Kanun teklifi Meclis’te: Zamsız SGK hizmet borçlanması için son günler!
Halktv sayfasından alınan verilere göre, Ankara24.com bilgi veriyor.
Geçtiğimiz günlerde AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler, düzenlediği basın toplantısında yeni bir kanun teklifini Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na sunduklarını duyurdu.
Güler, teklifin gerekçesini açıklarken sosyal güvenlik sisteminin toplum refahını güvence altına alan en kritik kamu hizmet alanlarından biri olduğunu vurguladı. Amacın, sistemin gelir-gider dengesini korumak ve sürdürülebilirliğini güçlendirmek olduğunu ifade etti.
Ancak bu açıklamaların satır aralarına bakıldığında, sosyal güvenlik sisteminin dengesini sağlamaktan çok, yine vatandaşın cebinden yeni kaynak yaratma arayışının olduğu görülüyor.
Kriz Değil, Kalıcı Bir Ekonomik Buhran Yaşıyoruz
Türkiye bugün yalnızca bir ekonomik kriz yaşamıyor. Kriz gelip geçici bir durumdur; oysa biz uzun süredir kalıcı hale gelen bir ekonomik buhranın içindeyiz.
Bu buhran, enflasyonla ezilen maaşlar, daralan alım gücü ve umudu tükenen milyonlar olarak kendini gösteriyor.
Artık her yeni düzenlemede, “sistemi güçlendirme” adı altında faturanın yine vatandaşa çıkarıldığı bir tabloyla karşı karşıyayız.
SGK Borçlanmalarında Büyük Artış
Yeni düzenleme, 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda köklü değişiklikler getiriyor.
Mevcut uygulamada SGK borçlanmaları (yurt dışı borçlanma hariç) prime esas günlük kazancın %32’si üzerinden hesaplanıyordu.
Teklifle birlikte bu oran %45’e çıkarılıyor.
Bu da, vatandaşın borçlanma maliyetinde yaklaşık %13’lük bir artış anlamına geliyor.
2025 yılı sonuna kadar geçerli olan günlük borçlanma tutarı 277,39 TL iken, yeni düzenlemeyle bu rakam 390,08 TL olacak.
540 gün askerlik borçlanması yapan bir sigortalı, mevcut sistemde 149.790 TL öderken, yeni düzenlemeyle 210.643 TL ödemek zorunda kalacak. Yani fark 60 bin TL’nin üzerinde.
Doğum borçlanması bu artıştan muaf tutulsa da, askerlik, doktora ve tıpta uzmanlık dönemleri, avukatlık stajı, grev–lokavt süreleri, tutukluluk veya gözaltında geçen ancak beraat edilen dönemler ile kısmi süreli çalışanların eksik günleri bu artıştan etkilenecek.
Bu düzenleme, açıkça “sistemin sürdürülebilirliği” bahanesiyle vatandaşın geleceğine yeni bir yük bindirmektedir.
Bağ-Kur’lulara da Yeni Fatura
Düzenleme yalnızca sigortalıları değil, kendi işini yapan Bağ-Kur’luları da yakından ilgilendiriyor.
Geçmişte terk koduyla durdurulan sigortalılık sürelerini ihya etmek isteyen Bağ-Kur’lular, artık daha yüksek tutarlar ödeyecek.
İhya borçlanmalarında oran %34,75’ten %45’e çıkarılıyor.
Böylece günlük asgari ihya tutarı 301,23 TL’den 390,08 TL’ye yükseliyor.
2000 gün ihya borçlanması yapan bir vatandaş, mevcut sistemde 602.460 TL öderken, yeni düzenlemeyle 780.160 TL ödemek zorunda kalacak. Aradaki fark 177 bin TL’yi buluyor.
Bu fark, sadece rakamsal bir artış değil, küçük esnaf ve serbest çalışanlar için emeklilik hayalinin biraz daha uzaklaşması demektir.
İşveren Üzerindeki Baskı Artıyor
Kanun teklifinde işverenleri ilgilendiren maddeler de bulunuyor.
Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası kapsamında işveren hissesinin oranı %11’den %12’ye çıkarılıyor.
İmalat dışı sektörlerde devlet tarafından sağlanan %4’lük SGK prim desteği ise %2’ye düşürülüyor.
Yalnızca imalat sektöründe faaliyet gösteren işverenler %5’lik desteği almaya devam edecek.
Bu değişiklik, üretim dışı sektörlerde faaliyet gösteren binlerce küçük işletmenin maliyetini artıracak, istihdam üzerinde ek baskı oluşturacaktır.
Prime Esas Üst Sınır Değişiyor
5510 Sayılı Kanun’un 80. maddesi uyarınca sigortalıların prime esas günlük kazanç üst sınırı, asgari ücretin 7,5 katından 9 katına yükseltiliyor.
Bu değişiklik yüksek gelirli çalışanların prim yükünü artırsa da, sistemin genel dengesini değiştirmeyecek. Çünkü sosyal güvenliğin asıl açığı, gelir tabanının daralmasından, kayıt dışı istihdamdan ve düşük ücret politikasından kaynaklanmaktadır.
Sosyal Devlet İlkesine Aykırı Bir Yönelim
Sosyal güvenlik sistemini “dengeye getirme” iddiası, ancak sosyal adaletle desteklenirse anlam taşır.
Bugün ise görünen tablo tam tersine: devlet kendi finansman açığını, vatandaşın prim yükünü artırarak kapatmaya çalışıyor.
Sosyal güvenlik sistemi, sadece gelir-gider hesabına indirgenemez.
Bu sistemin özü, vatandaşın insanca yaşama hakkını korumaktır.
Bu nedenle çözüm; prim oranlarını artırmakta değil, kayıt dışı istihdamla mücadelede, üretimi artırmakta ve istihdamı genişletmekte aranmalıdır.
Sonuç: Yük Artıyor, Umut Azalıyor
Bugün Türkiye’de ekonomik buhranın yükü giderek ağırlaşıyor.
Her yeni düzenleme, emekçinin, esnafın, emeklinin sırtına yeni bir yük olarak dönüyor.
Emeklilik artık bir hak olmaktan çıkıyor, lüks haline geliyor.
Sosyal devletin görevi vatandaşı korumaktır, onu daha fazla borç yükü altına sokmak değil.
Eğer sistemin sürdürülebilirliği vatandaşa yük bindirerek sağlanacaksa, bu sürdürülebilirlik değil, tükeniştir.
Ekonomik buhranın faturası yine vatandaşa kesiliyor.
Ve görünen o ki, bu düzenlemeyle emeklilik hayali bir kez daha öteleniyor.
Zamsız SGK borçlanmaları için kanun teklifi yasalaşmadan önce SGK'ya başvurmak gerekir. Aksi halde ödeyeceğiniz borçlanma tutarları artacaktır.
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:52
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 21 Ekim 2025 05:36 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















