“Israrlılar”, “vazgeçmiyorlar”… Saraçhane Dayanışması’nda bir gün
Ankara24.com, Halktv kaynağından alınan verilere dayanarak bilgi yayımlıyor.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) soruşturması kapsamında tutuklu belediye başkanları ile bürokratlarının aileleri tarafından kurulan Aile Dayanışma Ağı’nın 21 Kasım Cumartesi günü gerçekleştirilen 14’üncü buluşmasında, davetli olarak, “nöbetçi gazeteci”ydim, üç meslektaşımla birlikte. Etkinliğe tutuklu yakınlarının yanısıra CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, İBB Başkanvekili Nuri Aslan ile bazı milletvekilleri de katıldı.
Aileler hem birbirileriyle dayanışmak hem de yakınlarının karşılaştıkları hukuksuzlukları gündemde tutmak için uzun zamandır bu buluşmalarda bir araya geliyorlar. Öncekiler de olduğu gibi Dilek Kaya İmamoğlu 14’üncü buluşmada da açılış konuşmasını yaptı. Elbette konu, yaklaşık 4 bin sayfalık iddianameydi. İmamoğlu iddianamenin taraflı olduğunu savunarak bunun “masumiyet karinesi ve aklanma reçetesi” niteliği taşıdığını belirtip, “Bizi aslında bilmeden aklıyorlar” dedi.
Buluşmanın en duygulu konuşmasını Bayrampaşa Belediye Başkanı Hasan Mutlu’nun eşi Safiye Mutlu yaptı. Yıllar boyunca onbinlerce öğrenci yetiştirdiğini belirttiği öğretmen eşinin belediye sosyal tesislerinde 3 TL’ye çay sattırdığı için ‘kamu zararı’ iddiasıyla tutuklanmasının adaletsiz olduğuna dikkat çekti, yürek yakan cümlelerle.
Benim için hayli öğretici bir buluşma oldu bu. Kimi gözlemlerimi paylaşmak isterim. Sadece bana özgü bir öngörü olmadığına eminim, Dilek İmamoğlu’nun bir “doğal lider” olarak öne çıktığına tanık oluyoruz sanki. Son derece zarif, sakin biri olmasına ragmen aynı derecede, hem de gittikçe kararlı olduğunu görmek mümkün. Modernitenin temsilcisi olarak ortaya çıkmasına şaşıracak kimse olacağını da sanmam.
Benzetme aşırı bulunabilir, ama söylemeliyim; Filipinler’de, suikast sonucu ortadan kaldırılan muhalefet lideri eşinin mücadelesini bıraktığı yerden sürdürerek cumhurbaşkanı olmayı başaran Corazan Aqino’yla benzer tarafları var Dilek hanımın. Benzerlik ürkütücü, farkındayım. Dilek hanım da Aqino da (onunki daha trajik bir engellemeydi elbette) eşleri siyaset yapma olanaklarından mahrum bırakılan kadınlar olarak bir benzerlik taşıyorlar sadece. Ekrem İmamoğlu’nun “siyaset dışı” kalmasının kalıcılaşması durumunda Dilek hanımın bir Aqino’a dönüşmesi sürpriz olmaz. Benzerlikten kastım bu.
Haftalardır bir araya gelen Saraçhane dayanışmacıları iki konuda, yani “Israr” ile “vazgeçmeme” konusunda topluma örnek oldular bence. Malum, “ısrar etmeyen”, “kolay vazgeçen” bir toplum özelliği gösteriyoruz. Bu nedenle bu iki konuda geri atmamaları hayli öğretici.
Bir konuda önemli bir iş daha yapıyorlar. Uzun bir “sahte mağduriyetler” dönemi yaşadık bilindiği gibi. Şiir okuduğu için atıldığı hapishanede geçirdiği dört ayı siyasi ranta çevirip iktidar olanlardan haberdarız. Bunlardan biri iyice uçup, “yukarı kattaki laik komşum eşim tesettürlü diye balkondan halkı silkeliyor” diyerek “sahte mağduriyet”te çığır da açmıştı. Saraçhane dayanışmacıları, yakınlarının uğradığı açık haksızlıklar yüzünden “mağdur olmakla, sahtesiyle oyalandığımız “mağduriyeti gerçek/soylu anlamına kavuşturmuş oldular. Anlamak isteyen bu toplantılara gelmeli. Duyulan acının, öfkenin plastik olmadığını görecekler.
“Sahte mağduriyet”, “boynu eğik” tipler de üretti, biliniyor. Vıcık vıcık bir “acındırma hali”ne büründüler o tipler. Saraçhane dayanışmacıları ise mağdur olmanın “boynu eğik” olmak anlamına gelmediğini de gösterdiler. “Dik” durduklarına tüm ülke tanıktır.
Şu da söylenmeli. En azından toplantıda konuştuklarımın büyük bir bölümünün “sistemle” bir sorunları yok. Başlarına bu hukuksuzluk gelmeseydi, belki çoğu hallerinden memnun da olabilirlerdi. Ama artık “rejim”e dönüşmüş iktidarın kurbanı olarak son derece politikleşmiş bireylere döndüler, bu kesin. Rütbeli asker eşini hapishanede kalp krizinden kaybeden hanımefendinin “artık daha da solcu olmam gerekiyor” demesi örnek sayılabilir buna. “Solculuktan” belki de sadece daha kararlı olmayı anlıyordur. Olsun.
Biz beceremedik ama “sistem” hepsini solcu yapacak. Öyle görünüyor.
Uzun soluklu bir dayanışma örneği olarak Saraçhane Dayanışmacıları ısrarın, vazgeçmemenin yerleşik bir tutum haline gelmesinde büyük pay sahibi olacak gibi görünüyorlar.
Dayanışmanın zamanla mağduriyet kaynaklı olmaktan çıkıp dönüştürücü bir hale gelmesi durumunda sistemde ciddi bir gedik açılmayacağını da kimse söyleyemez.
“Dayanışma yaşatır” diyenleri haklı çıkardıkları için hepsine teşekkür borçluyuz.
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:53
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 23 Kasım 2025 05:11 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















