DEM Parti tarih verdi: İmralı görüşmesinin detayları 4 Aralık’ta açıklanacak
Ankara24.com, Halktv kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi yayımlıyor.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Sözcüsü Ayşegül Doğan, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündemdeki sıcak gelişmelere ilişkin kapsamlı değerlendirmelerde bulundu. Doğan, 25 Kasım eylemlerinden İmralı görüşmelerine, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in durumundan Suriye’deki gelişmelere kadar birçok başlıkta partisinin görüşlerini paylaştı.
Konuşmasına 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü etkinliklerine değinerek başlayan Doğan, şu ifadeleri kullandı:
" 'Jin, Jiyan, Azadi', 'Kadın, Yaşam, Özgürlük' diyerek mücadelemizi ve bu mücadeledeki kararlılığımızı bir kez daha ifade ettik. Şiddete, yasaklara boyun eğmedik ve bu defa da eğmediğimizi gösterdik. Tüm yasaklara rağmen her yerde; alanda, sahada, meydanda zılgıtlarımızla, sloganlarımızla yürüdük. Sevgili arkadaşlar, tabii kadına yönelik şiddet yalnızca bir gün ifade edilebilecek bir konu değil. Şu anda bütçenin de öznesi kadınlar değil. Genel olarak Türkiye'de politikalar ne yazık ki kadına yönelik şiddete dair cezasızlığı teşvik ediyor. Ancak tüm bunlara rağmen kadınlar vazgeçmiyor, vazgeçmeyecek."
Kadınların barış ve demokrasi mücadelesindeki öncü rolüne dikkat çeken Doğan, şöyle devam etti:
İMRALI ZİYARETİ VE KOMİSYON TOPLANTISI: TARİH 4 ARALIK"Kadınlar barış içinde en önde yürüyenler. Demokrasi için de öyle, adalet için de öyle ve bugüne kadar yoksun kaldığımız, yoksun bırakıldığımız, mahrum bırakılmaya çalıştığımız, çalışıldığımız tüm konularda alanlarda en önde mücadele edenler. Şimdi barış dedik, en çok yankılanan sloganlardan biri de barış ve demokratik toplum sürecine ilişkin sloganlardı alanda. Barış ve demokratik toplum sürecinin asıl öznesi olan ve bununla ilgili kararlılığı her zaman ifade eden kadınlar, 25 Kasım'da da bunu bir kez daha yüksek bir sesle haykırdılar. Bir yandan da şunu selamladılar; ben Diyarbakır'daydım 25 Kasım'da. Kadınlar, komisyonun İmralı'da Sayın Öcalan'la görüşme kararını, en önde ve en başta Barış Anneleri olmak üzere kalben, ruhen selamladılar. Beklentilerini ifade ettiler."
Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu üyelerinin İmralı’da Abdullah Öcalan ile gerçekleştirdiği görüşmeye değinen Doğan, bu adımın önemini ve sürecin detaylarının paylaşılacağı tarihi açıkladı:
"Bu vesileyle biz de bir yılı geride bırakan barış ve demokratik toplum sürecinde, komisyonun aldığı bu kararı çok önemli bulduğumuzu ve bu kararla birlikte gerçekleşen ziyaretin kritik bir eşiği geride bıraktığını ifade etmiştik, bir kez daha yineleyelim. Bu kararın alınmasında emeği geçen, bunun için mücadele eden, engelleyen değil destekleyen bir tutum sergileyen, dolayısıyla kalıcı barışa katkı veren herkese teşekkür ederiz. Türkiye adına teşekkür ederiz, halklar adına teşekkür ederiz. Çünkü Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu üyelerinin İmralı adasında Sayın Öcalan'la görüşmesi, önemli olduğu kadar tarihi bir görüşme. Tarihi, çünkü Kürt sorunu ve demokratik çözümün birincil muhatabıyla ilk defa böyle bir temas kuruluyor. Bu diyalog sürece güç ve ivme kazandıracak nitelikte bir diyalog olacaktır dedik bugüne kadar. Bundan sonra da bunun nasıl bir güç ve ivme kazandıracağını hep birlikte göreceğiz, hep beraber buna tanıklık edeceğiz."
İmralı ziyareti Cumhur'un ayarlarını bozdu
Doğan, yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesi gerektiğini belirterek komisyonun toplanma tarihini duyurdu:
ŞEFFAFLIK ÇAĞRISI VE "GİZLİ TUTANAK" TARTIŞMALARI"Şimdi elbette artık neyin zamanı? Gerekli yasal düzenlemelerin geciktirilmeden hayata geçirilmesinin vakti. Komisyonun raporunun bir an önce tamamlanması ve Genel Kurul'da hukuki düzenlemelere ilişkin hızla hayata geçirilmesi gereken tüm bu yasal gündemi, epeydir konuştuğumuz, tartıştığımız, hepimiz açısından çok önem arz eden bu başlıkları konuşmamızın ve güvence altına almamızın zamanı. Herkes tabii bu görüşme gerçekleştikten şu ana kadar şunu merak ediyor: Komisyon ne zaman toplanacak, niye hala toplanmadı ve komisyona yapılacak aktarımların mahiyeti. Yani Sayın Öcalan'ın ne söylediği, ne sorulduğu, sorulara ne yanıtlar verdiği... Bunlar Türkiye gündeminin en sıcak başlıkları arasında günlerdir tartışılıyor. Komisyon bugün Meclis Başkanlığı'nın ve komisyonun -biliyorsunuz Sayın Kurtulmuş aynı zamanda komisyon başkanı- yaptığı açıklamayı da duyuralım: 4 Aralık'ta toplanacak. Saat 14.00'te toplanacak ve bu toplantıda bu soruların yanıtlarını hep birlikte öğreneceğiz."
Görüşmenin içeriğinin şeffaf olması gerektiğini vurgulayan Doğan, "gizli tutanak" iddialarını yalanladı:
"Bu eşik, cesur ve kararlı adımların atılmasıyla anlam kazanacak sevgili arkadaşlar, değerli Türkiye halkları. Barış ancak güven inşa ederek toplumsallaşabilir. Bunu ilk günden beri söylüyoruz ve barışın toplumsallaşmasının önemine de ilk günden beri dikkat ediyoruz. Yine bir başka tartışma konusu; bu görüşmenin mahiyetini kamuoyu öğrenebilecek mi? Şeffaf olacak mı? Bu görüşmenin içeriğine ilişkin gerekli bilgiler aktarılacak mı? Bu komisyonun Sayın Öcalan'la görüşme gündemiyle toplandığı gün alınan karar, bunun elbette şeffaf olmasına dönüktü. Toplumsallaşması için çok önemli. Ancak şunu da biliyoruz ki, Sayın Öcalan'ın onlarca yıldır söyledikleri son derece sarih. Bu görüşmede olsa olsa aynı sarihlikte altı çizilen, pekiştirilen eşit kardeşlik hukuku ve Türkiye'de demokratikleşme olabilir. Ancak tüm bunların detaylarını 4 Aralık'ta toplanacak komisyona aktarılacak bilgilerle hepimiz öğreneceğiz."
Son dakika | İmralı ziyareti sonrası ilk Komisyon toplantısının tarihi belli oldu
Tutanakların erişilebilir olması gerektiğini belirten Doğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
MUHALEFETE ELEŞTİRİ"Ve yine beklentimiz; bu tutanakların kamuoyuna açık bir biçimde erişilebilir bir halde olması. Bugüne kadar yapıla gelen dinlemelerin tutanaklarına nasıl Türkiye kamuoyu istediği zaman Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin internet sitesi üzerinden erişim sağlayabiliyorsa, İmralı adasında komisyon üyelerinin Sayın Öcalan'la yaptığı görüşmenin içeriğine de aynı şekilde erişebilmelidirler ve bu konudaki şeffaflıktan taviz verilmemelidir. Dolayısıyla buradan şunu da ifade etmek isterim; 'gizli tutanak' tartışması var. Bunun doğru olmadığını, bize böyle bir bilgilendirme komisyon üyeleri tarafından ve komisyon üyelerimiz tarafından yapılmadığını, kamuoyuna da böyle bir bilgilendirmenin komisyon tarafından yapılmadığını, bunların manipülatif amaçlı olduğunu görüyoruz. Bunu da buradan duyurmak istiyoruz."
CHP ve diğer muhalefet partilerinin komisyon heyetinde yer almamasına ilişkin tartışmalara da değinen Doğan, bu durumun bir eksiklik olduğunu ifade etti:
"Yine çok konuşulan bir başka konu değerli Türkiye halkları; ve buradan bazıları kendilerine ayrıca bir payeler çıkartmaya çalışıyorlar. Ne demek istiyorum? Cumhuriyet Halk Partisi ve DEM Parti üzerinden süregelen tartışmalardan bahsediyorum. Tabii ki başta Cumhuriyet Halk Partisi olmak üzere, komisyonda yer alan diğer siyasi partilerin temsilcilerinin de komisyon adına İmralı adasına gidip Sayın Öcalan'la görüşen heyette olmalarını çok arzu ederdik. Yalnızca arzu etmekle ifade etmek de yetersiz kalabilir; olması gereken de buydu. Çünkü Türkiye meselesinden bahsediyoruz. Türkiye toplumunun tamamını ilgilendirdiğini deneyimlerimizle gördük bugüne kadar. 86 milyon için yapılan ve 86 milyonun geleceği için kurulan bir komisyonun yaptığı görüşmelerin eksiksiz bir katılımla gerçekleşmesi olması gerekendi, olmadı."
Süreçte suçlama dilinden kaçınılması gerektiğini belirten Doğan, şöyle devam etti:
"Bunun ne kadar büyük bir eksiklik olduğu olumlu ya da olumsuz bir biçimde günlerdir yine konuşuluyor. Buna dair yer yer haklı haksız tartışmalar da yürütülüyor, ithamlar da yapılıyor. Asıl ihtiyaç duyduğumuz; ne bu ithamlar, ne bu yargılamalar, ne de bunları pekiştirecek tartışmalar. Asıl ihtiyaç duyduğumuz; bundan sonra sürecin ivme kazanması için, hızlanması için, demokratikleşmesi için yapılması gerekenler. Dolayısıyla tartışmanın seyrini esasından uzaklaştırarak konuşmak yerine bu esası güçlendirmemizi konuşmak daha faydalı olacaktır. Çünkü barışın toplumsallaşması ancak ve ancak böyle mümkün olabilir. Bunu da en başından beri söylüyoruz. Bu nedenle süreç demokratik muhalefetin katkılarından mahrum bırakılmamalı. Eleştiriler, bu süreçteki eksikliklerin tespiti, bu sürecin teminatı. Biz de söylüyoruz bunları. Demokratikleşme kanallarının açılması gerektiğini ve bunun barış ve demokratik toplum sürecinin olmazsa olmazları arasında olduğunu... Zaten süreçle bağlantılı olmadan da yapılması gerekenlerin bugüne kadar yapılmamasının ne kadar büyük bir eksiklik olduğunu biz de tespit ediyoruz."
Uçakta kaçamak yanıt vermişti: Erdoğan'ın İmralı planını Abdulkadir Selvi açıkladı
"Ancak komisyonun bütün bileşenleriyle adaya gitmesi, Sayın Öcalan'la orada görüşerek, özellikle şeffaflığa dair endişeleri, kaygıları olanların onlar adına bu soruları doğrudan yöneltme imkanını değerlendirmemiş olmalarını yalnızca bir talihsizlik olarak ifade edemeyiz. Ne yazık ki bir siyasetsizliğe işaret ediyor Kürt meselesinin demokratik çözümünde. Bunu üzülerek belirtiyoruz. Biz bu konuda elimizden gelen her türlü diplomasiyi yaptık ancak bu mesele yalnızca DEM Parti'nin sorumluluğunda olamaz, olmamalı."
İktidara da sorumluluk çağrısında bulunan Doğan şunları söyledi:
"MUHALEFET BEKLE-GÖR SİYASETİNİ BIRAKMALI""İktidar da bu konuda teşvik edici, kapsayıcı, ikna edici ve ilerletici olmalıydı. Ne yazık ki bu anlamda iktidar da sorumluluğunu yerine getirmedi ve toplumsal temsiliyetin bir kısmı şimdilik bu görüşmenin dışında kaldı. Bu görüşme önemliydi ancak biricik kalmaması da aynı önemde. Bu yolu resmi olarak açan bu siyasi adımın devamı getirilmeli. Sayın Öcalan'la görüşmenin olanakları genişletilmeli. Bunu sürecin geleceği açısından önemli görüyoruz. Yine daha önce burada ifade ettik; farklı siyasal kesimlerden temsilciler, hak savunucuları, akademisyenler, gazeteciler... Kimler gidip temas kurmak istiyorsa, kimler gidip orada kendisiyle görüşmek istiyorsa görüşmeli, görüşebilmeli. Bunun imkanları sağlanmalı."
Barış sürecinin geniş tabanlı olması gerektiğini belirten Doğan, muhalefete daha aktif olma çağrısı yaptı:
"Biz bu yürüyüşün uzun olduğunu biliyoruz. Bir yandan barışı inşa etmeye çalışıyoruz; eşit, adil, onurlu, kalıcı bir barışı. Öte yandan demokratik bir toplum tahayyülü için mücadele ediyoruz. Bu uzun yürüyüşe bundan sonraki dönemde, ada görüşmesine gitmeyen, bu konuda karar alan -bu yönlü bir eğilimle karar alan- diğer siyasi partilerin de katılacağına inanıyoruz, başta Cumhuriyet Halk Partisi olmak üzere. Demokratik değişim ve dönüşüm ancak güçlü bir demokratik muhalefetle gerçekleşebilir. Toplumsal temsiliyetin genişletilmesi, Türkiye halklarının en geniş biçimde sürece dahil edilmesi, örgütlenmesi; barış için, demokrasi için iktidarından muhalefetine hepimizin sorumluluğunda. Demokratik çözüm için yapılması gerekenleri birlikte omuzlamalıyız. Bunu yalnızca DEM Parti'ye bırakmamalıyız. Hatta iktidar partisi tüm imkanlarını bunun için, bu temsiliyeti yaygınlaştırmak için, barışı toplumsallaştırmak için değerlendirmeli."
Konunun parti çıkarlarının üzerinde olduğunu vurgulayan Doğan şu ifadeleri kullandı:
"Yine söyleyelim; bu mesele küçük, dar parti çıkarlarına uygun pozisyon alışların meselesi değil. Bu mesele can kayıplarının durdurulması, bir daha olmaması... Bu açıdan baktığımızda hayati bir mesele. Bundan daha değerli, bundan daha kutsal bir şey olamaz. O yüzden bunları seçim, seçmen ölçümleri, anketler ya da bununla ilgili şekillenen kaygılar etrafında izah etmeye çalışmak yerine; bu meseleye böyle bir yerden bakıp, üstelik bu meselenin tarihsel arka planıyla, sosyolojik olarak bugüne kadar ortaya çıkan diğer boyutlarıyla da yüzleşmek gerekir. Dünden farklı bir tutum sergilemek gerekir Kürt sorununun demokratik çözümü için. Yani tüm o alışılagelmiş kalıplardan çıkalım derken, bunu söylem düzeyinde tutmamak, eylemde de gerçekleştirmek gerekir. Hem bir yandan basit parti çıkarlarına havale etmememiz gereken bir mesele, diğer yandan ciddi ve tarihsel yaklaşılması gereken bir mesele. Hem de iktidarından muhalefetine herkesin cesur adımlar atması gereken, mütereddit kalan siyasi partileri, farklı toplumsal kesimleri de cesaretlendirmesi gereken bir meseleyle karşı karşıyayız. Muhalefette 'bekle-gör' siyaseti yerine daha aktif bir pozisyon almalı ve kurucu bir siyaset ufkuna sahip olmalı. 'Kürt sorunu vardır' demek yetmiyor artık. 'Kürt sorunu vardır' dedikten sonra bu sorunun çözümüne ilişkin önerilerinizi de kamuoyuyla paylaşmalı ve buna uygun bir pozisyon almalı, buna uygun bir siyaset üretmelisiniz."
"Ahmet Özer Derhal Serbest Bırakılmalı"
Tutuklu bulunan Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in durumuna değinen Doğan, tahliye beklentisini şu sözlerle dile getirdi:
"Sevgili arkadaşlar, değerli Türkiye halkları; öte yandan gözümüz kulağımız bugün nerede? Kent Uzlaşısı ile, hatta darbe niteliğinde olan, yok sayılarak seçme ve seçilme hakkını bu bağlamda... Şu dakikalarda tahliye haberi bekliyoruz. Zaten olması gereken de budur. Aylardır birtakım farklı gerekçeler bulmaya çalışarak -ki hiçbir gerekçe yok ortada, tek gerekçe var 'Kent Uzlaşısı'- Ahmet Özer'in tutuklu bulunması, seçilmiş bir belediye başkanının, Esenyurt halkının iradesinin gasp edilerek tutuklu bulunması kabul edilemez. Yargının siyaset üzerinde bir sopa olarak kullanılmasına artık bir son verilmeli."
"Bu tahliye kararı için Çağlayan Adliyesi'nde şu anda toplanan, bir araya gelen herkese buradan selamlarımızı iletiyoruz. Sadece Ahmet Özer için değil, bu bir demokrasi davasıdır, bu bir irade davasıdır. Esenyurt'ta 'Kent Uzlaşısı' ile açığa çıkan iradeyi hazmedemeyenlerin, bu iradeye karşı bir darbe girişimidir bu. Bunun farkındayız. Ama bununla ne Esenyurt halkı, ne İstanbul halkı, ne de Türkiye halkları baş edemez sanıyorlarsa yanılıyorlar. Bu konudaki kararlılığımızı sürdüreceğiz. Ahmet Özer serbest bırakılıncaya kadar ve görevine iade edilinceye kadar bu mücadele devam edecek."
Doğan sözlerine şöyle devam etti:
SELAHATTİN DEMİRTAŞ VE AİHM KARARLARI"Soruyorum sizlere: Milyonların oyunu almış bir belediye başkanı, sudan bahanelerle -bunu herkes biliyor, iddia makamı da biliyor, iktidar da biliyor- içeride tutulabilir mi? Sırf 'Kent Uzlaşısı' çerçevesinde seçildi diye, sırf iktidarın hoşuna gitmeyen bir aday profil olduğu için içeride tutulması reva mı? Bundan daha büyük bir hukuksuzluk örneği olabilir mi? Milyonların iradesine kayyım atıyorsunuz, yetmiyor hapse atıyorsunuz. Bundan daha büyük bir ırkçılık örneği ya da ırkçı bir yönetim olabilir mi? O yüzden Kent Uzlaşısı davası artık bitmeli, buna son verilmeli. Hiç böyle bir davayla zaten karşı karşıya kalmamalıydık ve şu anda bundan dolayı tutuklu bulunan herkes serbest bırakılmalı. Şu dakikalarda Çağlayan Adliyesi'nden gelecek haberi bekliyoruz. Temennimiz bu davanın özgürlükle, tahliyeyle sonuçlanması."
Demirtaş ve diğer tutuklu siyasetçilerin serbest bırakılması çağrısını yineleyen Doğan, Adalet Bakanı'na seslendi:
SURİYE'DEKİ SALDIRILARA TEPKİ"Bir başka beklentimiz; elbette buna benzer davaların artık son bulması ve bu davalar nedeniyle hapiste tutulan herkesin serbest bırakılması. Şimdi bakınız, yine en çok sorulan sorulardan birini buradan geçen hafta Adalet Bakanı Sayın Tunç'a yaptık, bir daha yöneltelim: Ne bekleniyor? Selahattin Demirtaş'ın serbest bırakılması için ne bekleniyor? Niye bu suç işleme haline seyirci kalıyorsunuz? Tekrar ediyoruz; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesi, Demirtaş hakkında derhal tahliye kararı verdi. Tutukluluğun devamı, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlalidir dedi. Buna rağmen Sayın Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Gültan Kışanak, Sebahat Tuncel ve daha ismini sayamadığım binlerce arkadaşımız, 'rehine siyaseti' kapsamında tutulmaya devam ediliyor. AİHM kararları ve Anayasa Mahkemesi kararları uygulanmalı. Artık buna son vermek gerekiyor, buna gerekçe aramak yerine."
Doğan, Suriye'de son günlerde yaşanan gelişmelere ve saldırılara da dikkat çekerek itidal çağrısında bulundu:
ANKARA'YA "İŞ, EKMEK, ÖZGÜRLÜK" YÜRÜYÜŞÜ"Şimdi sevgili arkadaşlar, bir başka konu da tabii -yakında 6-7 Aralık'ta uluslararası bir konferans düzenliyoruz DEM Parti olarak İstanbul'da. Uluslararası Barış ve Demokrasi Konferansı. Biraz dünyadaki çatışma çözümü deneyimlerine bakan, Türkiye'deki deneyimleri değerlendiren ve bundan sonra yapılması gerekenlere ilişkin tartışmalar yürütülecek olan bir konferansın duyurusunu da sizlere yapmak isterim."
Partisinin önümüzdeki günlerde gerçekleştireceği eylem takvimini de açıklayan Doğan, Ankara'ya yapılacak yürüyüşün detaylarını paylaştı:
"Yine yürüyüşümüz, bu yürüyüşle ilgili duyuruyu daha önce sizlerle paylaşmıştık sevgili DEM Partililer. Dört koldan bir yürüyüş başlatıyoruz ve bu yürüyüşümüz... Eş Genel Başkanımız Tülay Hatimoğulları da grup toplantımızda detaylarını paylaştı, Merkezi Örgütlenme Komisyonumuz da bunun detaylarını yakında sizlerle paylaşacak. 12-13-14 Aralık'ta dört koldan Ankara'ya bir yürüyüş gerçekleştiriyoruz. İşsizliğe, açlığa, yoksulluğa, emek sömürüsüne, savaşa ve çatışmalara karşı yürüyeceğiz. Bu yürüyüşü en önde kadınlar sahiplenecek, en önde yine kadınlar olacak bu yürüyüşte. Ama bu yürüyüş hepimiz için. Bugün Türkiye'de Plan Bütçe Komisyonu'nda bütçe görüşmeleri bitmek üzere, yakında Genel Kurul'da konuşacağız bunu. Bir kez daha gördük ki; halkın, emeğin, alın terinin bütçesini konuşmuyoruz. Aksine holdinglerin, patronların bir ton istisna ile ödüllendirileceği bir bütçeden bahsediyoruz. Onların vergi yükünün de yine bizlere yükleneceği bir bütçeden bahsediyoruz. İşte biz buna karşı da sesimizi yükseltmek için yine alanda olacağız. Bunun da duyurusunu yapmak ve sizi de o alanda, dört koldan başlatacağımız ve Ankara'da finalize edeceğimiz bu yürüyüşte yanımızda, el ele, omuz omuza görmek istiyoruz."
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:100
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 27 Kasım 2025 13:48 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















