Hayal Köseoğlu: Başım derde hiç girmedi Magazin haberleri
Haberturk sayfasından alınan verilere göre, Ankara24.com bilgi veriyor.
Oyunculuğa 6 yaşındayken başlayan Hayal Köseoğlu, eğitimini İstanbul Aydın Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Drama ve Oyunculuk Bölümü'nde tamamladı. Tv dizisi ve sinema filmi olmak üzere 20 yapımda rol alan Köseoğlu, aynı zamanda tiyatro oyunları için sahneye çıktı.
Hayal Köseoğlu, enerjisi ve dikkat çekici 'Maral' karakteriyle 'Bahar: Çiçek Açmaya Hazır Mısın?a yeni bir soluk getirdi. Köseoğlu, Habertürk'e verdiği röportajda dizi, kariyeri ve kendisi hakkında açıklamalarda bulundu.
"MARAL'I ANLAMAK İÇİN TERAPİSTİME DANIŞMAK ZORUNDA KALDIM"Hayal Köseoğlu, 'Maral'ı; "İlk geldiğinde ruh hastası olduğunu anlamıştım zaten ama senaryolar geçtikçe benimle arasındaki farklılıklar o kadar arttı ki, onu anlamak için terapistime danışmak zorunda kaldım. Kendisine ufak bir kişilik bozukluğu teşhisi koyduk" şeklinde tanımlarken kariyeri hakkında oyunculuğun ötesine geçmeye hazırlandığını ifade etti.
"DİZİNİN ŞAHANE BİR KADROSU VAR"
♦️ Sizi 'Bahar: Çiçek Açmaya Hazır Mısın?'ından gelen teklife “Evet” demeye yönlendiren en büyük motivasyon ne oldu? Sizce dizinin, izleyicilerde derin etki bırakan temel özellikleri nelerdir?
Kadrosu ve anlatım dili kesinlikle çok etkili oldu. Demet Evgar ile çalışmayı zaten yıllardır çok istiyordum. Dizinin şahane bir kadrosu var. Herkes birbirinden yetenekli. Bunun dışında projedeki oyunculuk üslubunun doğallığı, doğaçlamaya ve oyuncunun zekasına verilen alan beni çok heyecanlandırdı. Benim çevremin geri dönüşleri hep dizideki performansların doğallığı ve ilişkilerin gerçekçiliği üzerine oldu. Herkes bu anlatım dilini çok beğenmiş.
"DİĞER TÜRLÜ ASLA OYNAYAMAZDIM"
♦️ Canlandırdığınız ‘Maral’a hazırlanırken nasıl bir araştırma / çalışma süreci geçirdiniz? ‘Maral’ ile aranızdaki ortak noktaları ve zıtlıkları nasıl dengeliyorsunuz?
'Maral', ilk geldiğinde ruh hastası olduğunu anlamıştım zaten. (Gülüyor) Ama senaryolar geçtikçe benimle arasındaki farklılıklar o kadar arttı ki, onu anlamak için terapistime danışmak zorunda kaldım. Kendisine ufak bir kişilik bozukluğu teşhisi koyduk. Yoksa onun haklılığını bularak, onunla empati kurarak oynamam çok zorlaşacaktı. Böylelikle yaptığı şeyleri, kişilik bozukluğunun onu savurduğu yerler olarak görüp, içimde Maral’a onu anlayabileceğim bir boyut kazandırmaya çalışıyorum. Diğer türlü asla oynayamazdım çünkü her açıdan bana çok zıt bir karakter. Tek benzerliğimiz kaos sevdamız diyebiliriz.
"SONRA ÖYLE KALDI
♦️ ‘Maral’ın kişiliğinden veya yaşam felsefesinden edindiğiniz ve günlük hayatınıza taşıdığınız bir özellik oldu mu?
Olmadı. (Gülüyor) Ama Maral ilk geldiğinde isme tam alışamamıştım o yüzden kendime bir dişi geyik kolyesi alıp onunla dolaşmaya başladım. O sonra öyle kaldı, sette de gerçek hayatta da hiç çıkartmıyorum.
"SETTE İYİ İNSANLAR ÇALIŞIYOR"
♦️ Sette nasıl bir çalışma ortamı buldunuz? O ortam performansınızı nasıl etkiledi?
Set gerçekten çok tatlı. Benim en mutlu işlerim hep MF ile olmuştur. (Mucize Doktor, Mahkum, Bahar) Bunu Asena Hanım’a da söyledim. Kendisindeki güzellik ve zarafet setlerine de yansıyor. Benim gözlemim, çalıştığı insanların karakterine ve insaniyetine önem veriyor. Dolayısıyla tepeden tırnağa sette iyi insanlar çalışıyor. Bunun da bir yansıması var. Her setinde pozitif enerji hakim oluyor, bence bu da reytinglere yansıyor.
"TATLI HEYECANLAR YAŞAYABİLİYORUZ"
♦️ Mutlaka her sete çıkmadan önce ilk sette olduğu gibi heyecan yaşıyorsunuzdur? O heyecan, oyunculuğunuza ne gibi katkılar sağlıyor?
O heyecan bende karakter keşfetmeye duyulan bir açlık olarak geliyor. Farklı yönlerini keşfetmeyi ve yansıtabilmeyi çok seviyorum. Dolayısıyla yönetmenlerimizin bize verdiği oyunculuk alanı çok kıymetli. Ama Demet ile oynamak beni ekstra heyecanlandırdı. Senelerdir örnek aldığınız, izlediğiniz birinin karşısında performans sergilemek jürinin karşısında sahneye çıkmak gibi. Ne güzel ki işimizde böyle tatlı heyecanlar yaşayabiliyoruz.
"SANIYORUM BOCALAMADIM"
♦️ Çocuk yaşta başlayan oyunculuk kariyerinizde nasıl bir yol izlediniz de kariyeriniz ilerleyen yıllarında bir bocalama içine girmediniz?
Ben sanıyorum bocalamadım. Çünkü kafamda oyunculuğu ve ünlü olmayı ayırdım. Oyunculuğa bir zanaat gibi baktım hep. Ünlü olmaya ise bir sonuç. Benim derdim hep zanaatimle oldu dolayısıyla içi boş konseptlerin beni tüketmesine izin vermedim. Ailesinde pek yasak ve kısıtlama olan bir insan da değildim. O yüzden her şeyi aileme tüm açıklığıyla anlatabildim. Bu da hiçbir şeyin aşırısına kaçmamamı sağladı sanıyorum ki.
"ÖNCELİĞİM RUHUMU BESLEMEK"
♦️ Kariyerinizin bu noktasında, hayata ve sanata dair benimsediğiniz temel felsefeniz nedir?
Kariyerden ziyade yaşımın ve yaşanmışlıklarımın getirdiği bir bilinç var. Bana iyi gelmeyen şeylere kendimi zorunda bırakmayacağım bir hayat kurmak. Ruhumu beslemek benim için artık bir öncelik. Bana kötü hissettiren, beni beslemeyen, beni yoran insanlara, mekânlara ve zamanlara tahammülüm yok.
"ŞAHANE BİR DENEYİM"
♦️ Yurt dışında veya Türkiye’de birlikte çalışmayı çok istediğiniz yönetmen veya oyuncu var mı?
O kadar çok var ki nereden başlayayım? Ama Türkiye’de Berkun Oya ile çalışmayı çok isterim. Yaptığı işlerin dünyasına hapsoluyorum. Tabii ki Nuri Bilge Ceylan ile çalışmayı da çok isterim. Oyunculuk açısından ve eleştiri hassasiyetimi köreltmek açısından şahane bir deneyim olur.
"BU BİR SEÇİMLER BÜTÜNÜDÜR"
♦️ “Ben, ‘Kötü’ diye adlandırdığımız zaaflı karakterleri canlandırmayı çok seviyorum…” O karanlık tarafı biraz açabilir misiniz?
“İyi insan” olmak genetik ve çevresel faktörlere dayalı olsa da aynı zamanda bir seçimler bütünüdür. O iyi insanlığı günlük hayata taşımak ve sürdürmek bir sorumluluktur bence. Hiçbir şeyi umursamayan, bencil, dürtüsel karakterleri oynamak belki de süper egoyu biraz dinlendirip id’i sağaltmak için bir yöntemdir belki de.
"CEVABI HÂLÂ DEĞİŞMEDİ"
♦️ Hayatını canlandırmak istediğiniz, sizi çok etkileyen bir tarihi kişi veya edebi karakter var mı?
Benim için sanırım bu sorunun cevabı hâlâ değişmedi: Matmazel Julie. Okula da o parçayla girmiştim. Hatta oyunu günümüze bile uyarladım. Juliette Binoche’un oynadığı öyle bir versiyon vardı. Beni iyice heyecanlandırmıştı. Bence tam doğru yaşlara geliyorum onu layıkıyla oynamak için. Zamansız bir metin olduğunu düşünüyorum. Maalesef günümüzde de süren çifte standardı ve o zamandan bu zamana yalnızca göstermelik olarak medenileşmiş kadın erkek “rollerini” çok güzel ele alan bir oyun.
"MEYDAN OKUDUM"
♦️ Bugüne kadar kendinize ve mesleğinize en çok hangi konuda meydan okudunuz?
Kendime, korkularımın üstüne giderek, konfor alanımı zorlayarak, kişilik diye adlandırdığımız ve sabit olduğunu zannettiğimiz mekanizmanın, bana ait bir inançlar bütünü olduğunu ve değişebileceğini hatırlatarak meydan okudum sanırım. Bu da gelişmeme ve iyi yönde değişmeme olanak sağladı. Mesleğime sanırım bilinçaltımdaki bir inatla, sıfır beden olmadan istediğim karakterleri oynayarak meydan okudum.
"BANA 3 AYDA BİR YAŞATIYOR"
♦️ Sizin için aşkın hayatınızdaki önemi nedir?
Aşk benim için hep çok önemliydi. Yaptığım her şeyde öyleydi. Resim, müzik, oyunculuk, dans. Aşık olmadığım hiçbir şeye vakit harcayamadım hiç. Aşk, hayatı rengarenk boyayan bir şey. O yüzden olmazsa olmazım. Erkek arkadaşım ilk sevgilim olduğunda “sen benim kalbimi genişlettin” demiştim. Bu deneyimi bana üç ayda bir yaşatıyor. Dolayısıyla aşka çok daha fazla kapasitesi olan kocaman bir kalbim oldu. (Gülüyor)
"İKİ SENARYOM VAR"
♦️ Gelecek zamanda senaristlik, yönetmenlik yapmayı da planlıyor musunuz?
Kesinlikle... En büyük isteğim. Yönetmenliği bilemem ama senaristlik ve yapımcılık çok istediğim bir şey. Üzerinde çalıştığım iki senaryom var. Umarım sizinle buluşacaklar.
"3 - 5 GERÇEK DOSTUM VAR"
♦️ Bu frekansı yüksek tutmak için günlük hayatınızda neler yapıyorsunuz?
Az insan, bol kafa dinleme vakti, meditasyon, sınır çizmek ve güzel müzik. Etrafımda gerçekten 3-5 tane gerçek dostum var. Kendimi kalabalıkla ve güvensizliklerle yormuyorum. Ayrıca klişe hatta komik gelebilir ama ara ara olumlama dinliyorum. Kafamda ne kadar negatiflik olduğunu bana hatırlatıyor ve perspektifimi değiştirmeme olanak sağlıyor.
"BAŞIM HİÇ DERDE GİRMEDİ"
♦️ Şöhret, özel hayatınız ve mahremiyet alanınız üzerindeki dengeyi nasıl kurdunuz?
Hiç olmadı gerçekten. Sanırım zaten kendi çevresine ve alanına düşkün bir insan olarak hep o alanı kendime ve güvendiklerime özel tuttum. Kendi çevremden pek çıkmam. Bu lisede bile böyleydi. O yüzden çok başıma buyruk olmama rağmen başım hiç derde girmedi.
"BENİM İÇİN BAĞLANTI KURMA ARACI"
♦️ Sosyal medyayı profesyonel bir araç olarak mı görüyorsunuz, yoksa samimi bir iletişim kanalı mı?
Sosyal medyayı ben ikiye ayırıyorum. X ve diğerleri. X’i resmen adım sanım belli olmasına rağmen forum gibi falan kullanıyorum. (Gülüyor) Instagram’ım daha profesyonel denebilir ama yine de benim için insanlarla bağlantı kurma aracı. Hiçbir zaman sadece profesyonel tutamıyorum sosyal medyamı.
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:42
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 14 Ekim 2025 12:39 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















