Ben de Harranlıyam! Özgür Bayram Soylu
Yenisafak kaynağından alınan verilere dayanarak, Ankara24.com açıklama yapıyor.
Ekonominin mutfağında ısınan tencerenin buharı yalnızca fiyatlara değil, ücret adaleti duygusuna da çarpıyor. Areda Survey’in Kasım 2025 Sosyometre verileri bize vatandaşın gündelik hayatta hissettiği basıncın yalnızca pazar yerinde, markette, dijital platformlarda değil; karar süreçlerinde de kendini gösterdiğine işaret ediyor. Paket servis fişindeki komisyonu nasıl “fazlalık” olarak görüyorsa, kamu yönetiminde de aynı mantıkla işleyen haksız ağırlıkları fark ediyor. Bu yüzden “Ben de Harranlıyam” ifadesi bir memur serzenişi olmanın ötesine geçip, ekonomik sıkışmışlığın ve kurumsal eşitsizliğin birleştiği bir toplumsal refleks hâline geliyor. Vatandaş artık faturası kabaran sofrada ne hissediyorsa, üst düzey yönetim kademelerindeki ücret zammı üzerinden şekillenen ayrıcalık tartışmalarında da aynı duyguyu taşıyor.
YEMEĞİ VATANDAŞ DEĞİL, PLATFORM YİYOR
Sosyometre Kasım verilerine göre online yemek platformlarının restoranlardan aldığı yüksek komisyon oranlarının fiyatları artırdığını düşünenlerin oranı %89,8; bu, toplumun büyük çoğunluğunun artık enflasyonu yalnızca “makro ekonomik bir sorun” olarak değil, dijital tekellerin de dâhil olduğu çok katmanlı bir maliyet hikâyesi olarak gördüğünü gösteriyor. Vatandaşın gözünde bu komisyonlar, yemeğin yanına eklenen görünmez ama yakıcı bir baharat gibi: Tadını bozduğu yetmiyormuş gibi hesabı da büyütüyor. Bu açıdan bakıldığında vatandaş değil, sanki komisyon doyuyor gibi bir izlenim veriyor.
Benzer şekilde, bu platformlara devletin bir üst sınır getirmesi gerektiğini düşünenlerin %62,9’a ulaşması; piyasanın kendi kendini düzenleme kapasitesine duyulan güvenin ciddi biçimde azaldığını ve vatandaşın rekabetçi düzenin korunması için kamusal bir müdahale talep ettiğini gösteriyor. Yani vatandaş diyor ki: “Bu oyunda hakem yoksa, hakem olsa da VAR devrede değilse güçlü oyuncu hep kazanıyor.” Bu talep, serbest piyasa tartışmalarından çok, vatandaşın adalet duygusuyla da ilgili. Ekonomik adaletin sağlanmadığı bir noktada fiyatlar değil toplumsal moral oranı giderek düşüyor.
YÜKTE HAFİF, PAHADA AĞIR
Akaryakıttaki ÖTV’nin kaldırılması durumunda fiyatların düşeceğine inananlar çoğunlukta olsa da (%57,7), bunun “bir miktar” olacağını söylemeleri dikkat çekici. Bu temkinli beklenti, vatandaşın vergi indiriminin doğrudan raf fiyatına yansımayacağını düşündüğünü gösteriyor. Vatandaşın ekonomi sezgisi şunu söylüyor: “Yük hafifler ama kamyondaki taş yine çok.” Çünkü vergiden bağımsız olarak lojistik maliyetleri, küresel fiyat hareketleri ve firmaların fiyatlama davranışları vatandaşın zihninde ayrı birer belirsizlik kaynağı. Bu da vergi politikalarına yönelik güveni sınırlıyor.
Tüm bu tablonun en çarpıcı yansıması ise asgari ücret beklentilerinde ortaya çıkıyor. 2026 için toplumun %41,2’si 25–30 bin TL bandını, %27,8’i ise 30–35 bin TL bandını bekliyor. Bu, asgari ücret tartışmasının artık “piyasa koşullarına göre belirlenen bir ücret” olmaktan çıktığını, hayatta kalma sınırının nereden geçtiğine dair bir toplumsal sezgiye dönüştüğünü gösteriyor. Vatandaşın iç sesi şöyle: “Asgari ücret artsın ama fiyatlar peşinden koşmasın.” Çünkü geçmiş deneyimler, maaş artışının daha cebe girmeden etiketlere yansıdığını öğretti. Dolayısıyla ücret beklentisi bir ekonomik tahmin değil; artık bir yaşam maliyeti alarmı olarak öne çıkıyor. Bu alarmın tam ortasında, TBMM’de üst düzey bürokratlara getirilen 30 bin liralık seyyanen zam tartışması, vatandaşın “hayatta kalma maliyeti” ile kamu otoritesinin “ayrıcalık maliyeti” arasındaki uçurumu daha görünür hâle getiriyor. Tüm bu veriler bir arada okunduğunda, Türkiye’de fiyat artışlarının kaynağı olarak yalnızca enflasyon değil, dijital komisyonlar, piyasa yapısı, vergiler ve belirsizliklerle dolu davranışsal unsurlar görülüyor. Vatandaş ekonomik sorunları rakamlardan değil, paket servis fişinden, market poşetinden, dolamayan depodan, ödenmemiş faturadan okuyor ve tam da bu yüzden, ayrıcalıklı ücret zamları enflasyon kadar sinir uçlarına değiyor.
BEN DE HARRANLIYAM
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, SPK ve BDDK gibi kritik düzenleyici kurumlarda nitelikli uzmanları elde tutmak amacıyla hazırlanan ve başlangıçta teknik bir zorunluluk olarak görülen ücret düzenlemesinin, genişletilerek neredeyse tüm üst düzey bürokratik kadroları kapsayan ayrıcalıklı bir zam paketine dönüşmesi, kamuoyunda ciddi bir adalet krizine yol açmışa benziyor. Akademisyenlerden SGK denetmenlerine, savcılardan öğretmenlere, alt kademe memurlardan emeklilere kadar uzanan geniş bir kesim, hem çalışma barışının bozulduğunu hem de “aynı masada farklı tabaklar” anlayışının kurumsal aidiyeti zayıflattığını belirterek tepki gösteriyor. Kamuoyunda hâkim olan kanaat, düzenlemenin eşitlik ilkesini zedelediği ve hükümetin uzun süredir dile getirdiği “kamu reformu” vizyonuyla açık bir çelişki oluşturduğudur. SPK ve BDDK gibi finansal mimarinin kritik noktalarında görev yapan uzmanların düşük ücret nedeniyle özel sektöre kaymasını önlemek, makroekonomik istikrar açısından meşru ve makul bir hedef olarak görülebilir; ancak düzenlemenin yalnızca bu iki kurum ve benzer nitelikteki teknik uzmanlıklarla sınırlı kalması gerektiği net bir şekilde kendini gösteriyor. He, düzenlemenin zamanlamasının asgari ücret önüne gelmesinin de kime fayda sağladığı soru işaretiyle dolu, orası da ayrı.
Bütün bu tablo, ister markette ister komisyonda olsun, adaletin aynı terazide tartılmadığını gören vatandaşın hafızasında tek bir sahneyi canlandırıyor: Kibar Feyzo’nun o meşhur anda başını kaldırıp “Ben de Harranlıyam!” diye haykırışını. O sahnede olduğu gibi bugün de insanlar, kendi alın terinin değerini başkasının ayrıcalıklı tabağında görünce aynı cümleyi içinden tekrar ediyor. Adalet duygusunun onarılması, çalışma barışının korunması ve kamu yönetimine duyulan güvenin sürdürülmesi için düzenlemenin kapsamının daraltılarak yalnızca “nitelikli uzman kadrolarını güçlendirme” hedefine çekilmesi daha makul görünüyor.
Bizde bazen bir yoldan dönmek ilerlemektir.
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:32
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 06 Aralık 2025 15:47 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















