GENAR Türkiye Raporu verileri siyasi partilere ne söylüyor İhsan Aktaş
Ankara24.com, Yenisafak kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi yayımlıyor.
AK Parti, kuruluşundan bugüne kadar siyaset üretiminde araştırmalardan olağanüstü derecede faydalanmış bir partidir. Bu yönüyle, diğer siyasi partiler için de “araştırma kültürünün” oluşmasına katkıda bulunmuştur. Her ne kadar diğer partilerde araştırma kültürü AK Parti kadar kurumsallaşmamış olsa da hemen her parti irili ufaklı araştırmalar yapmaktadır.
GENAR Türkiye Raporu bir yılını doldurdu. Uzun vadeli amacımız şudur: Aradan on yıl geçtikten sonra, siyasette ne olup bittiğini insanlar veri düzeyinde bu hafızadan okuyabilsin. Türkiye siyaseti, dış politika, ekonomi, ülke gündemi ve ticaret başlıklarında yapılan araştırmalarımız, ilgili ayın yorumları ve verileriyle abonelerimizin masasına ulaşsın. Her ay 2200 denekle hazırlanan bir verinin düzenli olarak yayımlanması, Türkiye’yi okuma açısından son derece kıymetlidir.
Ekim raporunu üç başlık altında yorumladığımızda:
* AK Parti–CHP rekabeti
* Ekonomi
* Terörsüz Türkiye süreci.
Bugün bir milletvekili seçimi yapılsa, partilerin oy oranları şu şekildedir:
AK Parti 33,7 – CHP 31,8 – DEM Parti 9,4 – MHP 8,4 – İYİ Parti 4,5 – Zafer Partisi 3,7 – Yeniden Refah 2,8 – Anahtar Parti 2,1 – TİP 1,3 – Saadet Partisi 1,1 – Diğer 1,2.
Son altı aydır tablo bu verilere yakın seyrediyor; partiler arası rekabette köklü bir değişiklik görülmüyor. Elbette birçok siyasi partinin elinde kendi verileri vardır; ancak biz, kurulduğumuz günden bugüne 30 yıl boyunca kendi verilerimizi yorumlamayı tercih ettik. Araştırmalarda metodoloji farkı olabilir; bu da anlayışla karşılıyoruz.
İlk bakışta Türkiye siyaseti, AK Parti ile CHP rekabetine sahne oluyor gibi görünse de MHP’nin Cumhur İttifakı içindeki konumu, DEM Parti’nin “Terörsüz Türkiye” sürecinde alacağı tutum, Yeniden Refah ve Saadet gibi milliyetçi partilerin pozisyonu hem AK Parti–CHP rekabetini hem de kendi siyasetlerini kökten etkileyecektir.
AK Parti ve CHP’nin Farklılaşan Siyaset Dili: AK Parti siyaseti daha çok dış politika ve hükümet icraatları üzerinden topluma yansıyor. Cumhurbaşkanının küresel siyasette oynadığı aktif rol, iç politikada da belirleyici oluyor. Bu durum Türkiye siyaseti için yeni değil; “One Minute” çıkışıyla başlayan süreçten, Ukrayna-Rusya barış görüşmelerinde Cumhurbaşkanının ayakta alkışlanmasına kadar birçok örnek, dünya çapında barışa zemin hazırlayan bir liderlik rolünün Türkiye siyasetinde alışıldık bir durum olduğunu gösteriyor. Oysa bugün dünyada hiçbir lider bu etkiyi ortaya koyamıyor.
Cumhuriyet Halk Partisi ise son dönemde daha çok miting yapmakla meşgul. Parti bütün enerjisini İmamoğlu’nun yolsuzluk davası ve yargılanmalarına odaklamış durumda. Ancak bu durum, partiyi siyasetin rasyonel konularından uzaklaştırıyor. Bir dönem yüzde 35’lere kadar tırmanan oy oranının düşmesinin nedeni de budur. Ekonomi, dış politika, kalkınma, eğitim, sanayi, savunma sanayi, bölgesel riskler hatta “Terörsüz Türkiye” meselesi bile CHP için ikincil konular haline gelmiştir. Mitingler bir motivasyon sağlasa da partiyi gerçeklikten uzaklaştırmaktadır.
Ekonomi ve Güvenlik Dengesi: “Ülkemizin en önemli sorunu nedir?” sorusuna vatandaşın cevabı hâlâ büyük ölçüde “ekonomi” olmaktadır. Bu kadar yüksek bir ekonomik kaygı düzeyine rağmen AK Parti’nin birinciliğini koruması şu anlama gelir: Ekonomide yaşanacak küçük bir iyileşme, Cumhur İttifakı’na en az 5 puan kazandırabilir. Bu da hâlen Cumhur İttifakı’nın siyasal rekabette avantajlı konumda olduğunu gösteriyor.
MHP ve DEM Parti kendi pozisyonlarını koruyor. MHP’nin seçimlerde aldığı oy, kamuoyu araştırmalarında ölçülenden yaklaşık iki puan daha yüksek çıkıyor. MHP ve DEM dışındaki partiler ise seçim sürecine girildiğinde alacakları pozisyona göre anlam kazanacaktır.
Terörsüz Türkiye Süreci: Toplumun Ortak Mutabakatı
“Terörsüz Türkiye” sürecine verilen toplumsal destek gün geçtikçe artmaktadır. Bu süreçte en dikkat çekici değişim, CHP seçmeninde yaşanmaktadır. Her ay, CHP seçmeninin sürece verdiği destek artmaktadır.
GENAR araştırmasına göre, toplum genelinde bu süreci destekleyenlerin oranı %69,7, desteklemeyenlerin oranı %20,7, fikri olmayanların oranı ise %9,6’dır.
Partilere göre dağılım incelendiğinde tablo şu şekildedir:
* AK Parti seçmeninin %89,9’u,
* MHP seçmeninin %81,9’u,
* DEM Parti seçmeninin %79,9’u,
* CHP seçmeninin %56,8’i,
“Terörsüz Türkiye” sürecini desteklemektedir.
En düşük destek oranı İYİ Parti seçmenindedir (%37,5). Bu tablo, sürecin ideolojik değil, milli bir mesele olarak algılandığını; farklı siyasi tabanlarda da anlamlı karşılık bulduğunu göstermektedir. Özellikle CHP seçmeninin yarısından fazlasının desteği, Türkiye’de barış ve güvenlik arayışının parti sınırlarını aşan bir toplumsal uzlaşıya dönüştüğünü işaret ediyor.
Araştırma verileri açıkça gösteriyor ki, Türk siyaseti artık “güvenlik ve istikrar ekseninde” yeniden şekillenmektedir. AK Parti, bu süreci yönetme tecrübesiyle toplumsal desteğini korurken; CHP’nin siyaseti dar bir alana sıkıştırması, partinin geniş seçmenle bağını zayıflatmaktadır.
Ekonomik zorluklara rağmen güvenlik ve barış eksenli politikalar toplumun büyük kısmında karşılık bulmaktadır. “Terörsüz Türkiye” süreci artık yalnızca bir güvenlik projesi değil, aynı zamanda toplumsal barışın ortak paydası haline gelmiştir.
Bu tablo, Türkiye’nin geleceğinde siyasal rekabetin kutuplaşmadan değil, birlik ve istikrar arayışından besleneceğini göstermektedir.
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:87
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 02 Kasım 2025 04:04 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















