Korku filmleri aratmayacak bir hikâye! 15 günlük bebeği diri diri gömülmüş halde buldu... Cinsiyeti yüzünden mi terk edildi?
Ankara24.com, Hurriyet kaynağından alınan verilere dayanarak duyuru yapıyor.
Geçen ay Uttar Pradesh eyaletinin kırsalındaki Shahjahanpur bölgesindeki şeker kamışı ve çeltik tarlalarında yaşadığı korkunç keşfi anlatan Babu, “Yaklaştım ve çocuğun parmaklarının hareket ettiğini gördüm. Daha da yaklaştım ve kalp atışını hissedebildim. Çocuğun yaşadığını fark ettim... Birisi diri diri bir bebek gömmüştü” dedi.
Babu, korkarak yardım çağırmak için koştu. Kısa süre sonra olay yerine bir kalabalık toplandı.
Kurtarma operasyonunda, bir polis memuru sıkıştırılmış toprağı kazdı. Yaklaşık 15 günlük olduğu tahmin edilen kız bebek tamamen çamura bulanmıştı. Ağzı ve burun delikleri toprakla tıkalıydı, nefes almak için çırpınıyordu. Yerden kaldırılırken zayıf, acı dolu bir çığlık attı.
Shahjahanpur Tıp Fakültesi'ne götürülen minik bebeğin ciddi bir enfeksiyonu, solunum sıkıntısı, yaralanmaları ve sepsis hastası olduğu tespit edildi. Yerel polis, kızın ailesini aramaya başladı.
CİNSİYETİ YÜZÜNDEN Mİ TERK EDİLDİ?
Vakayı araştıran yerel bir polis memuru olan Gourav Tyagi, CNN'e üç teorileri olduğunu söyledi. Ebeveynleri, hasta çocuklarının öldüğüne inanmış ve onu yerel adetlere göre gömmüş olabilirlerdi. Yeni doğan bebekte sindaktili (iki veya daha fazla parmağın bitişik olduğu bir durum) vardı ve engellilikle ilgili damgalama nedeniyle terk edilmiş olabilirdi.
Ve bir başka olasılık daha vardı; cinsiyeti yüzünden terk edilmiş olabilirdi. Dünyanın en kalabalık ülkesinde, erkek çocuklarına yönelik köklü bir tercih, kız çocuklarının terk edilmesine veya öldürülmesine yol açabiliyordu.
20 yıldır Shahjahanpur'da çocuk doktoru olan Dr. Rajesh Kumar, daha önce dört veya beş benzer vaka gördüğünü söyledi, “Daha önce hiç böyle bir durumda, yalnız bırakılmış ve terk edilmiş bir çocuk görmemiştim” dedi.
ONA 'MELEK' İSMİNİ VERDİLER
Shahjahanpur Tıp Fakültesi'nin yenidoğan yoğun bakım ünitesinin sessizliğindeki tek sabit ses, steril küvözün içinde uyuyan bebeği gözetleyen kalp atış hızını ölçen cihazın monoton sesiydi.
Bebek oraya ilk geldiğinde hayata tutunuyordu. Oksijen eksikliğinden yüzü mavileşmiş, vücut ısısı tehlikeli derecede düşüktü ve kan basıncı o kadar zayıftı ki ölçülemiyordu. Tüm zorluklara rağmen, doktorlar başlangıçta bir umut ışığı gördüler.
Dr. Kumar, "Mucizeler olur. Bütün ekip minik kızı hayatta tutmak için çalışıyor. Hastane personelimiz ona aile gibi bakıyor. Hemşirelerimiz, servis bakıcılarımız ve doktorlarımızın hepsi ona kendi çocuğumuz gibi bakıyor” diye konuştu.
Kısa süre sonra ona bir isim verdiler; ‘Pari’. Bu, Hintçede ‘melek’ anlamına geliyor.
BEBEK MAALESEF HAYATINI KAYBETTİ
Shahjahanpur hastanesinde, Pari bulunduktan sonraki ilk 24 saat, sağlık personeline umut verdi. Ancak daha sonra durumu hızla kötüleşti.
Nekroz (vücut dokusunun ölümü) yüzüne ve kafa derisine yayıldı. Solunumu giderek daha zor hale geldi ve doktorlar onu oksijen desteğine almak zorunda kaldı. Onu hayatta tutmak için kan nakli gerekti.
İki haftalıkken, Pari şiddetli derecede yetersiz beslenmişti ve 1.7 kilogramdan daha az ağırlığa sahipti. Bu da vücudunun herhangi bir enfeksiyonu savuşturmasını zorlaştırıyordu.
Ve maalesef kötü haber geldi. Polis memuru Gourav Tyagi, Pari'nin öldüğünü doğruladı. Polisin hala ebeveynlerini bulmayı başaramadığını ve aramalarını genişlettiklerini söyledi.
Hastanenin yenidoğan ünitesinden sorumlu hemşire Sarita Singh, "Vefat ettiğinde söyleyecek söz bulamadım. Tüm monitörleri çıkarmak ve bebeğin gitmesine izin vermek zordu. Biz onun ailesiydik. Buraya geldiğinde çok güzel görünüyordu. Bu yüzden ona Pari adını verdik” dedi.
'ÇOCUĞU KENDİM ÇIKARMA CESARETİM YOKTU'
Pari'nin bulunduğu Shahjahanpur bölgesi, kuzey Hindistan'ın verimli, kalabalık ovalarında yer alıyor. Büyük ölçüde kırsal bir bölge ve üç milyon insanın çoğu tarımla uğraşıyor. Köyler arasındaki dolambaçlı yolları çeltik ve buğday tarlaları ile dolu. Kutsal Ganj Nehri, bölgenin güney sınırını çevreliyor.
Bu tarım yaşamının yüzeyinin altında, geleneksel cinsiyet rolleri güçlü bir etki yaratıyor. 25 yaşındaki Babu'ya Pari'yi bulduktan sonra çok büyük korku yaşatan da bu kültürdü.
Babu, annesini bulmak için koşmadan önce, "Çocuğu kendim çıkarma cesaretim yoktu. İnsanların beni göreceğinden, yanlış şeyler düşüneceğinden ve beni suçlayacağından korktum" dedi.
2011'de yapılan son ulusal nüfus sayımına göre, Shahjahanpur'da her 1000 erkeğe karşılık yaklaşık 872 kadın vardı. Bu oran, zaten dengesiz olan ulusal ortalamadan daha büyük bir fark.
Aktivistler ve yerel halk, bu dengesizliğin kısmen, kız çocuklarını sistematik olarak değersizleştiren ve onları yetiştirmenin arzu edilirliğini azaltan, köklü bir kültürel, ekonomik ve sosyal önyargı sisteminden kaynaklandığını söylüyor.
Pari'nin bulunduğu yere yakın Shahjahanpur'un Paina Bujurg köyünden 60 yaşındaki Nanhe Singh, "Erkek çocuk doğurmak için baskı var. Bir kadın çok zorlukla karşılaşıyor. Kız çocuk istemiyorlar, bu yüzden kadın tapınaklara gidiyor ve bir erkek çocuk sahibi olmak için ritüeller yapıyorlar” diye konuştu.
KIZ ÇOCUKLARI MALİ YÜK OLARAK GÖRÜLÜYOR
Erkek çocuklarına öncelik verilmesi, erkek çocuklarının aile soyunu sürdürmesi, miras alması ve anne babaları için gerekli son ayinleri yerine getirmesinin beklendiği ataerkil bir yapıya dayanıyor. Öte yandan kız çocukları çoğu zaman önemli bir mali yük olarak algılanıyor.
CNN’e konuşan 32 yaşındaki sebze satıcısı Achal Kumar Gautam, "Bir kız çocuğuna sahip olmanın en büyük sorunlarından biri, düğünde damadın ailesi tarafından sıklıkla talep edilen çeyiz geleneğidir. Yasaklanmış olmasına rağmen, bu nesillerdir devam eden ve takip edilmesi gereken bir gelenek. Bu, zamanla bizim için bir yük haline geliyor. Çeyizi ödemek zorundayız, başka yolu yok. Bu, bir erkek çocuk için yapmak zorunda kalmayacağımız daha fazla harcama demek” ifadelerine yer verdi.
Paina Bujurgdan bir başka köylü olan Sapna Singh, erkek çocuk doğurma baskısı nedeniyle bazı kadınların bir erkek mi yoksa kız mı taşıdıklarını öğrenmek için tıbbi prosedürlere başvurduğunu söyledi, “Eğer erkek olduğunu öğrenirlerse sorun değil. Eğer kızsa, kürtaj yaptırıyorlar. İnsanlar bunu evlerinin içinde yapıyor ve dışarıdan kimse bilmiyor” dedi.
Hindistan, kız bebeklerin öldürülmesiyle mücadele etmek için 1994 yılında tıbbi teknolojilerin fetüsün cinsiyetini belirlemede kullanılmasını yasaklayan bir yasa çıkardı. Ancak, Hindistan'ın kırsal kesimlerinin bu karmaşık sokaklarında tehlikeli ve yasadışı bir kürtaj ticareti hızla yayılıyor.
CİNSİYET BELİRLEME TESTLERİ GİZLİCE DEVAM EDİYOR
Shahjahanpur'un polis şefi Rajesh Dwivedi, cinsiyet belirleme testlerinin zamanla ciddi şekilde azaldığını söyledi ve ekledi: “Ancak yine de gizlice devam ediyor. Her şeyi değiştiremeyiz ama çok büyük bir değişim yaşandı."
Aktivist Sunita Aralikar'a göre, yasadışı cinsiyet belirleme her sınıftan hanede yaşanan bir şey. 70 yıl önce henüz bebekken diri diri gömülmekten kurtulan Aralikar, kariyerini kadınları güçlendirmeye ve kız çocuklarını değersizleştiren köklü kültürel önyargılarla mücadele etmeye adamış durumda.
Bu son trajediyi, aslında ne kadar az şeyin değiştiğinin kanıtı olarak gören Aralikar, “Erkek çocukla ilişkilendirilen zafer ve başarı ile kız çocukla ilişkilendirilen başarısızlık ve yük, ülkenin her yerinde görülen bir şey" dedi.
Birleşmiş Milletler Dünya Nüfus Durumu raporuna göre Hindistan'da 2020 yılı itibarıyla 45,8 milyon ‘kayıp kız’ olduğu tahmin ediliyor. Bu rakam, doğum öncesi cinsiyete göre yapılan kürtajlar ve doğum sonrası bebek öldürme nedeniyle kızlarda görülen daha yüksek ölüm oranlarının birleşimiyle ortaya çıkan korkunç bir rakam.
‘ERKEK ÇOCUK DOĞURMAYAN KADINLARI ÖLDÜRÜYORLAR’
Sapna Singh, köyündeki ailelerin hamile kalan kadınları sık sık korkutup tehdit ettiğini söyledi ve şunları ekledi: "Sadece erkek çocuk istediklerini söylüyorlar. Kadını dövüyorlar. Birçok insan erkek çocuk doğurmayan kadınları öldürüyor. Bu kadının suçu değil. Kadını dövüyor, tehdit ediyor ve istismar ediyorlar."
Paina Bujurg'daki kadınlar arasında bu acı gerçeklik, bir üzüntü ve çaresizlik duygusu uyandırıyor.
Shahjahanpur köylerinde 18 yıldır sağlık gönüllüsü olarak çalışan Kamaljeet Kaur, cinsiyet ayrımcılığını ve kız çocuklarının öldürülmesini ‘sistemik bir sorun’ olarak nitelendirdi, "Burada bu tür olaylar çok yaygın" dedi.
Kaur, birden fazla kız çocuğu doğuran kadınlar için sonuçların yıkıcı olabileceğini söyledi ve üzücü gerçekleri anlattı:
"Bir kadının, özellikle de ikinci veya üçüncü kız çocuğu varsa, hayatı cehenneme döner. Erkekler eski gelenek ve görenekleri sürdürmeye devam ediyor. Kadın istismara uğruyor, aklının olmadığı söyleniyor. Ailedeki konumu, oğlu veya kızı olmasına göre belirleniyor."
Geçtiğimiz yılın kasım ayında, Gorakhpur'da yol kenarında bulunan bir bebek doktorlar tarafından tedavi edildi ve hayatta kaldı. Aynı ay, Bareilly sakinleri bir tarlada terk edilmiş 20 günlük bir kız çocuğu buldular. Aralık ayında ise, Baghpat şehrindeki bir çöplükte 10 günlük bir kız çocuğu bulundu.
2015 YILINDA ‘KIZ ÇOCUĞUNU KURTAR VE EĞİT’ KAMPANYASI BAŞLATILDI
2015 yılında Başbakan Narendra Modi'nin hükümeti, Hindistan'ın çarpık çocuk oranına değinmek ve kadınların güçlendirilmesini teşvik etmek için ‘Beti Bachao, Beti Padhao’ yani ‘Kız Çocuğunu Kurtar, Kız Çocuğunu Eğit’ kampanyasını başlattı.
Hükümet, programın cinsiyet ayrımcılığına daha geniş bir şekilde dikkat çektiğini ve bazı başarılar elde ettiğini söylüyor. Hükümet tarafından yayınlanan verilere göre, ülkenin doğumdaki ulusal cinsiyet oranı 2014-15'te 1000 erkeğe karşılık 918 kız iken, 2019-20'de 934'e yükseldi.
Aynı dönemde kız çocuklarının ortaöğretimdeki brüt okullaşma oranının yüzde 77'den yüzde 81'e çıktığı görüldü.
Ancak, program bazı eleştirilerle de karşılaştı. 2021'de bir parlamento komitesi, programın fonlarının orantısız derecede büyük bir yüzdesinin (2016 ve 2019 arasında yaklaşık %79'u) kız çocukları için somut sağlık ve eğitim girişimleri yerine medya tanıtımına harcandığını kaydetti.
Hindistan'ın kız çocuklarını koruma ve eğitme kampanyasını tanıtan reklam panoları ve yayınlar artık şehirlerde, kasabalarda ve radyolarda her yerde bulunuyor.
Ancak Pari'nin ölümünün ardından gelen sessizlik sağır ediciydi. Hikayesi ulusal haber kanalları tarafından büyük ölçüde göz ardı edildi ve kalıcı bir öfkeye yol açmadı.
Bazıları için kampanyanın etkisi yüzeysel geliyor. Hemşire Singh, "İnsanlar sloganı söylüyor ama gerçekte kimse uygulamıyor. Bu sadece bir söz haline geldi” dedi.
Aktivist Aralikar, kadınların başarısı için fırsatlar yaratmanın algıları değiştirmenin anahtarı olduğuna inanıyor. Aralikar, "Eğitim ve fırsatların sorunu bir gecede çözeceğini söylemiyorum, ama en azından şartları eşitleyecektir. Ancak kızların başarılı olduğunu görmeye başladığınızda onlara yatırım yapmaya değer olduklarına inanırsınız” diye konuştu.
PARİ’NİN EBEVEYNLERİ HÂLÂ ARANIYOR
Öte yandan polis soruşturması ve Pari'nin ebeveynlerini arama devam ediyor.
Pari'yi bulan Babu için, onunla karşılaşmak bir kader eylemi gibiydi. Normalde hayvanlarını nehre daha yakın, farklı bir yoldan götürdüğünü anlatan Babu şunları söyledi:
“Ama kader, onu kurtarmam gerektiği için beni buraya getirdi. Karım çok endişeliydi. Bebeği eve getirmem gerektiğini, ona bakabileceğimizi söyleyip duruyordu. Daha çok çalışır ve onu büyütürdüm. Ölüm haberini aldığımda umudum paramparça oldu. Tüylerim diken diken oldu. Gelecekte onunla tanışmak istiyordum. Onu topraktan çıkardım ama toprağa geri döndü.”
CNN’in ‘A newborn baby was found buried alive. The reason may have been her gender’ başlıklı haberinden derlenmiştir.
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:71
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 25 Ekim 2025 12:31 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















