Demokrasi olmadan süreç olmaz
Ankara24.com, Halktv kaynağından alınan verilere dayanarak açıklama yapıyor.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Terörsuz Türkiye” projesiyle ilgili tutumuna, süreçle ilgili komisyonun İmralı’ya gidilip, gidilmemesi kararından bağımsız olarak bakmak gerekir.
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Öcalan’la görüşülmeli ısrarına, Erdoğan’ın hem 5 Kasım’da, hem de önceki gün partisinin meclis grup toplantısında yaptığı konuşmalarda açık ve net şekilde destek verdiğini söylemek pek mümkün değil.
Erdoğan her iki toplantıda da, tabiri caizse top çevirmeyi tercih etti. Komisyonun yaptığı çalışmalardan bahsetti, herkesin elini taşın altına koyması gerektiği mesajını verdi.
Son grup toplantısı sonrası gazetecilerin kendisine yönelttiği ve “Acaba siz yeterli düzeyde elinizi taşın altına koyuyor musunuz?” şeklinde algılanabilecek “Bahçeli ‘kimse gitmezse ben giderim İmralı'ya’ dedi. Bu açıklamayı nasıl değerlendirirsiniz?” sorusunu ise havada bıraktı. Ne bu soruyu, ne de yine Bahçeli’nin bir kez daha gündeme getirdiği “İmamoğlu davasının TRT'de canlı yayını için ne dersiniz?” sorusunu yanıtladı.
Anketlere büyük önem veren ve önüne gelen sonuçlara baktıkça suratının asıldığından şüphe duyulmayan Erdoğan, binlerce insanın ölümünden sorumlu terör örgütünün lideriyle görüşülmesinin kendi tabanında karşılık bulmadığını gayet iyi görüyor.
Bunu gördüğü için de son süreçle ilgili sorumluluk almaktan özenle kaçıyor ama başkalarının sorumluluk alması için yoğun bir çaba gösteriyor.
Erdoğan’ın anlayışına göre, eğer süreç başarıyla sonuçlanırsa, tüm artı puanlar ona yazılsın, ama herhangi bir ilerleme olmaz ve süreç dağılırsa bunun eksi puanları sorumluluk alanlara yazılsın. 2015 sürecinde sorumluluk alan HDP’lilerin başına nelerin geldiğini de kimse unutmuş değil.
Erdoğan’ın bugünkü tutumunu da, kendi siyasi geleceğini her şeyin önüne koyan tipik pragmatik siyasetçi yaklaşımı olarak tanımlayabiliriz.
CHP’nin sürecin içinde tutulması için yoğun çaba gösterilmesini isteyen Erdoğan, nedense aynı özeni CHP’li belediyelere yargı yoluyla yapılan siyasi darbeler konusunda göstermiyor.
“Yargı yoluyla muhalefetin önü kesilip, antidemokratik uygulamalar hız kesmezken, ‘Terörsüz Türkiye’ projesini hayat geçirmek nasıl mümkün olacak?” sorularını duymazdan geliyor.
Demokrasinin ayaklar altına alındığı bir sistemde, terörü sonlandırmayı hedefleyen bir sürecin başarıya ulaşması mümkün mü?
Şu gerçeğin de altını çizmek gerekir:
AKP, MHP ve DEM üçlüsü, ne yaparlarsa yapsınlar, arkalarına kamuoyu rüzgarını alamıyorlar. Bunun gerekçesi ise son derece net, daha önce yazdık, bir kez daha yazalım:
Kimse, bu ülkede terörün sona ermesine, insanların birlikte kardeşlik duyguları içinde yaşamasına karşı değil.
Ancak kamuoyu, bu üçlünün açılımı ülke ve toplum menfaatine değil, Erdoğan’a yeniden cumhurbaşkanlığı yolunun açılması ve Öcalan’ın serbest bırakılması için yapıldığı görüşünde.
Güvenlik güçlerinin şehit edilmesi, Türk-Kürt ayrımı yapılmadan sivillerin katledilmesi emrini vermiş Öcalan’ın muhatap alınmasını kabullenmiyor toplum.
Bahçeli de, ısrarını sürdürdükçe Öcalan’ın toplumda daha da “nefret figürü” haline geldiğinin farkında değil.
Türkiye’nin demokrasiden yana güçleri ise 10 yıl önce olduğu gibi bugün de sürecin başarıya ulaşması için “Önce demokrasi” diyorlar.
Hiç de haksız değiller.
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:70
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 21 Kasım 2025 05:16 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar


















