Kilo problemi olanların düştüğü büyük hata! Sözcü Gazetesi
Sozcu sayfasından alınan verilere dayanarak, Ankara24.com haber yayımlıyor.
Kilo problemi yaşayan kişilerin “Bir an önce zayıflayayım” düşüncesi, profesyonel destek almadan çeşitli yöntemleri denemelerine yol açıyor… Ancak uzmanlar, hızlı çözümlerin sağlıklı olmadığına, özellikle zayıflatıcı ürünlerin bilinçsiz kullanımının ciddi riskler yaratabileceğine dikkat çekiyor. Kalıcı ve sağlıklı kilo kaybının gerekli tetkiklerin ardından yalnızca kişiye özel planlanan beslenme ve yaşam tarzı değişiklikleriyle mümkün olabileceğini vurgulayan Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ela Temeloğlu, hızlı kilo verme yöntemlerinim olası risklerine dikkat çekti…
‘Çay ya da kahvenin vücuda ne zararı olur ki’ demeyin!
Zayıflama çayları ve kahvelerin içinde tam olarak bilmediğimiz çok sayıda katkı maddesi bulunabilir. Bunların tam olarak ne olduğu ve hangi dozda kullanıldığı bilinmemektedir.
Bu maddelerin miktarı belli olmadığı için de vücut bir anda kaldıramayacağı kadar yüksek dozlara maruz kalabilir ve bu da çok ciddi etkilere yol açabilir. Bu tür ürünlerin piyasaya çıkmadan önce laboratuvar testlerinden geçmesi, ardından çeşitli deney ve klinik çalışmalarla güvenliğinin kanıtlanması gerekir. Söz konusu ürünlerde ise böyle bir süreç yoktur. Dolayısıyla yan etkileri oldukça fazladır.
İşte göz ardı edilen tehlikeleri
Bazı zayıflama çaylarının, bağırsakları hızlandırarak yağ yakımını artırdığı iddia edilmektedir. Ancak bu durum hormonları tetikleyebilir ve içlerindeki maddeler metabolizmayı doğrudan etkileyerek karaciğerde zararlı etkiler oluşturabilir. Üstelik bunlar “ilaç değil, sadece çay” diye düşünüldüğü için çok fazla tüketilebilir.
Ödem söktürücüler bile elektrolit dengesini bozarak kalp ritim bozukluklarına, böbrek yetmezliğine yol açabilir. Yüksek dozda alındığında ani hayati kayıp, kalp krizi veya organ yetmezliği gibi ciddi sonuçlar görülebilir. Bu nedenle bu ürünlerin denetlenmesi ve kontrolsüz satışının önlenmesi gerekir.
21 gün vaadi ne kadar gerçek?
Zaten 3 hafta, kilo vermek için ortalama bir süredir. Bu sebeple 21 gün ifadesi dikkat çekmek için kullanılır. Ancak zayıflama kişiden kişiye değişen bir süreçtir; herkesin metabolizması farklı çalışır. Hastalara tıbbi olarak zayıflama ilacı verildiğinde bile böyle kesin bir iddiada bulunulamaz. Dolayısıyla “21 günde kesin zayıflatır” iddiasının hiçbir bilimsel dayanağı yoktur.
Hızlı zayıflamak yağ değil kas kaybına sebep olur
Hızlı kilo kaybı vücutta öncelikle kas kütlesinin azalmasına yol açtığı için ani zayıflama önerilmemektedir. Sağlıklı bir süreç için kilo kaybının mutlaka zamana yayılması gerekir. Kısa sürede verilen kilolarda mide küçülmez, iştah dengesi değişmez ve vücut önce kas kaybeder; yağ yakımı ancak daha sonra başlar. Bu dönemde elektrolit ve mineral kayıpları görülebilir, kalp ve böbrek fonksiyonlarında bozulmalar yaşanabilir. Sporla desteklenmeyen, protein alımının yetersiz kaldığı hızlı kilo kaybı, sağlıklı ve kalıcı değildir. Hatta 21 günde verilen kilonun bir ay sonra iki katı geri alınabilir.
Diyet normalde bir yıla yayılmalı
Hızlı verilen kiloların geri dönüş riskini daha yüksek olduğu bilinmektedir. Kilo ne kadar kontrollü ve yavaş verilir ise iştahı yönetmek ve verilen kiloyu korumak o kadar kolay olur. Kilo verme süresi kişiye göre farklılık gösterse de, örneğin 30 kilo fazlası olan bir kişinin bunun yarısını ilk 6 ayda, kalan yarısını ise sonraki 6 ayda vermesi; sağlıklı bir sürecin toplamda en az 1 yıl sürmesi gerekir.
“Herkese uygun diyet” anlayışı doğru değildirYalnızca kişiye uygun diyet vardır. Ayrıca, diyet sürecinde hiçbir besin grubundan tamamen uzak durulmamalı, vücudun ihtiyaç duyduğu besin öğeleri dengeli ve yeterli şekilde alınmalıdır.
Detoksla kilo verilmez
Kişilerin kendi kendine detoks yapmasının en önemli nedeni, hızlı ve kolay bir şekilde kilo verme isteğidir. Oysa bu yöntemle kilo verilmez. Kişilerin bu tür uygulamaları tek başına denemesi ciddi riskler oluşturabilir.
Tek tip beslenme
Tek tip beslenme, günlük alınması gereken enerji miktarını düşürürken kaslar için gerekli proteinin de azalmasına yol açar. Oysa vücudun ihtiyaç duyduğu yağ, karbonhidrat ve protein belirli bir denge içinde alınmalıdır. Aşırı protein tüketimi bağırsak sağlığını bozarak ciddi kabızlığa neden olabilir; yalnızca tek tür yağla beslenmek safra kesesi problemlerine yol açabilir veya kolesterolü yükseltebilir. Bu nedenle bu tarz diyetler, normal çalışan bir metaboliz-manın gereksinimleriyle uyumlu değildir.
Sağlıklı kilo vermenin püf noktaları
Sağlıklı bir diyet programına başlamadan önce kişinin mutlaka bir hekim kontrolünden geçmesi gerekir. Herkes süreç öncesinde gerekli tahlilleri yaptırmalıdır; çünkü kişi farkında olmadan tiroit gibi metabolizmayı etkileyen bir probleme sahip olabilir. Dolayısıyla bu değerlendirme, herhangi bir organik sorunun olup olmadığını belirlemek açısından önemlidir. Özetle tedavi mutlaka kişiye özel olmalı, hekim değerlendirmesinin ardından ihtiyaç duyulduğunda diyetisyen desteği alınmalıdır.
Şok diyetler de tehlikeli olabilir
Şok diyetler, tıpkı hızlı kilo verme yöntemleri gibi kısa sürede fazla kilo kaybı sağlamayı hedefler. Ancak yalnızca tek tip beslenmeye dayanan bu diyetler de tehlikeli olabilir. Örneğin insülin direnci olan bir kişinin uzun süre aç kalması uygun değildir; bu durum insülin dengesini bozabilir. Benzer şekilde kolesterolü yüksek olan bir kişiye ketojenik diyet önerilmez. Tek tip beslenme sürdürüldüğünde bir süre sonra kas kaybı gibi ciddi sorunlar ortaya çıkabilir.
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:25
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 22 Aralık 2025 05:44 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















