Mahkeme salonunda yürek yakan çığlık: O gün 4 cenaze çıktı beni gömmeyi unuttular
Halktv sayfasından alınan verilere dayanarak, Ankara24.com duyuruda bulunuyor.
Facia, 27 Nisan akşamı Canik ilçesi Devgeriş Mahallesi'nde yaşandı. Adem Kaya (35), eşi Çiğdem Kaya (31), kızları Alya (7) ve Açelya Mina (5) ile birlikte otomobillerini yıkamak için akaryakıt istasyonuna geldi. Adem Kaya, 34 K 5396 plakalı aracını yıkadığı sırada, istasyonun bitişiğindeki yamaçta büyük bir gürültüyle heyelan meydana geldi. Tonlarca ağırlıktaki kaya ve toprak yığını, savunmasız ailenin üzerine çöktü.

Çevredekilerin ihbarı üzerine olay yerine polis, sağlık, itfaiye ve AFAD ekipleri sevk edildi. Zamana karşı verilen mücadelede anne Çiğdem Kaya; kolunda, bacaklarında ve burnunda oluşan kırıklarla enkazdan yaralı olarak kurtarıldı ve hastaneye kaldırıldı. Ancak 3 saat süren çalışmaların sonunda baba Adem Kaya ve iki küçük kızının cansız bedenlerine ulaşıldı. Baba ve kızları Terme ilçesi Karacalı Mahallesi’nde gözyaşlarıyla toprağa verildi.
İDDİANAME 'İHMALLER ZİNCİRİ'Nİ ORTAYA KOYDUSamsun Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında hazırlanan ve 6'ncı Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianame, facianın göz göre göre geldiğini ortaya koydu. Soruşturma kapsamında istasyon sahibi Mehmet Zeki Gedikli (81) tutuklanırken, mesul müdür K.Y. (62) adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Her iki sanık hakkında "Taksirle ölüme ve yaralanmaya sebep olma" suçundan 2 yıldan 15'er yıla kadar hapis cezası istendi.

Bilirkişi raporuna dayandırılan iddianamede şu çarpıcı tespitler yer aldı:
İş güvenliği uzmanı tarafından hazırlanan risk analizinde heyelan, toprak kayması ve kaya düşmesi tehlikelerinden açıkça bahsedilmesine rağmen, işletme yetkilileri gerekli önlemleri almadı.Risklerden korunma ilkeleri göz ardı edildi.Oto yıkama binasının, tesisin vaziyet planı projesinde gösterilmediği, oto yıkama bölümüyle ilgili dosyada herhangi bir ruhsat, çalışma, yapı veya işletme izni bulunmadığı, bu nedenle görev ihmali olduğu kanaatine varıldı.Sanıkların, 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 7’nci maddesi uyarınca ruhsat başvurusu yapmayarak denetim imkanını ortadan kaldırdığı belirtildi.6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun 5’inci maddesi uyarınca risk analizindeki uyarılara rağmen ilgili alanda önlem alınmadığı vurgulandı.
81 YAŞINDAKİ SANIĞIN SAVUNMASIDavanın ilk duruşmasında sanık Mehmet Zeki Gedikli, savunmasını yaparken gözyaşlarına hakim olamadı. Olayı televizyondan öğrendiğini belirten Gedikli, "Sabah 09.00’da avukatımla emniyete gittim. Olaydan dolayı çok üzgünüm. Maddi ve manevi her sorumluluğu yerine getirmeye hazırım. Başka türlü ben de huzurlu olamam. Aileyle iletişim kurmak istedim ancak avukatlarıyla görüşmem gerektiğini söylediler" dedi.
Tesisin ruhsatlarının yasaya uygun olduğunu ve kamu kurumlarınca denetlendiğini iddia eden Gedikli, sağlık sorunlarını gerekçe göstererek tahliye talep etti:
"Cezaevi koşulları zor, benim için daha da zor. 82 yaşındayım; yüksek tansiyon, Alzheimer, vertigo, kalp ve böbrek hastasıyım. Ayrıca cezaevinde anjiyo oldum. Kaçma şüphem yok, tahliyemi talep ediyorum."
MÜDÜRDEN 'YETKİM YOK' SAVUNMASIDiğer sanık K.Y. ise olay günü izinli olduğunu belirterek kendini şöyle savundu:
"Olayı duyunca bölgeye gittim, her yer karanlıktı, enerji sağladım. 2011 yılından beri orada çalışıyorum. Şifahen istasyonda pompacılardan sorumluyum, işletmeyi şifahen yürütüyorum. Sadece çalışanların görev tanımları, ciro ve muhasebe işlerine bakarım. Patronum sık sık gelip gidiyordu. Raporlardan bilgim yok, zaten yetkim de yok."
Duruşmaya katılan anne Çiğdem Kaya’nın sözleri ise mahkeme salonunda duygusal anlar yaşanmasına neden oldu. "Bir anne olarak konuşmak istiyorum" diyerek söz alan Kaya, şunları söyledi:
"Ailemle mutlu mutlu arabamızı yıkayıp dönecektik ama başımıza bu olay geldi. Evlatlarım ve eşim öldü, seslerini duyamadım. Ben yardım isterken onlar can vermiş. Eşimin ve çocuklarımın hayalleri vardı. Ben 8 aydır hastane hastane geziyorum. Adalet arıyorum, kimler suçluysa cezalandırılmasını istiyorum. Benim evlatlarım yok artık, ben evlatsız bir anneyim. Kim bana 'Anne' diyecek? Benim çocuğumun bu ay doğum günüydü, kim pastasını üfleyecek? Ben onları çok zor dünyaya getirdim. İkisinde de böbreğim şişti. Ben böbreğimden vazgeçtim çocuklarım için. Saçlarının teline zarar gelsin istemiyordum, saçlarının teline kadar adalet istiyorum. Keşke orada ölseydim, bunları görmeseydim. O gün 4 cenaze çıktı ama 3'ünü gömdüler, beni unuttular."
"BENİ BU SAMSUN'A SIĞDIRAMADILAR"Duruşma sonrası adliye önünde basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Çiğdem Kaya, acısının dinmediğini haykırdı:
"Çocuklarım için adalet arıyorum. Yanlarına kalmasını istemiyorum. Toprak altında kaldılar, toprağın altında çürüdüler. Kolumu kullanamıyorum, bacağımda aksamalar var. Beni mahvettiler. Benim yuvamı yıktılar. Beni bu Samsun'a sığdıramadılar. Hakkımı helal etmiyorum. İnşallah cezalarını alırlar."
Devlet hastanesinde yanlış kan verilen hasta öldü: Bakanlık tazminat ödeyecek!
Adem Kaya’nın annesi Nurhayat Kaya ise ailecek tükendiklerini belirterek, "Soyum tükendi. Çok güzel bir nesil yetiştiriyordum. Yok oldular, onlar öldü, ben de öldüm. Geri getiremiyoruz. Evimizde, ocağımızda duramıyoruz. Mezarlıkta yatıyoruz. Yer olsa da gece de orada kalsam diyorum. Çok düşkündüm herkes gibi. Onlara doyamadım. Adalet istiyoruz. Onlar önlemini alsaydı da çocuklarım ölmeseydi" diye konuştu. Baba İrfan Kaya da, "Benim 1 tane oğlum, 2 tane torunum vardı; gitti. Gelinimi yarım bıraktılar. Önce Allah'ın sonra da devletin verdiği adaleti istiyoruz" dedi.
AVUKAT: BİLİNÇLİ TAKSİRDEN CEZA VERİLMELİAilenin avukatı Kartal Akcan, olayın basit bir ihmal olmadığını vurgulayarak, "Kamu kurumları burada gerekli önlemleri alsaydı, bugün bu duruşma olmayacaktı. Mevzuatımız, kanunlar, yönetmelik dört dörtlük ama bunların takip edilmesi lazım. Ağır ceza mahkemesinin vereceği karar, bundan sonra bu tür olayların olmaması için bir başlangıç olacaktır. Kanunumuzda bilinçli taksir ve olası kast kavramları var. Caddede 120 kilometre hızla gitmek 'olursa olsun' demektir. Bilinçli taksir ise gerekli önlemleri almamak ve vurdumduymazlık demektir. Biz sanıkların en kötü ihtimalle bilinçli taksirden mahkumiyet almasını talep ettik" ifadelerini kullandı.

Mahkeme heyeti, tanıkları dinledikten sonra dosyadaki eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi.
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:22
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 04 Aralık 2025 15:07 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















