“Gelin ülkemi işgal edin diyen” satılık liderler… Kadife Devrim’lerden sonra Kadife Kişilikler.. Türkiye’ye sunulan “satılık lider” kim? “Üçüncü Devlet”e göre hepsi birer vatan haini. İbrahim Karagül
Ankara24.com, Yenisafak kaynağından alınan verilere dayanarak bilgi yayımlıyor.
Gücünü milletlerinden almayan liderler, kendi ülkeleri için en büyük tehdittir. Ülkeyi satarlar, milleti satarlar, kaynakları satarlar. Gelenekleri satarlar değerleri hatta dinleri bile satarlar.
Sömürge yönetimlerinin ya da gücünün yetiştirdiği devşirme zihne sahip olan, özgürlük yerine itaati, onur yerine teslimiyeti önceleyen, kişilik zaaflarıyla, eziklikle, kompleksle donatılmış, arkasında iyi bir pazarlama gücü olan bu isimler, Batı’nın yüzyıllar boyunca dünyayı yönettiği en önemli silahları oldu.
KÖLELİK ÖZGÜRLÜK SLOGANLARI İLE,
VESAYET BAĞIMSIZLIKLA PAZARLANDI.
Batı küreselleşmesi dediğimiz şey, bu satılık liderler üzerinden bu kadar uzun yaşadı. Küresel hakimiyet, ülkelere atanan bu tür liderler dayatılan siyasal rejimler üzerinden gerçekleşti.
Sivil ve askeri liderler ile bu çerçevede formatlanan sermaye yapısı ve patronlar, yeryüzünün büyük bölümünde kitlelerin fakirliğinin, ezilmişliğinin, geri kalmışlığının en büyük sebebiydi. Bu formül üzerinden kölelik özgürlük sloganları ile yaşatıldı. Vesayet bağımsızlık sloganları ila pazarlandı.
SATILIK LİDER, SATILIK ÜLKE,
SATILIK ASKER; BATI’NIN
UMUTSUZ ARAYIŞLARI…
Batılı dünya düzeni o kadar güçlenmişti ki, milletlerin özgürlük ve onur arayışları bir veba gibi görüldü. Lanetlendi, ezildi, direnen herkes yok edildi.
Beş yüz yıl sonra Batılı düzen çökerken, milletler uyanırken, eski medeniyetler yeniden canlanırken, Batılı dünya hala satılık liderler, satılık ülkeler, satılık askerler üzerinden umutsuz bir mücadele veriyor.
Tarih, ilk kez büyük bir kırılmayı, yol ayrımını, makas değiştirmeyi, büyük fırsatları bu milletlerin önüne çıkardı. Artık eski düzen olmayacaktı ve olamazdı. Öyleyse Batılı düzen çökmeli, Batı dünyası kendi haritalarına dönmeliydi. Şu an olan da bu.
Ama onlar hala devam ediyorlar. Kadife Devrimler deniyorlar. Yeni lider profilleri dayatıyorlar. Demokrasi, özgürlük örtüsü altında yeni köle ülkeler, köle ordular oluşturmaya çalışıyorlar. Başaramayacaklarını biliyoruz. Ama bu formüller mücadele, Türkiye dahil birçok ülkede bir iç bunalım olarak devam ediyor.
“GELİN ÜLKEMİ İŞGAL EDİN” DİYE
ÇAĞRILAR YAPABİLEN BİR LİDER!
2025 Nobel Barış Ödülü, Venezuelalı siyasetçi Maria Corina Machado’ya verildi. Barışla, ödülle, siyasetle alakası olmayan bu satılık isim, her konuşmasında Batı’nın bu çirkin formülünü daha da açık ediyor.
“Venezuela’nın kurtuluşu ABD müdahalesi ile mümkün” diyebiliyor. “İktidara geleyim ülkenin bütün kaynaklarını özelleştireceğim” diyor. Yani “ABD şirketlerine devredeceğim” demek istiyor.
Hatırlarsanız Venezuela’da Juan Guaido diye bir adama yatırım yapmışlardı. Kullanıldı ve bir kenara atıldı. En son elinde çantası ABD’ye giderken görüntülendi.
ABD ve Avrupa ülkeleri bu kişiyi ülkenin “Devlet Başkanı” ilan ettiler. ABD, İngiltere ve AB ülkeleri açıktan bir ülkeye Başkan ataması yapıyordu. Dünya daha önce bunun örneğini görmemişti. Elli yıldır demokrasi, ifade özgürlüğü, seçimler, millet iradesi diye kutsalları insanlığa karşı bir silah olarak kullanan ülkeler, kendi putlarını yiyordu.
“KADİFE DEVRİMLER” OLMADI, “KADİFE
LİDERLER” FORMÜLÜ SAHNEYE ALINDI.
Guaido olmadı Machado’yı sahneye sürdüler. Ve ABD şimdi Venezüela’yı işgal etmeye, dünyanın en büyük petrol kaynaklarına el koymaya hazırlanıyor. Bu ülkeyi kuşatıyor, saldırılar her an başlayabilir.
Kadife (renkli) devrimler olmadı, “Kadife liderler” servis etmeye başladılar. Ukrayna’da, Gürcistan’da, Kırgızisyan’da ve daha birçok ülkede, Batılı sömürge düzenini ayakta tutmak ya da inşa etmek için, kitleleri zehirleyerek yürüttükleri formül başarısız olunca bu sefer renklendirdikleri, donattıkları lider projelerini devreye aldılar.
Yine olağanüstü imaj, algı ve pazarlama yöntemleri kullanılıyor, yine kitleler zehirlenerek intihara sürükleniyor.
Renkli rejim değişikliği ve renkli lider dayatmaları ile mücadele eden bütün ülkeler felakete sürüklendi. Ukrayna’nın hali ortada. Gürcistan daha yeni yeni kendine geliyor. Kırgızistan benzer istikrarsızlıkları sıkça yaşıyor. Venezuela işgal tehdidi altında. Bu ülkelerin tamamı ya kaynaklarını kaybediyor, ya askeri güvenlik olarak birer garnizona dönüştürülüyor.
“İÇ İŞGALCİLER, İÇERİDEN KUŞATTI.
TÜRKİYE’DEKİ “SATILIK LİDER” KİM?
Gezi olayları, sonrasında gelen 17-25 Aralık müdahalesi, daha sonra yaşadığımız 15 Temmuz dış müdahalesi ile, bu modelleme en sancılı Türkiye’de yaşandı. Azımsanamayacak bir Batıcı iç kamuoyunun olduğu Türkiye, içeriden kuşatıldı, bir “iç işgalci cephe” ile terbiye edilmek, Batı denetiminde tutulmak istendi.
Türkiye bütün bu müdahalelerin boşa çıkarmayı bildi. Yüzyıllara dayanan güçlü siyasi genetiği, bunu besleyen toplumsal zenginliği ile bu krizlerin üstesinden gelindi. Rejim değişikliği modellerinin hiçbiri başarılı olmadı.
Hemen ardından “rejim değişikliği”nden “satılık lider” modeline geçildi. Bütün dünyada uyguladıkları formülü Türkiye’de de devreye soktular. Ekrem İmamoğlu işte böyle bir projeydi. Hiçbir yerde yokken, çok renkli, çok kişilikli bir isim üretip Türkiye’nin önüne koydular.
NOBEL DE VERSENİZ,
SATILIK LİDERLERLE
TÜRKİYE’Yİ TESLİM ALAMAZSINIZ.
Bu haliyle Ekrem formülü bir “satılık lider” formülüydü. 15 Temmuz’un, önceki denemelerin devamıydı. Biraz daha devam etseydi; Türkiye’ye ABD müdahalesi bile isteyecekti. Belki de onu daha da güçlendirmek için gelecek yıl Nobel Ödülü bile vereceklerdi!
Yeni bir vesayet rejimi oluşturacak, “köle ülke, köle ordu” sistemi oturtulacaktı. Ülkenin kaynakları, siyasi yapısı, bürokrasisi, sermaye yapısı, dış politikası tamamen ABD, Avrupa ve İsrail’e bağlanacak, Anadolu içine gömülmüş bir “uydu/cephe/garnizon ülke” inşa edilecekti.
Bunu da başaramadılar. Çünkü Türkiye, Batı’nın çıkarlarından, Batılı değerlerden daha değerli bir hazinedir. İmaj ve algı ile yönetilebilecek, terbiye edilecek bir ülke değildir. Elli yıldır terörle diz çöktüremedikleri bir ülkeyi satılık liderler üzerinden diz çöktürmeleri artık imkansızdır.
TÜRİYE’NİN İNTİHARI OLURDU
Eğer başarılı olsalardı, bugünkü Türkiye’yi 21. yüzyılda göremeyecektik. Zayıflatılmış, yönetilebilir alana çekilmiş, küçültülmüş, “satılmış” bir ülke görecektik. Ekrem modellemesi, satılık lider projesi Türkiye’nin intiharı olacaktı.
Bu tür liderler, yolsuzluk söylemlerini kullanıp ülkenin en büyük yolsuzluklarını yaparlar. Hepsi öyle olmuştur. Demokrasi söylemleri ile ülkeyi başkalarına teslim ederler. Devletin merkez iktidar alanını zayıflatıp ülkeyi müdahalelere açık hale getirirler.
Hiçbir “milli” karakterleri olmaz. Onlar için milli olmak, arkasındaki güçlerin ülkeye hakim olması demektir. İçeride sıkıştıklarında dış müdahale çağrısı yapmaktan çekinmezler. İşgal orduları bile çağırırlar.
Türkiye’de Ekrem İmamoğlu dosyası sadece yolsuzluk meselesi değildir. Türkiye’nin beka meselesi, ülkenin gelecek endişesidir. Yüzlerce yıllık siyasi genetikte bir “sapma”dır. Türkiye’nin 21. yüzyıl boyunca vesayet altında, bir sömürge devleti olarak tutulması meselesidir. Dolayısıyla yolsuzlukların çok daha ötesine bakmak zorundayız.
GUAIDO, MACHADO
NE İSE, EKREM ODUR!
HEPSİ BİRER VATAN HAİNİDİR!
Oysa patron devletler, güçlü liderler çağındayız. Ülkelerin milli eksenine döndüğü, kendi haritasına döndüğü, yeniden tarih sahnesine çıkıp güç alanları inşa ettiği bu dönemde, en şanslı ülke Türkiye’dir ve bu böyle olmaktadır.
İşte bu yüzden, Gueido ne ise, Machado ne ise Ekrem de odur. Ve Türkiye buna asla izin veremez. Bütün dünya başına üşüşse bile vermeyecektir. Bunlar birer vatan hainidir ve vatandaşlıktan bile çıkarılmalıdır.
Batı’nın “rejim değişikliği” ve “renkli lider” formülünün sonuna gelinmiştir. Batı gücü erimekte, ülkeler dizayn etme imkanı ellerinden çıkmaktadır. Belki bir süre daha zayıf ülkelerde bunu deneyebilirler. Ama Türkiye’de hiçbir şansları olmayacaktır.
Gezi olaylarından bu yana denedikleri bütün formüller çökmüştür. “Demokrasi ve özgürlük silahı” ile kitlelere satmaya çalıştıkları “esaret” modeli de çökmüştür.
KÜÇÜK EKREMÇİKLER DE SAHNE ALIYOR;
SIRTINI MİLLETE DAYAMAYAN KAYBEDER.
ARTIK İKTİDAR KAYNAĞI BATI OLAMAZ!
Gueido’ya, Machado’ya, Ekrem’e özenen birçok kişinin Türkiye’de de olduğunu biliyoruz. Batı’nın bu güçsüz haliyle bile “son bir umut” bu isimlere sarılabileceğini biliyoruz.
Bu kişilerin harıl harıl kendilerini pazarladığını biliyoruz. Her şeyin bu çağda bir “pazarlama meselesi” olduğunun farkındayız.
Sırtını milletine, tarihine, ülkesine ve coğrafyasına dayamayan hiçbir liderin şansı olmayacak. Kendi milleti ile aynı cümleleri kullanmayan, aynı ızdırabı çekmeyen, aynı hayali kurmayan, aynı rüyayı görmeyen hiçbir lider başarılı olamayacak. Hepsi tarihin yanlış sayfalarında kaybolup gidecek.
“ÜÇÜNCÜ DEVLET” YENİ LİDER
PROFİLİNİ DE TANILMAMIŞTIR!
SATILIK LİDER DÖNEMİ KAPANDI.
İz bırakacak, imza atacak liderler siyasi genetiği apaçık ortadadır. Türkiye’ye omuz veren, öncülük eden, yeni kapılar açan, Türkiye Küreselleşmesi, Türkiye Ekseni yolunun yolcusu olan, isimler güç kazanacak.
Yüzlerce yıldır devam eden “devletler sürekliliği” yeni bir aşamaya geçmiş, “Üçüncü Devlet” yeni “yükseliş çağı”nı başlatmıştır. İktidar ve gücün kaynağı Türkiye ve coğrafyasıdır. İşte bu dönem, yeni lider profillerinin özelliklerini de tanımlamıştır.
ABD ve Avrupa artık rejim değişikliği ile, satılık liderler ile kendi düzenini ayakta tutamaz. Türkiye’de de “satılık liderler” dönemi kapanmıştır! Herkes hesabını buna göre yapmalı.
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:50
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 18 Kasım 2025 04:09 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar


















