Atatürk gerçekten 9’u 5 geçe mi vefat etti?
Sabah sayfasından alınan bilgilere göre, Ankara24.com açıklama yapıyor.
Uzun yıllardır gazetecilik mesleği içerisinde olsam da komplo teorilerinin sisli sokaklarında dolaşmayı fazla sevmem. Ben hep olayların bana anlatıldığı gibi, açık ve net olduğuna inanmak isterim.
Ama tarihin bazı anları vardır ki, ne kadar inanmak istesen de, sorular zihnin bir köşede takılı kalır. İnanıp inanmama noktasında orada ince bir çizgi oluşur.
Atatürk'ün ölüm saati de benim için o ince çizginin üzerinde duruyor. Atatürk'ün 9'u 5 geçe öldüğüne inanmak bana hem olağan hem de olağanüstü geliyor.
Sabahın kalabalığı yeni başlamış, esnaf dükkanını açmış, memurlar mesaiye başlamış, öğrenciler sıralarına geçmiş… İşte tam o sırada sirenler çalıyor ve Cumhuriyetin kurucusu Atatürk için tüm Türkiye saygı duruşuna geçiyoruz. 1-2 saat daha erken olsa bu kadar insanı hayatın içerisinde yakalamak mümkün olmayacak. Çok anlamlı ama gerçek olmayacak kadar da şaşırtıcı bir zamanlama. Çocukluğumdan beri bu hikayeye inanmakta zorlandım.
RAHMETLİ ENGİN ARDIÇ: GECE YARISI ÖLDÜ
Rahmetli Engin Ardıç ile 12 sene önceki bir sohbetimizde konuyu çocukluğumdan beri merak ettiğim konuya getirdim. Atatürk gerçekten 10 Kasım'da 9'u 5 geçe mi ölmüştü? Engin abi de Büyük Önder'in 9'u 5 geçe ölmediğini hatta 10 Kasım'da değil 9 Kasım'da öldüğünü uzun uzun anlattı.
Dahası, Engin abi defalarca bu konuyu Sabah Gazetesi'ndeki köşesine taşıdı. İşte o yazılardan bir örnek:
"Latife Hanım'ın kardeşinin torunu Mehmet Sadık Öke, Atatürk'ün 9 Kasım'da öldüğünü söylemiş. (Atatürk ölmedi, içimizde yaşıyor diyecekler zahmet edip bu yazıyı okumasınlar.)
Gerçi, "Atatürk açıklandığı ve anıldığı şekilde saat 9'u 5 geçe değil, gece ya da sabah 7 sularında öldüğünü, okulların ve resmi dairelerin mesai saati başlangıcına denk getirilmesi ve törenlere katılımın kolaylaştırılması amacıyla kamuoyuna 9'u 5 geçe olarak bildirildiğini" duymuştuk ama.
Fakat 9 Kasım? Hayır bilmiyorduk. Diyeceksiniz ki 9 Kasım'da ölse ne farkeder, 6 Kasım'da ölse ne değişir? Saat 8 çeyrekte ölse ne olacak, on buçukta ölse ne yazacak? Mesele bu değildir. Nasıl gözümüzün içine baka baka yalan söylemişler. Yetmiş yıl neden kimse ağzını açmaz." (Engin Ardıç, Sabah Gazetesi, 24 Ağustos 2011)
LATİFE HANIM'IN YEĞENİ: 9 KASIM'DA ÖLDÜ
Engin Ardıç kaynak gösterdiği Latife Hanım'ın yeğeni Mehmet Sadık Öke'nin 2011 yılında yayınlanan "Teyzem Latife" adlı kitabını biraz daha inceleyelim. Atatürk'ün ölüm saatinin geç açıklanmasının nedeninin siyasi çekişmeler olduğunu belirten Öke, 9 Kasım'da öldüğü iddiasının kaynağını şu cümlelerle anlatıyor:
"Babam Prof. Dr. Nevzat Öke'nin teyzesi Benal Nevzat Hanım, Atatürk'ün seçtiği ilk kadın milletvekillerinden biriydi. Bu bilginin kaynağı da Benal Nevzat Hanım. Ben bunu kendisinden dinledim. Bir günlük geç açıklamanın nedeninin Ata'nın ölümünün arkasından Cumhurbaşkanı seçimleriyle ilgili olduğu konuşulurdu. O dönem İsmet Paşa ve Celal Bayar'ı Cumhurbaşkanı olmasını isteyen iki ayrı grup olduğunu ancak Mareşal Fevzi Çakmak'ın, Bayar'a "Siz sıranızı bekleyin" dedikten sonra İsmet İnönü'nün seçildiğini anlatırlardı. Ancak her 10 Kasım'da Latife Teyzem bütün aileyi evinde toplar ve bir öğle yemeği daveti verirdi. Rakıyı sevmemesine rağmen o yemeklerde bir kadeh rakı içerdi."
ÇETİN ALTAN: 9'U 5 GEÇEYİ CELAL BAYAR UYDURDU
Engin Ardıç'ın çok tartışılan bu yazısından bir yıl sonra yakın tarihimizle ilgili söylenmeyenleri ironik bir dille ele alan Çetin Altan'ın bir yazısı düştü önüme. Altan'ın yazılarını okuyan şanslı bir nesiliz. Hiçbir tabuya, hiçbir ezbere teslim olmadı. Her satırında düşünmeye davet etti.
Atatürk'ün ölüm saati hakkında en fazla yazıyı da o yazmıştı. Şunları söylüyordu Çetin Altan: "Anıtkabir'in bir belgeseli yapılsa; kazara o belgeseli merak edip izleyenler olursa, ağızları bir karış açık kalır. Atatürk 10 Kasım 1938'de saat 9'u 5 geçe veda etmedi hayata. Daha erken saatlerde kopardı ömür takvimin son yaprağını. Celal Bayar, Ata'nın ölüm saatini kasten 9.05 olarak ilan etti. Memurlar 9'da iş başı yapıyordu. 10 Kasımlarda iş başı yaptıktan sonra, 1 dakika sessiz ve ayakta saygı duruşunda bulunmaları daha kolay olacaktı." (Çetin Altan, Milliyet, 2 Mart 2012)
ATATÜRK'ÜN SÖFÖRÜ: BENİ DOLMABAHÇE'YE KİLİTLEDİLER
O günleri yaşayanların anlattığına göre tüm Türkiye aslında Atatürk'ün 9 Kasım'da öldüğünü biliyordu. Fısıltı olarak bu bilgi kulaktan kulağa yayılıyordu. Gazeteler gün gün yayınlanan tebliğlerde Atatürk'ün sağlık durumu hakkında bilgi veriyordu. 9 Kasım'da yayınlanan tebliğde "Umumi durumunun vehamete doğru seyrettiği" cümlesiyle bitiyordu. Bu cümleyi okuyan herkes aslında Atatürk'ün öldüğünü anlamıştı.
Bir de olayın canlı şahidi oluğunu iddia eden ve Atatürk'ün şöförü olarak kendini tanıtan Seyfettin Yağız'ın 2004 yılında Tercüman gazetesine yaptığı açıklamalara bir bakalım: "Atatürk 10 Kasım'da ölmedi, İnönü gizledi. Söyleyince tarihi şaşırtıyorsun diyorlar. Ama doğru. Atatürk öldükten sonra beni Dolmabahçe'ye kapattılar ve dışarı çıkmamı istemediler."
Bazı okurlar Atatürk'ün ölüm saati tartışmasının gereğinden fazla büyütüldüğünü düşünüyor olabilir. Elbette o büyük insanın kaybının önemi saatlerle ve dakikalarla ölçülemez. Bir milletin yasını tutmak için saate de bakılmaz. Ancak tarih, her ne gerekçe ile olursa olsun çarpıtılmamalı. Gerçekler bazen hoşumuza gitmese de olduğu gibi anlatılmalı. Bir olayı yüceltmek uğruna bile olsa, gerçeği eğip bükmek, geçmişin ruhuna ve Atatürk'e yapılmış bir saygısızlıktır. Çünkü Atatürk'ü sevmek, onu efsaneleştirmekten değil, gerçeği savunmaktan geçer.
Bu konudaki diğer haberler:
Görüntülenme:101
Bu haber kaynaktan arşivlenmiştir 09 Kasım 2025 07:01 kaynağından arşivlendi



Giriş yap
Haberler
Türkiye'de Hava durumu
Türkiye'de Manyetik fırtınalar
Türkiye'de Namaz vakti
Türkiye'de Değerli metaller
Türkiye'de Döviz çevirici
Türkiye'de Kredi hesaplayıcı
Türkiye'de Kripto para
Türkiye'de Burçlar
Türkiye'de Soru - Cevap
İnternet hızını test et
Türkiye Radyosu
Türkiye televizyonu
Hakkımızda








En çok okunanlar



















