüz.
Kendi medeniyetinizi değil, başka medeniyeti referans alırsanız o medeniyetin askeri olursunuz.
Şimdi ben diyorum ki bu bir medeniyet projeksiyonu ise vazgeçin, yok bu bir medeniyet projeksiyonu değil diyorsanız, yırtın atın. Kendi refah ve ilerleme projeksiyonumuzu ortaya koyalım.
Öz ekonomik ve finansal tasavvurumuzu geliştirelim. Yoksa medeni sandığımız kapitalistlere kendimizi daha çok uzun zaman muhtaç zannederiz.
İşte bakın, koskoca Türkiye 40 milyar dolara muhtaç olduğuna inandırılıp rahatsız edici muamelelere uğruyor ve uğratılıyor.
Ekopolitik özgürlüğümüzü kazansak tüm ilişkiler sağlıklı gerçekleşecek. Çoğunluğun özgürlüğü seçeceğini biliyorum.
Yeni dünya düzeni demek bizim için ilk defa ekopolitik yönelimimize çoğulcu karar vermek demektir. Yoksa yeni bir düzenden bahsedilemez.
Biz kendi yönelimimize hiç çoğunlukçu karar veremedik.
Cumhuriyetle kapitalizm dayatıldı.
Tüm dünya 60’lar ve 70’ler boyunca kapitalizm mi, komünizm mi, tartışması yaparken biz de çoğunlukçu bir tartışma yapmaya karar verdik. Medenileşmenin kapitalistleşme olduğunu ancak anlayabilmiştik.
Dünyadan farklı ve daha iyi olarak bizimki “komünist mi olacağız, milli bir iktisadi tasavvur mu kuracağız,” tartışmasıydı.
Fakat tartışmayı bağlayamadık. Gladyo 80 darbesiyle bizim yerimize karar verdi; tam gaz kapitalizm.
Bugünkü ekonomik zaaflarımızın nedeni kendimizin seçmediği bu yönelimdir. Dayatılan refah projeksiyonumuzun bize karşı post ekonomik ajandaları var. Büyük toplumsal huzursuzluğumuzun da devletler muvazenesindeki aleyhte ayarsızlıkların da kaynağı budur.
O büyük huzursuzluğu can alıcı bir değişimle özetleyeyim.
Eskiden adamlar vardı; “Ben çocuklarımın boğazından haram lokma geçirmedim” diyen. Bu söz değerliydi, şerefti, namustu, bir ortamda söylendiği zaman da herkes söyleyene kefil olurdu.
Şimdi ne bu sözü söyleyebilecek bir adam kaldı, ne kefil olacak.
Toplum önüne konan medenileşme projeksiyonu yüzünden en önemli medeni değeri olan birbirine itimadını kaybetti. Daha ne kadar kaybedeceğiz?
Hala kendi harcımızı kendimiz karacak kadar imanımız, irademiz, değerimiz var. Karalım, kuralım yeni yüzyılımızı.
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:25
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 02 Kasım 2025 04:04 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















