Gizemli kanser artışını araştıran gazeteci 29 yaşında hastalığa yakalandı... ‘Sağlık editörü olmama rağmen bu belirtileri ben bile kaçırdım
Hurriyet sayfasından alınan bilgilere göre, Ankara24.com açıklama yapıyor.
Sağlıklı olmak Connor Boyd’un kimliğinin o kadar büyük bir parçası haline gelmişti ki, hastalığını kabullenmek çok daha zor olmuştu. Dövüş sanatları eğitimi almıştı, düzenli olarak spor yapıyordu, yediği her şeyi takip ediyordu ve bununla sürekli övünüyordu.
Arkadaşları Connor’a sağlık tavsiyesi için gelirdi: Bunu yemeli miyim? Şu bana kanser yapar mı? Hangi takviyeleri alıyorsun? Nasıl karın kası yaparım?
Hatta, Connor’ın sıra dışı yeme alışkanlıkları ofiste sürekli bir espri konusuydu: Öğle yemeğinde altı adet haşlanmış yumurta, dev fırın kaplarında karıştırdığı yoğurtlu parfe ve her öğleden sonra haber merkezini kokutan meşhur patlamış mısırı meşhurdu.
Bu yüzden, görünüşte mükemmel bir sağlığa sahipken 29 yaşında kanser teşhisi konması, Connor’a sadece derinden haksızlık gibi gelmekle kalmadı, aynı zamanda kendi iyi sağlığına olan o büyük güveni için bir tür kozmik intikam gibi hissettirdi.
30 DAKİKALIK TARAMAYA GİRDİ, SAATLERCE ÇIKAMADI
Ancak genç gazeteciye teşhis, tamamen beklenmedik bir şekilde gelmedi.
“Teşhisten bir gün önce, aylarca erteledikten sonra, sol testisimdeki badem büyüklüğünde bir kitle için nihayet bir ultrason çektirmiştim. Taramanın 30 dakika sürmesi bekleniyordu, ancak bir buçuk saate yayıldı. Teknisyen, görünürlüğün zayıf olduğundan ve her bölgenin net görüntülerinin alınmasını gerektiren bir protokolden bahsediyordu. Şimdi anlıyorum ki gerçekte olan şuydu; teknisyen, bunun kanser olduğunu bilerek veya kuvvetle şüphelenerek mümkün olduğunca çok görüntü alıyordu” diyen Connor Boyd şunları söyledi:
“Saat 15:00'e kadar oradan çıkamadım ve birkaç gün içinde haber alacağımı varsaydım. Ama ertesi sabah, tam olarak 09:03'te telefonum çaldı. Bu açıkça acil bir çağrıydı. Sandalyemden fırladım ve haber merkezinde koştum. Telefonda konuşan kişi, özel bir oda bulmamı ve kameramı açmamı söyledi. Doktorun benimle acilen konuşması gerekiyordu. Telefonumu önüme dayadım ve doktor bağlanıp ‘Çok üzgünüm, büyük olasılıkla kansersiniz’ dediğinde garip bir şekilde oturdum. Bu ağır darbeyi alırken, tamamen uyuşmuş hissettim. Söylediği her kelimeyi dinliyordum ama aklım almıyordu. Sanki benden değil de belki de hakkında yazdığım yüzlerce hastadan birini anlatıyordu.”
TESTİS KANSERİ EN TEDAVİ EDİLEBİLİR TÜRLERDEN BİRİ
Doktor iyi ve kötü haberlerin olduğunu söyledi.
Kötü haber: Kanser olduğundan eminlerdi.
Ancak doktor bunun en tedavi edilebilir kanser türlerinden biri olduğunu söyledi.
Testis kanserinin beş yıllık hayatta kalma oranı yüzde 95'in üzerindedir. Tüm kanserler için genel beş yıllık hayatta kalma oranı kabaca yüzde 69 iken, gençlerde giderek yaygınlaşan pankreas (yüzde 12) ve karaciğer (yüzde 21) gibi birçok tür çok daha ölümcüldür.
Testis kanseri, birkaç nedenden dolayı tedavi edilebilir:
1- Kemoterapiye aşırı duyarlılık: Tümörler, hastalık vücudun diğer bölgelerine yayılmış olsa bile kanser hücrelerini eritebilen kemoterapiye son derece duyarlıdır.
2- Genç hastalar: Genellikle 20'li veya 30'lu yaşlardaki erkekleri etkiler ve bu kişilerin vücutları agresif tedaviyi iyi kaldırır.
3- Basit cerrahi: Testisin çıkarılması oldukça kolaydır, saatler içinde hastaneden çıkarsınız.
4- Erken teşhis: Kitleler erken ortaya çıktığı için, cerrahlar genellikle kanserin tamamını çıkarır ve yayılma riskini azaltır.
Tüm bunlara rağmen Connor’a hemen ameliyat olması gerektiği söylendi.
‘EN KÖTÜ SENARYOLAR ZİHNİMDEN GEÇTİ’
Connor, “Doktorumla telefonu kapattıktan sonra, bir duygu fırtınası beni vurdu. Geriye dönüp baktığımda, bunun 10 dakikalık saf panik olduğunu anlıyorum. Gözlerim yaşlarla doldu; en kötü senaryolar zihnimden geçti, kel, zayıf, genç yaşta ölmek, hırslarımı veya hayallerimi gerçekleştirememek” dedi ve yaşadıklarını anlattı:
“Sonra, garip bir şekilde, zihnimde bir şey değişti. Tamamen pratik hale geldim, bir sonraki randevuya, taramaya veya kan testine mutlak bir odaklanma başladı. Bu odaklanma, mücadelem boyunca sürdü ve o zamandan beri kanserimle ilgili duygusal bir an yaşamadım. Bunun büyük bir kısmı, tedavi planımın ne kadar verimli olmasıyla ilgili. Teşhisten ameliyata kadar olan süre iki haftadan azdı, şaşırtıcı derecede hızlıydı.”
Connor’ın kan tahlilleri hızlıca geldi; tümör belirteçleri yoktu. Birkaç gün sonra, yayılıp yayılmadığını görmek için BT taramaları (göğüs, karın, pelvis) yapıldı. Connor, o günün ilerleyen saatlerinde sonuçları aldı; yine negatifti. Bir engel daha aşılmıştı.
GERİ DÖNME ŞANSI YÜZDE 40
Negatif kan testleri, taramalar ve tümörün boyutuna dayanarak, doktorlar yavaş büyüyen bir tümör olan tek bir 'seminom' olduğundan emindi. Ancak bunun yerine iki tümör buldular: Bir seminom ve bir embriyonal karsinom. Doktorlar bunun, haftalar veya aylar içinde yayılabilecek çok daha agresif bir tür olduğunu söyledi.
Ayrıca, kanser hücrelerinin kan dolaşımına göç etmeye başladığına dair erken belirtiler vardı. Zamanla yeni tümörlerin büyüme riskini artırabilecek küçük hücreler kana sızmış olabilirdi.
KEMOTERAPİ ÖNERMEDİLER, SEBEBİ İSE İLGİNÇTİ
Connor, onkoloğunu ziyaret ettiğinde, doktoru bu kombinasyonla kanserin geri dönme şansının yaklaşık yüzde 40 olduğunu açıkça söyledi. Şaşırtıcı bir şekilde, bu riske rağmen doktorları kemoterapi önermediler, oysa kemoterapi riski sadece yüzde 1 ila 3'e düşürecekti.
“Bana söylediklerine göre, doktorlar artık eski genel kemoterapi yaklaşımını yeniden düşünüyorlar çünkü bu tedavi çok acımasız; hastaneye yatışlar, enfeksiyonlar, sepsis, hatta küçük bir ikincil kanser riski... Genç, sağlıklı hastalar için bazen risk almanın buna değdiğini söylediler” diyen Connor ekledi:
“Şüpheliydim. Sadece olup bitmesini, bir daha kanser için endişelenmek zorunda kalmamayı cazip buluyordum ve kendimi zihinsel olarak kemoterapiye hazırlamıştım. Başka bir doktordan ikinci bir görüş aldım. Oradaki onkolog da sadece gözetim önerdi. Dünyanın önde gelen iki kanser doktoru aynı fikirde olunca, alçakgönüllü olmam ve onları dinlemem gerektiğini hissettim.”
PEKİ BİR SONRAKİ ADIM NE?
Connor, şimdi birkaç ayda bir kan testleri, taramalar ve röntgenlerle yakından izleniyor. Eğer kanser geri dönerse kemoterapi alması gerekecek.
Öte yandan kanser Connor’ın hormonlarını da etkiledi. Testosteronu 70 yaşındaki birinin seviyesine düştü ve bu da ezici bir yorgunluğa neden oldu. Şimdi haftada üç kez ilaç enjekte ediyor ve sürekli olarak daha güçlü hissediyor.
İki aylık antrenman arasından sonra, haftada beş kez spor yapmaya geri döndü. Connor, aynı şekilde beslenmesine rağmen, kilosuyla ilgili ilginç bir şey oldu. Üç ayda 4,5 kilodan fazla aldı ve neredeyse hiç yağlanmadı. Bu da testosteronunun geri gelmesinin bir sonucu.
YILLARDIR YAŞADIĞI AĞRILAR VE YORGUNLUĞUN SEBEBİ KANSERMİŞ
Şimdi tüm erkek arkadaşlarını düzenli olarak testislerini kontrol etmeye ve dikkatli olmaya teşvik eden Connor, “Teşhisi aldığımda hissettiğim utançtan bahsetmiştim. İkinci dalgası ise, belirtilerimin başından beri orada olduğunu fark ettiğimde vurdu. Yıllardır savaştığım iki büyük sağlık sorunu olan dayanılmaz sırt ağrısı ve kronik yorgunluk kesinlikle tümörden kaynaklanıyordu. İki yıl boyunca, kaymış disklere ve jiu-jitsu'ya bağladığım ağrılar çektim. Ameliyat sabahı zar zor yürüyebiliyordum, ancak ameliyattan uyandığım an ağrı gitmişti. Bir daha da geri dönmedi” diye anlattı.
GENÇ ERKEKLER ARASINDA ARTIYOR
Connor, “Yine de gençlerdeki kanser haberlerini takip eden ve yazan kişi olarak, kendiminkini bir şekilde kaçırmıştım. Başlangıçta vücudumun beni başarısızlığa uğrattığını düşündüm, ama belki de dinlemeyi başaramayan zihnimdi” dedi ve şunları söyledi:
“Testis kanseri, genetik piyango hastalıklarından biri gibi görünüyor. Muhtemelen testisleri oluşturan hücrelerde, yani germ hücrelerinde bir kusurla doğmuştum. Bu hücreler sonunda sperme dönüşür, ancak gelişim sırasında yanlış giderlerse, daha sonra kanserli hale gelebilirler. Kanserli değişimi neyin başlattığını tam olarak anlamış değiliz, ancak testis kanserinin genç erkekler arasında arttığını biliyoruz. Bu yüzden, alışılmadık herhangi bir şey fark eden herkesi, ne kadar küçük olursa olsun, kontrol ettirmeye şiddetle teşvik ediyorum. Hayatınızı kurtarabilir, umarım benimkini kurtarmıştır.”
Daily Mail'in 'I was the Daily Mail's health editor and covered the mysterious surge in cancer in young people. But at just 29, there was an aggressive tumor inside me… even I missed these hidden signs' başlıklı haberinden derlenmiştir.
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:44
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 05 Aralık 2025 12:01 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















